test

👇 αklını özgür вırαk / çєmвєrín dışınα çık! 👉

11 Eylül 2020

DNA = MİKRO DİSK

DNA = MİKRO DİSK

Ne demiştik? Dna bir harddisktir. Beyin işlemcisi sayesinde buraya kaydedilen tüm özellikleriniz; bilgileriniz, yetenekleriniz ve içgüdüleriniz vs. dna'ya işlenir ve sperm yoluyla sonraki nesillere aktarılır ve siz o nesillerle birlikte yaşamaya devam edersiniz ... Her birimizin kafasında cevapsız binlerce soru olmasının sebebi işte budur. Gördüğümüz anlamsız rüyaların cevabı da budur. Geçmişte atalarımızın yaşadığı olayları bizler de yaşıyoruz ve yaşarken de o anı dejavu olarak hatırlıyoruz ama nerede, ne zaman yaşanmış olduğunu bilemiyoruz.

Dna'mızda geçmiş (belki de milyon) yılların izleri var. Ne var ki sperm yoluyla başka bedene aktarılan dna, yeni bir işlemci (beyin) ile çalışmak zorunda olduğundan 70-80 senede bu yeni ortama adapte olamıyor. Bu yüzden herşeyi %100 hatırlayamıyorsunuz. Eğer hafıza (beyin) ile birlikte dna transferi yapılabilseydi (transfer yapılan kişi) tüm geçmişi hatırlıyor olurdu. Zamanla yeni bir şeyler öğrenince her birimizde bir farkındalık oluşur. Farkındalık oluştukça da kendimizi keşfederiz. Bu eminim hepinizde olmuştur.

İşte bu gerçeğin bilincinde olan Çinliler, sperm bankasına yapılacak olan bağışlarda "komünizme bağlılık" şartı aramışlar. Dna'da = özde ne varsa onu yaşarsınız. Bunun dışına çıktığınızda vicdan devreye girer ve "ben bunu yapmamalıydım" dersiniz. Ya da tam tersi.

İnsanoğlu olarak vahşi bir dna taşıyan prototipler (Adem ve eşi) ile bu dünyaya gönderildiysek mümkün değil sadece iyilerden oluşan bir dünya yaratamayız (-ki durum bu zaten). İyi insan yaratmak için yeni bir dna oluşturmak ve mevcut dna yapısına sahip tüm insanların temizlenmesi şarttır. Geçmişte bunu Nuh tufanı ile denediler ancak kurtulanlarda da aynı genler mevcut olduğundan dünyaya yine kötülük hakim oldu.

https://tr.sputniknews.com/asya/201804061032933010-cin-sperm-bankasi-komunist-parti/

http://www.dijitalx.com/2015/03/10/300-milyar-gb-veri-4-gram-dnaya-sigacak/

https://youtu.be/XnKF_iYCdQ4

/ercan aldan/
11 Eyl 2020 13:13 güncellendi

CAN ve MAL GÜVENLİĞİNİZ İÇİN!

CAN ve MAL GÜVENLİĞİNİZ İÇİN!
(Global sömürgecilere karşı)

Sosyal medyada gerçek ad soyad ve ikamet bilgilerinizi kullanmayın. Ortalıkta dolaşan 2014 yılına ait 50 milyon seçmen listesi var. Milis işbirlikçiler tarafından bulunmanız 5 dakika. Gerçek resimlerinizi de kullanmayın! Bu son 5 sene ayıklanma süresi olacak ... (fişleneceksiniz!)

Sosyal medyalara (Facebook, Twitter, İnstagram vs.) bilgisayarınızdan giriyorsanız mutlaka kameranın ve mikrofonun üzerini kapatın. Telefondan giriyorsanız bu programlara gerekli izinleri vermeyin ve mümkün oldukça telefonunuzdan girmeyin. Çünkü telefon daha dar alanda dinamik ip alır. Sabit ip taşıyan bir bilgisayardan kesinlikle devlet, siyaset ve din aleyhinde paylaşımlar yapmayın (din de onların, siyaset de onların). Yakın zamanda (5g ile) tüm dünyayı kapsayan ortak bir ağ kuracaklar. Ayıklanma gününde elleriyle koymuş gibi sizi bulurlar.

Tüm yazdıklarınız, tüm paylaşımlarınız takip ediliyor. Telefonlarınız dinleniyor. Gerekli olmadıkça konum bilgisini açık tutmayın. Günlük kullandığınız telefonu ilk çıkan tuşlu nokia telefonlarla değiştirin. İnternet şart ise anonim 3g, 4g tabletler kullanın ve kesinlikle sabit ip'li bir ağa bağlanmayın.

Aile resimlerinizi sosyal medyada paylaşmayın. 7 ceddinize ulaşacak ortak bir veri tabanı oluşturuyorlar. Çıkarlarına ters herhangi bir sorun yaşatırsanız sizi onlarla tehdit edebilirler. Soyağacı çalışmaları sanırım bu yüzden.

Mümkünse nakit para kullanın. Bankada paranız varsa altına çevirin. Mecbur kalmadıkça ATM'leri ve online işlemleri kullanmayın! Yeni dünyada altın revaçta olacak.

Telefonlardaki parmak izi ve iris tanımayı kullananlar için kötü haberlerim var. Bu bilgiler online olarak veri tabanlarına aktarılmış olabilir. Eğer bu doğruysa, biz sokakta yürürken bile bizi teşhis etmeleri 30sn. sürer. Bunun için sokak kameralarının, drone'ların yada uyduların bize odaklanması yeterli. [Bu hatayı ben de yaptım :(]

https://youtu.be/png2Bq_0Jxc

Ve çipli kimlik kartları ... Her işlemde bir log üretecekler. Kart üzerimizde olduğu sürece efendilerimizin bizi bulması fazla uzun sürmeyecektir. Bu kartı kullanabileceğimiz tüm kurumlar/kanallar çok yakında onlara bağlanacak (birçoğu zaten bağlı). Umalım da kart kendi içinde bir log oluşturmuyor olsun. Tüm gbt'mizi çıkarmaları 30sn.'lerini alır.

Eğer bir otomobiliniz varsa garajda kalması daha iyi.

Şehirde yaşamaya mecbursanız kalabalık ve tenha ortamlardan uzak durun. Kısmen güvenli yerler; köyler. İlkel dediğiniz Aborjinlerin neden o ilkelliği tercih ettiğini sanırım anladınız. Uzun vadede en güvenli yerler ıssız adalar olacak (tabi bu global çete, finanse ettiği tıp ve kimya dalı aracılığıyla, soluduğumuz havayı zincirleme reaksiyon ile zehirleyecek bir teknoloji geliştirmediyse -ki bu proje üzerinde çalışmalar yapıldığını biliyorum)

(Geçici çözüm) Köyde yeriniz varsa satmayın! (Bulabilirseniz) eski tohumları kullanarak kendi ürettiğiniz mahsulleri tüketin. Kendi hayvanlarınızı besleyin ve kendi hayvanlarınızın etini, sütünü, yumurtasını vs. tüketin. Kendi kuyunuzdan su için.

Çok yakında insanlar 2 kutba ayrılacak. Bu köleliği benimseyenler ve benimsemeyenler şeklinde. Özgür dna taşıyanlar, yeni dünyada a-sosyal olmanız sizin lehinize olacaktır. Çünkü kimseye güven olmayacaktır. Köleliği benimseyenler yeni dünyanın sahipleri tarafından desteklenecektir. Nerede, ne konuştuğunuza ve ne yaptığınıza dikkat edin!

Eveeeet! Yeni dünya düzeni gümbür gümbür geliyor. Bunlar önümüzdeki 15-20 yıl içinde uygulamaya konulacak olanlar. Daha sonraları, kendi üretimleri olan yapay zeka robot insanları başımıza dikecekler (test süreci devam ediyor).

Peki bunların bizim ülkemiz ile ne alakası var diyenlere sözüm "hatırlayın biz ülkeyi birkaç gün önce savaşmadan onlara teslim ettik (ve tarafımızı belirledik)".

New World Order; biz sıradan insanlara daha fazla esaret, daha fazla kölelik getiriyor. Elitler istediğini din ve siyaset ile elde etmiş gibi görünüyorlar. Dünya ülkelerinin %90'ını ele geçirdiler. Ülkemiz için yada global çapta planlanan hasata gerek kalmayabilir de. Çünkü yeni dünyada zaten tüm devletler onlara ait olacak, ola ki içlerinden biri isyana kalkışırsa, ateşli silahlarla değil, kimyasal ve siber silahlar ile bu ayaklanma kısa süre içinde bastırılacak.

Bu dünya artık tümüyle onların olacak. İnsanoğlunun cehaleti ve egosu yüzünden 100 senelik rüyaları gerçekleşmek üzere :(

Bir direniş şansımız vardı yitirdik. Sisteme karşı ayaklanmak artık imkansız. Özgür dna'ya sahip bireyler (ciddi anlamda) küçük bir topluluk oluşturmalı ve bir ada satın almalıdır ve tıpkı Sentinel adasındaki yerlilerin yaptığı gibi kimseyi bu adaya sokmamalıdırlar. Bugün için bunlar bazılarına komik ve ütopik gelebilir ama emin olun bunları ciddiye alanlar hayatta kalabileceklerdir. Geri kalanlar ya onlara köle olmayı kabul edecek yada öleceklerdir :( (ercan aldan).

http://arsiv.ntv.com.tr/news/138154.asp

http://www.guncelmeydan.com/pano/bir-ulke-savasmadan-nasil-teslim-alinir-zahide-ucar-t43592.html

11 Eyl 2020 14:35 güncellendi

X-Men: Kıyamet (2016) Filmi ve Hasat Şifresi

X-Men: Kıyamet (2016) Filmi ve Hasat Şifresi

Evet, filmin adı X-Men: Kıyamet (2016). Film deyip geçme, içinde 2023 hasatının şifreleri gizlenmiş. Yazıma konu olan bu kısmı yasal youtube sitesinden alıntıladım (öteki platformlar telif hakkı gereği kendi kırpıp eklediğim sahneyi anında siliyorlar).

Ateş çemberi içinde saldırıya uğrayan/kuşatılan varlık elohim/ra/allah yani tanrı. Saldıranlar da mutantlar yani indigo çocuklar.

Jean insanın içinden geçenleri bilen kızın adı. Jean=Jinn=Cin sanki ismi ve yeteneği özenle seçilmiş gibi değil mi? Cin;
 zorba göktanrısı allaha/elohim'e özgürlük için başkaldıran, isyan eden birisiyidi. Filmin başlarında bu tema da işlenmiş. Tesadüfe bak ki bu film boyunca da elohim zorba bir tanrı olarak karşımıza çıkıyor. Yönetmen bu işi çözmüş :)

Jean filmin sonunda elohim'i öldürüyor. Bu da garip değil mi? 

Asıl garip olan elohim/allah, jean'ın açığa çıkardığı güç/enerji ile geberirken "herşey ortaya çıktı" diyor. Ortaya çıkan nedir? Yoksa önümüzdeki hasadın galibi İblis yani özgürlük isteyen isyancılar mı olacak? Ayrıca elohim'i öldürenin bir dişi olması da tesadüf değil. Daha önceki yazılarımda şimdiye dek yaşanan tüm savaşların köleler ve efendiler yani dişiler ve eriller arasında yaşanmış olduğunu söylemiştim. Erkek; güneşi (sarı ışığı), kadın ise; ayı (mavi/beyaz ışığı) temsil ettiğini de söylemiştim. Bu imha sahnesinde ortam renklerini bile buna göre ayarlamışlar. PES!

Aşağıdaki resim bunu daha iyi açıklıyor.

Amerikan film sektörü filmlerinin sonunda genelde hep ışıkçıları kazandırır. Bu kez durum tersi olmuş. Zaten film son iki bölümdür farklı yönetmen ile çekilmekteymiş. Filmin içinde konuşulan lehçe/rusça dialoglara ve bu sahnede adı geçen Küba'ya da bakılırsa bu tez doğru gibi, çünkü Küba kominizmin en iyi yaşandığı bir özgürlükler ülkesidir.

Ve bir dikkat çeken husus daha ... tam bu esnada "profesör (esasoğlan) normal insan olan cia ajanı eski sevgilisine "sana herşeyi unutturduğum için üzgünüm" diyor. Yani daha öncesinde kadının hafızasını sildirmiş. Bu size bir şeyleri çağrıştırıyor mu?

Her nedense son yıllarda çekilen filmler hasat ağırlıklı olmaya başladı. Bunun bir amacı olmalı. Ya gerçekten uzaklarda bir yerlerde elohim ve onun melekleri (askerleri) var ve hasatı onlar yapacak, ya da geçmemize izin verilmeyen buzullar ötesinde göktanrıcı sadistlerin karargahları var ve onların desteği ile ortalık karışacak.

Filmler, dinler ve kitaplar hepsi sembolizmi kullanıyor. UYANIK OLUN!

/ercan aldan/
11 Eyl 2020 11:51 güncellendi

SAAT YAKLAŞTI, AY YARILDI (?)


SAAT YAKLAŞTI, AY YARILDI (?)

Nasıl ki 5.element filmini sümer tabletlerinden esinlenerek yarattılar, diğer istila filmlerinde de benzer mantık hakim. Orada da uzaylıları biçimsiz yaratıklar olarak gösterdiler (https://youtu.be/iTg7I3KAWwg?t=422). Bu sümer tabletlerinde de biz türklerin parmağı olabileceğinden şüphelenmeye başladım.

Nedense insanlık hep kötü uzaylılar tarafından yok ediliyor :)

2023'te bir kaos olacağı kesin. Işıkçı gök tanrıcılar suçu başkalarına yükleyecek (her zaman yaptıkları gibi). Geçtiğimiz yıllarda Ay'ı bombalamalarının gerçek nedeni neydi acaba? (https://youtu.be/PyV5TcvQQEE) Sanırım arı kovanına çomak soktular. Çünkü gerçekten Ay'da yılancıların üslerinin olduğunu düşünüyorum. (Hristiyan) Hitler'in oraya birçok kez gelip gittiğine, hatta orada bir üs bile kurdurduğuna dair haberler yayınlanmıştı (https://youtu.be/hMcxC_hJ5lQ). Belki doğru belki yalan bilemem ancak Hitler'in gamalı haçı ile eski Türklerin kullandığı gamalı haçın aynı olması kafamda bin tane tilkinin dolaşmasına sebep oluyor :) Acaba gamalı haçın ilk orjini yılan mıydı? (https://youtu.be/ZprqzkzMe80)

Bir ara gökte bir yılan spirali belirmişti hatırlarsanız (https://youtu.be/eoTnLTViHJM). Sanırım yılancılar ve ışıkçılar bir yandan birbirilerine gözdağı vermeye devam ederken, bir yandan da insanları uyarıyorlar :)

Saat yaklaştı ve ay yarıldı (bkz. 54/1-2). Şimdi sırada hasat/kıyamet var. 1500 sene önce ortada dönen muhabbet de buymuş demek: "Muhammed Ay'ı yardı!" (halbuki Kuran "onun bir mucizesi yoktu" der).

Bazı kavramlar zamanla yerine oturuyor ama sanırım artık çok geç :( Çünkü üst akıl düğmeye bastı ve onların sünnetlerinde/kanunlarında bir değişme bulamazsın (bkz. 40/82-85) (ercan aldan)
11 Eyl 2020 09:01 güncellendi

MELE-İ ALÂ (YÜCE KONSEY) HABERLERİ (?)

MELE-İ ALÂ (YÜCE KONSEY) HABERLERİ (?)

(Ben sadece bir uyarıcıyım!)

Önceki yazımda Muhammed'in özel bir isim olmadığını, bir vasıf/sıfat olduğunu ve "hamd edilen/övülen, övgü sahibi vb." anlamlarına geldiğini, Mele-i Alâ (yüce konseyin) hasat/yıkım kararlarını insanlığa aktardığı/uyardığı için övgüye layık olduğundan bahsetmiştim. Konuyu biraz daha açmam gerekirse;

Dünya üzerinde ezelden beridir süregelen savaşların efendiler/elitler ile köleler/sıradan insanlar arasında olduğunu söylemiştim. Birçok kez kendi aralarında yendiler ve yenildiler.

Efendiler (Rab'ler); kendilerini seçilmiş olarak gören yahudi elitlerin(!) yarattığı hayali gök tanrılarıdır. Bu tanrılarının/Krallarının/Lordlarının gökte (Sirius ~ Orion'da) olduğunu iddia ederler ve bunu bir koz/ayrıcalık olarak kullanıp, kendileri gibi ari ırk'a sahip olmayan diğer insanları tıpkı bir hayvan 
(goyim) gibi görürler. Onlara göre ari ırk yahudi olmayan insanlar; ya köle olmalıdır, yada öldürülmelidirler (bkz. Talmud - Baba Batra 114b, Jebamot 61a, Keribot 6b ve 7a, Avodak Zara 26b, Tosefoth). İşte günümüze kadar süren film budur. Günümüzde de halen perde arkasında karar alıp veren, dünyayı yöneten bir yüce konsey (mele-i alâ), bu yüce konseyin desteklediği elitler ve bunların kapital sömürü düzenine hizmet eden bizim gibi köle dünya halkları vardır. Onların kapital sömürü siteminde asgari ücretle modern köleler olarak yaşadığınız sürece onlar için bir tehlike arz etmezsiniz. 

Neyse konuyu dağıtmayalım!

Az çok sistemi anladıysanız şimdi ne demek istediğimi de anlayacaksınızdır.

Bu yüce konseyde alınan kararlar gizlidir. Hangi ülke köle edilecek/sömürülecek? Hangi halk hasat edilip yerine başka bir halk getirilecek? Hangi halkın başına hangi işbirlikçiler geçirilecek? ... vb gibi son derece önemli konular bu yüce meclis tarafından belirlenir.

Yüce konsey bu kararları genelde 100'er yıllık planlar halinde alırlar. İçinde bulunduğumuz yüzyılda alınan kararlar; M.Ö 585'teki Babil'in ve 1923'teki Atatürk Türkiyesi'nin intikamlarının alınması ve Büyük İsrail İmparatorluğunun tekrar kurulmasıdır. Karar 1800-1900 yılları arasında görüşüldü ve 1923 itibariyle de süreç başladı. 2023'e kadar bu süreç her ne pahasına olursa olsun tamamlanacak ve Büyük İsrail İmparatorluğu kurularak, yeni dünya düzeninin lider halklarından birisi olacaktır. Bu halkın ve bu sisteme hizmet edecek olan diğer halkların inşası için gerekli temizlikler (h.a.a.r.p ile) çoktan başladı bile.

https://youtu.be/Zvhx0coFxfU

Yüzyıllar boyunca yağmura hasret yaşayan bu (yozlaşmış) çöl ülkelerinin selle temizlenmesi ne kadar da manidar değil mi? Masum halk ise bu felaketlerin halen allahın bir gazabı olduğunu düşünüyor. Yahu sen zaten allaha teslimiyeti seçmemiş miydin? Öyleyse allah teslim olanı neden telef ediyor? Bunu bile idrak edemiyor musun?

Neyse! Bırakalım da şaşkınlıkları içinde bocalamaya devam etsinler !!!

23.54 - Bir süreye kadar onları, (daldıkları) gafletleri içinde bırak.

Vadedilmiş topraklara kadar sürecek olan genişleme 2018 itibariyle neredeyse tamamlanmış durumdadır. Son iki hedef kalmıştır. İran ve Türkiye! 2023'e kadar bu iki halktan da vadedilmiş topraklar alınacaktır, direniş olursa yüce konseyin hasat kararları uygulanacaktır. Bu, bin yıllardır böyle olmuştu, yine böyle olacaktır.

Çünkü bu onların değişmez kanunlarıdır.

33.62 - Allah'ın önceden geçenler hakkındaki kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.

6.6 - Onlardan önce nice nesilleri helâk ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkân ve iktidarı onlara vermiştik. Onlara bol bol yağmur yağdırmıştık. Topraklarından nehirler akıttık. Sonra da günahları sebebiyle onları helâk ettik ve arkalarından başka bir nesil var ettik.

2023'e kadar yozlaşmış topluluklar temizlenecek ve yerine yeni dünya düzenine (altın çağa) uygun yeni toplumlar yaratılacaktır (halk edilecektir).

Sıradan köle insanlar, bu yüce konseyde hangi kararların alınmış olduğunu bilemez/öğrenemezler.

37.8 - Onlar, yüce topluluğu (mele-i alâ) dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar.

Muhammed denilen yani "hamd edilen, övülen, övgü sahibi" ve Kuran'ı tebliğ eden o şahıs (yani büyük ihtimalle İSA) yüce konseyin almış olduğu (İncil vahiy kısmında sözü edilen - İsa zamanındaki) son hasat kararını, yüce konseydeki bir elçi aracılığı ile öğrenmiş olması muhtemeldir (bkz. 53/1-18)

Daha önce Mesih'in=silen, isa'nın=asa sahibi, Mu-hammed'in de=övgü sahibi/övülen demek olduğunu söylemiştim. Böyle bir şahıs vardı ama adı özel isim olarak kullanılan Muhammed değildi. Bu şahıs; dünyanın başına bela olan bu (yahudilerin patronları) yüce konsey mele-i alâ'nın kıyamet/hasat kararlarını senin benim gibi masum halka aktardığı/uyardığı için yahudiler tarafından sevilmemiş ama özgürlük isteyen köle toplumlar (nasraniler/yardımcılar) tarafından sevilmiş ve övülmüştür. Sizce bu bir tesadüf müdür?

38.69 - "Aralarında tartıştıkları sırada, yüce topluluğa (ileri gelen melekler topluluğuna) dair benim hiçbir bilgim yoktu."

38.70 - "Bana ancak, benim sadece bir uyarıcı olduğum vahyediliyor."

Görüldüğü üzere o sadece bir uyarıcı idi! Yüce konsey'in bazı haberleri (ilk zamanlar) nebiler/peygamberler tarafından taşınıyordu. Nebi/peygamber=haberci demektir. Sonraları bu görev, Yüce konsey için çalışan meleklere (yani melik'e hizmet eden elçilere verildi.)

Ne diyor o övülen?

92.14 - Sizi alevler saçan ateşe karşı uyardım!

Yani "yüce konseyin elinde bulunan kitle imha silahlarına (nükleer silahlara) karşı uyardım ama siz bunları alaya aldınız/inanmadınız" diyor (https://youtu.be/Cxss9qWaMuo). Evet aynen hep böyle olmuştur. Hasadına karar verilen her toplum için bir uyarıcı belirlenmiş ancak hiçbirinin sözüne itibar edilmemiş ve alaya alınmışlardır.

21.41 - Yemin olsun, senden önceki elçilerle de alay edilmiştir. Sonunda, onlarla eğlenenleri, alay konusu yaptıkları şey kuşatıverdi.

17.16 - Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.

Buraya kadar yazdığım tüm ayetler gerçekleşti/gerçekleşiyor.

Biri sizi zorbalığa, zulme, ahlaksızlığa ve vicdansızlığa karşı uyarıyorsa o kişi de elçidir, uyarandır. Misal ben de şimdi bir uyarıcıyım. Beklenen o hasat başınıza geldikten sonra (sağ kalanlarınız) beni muhammed olarak anacaktır. Olay bu!

/ercan aldan/
11 Eyl 2020 11:43 güncellendi

Pi ve MATEMATİKSEL EVREN (?)

Pi ve MATEMATİKSEL EVREN (?)

Karanlığın içinde çatlaklar var. Işık buradan içeri girer - Fringe

(alıntı)
NEDİR Pİ SAYISINI ÇEKİCİ KILAN?

Pi, kültürel açıdan matematiksel sabitler içersinde en çok etki yaratanıdır. Bunu en basit nedenleri çok eskiden beri bilinmesi, çember gibi çok yaygın bir geometrik cisimle ilgili olmasi ise de bir başka nedeni de görünüşe göre bir kural izlemeyen ondalık açılımının insan aklını zorlayan kavranışıdır.

Her ne kadar matematiksel açıdan π çok az bir gizem içerse de popüler kültürde bunun aksini işleyen eserler bolca mevcuttur. Ayrıca Eski Ahit’in bir bölümünde Pi sayısının değerinin 3 olduğu ima edildiğinden, kökten dinci hristiyanlar arasında π’nin değerinin okullarda 3 olarak öğretilmesini savunanlar da vardır.
(alıntı)

Yaşadığımız bu holografik dünya, matrixteki gibi matematik üzerine inşa edilmiş olabilir mi? İnanılmaz bir şey dikkatimi çekti.

"PI" tersten yazılınca arapçada "١٩" şeklindedir. 74 müddesir/gizlenen suresinin 19. ayetinde şöyle denir:

74.19 - Kahrolası, nasıl ölçüp biçti!

Bu ayet pi sayısının gizemini açıklıyor olabilir mi? Binyıllardır bilinen bir kavram olmasına rağmen, her millette - her çağda ufak farklılıklar göstermiş ve sabitlenememiştir.

(alıntı)
Fabrice Bellard, 2010 yılında Chudnovsky algoritması kullanarak sayının ilk 2.699.999.990.000 basamağını bulmuştur. Arşimet, 3 tam 1/7 ile 3 tam 10/71 arasında bir sayı olarak hesapladı. Mısırlılar 3,1605, Babilliler 3.1/8, Batlamyus 3,14166 olarak kullandı. İtalyan Lazzarini 3,1415926, Fibonacci ise 3.141818 ile işlem yapıyordu.
(alıntı)

Şimdi 11 ayet sonrasına dikkat edelim!

74.30 - Üzerinde ondokuz "١٩" vardır.

deniliyor. üzerinde 19 olan nedir?

(٧٤.٢٩)
لَوَّاحَةٌ لِلْبَشَرِ
İnsanlar için levhalar.

(gerçi cahil/sadist din adamları bu ayeti de yanlış çevirmiş :) "derileri kavurur, beşere susayan cehennem" demişler. Yuh artık!

Levha yani ekran. Bu ekran "dünya"mıdır? Matrix ve holografik bir dünya?

Devamındaki ayetlerde "biz ateşin sahibini meleklerden başkası yapmadık" diyor. Peki bu hangi ateş?

Diyanet Meali:
37.10 - Ancak onlardan söz kapan olur. Onu da delip geçen bir alev izler

Tezahür bile edemeyeceğimiz bir ateşli silaha sahip olan koruyucu askerler. Melekten kasıt kanatlı uçan hayali yaratıklar değildir (Kuran'da melek = emir eri/muhafız/asker anlamında kullanılır).

Özetlemek gerekirse şöyle bir sonuç çıkıyor. Dünya bir levha/ekran ve bizler de bu ekran gerisindeki görüntüleriz. Buradan çıkış mümkün değil. Çünkü ateşli silahlar taşıyan muhafızları var. Peki bu hususu destekleyen başka ayetler de var mıdır? Elbette var, birini az önce verdim, diğeri;

Diyanet Vakfı Meali:
55.33 - Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz.

Şimdi nasıl bir kafeste olduğunuzu düşünün. Nasıl bir sistemin sizi çepeçevre kuşatmış olduğunu bir düşünün. Ne olduğunuzu düşünün!

Bir kaçış yolu arayanlar, "ne yapmalıyız?" diye sorup duruyorsunuz (mevcut durum bu ise), buradan kaçabilmenin tek yolu bir yarık açabilmektir ve sanırım geçmişte bunu birileri başardı ve sanırım bize ozon diye yutturdukları da bu çatlak! (ercan aldan)

https://youtu.be/f_Y5YeYrqUk

https://youtu.be/nObFZOoVz_8
11 Eyl 2020 14:35 güncellendi

SON 5 YIL ...

SON 5 YIL ...

5 senelik uyutma süreci başladı. Bu son 5 seneniz. Tadını çıkarın ...

Temmuz 2023'e kadar gücünüzü tamamen kıracaklar. Siyona ait olan ilaç firmaları sizi daha çok hasta ve daha güçsüz duruma düşürecek. Spreyleme çalışmalarına hız verecekler. İklim silahları ile neredeyse tüm şehirleri harabeye çevirecekler. Yine siyon'a ait kapital sistem, sizi daha fazla borç batağına sürükleyecek. Tapu alıp mal/mülke sahip olduğunu zannedip sevinenler, sizler ev yada tarla sahibi olmadınız. Dünyanın sahibi elitlere borçlanarak yine bu elitlere ait olan dünyadan geçimliklerinizi kiraladınız. 2023te hepsini geri alacaklar.

Son özgürlük şansınızı da kaybettiniz! Siyon'a teslim olmayı seçtiniz ama siyon acımaz! Konsey ve Siyon karşısında insanın bir böcekten farkı yoktur. Konsey bu ülke hakkındaki kararını 100 sene öncesinden verdi. Yazılan ne ise o olacak demiştim. Yazılan ne ise o oluyor. Seçimler formalite. Bir parti düşün ki arkasında global çeteleri yöneten güç ile devletin tüm kurumlarını ele geçiriyor ve halâ seçimlerin adil bir seçim olduğunu iddia ediyor. Şeffaflık içermeyen hiçbir seçim adil değildir. Bu geçmişte de böyleydi, şimdi de böyle.

Sen; her şeyin, siyonun yarattığı hayali tanrıdan geldiğine inanmaya ve korkmaya devam et. Onlar da zaten bunu istiyor. Korkunuz onları besliyor. Yeni dünya; korku üzerine kurulan bir dünya olacak! Çünkü sizler korkmayı seçtiniz! Korku ve cesaret hissi aynı beyinde barınamaz ...

Özgürlük düşmanı olan bu kapitalist elit baronlar, finansörü olduğu ilaç firmaları, milis kuvvetleri, siyasi partileri ve bankaları ile son 5 yılda ülkeyi kolay lokma haline getirmek için daha çok çalışacaklar. 500 milyarı bulan dış borcun nasıl ödeneceğini düşünün diyeceğim ama hangi kitleye?

5g ile seni işitemeyen, göremeyen ve düşünemeyen şuursuz et yığınına dönüştürecekler. Bu yüzden temsilcileri "hemen bu ülkeye 5g'yi getirin" diye haykırıyor! Emirler büyük yerden geliyordu, gelmeye de devam edecek ...

Irak, Lübnan, Suriye, Mısır vs. sonu ne olduysa senin de sonun o olacak. Bu son 5 senelik uykunun tadını çıkar. Sen uyurken birçok nükleer tesis kuracaklar. 2023'te "sen nükleer gücü kötü emeller için kullanıyorsun" deyip işgal planının fitilini ateşleyecekler. 2024'ten sonra Türkiye'de Osmanlı'nın değil, o kapitalist baronların bayrakları dalgalanacak. Eğer uykudan uyanabilir ve 2023'teki hengameden sağ olarak kurtulabilirsen sana "tam bir teslimiyet" göstermen şartıyla yaşama şansı verecekler. Konseyin emri böyle. Yani %100 onların kölesi olmayı kabul edeceksin. Şu an için kısmi kölesin, o gün geldiğinde tam köle olacaksın. Aksi halde 2023'teki curcunadan sağ çıkabilme şansın yok. Nasıl ki İsa'dan hemen önce 144000 kişiyi işaretleyip kıyımdan kurtardılar, yine kurtaracaklar. Yeni dünyada kendi yapay rahimlerinde, kendi yapay kölelerini yaratacaklar (https://youtu.be/HNjUmzp6nDU) ve kurtarılan zenginleri yine fakir kölelerin başına patron olarak dikecekler. Bütün bunlar çok değil önümüzdeki 100 yıl içinde olacak.

Bunların birçoğunu yazdım. Kaynaklarını da verdim ama "bunlar hep komplo" diyerek alay ettiniz. Dileyen inanır ve üzerinde düşünür, dileyen komplo deyip gülmeye devam eder. Nasılsa filmin sonunda (ben size demiştim deyip) gülen taraf ben olacağım (tabi sağ kalırsam :))

Yeni bir dünyanın temelleri atılıyor. Bu uğurda dünyayı ateşe verecekler. Bu yeni dünyada sadece elitlere özgürlük, huzur ve zenginlik var. Altın çağ sıradan insanlar için değil, onlar için geliyor. Onları savunan cahil (bırakılmış) kölelere ise özgür yaşam hakkı tanınmayacak. Çünkü onlara ait olan bu dünya için sıradan insanlar bir koyun (goyim) gibidir (https://tr.wikipedia.org/wiki/Goy). Etinden, sütünden ve derisinden faydalandıktan (yani altınlarını topladıktan) sonra onlar için artık bir yüktürler, onu keserler yahut satarlar (yani hasat ederler). Elitlerin bu yükten kurtulma çalışmaları uzun zamandır devam ediyordu ve artık sona yaklaşılmak üzere. Yeni dünyada size ve çocuklarınıza yer yok. Sizler son oyunuzu gerçekte "onların köprü olarak kullandığı" siyasi partilere değil, köprünün sahibi elitlere verdiniz ve köprüyü geçene kadar size dayı diyecekler ...

Son 5 yılınız! Sonrasında çöpsünüz! (ercan aldan)
11 Eyl 2020 14:33 güncellendi

TANRILARIN ALTIN ÇAĞI

TANRILARIN ALTIN ÇAĞI

Dünyadaki tüm altınlar, ezelden beri hep gök tanrı/göktengri sisteminin sömürgeci elit krallarına/kraliçelerine ve onların soylarına ait oldu. Günümüzde ise İngiltere (england = angel-land) kral/kraliçesi için stoklanıyor. Annunakilerin; gezegenlerini tamir için altın tozuna ihtiyaç duydukları yalanını ne de güzel yutturdular bize değil mi?

Altın evrensel anamaldır. Ülkeler gider, toplumlar gider, paraları değişir ama altın hep aynı (değerli) kalır. 11 Eylülden sonra 12 ton (belki de daha fazla) altın bu zorbalara aktarıldı. Yakın zamanda bizler de 450 ton altını bunlara emanet vermişiz. Ülke açlıktan kırılırken başka bir ülkeye altın emanet etmek mantıklı ise bu hikayeye biz de inanalım.

https://www.veryansintv.com/ingiltereye-giden-450-ton-altina-ne-oldu/

Yaklaşan hasattan sonra, yeni dünya düzeninde (altın çağda) göktanrıcı zalimlere para değil altın lazım olacak. Bu yüzden dünya genelindeki kıytırık bankaları ile size değersiz kağıt parçalarını vererek altınlarınızı toplamaya devam ediyorlar.

Sıfırlanan dünya sonrası zengin elit kesim, yine zengin olmaya devam edecek, sıradan insanların mezarlarındaki dna'lar kullanılarak yada labaratuvarlarda yapay yollarla fakir/köle bir toplum yaratılacak ve aynı sömürü düzeni yine devam edecektir. İşte bu yüzden "din" ölülerinizi gömmenizi emreder. Çünkü onlar kendi ırklarını köle olarak kullanmazlar.

Eskiden bedensel kölelik ile sağladıkları bu kazanımları şimdilerde paraları (kapitalizm) ile sağlıyorlar. Yani her hâlukarda işler, planladıkları gibi yürüyor ve kazananlar yine onlar olacak!

/ercan aldan/
11 Eyl 2020 11:41 güncellendi

Gözcüler

İlk kez Fringe dizisinde gördüğüm gözcüler konusunu ufak çaplı da olsa araştırdım. Belki doğru belki yalan bilmiyorum ama yapay zeka robotu Sophia'nın sahibinin de aynı bu kaşsız ve saçsız adamlar gibi olduğunu farkedince "acaba?" dedim.

Acaba bu robotu tasarlayanlar benim daha önce sözünü ettiğim (süper) indigo çocuklar mı?

Seneler önce "siyah giyen adamlar" diye bir film çekildi. Filmin konusu ne tesadüf ki yine uzaylılar idi. Fringe + Sophia ve Siyah giyen adamlar ... nasıl oldu da bu 3 şey, ortak bir noktada buluşabildiler? Gerçi o filmdekilerin görevi farklıydı ama ufaktan da olsa ben bu adamların uzaylı olabileceklerine inanmaya başladım.

https://youtu.be/CiYpAw99bWg

Öte yandan, bu gözcülerin tarifine uyan 2 adamın otel odasına girerek Tesla'nın projelerini çaldıktan sonra onu öldürmesiyle ilgili bir yazı da okumuştum. Parçaları bir araya getirince ilginç bulgular ortaya çıkacak gibi. 

(ercan aldan)
11 Eyl 2020 14:31 güncellendi

DÜNYANIN GÖZCÜLERİ: YÜCE KONSEY (MELE-İ ALÂ)


DÜNYANIN GÖZCÜLERİ: YÜCE KONSEY (MELE-İ ALÂ)

Bana daha önce "KONSEY" hakkında sormuştunuz. Kimdir, nerededir, amaçları nelerdir? diye. Bu konseyin AKSAÇLI konseyi ile bir ilgisi yok, benim sözünü ettiğim konsey; daha kapsamlı, daha ciddi ve daha global (hatta evrensel) bir oluşum. Kuran'da bu "mele-i alâ = yüce konsey" olarak geçiyor. Detaylarını önceki yazılarımda vermiştim.

Ben bu konseyin 3 yerde bulunabileceğini tahmin ediyorum.
1. Ay'da,
2. Buzulların ötesindeki başka bir kıtada,
3. Yeraltında.

En kuvvetli ihtimal yeraltı. Neredeyse tüm dinlerde şeytan/iblis/hades'in yeraltında yaşadığına inanılır. Bu bir tesadüf olamaz. Oyuk dünya, agarta, dulce ve 51.bölge'nin bu konuyla yakından ilgisi olduğunu düşünüyorum.

Doğal olaylar buradan mı kontrol ediliyordu? Hemen alttaki video bunun bir kanıtı olabilir mi?

https://youtu.be/XT_jEk9wPiY?t=9m34s

Yeraltındaki lavlar deniz suyunu ısıtarak/kaynatarak bulutları (su buharını) oluşturuyor. Geriye eş zamanlı oluşan rüzgarlar sayesinde bulutlara yön vermek kalıyor.

Bunun için volkanları aktif hale getirmek gerekiyor. Önümüzdeki yıllarda dünya çapında 100'den fazla yanardağın (belki de yapay yollarla) aktifleştirileceğini öğrendim. Bu durum yaz gününde neden her yere ceviz büyüklüğünde dolunun yağdığını da daha iyi açıklıyor. Aynen İncil vahiy kısmında haber verildiği gibi.

Vahiy 16.21 İnsanların üzerine gökten tanesi yaklaşık kırk kilo ağırlığında iri dolu yağdı. Dolu belası öyle korkunçtu ki, insanlar bu yüzden Tanrı’ya küfrettiler.

Ve bir husus daha ... kuranda da kıyamet öncesinde "denizlerin kaynatılacağı" haber verilir. Puzzle'i tamamlamak artık size kalmış. Tarih tekerrür etmeye ve süreç işlemeye başladı. Öngördüğüm Temmuz/Ağustos 2023'teki kıyamete adım adım yaklaşıyoruz sanırım.

19 yy. başlarına kadar tek elde olan kontrol sistemi Tesla'nın deşifresi ile muhtemelen yer üstündeki kötü insanların da ellerine geçti. Artık haarp ve cern ile tüm doğa olayları kontrol altına alınabiliyor ve hatta istediğimiz yere yağmur yağdırıp, deprem yaratabiliyoruz (detaylarını daha önce vermiştim).

https://youtu.be/k8E-1D5Qc3U

Son savaş sanırım bu kez tanrı insanlar ile elitler arasında olacak yada elitler konsey ile birleşip yeryüzünü temizleyecekler. Geçmişte Nuh tufanında yaptıkları gibi. Doğrusu ben artık kimseye güvenmiyorum. Olan yine biz masum insanlara olacak :( Dahası konseyin elinde bulunan silahların neler olabileceği hususunda net bir bilgimiz de yok. Delici bir ışına sahip olduklarını biliyoruz o kadar (bkz. 37/10).

https://youtu.be/D0hBdvl_B28

Bütün bu olup bitenlerden habersiz olan insanlar, halâ tüm bunları yapanın HAYALİ ALLAH olduğuna inanıyorlar. Görünmeyen güç elektrik/manyetik/manyetizmayı çok iyi kullanan konsey üyeleri, bu gücü/silahı kullanarak dünyayı, belki de onlarca kez hasat etti/sildi. Bununla ilgili İncil ve Kuran'da çok sayıda ayet var. Bakış açınızı değiştirmediğiniz sürece hepsini yapanın O TEK(!), GÖRÜNMEZ HAYALİ ALLAH olduğunu zannedip, her daim teslimiyeti/islamiyeti seçeceksiniz.

Hitler arı kovanına çomak soktuğu için konseyin askerleri tarafından mı yenilgiye uğratıldı? Yada konsey ile iletişime geçip gök gemilerinin de desteği ile tüm dünyaya savaş mı ilan etmişti? Roswel'da düşen o gök gemisi konseye ait olabilir miydi?

İncil'in vahiy, Tevrat'ın hezekiel, Kuran'ın mürselat, Müddesir ve Necm sureleri ile birlikte Sümer tabletlerinin ilk 4 tabletini eş zamanlı okuyunca, o sahneleri gözümde canlandırabilmek benim için zor değil (ercan aldan).
11 Eyl 2020 14:28 güncellendi

KURAN'IN TANRISINI BULDUM!

 

KURAN'IN TANRISINI BULDUM!
(Hadi gözünüz aydın :)

Bu sahneyi özellikle seçtim. Kuran ve İncil'ın sizden korkmanızı istediği o tanrınızı (allahı) tarif ediyor!

1. Kuran'da Tanrının arşını 8 melek taşır diyor (incilde ise 7), bu sahnede ise 12 kişi taşıyor. İsrailoğullarının 12'ye ayrılmış kolu temsil edilmiş olabilir.

2. Leonidas sen "O" olmalısın diyor. O; arapçada el-lehü yani allah demektir. allahın incildeki karşılığı lord/kraldır.

3. Kserkses; zorba/güçlü, acımasız ve asil/soylu bir Pers kralı idi. Leonidas sahnenin devamında "kralların kralısın, tanrısın" diyor. Kuran ve incilde de allah için aynı şey söylenir, tanrıların tanrısı (baş tanrı/tek tanrı/lord/kral ...) ve "senin kırbacından çok benim oklarımdan korkacaklar" diyor. Kserkses'in kırbacı ilginç bir şekilde 89:13 ayetinde geçmektedir.

4. Filmin ikinci bölümünde Kserkses bir müddet altın suyu havuzunda kalıyor ve buradan üstün güçlere sahip bir tanrı olarak çıkıyor. Tıpkı mısır tanrıları firavunlar gibi. Burada bir detay daha gözüme çarptı. Firavun tanrıları da uzun boylu olarak tasvir edilir. Kserkses de öyle. Sanırım eskiden tanrıların genel bir vasfı idi bu uzun boyluluk yada onun büyük/güçlü olduğunu göstermek için çizilen sembolik figürlerdi. Buradan Mısır tanrıları firavunların da Kserkses soyu ile bir bağlarının olduğu anlaşılıyor. Nitekim firavunların da altın suyunu/tozunu kanlarına enjekte ettiği söylenir.

4. Pers kralı; "ben cömert bir tanrıyım, sana şunu veririm, bunu veririm, seni de kral yaparım ama önce diz çökmelisin" diyor. Bunları söylerken Leonidas'ın arkasında Ra'nın gözüne benzer bir figür oluşuyor. Bu sahnede söylenenler sanki birebir şu Kuran ayetlerinden alınmış gibi: 2:37, 2:128, 2:161 (İnanmayanlar bakabilir).

5. Diz çökme meselesine gelince, zaten Kuran'ın tarif ettiği tanrı da kafirlerden bunu istemektedir. Bununla ilgili yüzlerce ayet vardır.

6. Leonidas bunu kabul etmeyince Kserkses tarihinizi silerim diyor. Tıpkı İskenderiye kütüphanesinin yağmalanmasında olduğu gibi.

7. Sahnenin son kısmında Leonidas "dünya özgür insanların bir tirana karşı koyduğunu bilecek" diyor. Bu, geçmişte tiranlarla (zorba kral tanrılarla), özgürlük isteyen köle insanların savaşmış olduğunu kanıtlıyor. İncilde bununla ilgili ayetler bulunmaktadır.

8. Son olarak Kserkeses'in tahtının/arşının üstündeki hayvan figürleri, incil vahiy kısmında anlatılan tanrının tahtındaki/arşındaki hayvan figürleri ile benzerlik gösteriyor.

Şu 3 dakikalık videodan bile onlarca dinsel mesaj çıkartabilirim ve sizlere Kuran/incil'den kaynaklarını gösterebilirim. Filmlerin çoğu dini kitapları referans alırlar ama onları derinlemesine analiz edemeyenler bu filmlerdeki gizlenmiş mesajları alamazlar. Filmin tamamına bu tür mesajları yerleştirmişler mi tekrar bakmam lazım ama eminim ki vardır. Örneğin Leonidas'ın tepedeki büyücülere/kahinlere danışması sahnesinde olduğu gibi. Özellikle Mısır medeniyeti zamanında bu kahinler çok değerli insanlardı ve sözleri yabana atılmazdı.

Neye niçin inandığınızı sorgulayın! Kuran ve İncil bunun gibi zorba tanrı(ları) tarif eder ve on(lar)dan korkmamızı öğütler. Allah dediğiniz tanrının senin benim gibi bir insan olduğunu onlarca delillerle ispatlayabilirim (ispatlıyorum da) ama ruhani/görünmez bir varlık olduğunu ispatlayamam. Çünkü böyle bir şey yok! (ercan aldan)

11 Eyl 2020 09:57 güncellendi

NE DİNİ, NE UZAYLISI, NE CİNNİ, NE ALLAH'I, NE RUHU ...?

 

NE DİNİ, NE UZAYLISI, NE CİNNİ, NE ALLAH'I, NE RUHU ...?
(Olan biten her şey biz insanlardan ibaret)

Gerçeği öğrenmek istiyorsanız sembolleri takip edin demiştim.

https://youtu.be/i7bQw-x0_hI

Cennet=bahçe demektir. Işık ve yılan konseyi ilk zamanlar burada ve bir arada bulunmaktaydı. Işıkoğulları, yılanoğullarını köle olarak kullanmaya başladı. Onları korkutmak için ateş kuyuları (cehennem(gehinnom) açtılar ve isyan edenleri o kuyuya attılar ancak zamanla bu sömürge/zorbalık, köle yılanları rahatsız etmeye başlayınca burada kapsamlı bir ayaklanma/savaş çıkarttılar. Bu ayaklanmayı/savaşı, ışık konseyi kazandı ve yılan konseyini Aden'e sürgüne zorladılar. Daha sonra burada gelişip yükselen yılan/iblis'in oğulları, ışık konseyine ait yerleşim birimlerini ve Heracleion'daki limanları yerle bir edip ışık konseyini yenilgiye uğrattılar (kaynaklarını daha önce vermiştim). Daha sonra gücünü daha da büyüterek Amerika ve diğer kıtalara yayıldılar. Gittikleri yerlere yılan figürünü yerleştirdiler. Nasca ve Peru'daki ilginç yapılar ve kuşbakışı görülebilen figürler ve yılan tasvirlerini yapanlar büyük olasılıkla yılanoğulları idi.

Daha sonra ışıkçılar karşı atağa geçti, sinsice 17-18yy'larda Amerika'ya sızdılar ve orada illüminatiyi (aydınlanma) kurarak mason/cia gibi gizli istihbaratların da desteği ile yılancıları (yani amerika yerlilerini) birkez daha yenilgiye uğrattılar. Şu an orada hakim olan güç ışık konseyi (ışıkoğulları)dır.

Dünya üzerinde yoğun olarak BİRLİKTE kullanılan sembollere bakılırsa GÜNEŞ/IŞIK ve YILAN/EJDER simgesini görürüz. Daha önceki yazılarımda güneşin; erkeği, ay'ın ise kadını temsil ettiğini ve tüm olan biten her şeyin biz insanlardan ibaret olduğunu söylemiştim. Peki Kadın=Ay ise yılan ne alaka?
diyenleriniz olabilir. Şu alıntıya dikkat edin:

Yılan-Ay-Kadın ve Bereket
Bazı hayvanlar, ayın kaderini, biçimleriyle ya da varlıklarıyla çağrıştırdıkları için ay simgesi ya da temsilcisi olmuşlardır. Bir görünüp bir kaybolan ve ayın göründüğü günler kadar halkası olduğuna inanılan (Buna efsanevi Yunan geleneğinde de rastlarız), “tüm kadınların eşi” olan yada kabuk değiştiren (yani dönem dönem kendini yenileyen, yani “ölümsüz” olan) yılan da bu özellikleri sayesinde ayla ortak anlamlarda buluşmuşlardır.

Kaynak:
https://okuryazarim.com/yilan-sembolizmi-dogum-kadin-ve-ay/

******************************

Gördüğünüz gibi tezimiz burada da doğrulanıyor. Ay ve Yılan kadını simgeliyor ve zorba/baskıcı ve sömürgeci erkek (güneş/ışık) egemenliğine karşı özgürlük mücadelesini hep kadınlar (yılan/ejderha) başlatıyor.

20yy. başlarına gelindiğinde, yılan konseyi tekrar atağa geçerek Avrupa'da, Ortadoğu'da ve Asya'da bir özgürlük mücadelesi daha başlatıyor ve dünya savaşları yaşanıyor. Her ne kadar ışıkçılar kazandılar diye ilan ettilerse de aslında olan 100 yıllık bir ateşkes antlaşması idi. Bu süre 2023'te bitecek ancak savaş bitmiyor/bitmeyecek. Işık ve yılan konseyi bir kez daha çarpışacak.

Genel bir hasat olmazsa yeni altın çağda güç dengeleri değişebilir. Işıkçılar kendilerinden emin bir şekilde hasattan sağ kurtulup new age/yeni çağda da yine tanrılar olmanın hayalini kuruyorlar ama unuttukları bir şey var! Yaratılış bilgilerini ellerinde bulunduran yılancıların ellerinde yapay zeka gibi tehlikeli bir silah var. Zorba, sömürgeci ve baskıcı ışıkçıları dizginlemek için kullanılabilecek bir silah ...

Geçmişten günümüze tarihin bir özeti gibi olan bu yazımdan bir şeyler anladınız mı bilmiyorum ama isterseniz siz de bu konu üzerinde yoğunlaşabilir ve benim yaptığım gibi semboller üzerinden giderek kalıpları yerine yerleştirebilirsiniz. Böyle yapınca ne uzaylı, ne cin, ne allah, ne peygamber, ne ruhaniyat ... vb. hiçbir hayali varlıkla aslında muhatap olmadığımızı, olan biten her şeyin biz insanlardan ibaret olduğunu göreceksiniz.

/ercan aldan/
11 Eyl 2020 09:40 güncellendi

GİZLİ TALANLAR

GİZLİ TALANLAR

(Gözlemleyebildiklerim)

Köyceğiz gölüne İsrail sazanları atılmış, piranha gibi öteki balıkları kemiriyor. Bizzat evde akvaryumda kendim denedim. Yavru olmalarına rağmen 1 hafta içinde diğer normal sazan yavrularını lüp etti. Datça, Marmaris tarafına balon balıkları salmışlar (süveyş kanalından sızmıştır denildi, zamanlaması manidar) onlar da diğer balıkları kemiriyor. Gökova körfezinde yavru köpekbalıkları geziniyor. Boncuk koyuna camgöz köpekbalığı üretme çiftliği kurmuşlar (onun için de zararsız tür diyorlar :). Bodrum, Milas tarafındaki balık çiftlikleri yüzünden her yer yosun ve balçık, Bafa gölü bitik, Fethiye ise İzmir olma yolunda hızla ilerliyor. Arılar ölüyor, kimyasal zeytin ilaçları yüzünden zeytin kanseri diye bir hastalık türedi vs. ... Kısaca hedef; Ege'de; tarım, balıkçılık ve turizmi bitirmek. Konuşmalarına ortak olduğum balıkçı muhabbetlerindeki sözler bile hep aynı: "Yine BOŞ!"

Geçtiğimiz senelerde gündemde kene, domuz gribi, kuş gribi vs. vardı. Kuş gribi sayesinde kodamanların tavukları epey bi prim yapmıştı. Yerli tohumların yerine İsrail'in GDO'lu tohumlarını kullanmayı zorladılar. Mis gibi kokan pembe köy domateslerinin yerine kokusuz ve lezzetsiz ne idüğü belirsiz (plastikimsi) kanserojen sebze ve meyveler yedik/yedirdiler.

Türkiye’deki kanser oranı son 15 yılda yüzde 200 artmış (Kaynak Yeniçağ). Bu bir tesadüf olmalı (?)

Bu sene de sanırım bunlarla uğraşacağız. Sıradaki hedefte galiba tarım var. Çok yakında tatlı/içme sularımıza da dadanırlarsa şaşırmayın! Diğer bölgelerde durum nedir bilmiyorum. Tüm bunların iyi niyetle yapılan uygulamalar olduklarını sanmıyorum. Umarım yanılıyorumdur :( (ercan aldan)

https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/parasutle-attilar-bursada-bocek-istilasi-2342190/

11 Eyl 2020 10:46 güncellendi

SÜNNET BİR YAHUDİ GELENEĞİDİR!



SÜNNET BİR YAHUDİ GELENEĞİDİR!
(Kesin bilgidir yayabilirsiniz ...)

Size kesin bir bilgiyle söylüyorum ki "Sünnet - çük kesme" denilen şey dinde yoktur! Hatta hatta doğaya aykırıdır.

“Sünnet سُنَّةُ” arapça bir kelime olup Kuranda “allahın yasaları/sünnetullah” olarak kullanılır. Fiziksel sünnet derisini tarif eden kelime ise “ğulf غلف” olup “kın/kılıf/muhafaza” anlamında kullanılır fakat hiçbir ayette “çük kabuğu” şeklinde kullanılmaz.

Hadis kitaplarında “fiziksel sünnet=hıtan” olarak kullanılmıştır. Sanırım dine de bu yolla girmiş. Kör olası hadis tayfası!

Tevrat ve Sümer tabletlerinde bu amel olumlu, İncil ve Kuran’da olumsuz bir şekilde kullanılmıştır.

Teni pürüzsüz, Anunnakilerin teni gibi yumuşacıktı. Rengi koyu kan kırmızısı gibiydi; Abzu’nun çamurunun rengini almıştı. Erliğine baktılar: Biçimi garipti, ön kısmını bir deri örtmekteydi!!!!! Anunnakilerin erliğinin tersine bunun ön kısmından bir deri sarkmaktaydı. Dünyalılar biz Anunnakilerden bu gulfe ile ayırt edilsinler, dedi Enki (Sümer tab 6).

Tabletlerde ve kuranın orjinalinde aynı kelimenin "gulf" kullanılması ancak farklı anlamlar içermesi bana ilginç geldi.

Yar.17: 10-12 "Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek. Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak. Evinizde doğmuş ya da soyunuzdan olmayan bir yabancıdan satın alınmış köleler dahil sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu.

Sümer tabletlerinde yer alan bu konunun tevratta detaylandırılıyor olması ve günümüze kadar bu şekilde devam etmesi de beni oldukça şaşırttı ama durun daha bitmedi!...

Hani sizler bir de şunu der durursunuz ya: "sünnet olmayan erkeğe kız vermeyiz" diye. Bunu da asıl kimler söylüyormuş, görelim;

Yar.17: 14 Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir."

Yar.34: 14-17 "Olmaz, kızkardeşimizi sünnetsiz* bir adama veremeyiz"dediler, "Bizim için utanç olur. Ancak şu koşulla kabul ederiz: Bütün erkekleriniz bizim gibi sünnet olursa, Eğer kabul etmez, sünnet olmazsanız, kızımızı alır gideriz."

Peki tamam şimdi bizim gerçekte bir Yahudi olduğumuz ortaya çıktı da, acaba "kitabımız (!)" dediğimiz Kuran’da bununla ilgili neler söylenmiş? Hiç merak edip baktınız mı?

إِن يَدْعُونَ مِن دُونِهِ إِلاَّ إِنَاثًا وَإِن يَدْعُونَ إِلاَّ شَيْطَانًا مَّرِيدًا
Onlar, Allah'ı bırakırlar da, yalnız dişilere taparlar. Böylece ancak inatçı şeytana tapmış olurlar.

لَّعَنَهُ اللّهُ وَقَالَ لَأَتَّخِذَنَّ مِنْ عِبَادِكَ نَصِيبًا مَّفْرُوضًا
Allah onu lânetlemiş; o da: "Yemin ederim ki, kullarından bir pay edineceğim/nasipleneceğim"

وَلأُضِلَّنَّهُمْ وَلأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ الأَنْعَامِ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّهِ وَمَن يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِّن دُونِ اللّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُّبِينًا
Ve mutlaka onları saptıracağım ve her durumda onları kuruntulara düşürüp, olmayacak kuruntularla aldatacağım. Mutlaka onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar ve yine mutlaka onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler. Ve her kim Allah'ı bırakıp şeytanı veli edinirse, şüphesiz hüsrana uğramıştır! (4/117-119)

Kuran burada şaşırtıcı bir şekilde kendinden öncekileri tasvip etmeyip, üstü kapalı bir şekilde sünneti eleştirmiş. Gerçi böyle olması doğal. Kuran’da bazı ayetler “kendinden öncekileri doğrular” derken, bazı ayetler de “kendinden öncekiler bozulmuştur” der :) Neyse bunu geçelim ...

Yaratılışı değiştirmek sizin neyinize! Hadi bununla sözünüzü yerinize getirdiniz diyelim, bizim giden deriler nasıl geri gelecek? Hem tanrının sizi kusursuz yarattığına inanıyorsunuz hem de fazlalık diye çükün kabuğunu kesiyorsunuz. Madem sizi tanrının yarattığına inanıyorsunuz, o halde neden bu kabuğu kabullenemiyorsunuz? Tanrınız isteseydi onu elbette kabuksuz çıkartırdı. Thomas'ın da dediği gibi;

İnananlarından biri İsa'ya sorar: " sünnet yararlı mıdır, değil midir?" İsa cevaplar: " Eğer sünnet yararlı olsa idi, o zaman Yaratıcımız onları analarının karnından sünnetli çıkarırdı (Thomas incili).

Korintliler; 7. bölüm 19- Sünnetli olup olmamak önemli değildir. Önemli olan, Tanrı’nın buyruklarını yerine getirmektir.

Bir gün kendilerine zulüm ettiğiniz bu çocuklar gerçeği anladığında bakalım onlara ne cevap vereceksiniz? Cinsel hazlarını körelttiniz. Kesip attığınız o deri yüzünden penisin hissiyatı arttı. Sayenizde erken boşalmalarda en üst sıralardayız.

milliyet.com.tr/turk-erkegini-uzecek-arastirma--pembenar-detay-cinselsaglik-1151135/

Hadi onu geçtim, adına hüküm verdiğiniz Tanrınıza nasıl hesap vereceksiniz? Bilinen bilinmeyen ne kadar lanet varsa üzerinize olsun! Eyyy insanoğlu sen gerçekten cahilsin! :((( (ercan aldan)

11 Eyl 2020 10:27 Güncellendi

HİÇLİĞİ VARLIĞA ÇEVİREN GÜÇ = ELEKTRİK (?)


HİÇLİĞİ VARLIĞA ÇEVİREN GÜÇ = ELEKTRİK (?)

Belki de evren dediğimiz sonsuz karanlık, bizim ölü yada baygın (bilinçsiz) iken muhatap olduğumuz karanlığın yani yokluğun yani hiçliğin ta kendisidir (?)

Bu doğruysa (-ki doğru görünüyor) bilincimiz gerçekten elektrik enerjisi ile beslenen bir yazılım olabilir ve bizler de gerçekten hiçlik içinde (bir amaç için) var olmaya programlanan karakterler olabiliriz.

Ölüm/bilinç kaybı ile bu yazılım hasar görüyor ancak deflibratör (elektrik takviyesi) ile yeniden çalıştırılabiliyor. Bu bizim elektrikten ibaret olduğumuzun en büyük kanıtıdır aslında ve demek ki; sürekli bir elektriksel enerji takviyesi ile bilinç açık tutulabilir ve ölümsüzlük sağlanabilir ancak insanları köle olarak kullanan kapitalistler, bu gerçeğin açığa çıkmaması için bizlere sürekli "ölümün kaçınılmaz bir son olduğunu" empoze edip bizi baskılıyor ve dinleri sayesinde de bu korkuyu yayabiliyor olabilirler!

Beynimizin, nöronlar sayesinde dna/hücrelerimize ve hormonlarımıza gönderdiği bir çeşit elektrik akımı/komutlar sayesinde; "Hastalık, yaşlılık, zekilik, delilik, uzun ömür - kısa ömür, cinsellik, neşe - üzüntü ... dahil aklınıza gelebilecek hemen hemen her şeyi düzenleyebilmek bizim elimizdedir. Bu konuda yapılan ciddi deneysel çalışmalar ve yazılmış kitaplar var. Luis L. Hay'ın Düşünce Gücüyle Tedavi ile Secret kitabı size fikir verebilir.

Bir düşünün!
Bize hep ışık olmayan bir yerde yaşam olmaz dediler. Oysa ki denizlerin binlerce metre altında (zifiri karanlıkta) ışığa ve toprağa ihtiyaç duymayan balıklar yada suya ve ışığa ihtiyaç duymadan yaşayan solucanlar bulunmaktadır. O halde hepsini bir etkileşim içinde tutan ve havada (oksijen yada azotta) serbest bir şekilde dolaşan bir tür elektriksel akım var ve daha önce de dediğim gibi bu akım, tek kutuplu olduğundan zarar vermiyor. Belki de bizler diğer kutubuz. İki kutup birleştiğinde ortaya çıkan enerjileriz (belki bu yüzden kutsal kitaplarda ateşten yaratılma kıssaları var). Bilemiyoruz! Bu sadece bir tahmin.

Belki de bizim henüz bilemediğimiz ve/veya keşfedemediğimiz yada bizden gizlenen üçüncü bir ihtimal ... (?)

Karanlıktan/hiçlikten varlık çıkaranın elektrik olduğu hususunda artık ikna olmak üzereyim yada belki de karanlık bizi değil, biz karanlığı yaratmışızdır. Bizden başka her şey "hiçlik olsun" diye. O halde soru şu; bu devinimi başlatan ve sürdüren enerji ne idi ve ne zaman başladı? Sakın bana uzaylılar yada arap tanrısı allah demeyin, keserim :)))

Doğru bildiklerimiz, gerçeği bilinçlice örtbas etmek için uydurulmuş masallar bile olabilirler :( (ercan aldan)

11 Eyl 2020 10:45 güncellendi