test

👇 αklını özgür вırαk / çєmвєrín dışınα çık! 👉

07 Ocak 2019

Hayat Enerjisinin Fotoğrafları / Kirlian

Hayat Enerjisinin Fotoğrafları / Kirlian

Ukrayna'nın Krasnodar kentinde bir araştırma laboratuarında, Semyon Kirlian adında bir Sovyet mühendisi, bozulan elektroterapi makinasını tamir etmeye çalışıyordu. Dalgınlıkla elini elektrotlardan birine yaklaştırdığında, aniden boşalan elektrik kıvılcımı ile parlayan bir ışık gördü. Heyecanını yendikten sonra bu alışılmamış olayı bir daha tekrarladı. Ama bu sefer, eliyle kıvılcımın arasına ışığa duyarlı bir film koymuştu.

Hemen filmi banyo etti ve şaşırtıcı bir sonuçla karşılaştı. Parmak uçlarının kağıt üzerindeki görüntüsü, ışıyan sütunlar gibi bir iz bırakıyordu. Üstelik, her izin değişik bir yayılım görüntüsü vardı. 1939 yılında bir rastlantı sonucu Kirlian'ın fotoğrafını çekmeyi başardığı bu garip ışımanın izleri, yıllarca bilim adamlarının tartışmasına yol açtı.

Kısa zamanda Kirlian tarafından geliştirilen ve bir yüksek voltaj dinamosu ile metal bir levhadan ibaret olan bu fotoğraf makinesi, laboratuarlarda defalarca denendi. Dinamo ile metal levhada oluşturulan yüksek frekanslı elektro-manyetik alan içine sokulan her cisim, kendine has bir ışıma ile fotoğraf filmini etkiliyordu. Fakat bu fotoğraflarda görülen garip izlerin kaynağı hakkında kesin bir yargıya varılamadı. Kimine göre, bu ışıma izleri "ruh"un varlığına bir kanıt sayıldı.

Ancak, sadece el ve ayak izlerinde değil, yaprak veya madeni eşyalarda da benzeri sonuçlar ortaya çıkmaktaydı. Bu durumda, mesela bir madeni paranın "ruhu" olamayacağına göre, daha akla yakın varsayımlara gerek duyuldu. Alma Ata Üniversitesi'nden Dr. Victor İnyushin, yıllar süren yorucu bir araştırma sonucunda, bu izlerin "biyolojik plazma" olduğuna karar verdi. Ama, yine de tam olarak nereden kaynaklandığı belli değildi. (alıntı)

https://www.webtekno.com/kirlian-fotografciligi-h51917.html

********************************
Millet kafayı ruhla bozmuş :) Gün gelecek, elektriğin özü anlaşıldığında yaşamın da özü anlaşılacaktır ...

7 Oca 2019 19:52

MÜSLÜMAN ARAPLARDA/YAHUDİLERDE OĞLANCILIK

 

MÜSLÜMAN ARAPLARDA/YAHUDİLERDE OĞLANCILIK

Spartacus dizisinde, Agron, Suriyeli Nasiri becerirken yuh artık demiştik :) Gavur yönetmene de sitem etmiştik. Sonra araştırdık ki, arapların oğlancılığı, Abraham'ın akrabası olan Lut'a kadar uzanıyormuş.

Sonra biraz daha araştırdık. 7 cihana hükmetmiş (?) Osmanlı (Yahudi Usmen-li) devletinde de bu amelin devam ettiğini, hatta konuyla ilgili kitaplar yazıldığını bile öğrendik (Bkz. Rıza Zelyut, Murat Bardakçı).

Günümüzde ise bunu Afganlıların devam ettirdiğini görüyoruz.

https://www.haberler.com/bacha-bazi-nedir-erkek-cocuklarin-kabusu-bacha-7572716-haberi/

Ğulem - Ğılman: küçük/genç oğlan çocuk, temiz oğlan demektir. Türkçe’ye de aynı anlamda; “oğlan” şeklinde geçmiştir.

Meryem 19.ayette yeni doğacak isa için kullanılmıştır.

قَالَتْ اَنّٰى يَكُونُ لٖى غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنٖى بَشَرٌ وَلَمْ اَكُ بَغِيًّا
19.20 - Dedi: benim nasıl bir oğlan çocuğum olur? bana bir beşer dokunmadı, ben bir kahbe de değilim.

Ayette geçen “ğulem/ğılman” kelimesini entel müslüman mealcilerin neredeyse tamamı “oğlan çocuğu” olarak çevirmiş iken, 52.24’te Allah'ın bir ikramı olarak, imanı bütün mümin erkeklere(!) cennette hediye edeceği “genç hizmetçiler” şeklinde çevirmişlerdir. Asıl anlamı olan “genç oğlan çocukları”nı kullansalar, gerçek yüzleri (oğlancı oldukları) ortaya çıkacak ama bunu bilinçli olarak değiştirmişlerdir. İşlerine geldiği yerde “genç oğlan çocuğu”, işlerine gelmeyen yerde ise “genç hizmetçiler” olarak çevirmişler. Madem oğlancılık sizler için bir tutku idi, o halde neden bunu gizlemeye çalışıyorsunuz? Sorsan; tümü “Kuran değişmedi” der? Peki bu rezalet nedir?

وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَهُمْ كَاَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ مَكْنُونٌ
Gerçek çeviri:
52.24 Hizmetlerine verilmiş oğlanlar, etraflarında dönüp dolaşırlar, sanki saklı inci gibidirler.

Eeee Dinin, kadınları neden dışlıyor olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor :)

Tanrı, bu ameli işleyen Lut kavmini helak ettim derken (bkz 26/165-174), aynı Tanrı cennette, inananlara “ğılman = oğlan” hediye edeceğini söylüyor? Güler misin ağlar mısın? (ercan aldan)

7 Oca 2019 21:14

Enel HAK (?)

 

Enel HAK (?)

Tasavvuf, spiritüalizm ve mistisizmi sevmem ancak eğer Yunus Emre'nin bu sözleri gerçekse adam olayı çoktan çözmüş. İşte bu; benim de en başından beri savunduğum husus idi: al-lehu (allah) = "O" demek, yani aslında ben demek, sen demek ... kuran: allah derken onu anlatıyor, seni anlatıyor, beni anlatıyor, bizi ve onları anlatıyor. Yani malzeme tamamen insan.

Hallac-ı Mansur da Enel Hak=ben hak'kım derken de öyle keza. Tasavvuf ehlinde bunları görüp de itibar etmeyen çakma tasavvufçular (?) ... peki ya sizler bunlara ne diyeceksiniz? Beyni uyuşuk olan sizler mi haklısınız? Yoksa ermiş dediğiniz bu kişiler mi?

Her zaman derim: "her şey bizden ibaret". tanrı/allah da biziz, melek de biziz, peygamber de biziz, kuran da biziz, doğa da biziz vs ... Gerçekliğin sonunda bekleyen de biziz, yani kendimiziz. Arayıpta bulamadığımız biziz. Bu dünyada kendini bulan, yaşam amacını bulur. Kendimizi bulamadığımız için O'nu da bulamıyoruz. Anla artık dostum, her şey o kadar net ki. Uyan artık şu gaflet uykusundan! Sen "her şey"sin! Her şey de sen!

Daha nasıl anlatayım be kardeş :( Hayal ettiğin gibi bir hayal dünyası yok. Ruhaniyat yok. Gerçek dünya bu. Gerçek hayat bu. Olan biten her şey senden ibaret! (ercan aldan)

https://tr.wikipedia.org/wiki/En-el_Hak

7 Oca 2019 19:55

Gantenbrink Kapısı

Eski Mısır, içinde binlerce gizi barındırıyor. Verilere doğrudan erişme ve bunları değerlendirme, saklama yetkisine sahip küçük bir azınlıksa, o gizlerin ortalığa saçılmamasına yeminli gibi. Dendera'daki resmin sürekli olarak geçiştirilmesi, bu politikanın küçük bir ayrıntısı yalnızca. 2000 yılına girdik ama Büyük Piramit'teki Gantenbrink Kapısı hala açılmadı. Açılmadı mı dersiniz? Hawass ve Lehner bu işi çoktan halledip, elde ettiği verileri yalnızca "hakeden" azınlığa saklamış olmasın (alıntı)

7 Oca 2019 19:54

LANET BİR SİSTEMİN ESİRİYİZ!

 

LANET BİR SİSTEMİN ESİRİYİZ!

7.94 - Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, onun halkını -yalvarıp yakarsınlar diye- mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.

BÖL, PARÇALA, YOK ET! işte bu lanet sistemin işleyişi böyledir. Peygamber haberci demektir. Günümüzdeki karşılığı siyasi liderlerdir. Cahil toplumları mucizesiz etkileyebilirler ancak biraz daha zeki ve isyana meyilli toplumlar için mucizelerle desteklenmeleri şarttır. Bunun için geçmişte helak ettikleri toplumlardan örnekler vererek korku salmayı denerler ve büyük oranda başarılı da olurlar. Çünkü insanlar çoğunlukla bilinçsizdir, sorgulamazlar ve hemen inanırlar. Bu liderler başarılı olursa oranın halkı için artık sıkıntılı günler başlamış demektir. Yoksul ve aciz bırakılırlar. Yavaş yavaş çöküşe doğru sürüklenirler. Aynen ayette dediği gibi bu sıkıntılar karşısında (kendilerini bu durumdan kurtarmaları için) onlara yalvarıp yakarmaya başlarlar. Merhametli bir tanrıya dua ettiğini sanırlar ama çoktan onların köleleri olmuşlardır bile.

26.208 - Biz, hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helâk etmedik.

Bu, artık köle olmuş toplumlar için belirlenmiş olan bir sondur. Bu sondan kaçış yoktur. Eğer global çapta bir hasat düşünmüyorlarsa, başka ülkelere kaçarak bu yok oluştan (kısmen) kurtulabilirsin ancak bu sistemi er geç o gittiğin ülkeye de uygulayacaklardır. Çünkü bu sistemin uygulanış amacı tüm dünyaya hakim olmaktır.

Malesef bu döngüden kurtulmak mümkün değil. (Bu dünyada) idrak edebildiğinizin üstünde çalışan bir çete var. Amaçları istisnasız tüm insanlığı köle yapmak.

Bu lanetten kurtulmanın tek bir çözümü var: "bu dünyadan kaçmak".

/ercan aldan/
7 Oca 2019 21:12

RUH = ELEKTRİK/ELEKTROMANYETİK

RUH = ELEKTRİK

Ruh = Elektriktir. İçimizde dolaşan enerjidir. Damarlarımızda dolaşan gerilimdir. Beynimizdeki o kıvılcımdır. Şahdamarlarımızdan yakın olandır. Her canlının içinde bulunan ve onu yaşatan sonsuz enerjidir -ki işte sen buna ruh/allah diyorsun, ben ise enerji/bilinç. Bizi ve beynimizi diri tutan bu bilinçtir. Bu bilinç kaybolursa arabın tanrısına değil bir defibrilatöre ihtiyacın vardır -ki şansa bak o da elektriktir :)

Binlerce yıl önceki, teknolojiden yoksun bırakılmış sıradan insanlar ne bilsinler elektriği? Halk şimşeği zeus/tanrı zannetmiş. Oysa bilmiyorlardı ki elektriğe hakim olan dünyaya hakim olur. Bu enerjiden bihaber olan insanlar ise onu kutsal saymışlar. Aynen İsa'yı saydıkları gibi. Çünkü o zamanın insanları bilmiyordu ki İsa/Horus'un bir tür elektroşok cihazı kullandığını (https://youtu.be/rCJRsCjPaAc). Kullanmasaydı başka türlü nasıl diriltecekti bir ölüyü? Sıradan insanlar için cevap hazırdı: Bu bir MUCİZE! Oysa benim gibi septikler için ise hep bir soru işareti vardır. NASIL? Çünkü bu ve buna benzer cihazlar, kendilerini gök tanrısının seçilmişleri zanneden o elitlerin her daim elindeydi ve gizliydi (https://youtu.be/QYzb_wR1thQ). Ta ki tabletler bulununcaya ve Tunguska'daki o patlama oluncaya kadar.

Bu enerji/güç 18-19 yy'da deşifre oldu ve tüm dünyaya yayıldı. Elektriğin yaratma gücünün olup olmadığını Miller-Urey deneyi ile ispatlamaya çalıştılar ve başardılar da ancak her ne hikmetse yeterli ödenek yok diyerek projeyi iptal ettiler (nedense hep öyle olur :)).

https://tr.wikipedia.org/wiki/Miller-Urey_Deneyi

Elektriğin yaratma gücünü bilen başımızdaki elitler, insanları sömürmek için kullandıkları korku dinlerine bir zarar gelmesin diye ne kadar bilimsel deney varsa hepsini baskı ile susturmuşlardır. Cia, Mi6, Kgb, Mit ... hepsini bu tür deneylere engel olmak ve insanların içindeki bu gücün farkına varmalarını önlemek için kullanmışlardır. Çoğunlukla başarmışlardır da :(

http://www.bilim-teknoloji.com/elektrik-uretebilen-canlilar/

/ercan aldan/
7 Oca 2019 19:46

SEN GÖZÜNÜ AÇANA KADAR GÖZÜMÜZÜ OYACAKLAR!

SEN GÖZÜNÜ AÇANA KADAR GÖZÜMÜZÜ OYACAKLAR!

Kimseyi dini ve mezhebi için yadırgamadım. Arkadaş listemde ateist de var, en koyusundan teist de var, deist de vs. Bazı teist arkadaşlar özelden bana fazla ileri gidiyorsun diye kızıyor. Arkadaşım ben zaten senin bilincin açılsın diye kendimi tehlikeye atıp bunları yazıyorum. Benim şu işten bir kuruş kazancım yok. Sadece ülke değil tüm benliğimiz çöküyor. Bu vurdumduymazlığın, ahlaksızlığın, cahilliğin ve sabit fikirliliğin sonu istisnasız yıkımdır. UYAN !!!

Perde berisinde istikrar olduğunu sananlar, perde arkasında nelerin döndüğünden haberi yok. Sana şimdi istatistikî bilgiler vermeyeceğim ve daha derine inmeyeceğim. Bilgilerin çoğu bir tık ötende, araştırabilirsin ama araştırmazsın biliyorum, çünkü tembelsin ve bilincin de kapalı. Çünkü idrak yolların tıkalı. Tıkadılar. Faşist propagandaları ile akletme yetini elinden aldılar. Yüksek sesleri ile senin sesini kıstılar/bastırdılar. Oysa devlet sensin. Sen varsan onlar var. Sen varsan devlet var. Aldıkları bu kadar yüksek vergilere rağmen halkını aşağılayan başka bir ülke yok dünyada. AÇ GÖZÜNÜ !!!

Tabi sen nereden bileceksin üstüne oynanan oyunları. Dizilerle, magazinlerle, maçlarla içli dışlı olan adam ne bilsin gizli görüşmeleri, ne bilsin gizli anlaşmaları. Deşifre etsen bile yaftan hazır; "vatan haini!" ve sen de bunu alkışlıyorsun. Cahilce, bilinçsizce ... Seni uyaranı çarmıha gönderiyorsun ve işte benim en çok canımı yakan da bu oluyor. Kafanda bir şartlanmışlık. Her şey daha güzel olacak masallarına kanıyorsun. Hayır her şey güzel olmayacak. Senin dilinle hem vallahi, hem billahi, hem tallahi olmayacak. Çünkü diğer milletlerde olmadı. Dünya bunu gördü, yaşadı ve şimdi ise eyvah diyor. Sen de diyeceksin. Çünkü hiçbir uyarıyı dinlemiyorsun. Şeriat gelince seni kayıracaklarını zannediyorsan yanılıyorsun. Emin ol ilk seni kurşuna dizecekler. Çünkü Kuran'ı bilmiyorsun. Şeriatçının elinde silah ve sana "ikra (oku)" diyecek, sen ise okuyamayacaksın, çünkü dini bilmiyorsun. Merak edip duvardaki kitabı indirip okumadın. Daha "ikra" ne demek onu bile bilmiyorsun. Gittin maaşlı imamlara uydun. Şeriatçı militanlar sana oku dediğinde senin gözlerin imamı arayacak ama çoktaaan onu eşşek cennetine göndermiş olacaklar. Yapayalnız, diz çöker vaziyette kalakalacaksın. Çünkü o da bilmiyordu. Emin ol bilmiyordu. Bilseydi ülkesine şeriat gelmezdi.

Sana ne desem tesir etmeyecek biliyorum. Çünkü bilincin kapalı. Ben gecemi gündüzüme katıp senin bilincin açılsın ve içinde bulunduğun tehlikenin idrakine varabilesin diye binlerce kaynağı alt üst ediyorum. Kimin için? Senin için. Özgürlüğün için. İnsanca yaşayabilmen için. Büyük bir riske giriyorum ve kimseden bir kuruş menfaat beklemiyorum. Buna rağmen sen şartlanmışlığından vazgeçmeyip halâ "ALLAH, DİN, KİTAP, ŞERİAT" diyorsan ...

Sen bilirsin!

Biz gözümüzü açana kadar gözümüzü oyacaklar. Şimdi her şey bize güllük gülistanlık :( (ercan aldan)

7 Oca 2019 19:42 Düzenlendi

MERHAMETSİZ TANRI

MERHAMETSİZ TANRI

Kuran'ın sizi şefkatli ve merhametli bir gök tanrısına götüreceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü ışık/gök tanrısı zaten asıl zorbanın ta kendisidir ve kuran tam tersine bu zorba tanrı(lar)ın ve ona yalakalık yapan elit zümrelerin pisliklerini/zulümlerini ortaya çıkarmakta ve bir kısım gerçek ayetleriyle insanları uyarmaktadır. Bir kısım diyorum çünkü tümü gerçeği yansıtmamaktadır.

Örneğin; Koskoca bir evren ve bu evreni yarattığına inanılan bir tanrı neden elçinin karılarına ve sex hayatına kafasını takmış olsun ki?

İnanmadılar diye; yakacağım, onları kavurma yapıp zebanilere yedireceğim :) irinli ve zakkumlu sulardan içireceğim, şehirlerini alt üst edeceğim, soylarını kurutacağım, birbirilerine düşman ettireceğim vs. diye öfke kusan bir tanrıya merhametli demek nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Doğru yanlıştan bir an önce ayrılmalıdır. Her şey bakış açısı ile ilgilidir. Mantığınızı kullanın!

/ercan aldan/
7 Oca 2019 19:39

BÖL PARÇALA YOK ET!

BÖL PARÇALA YOK ET!

Hasatçılar bir milleti yok etmeden önce oraya kendi adamlarını yerleştirip kral/başkan yaptırıyorlar ve onu destekleyerek bir sömürge düzeni kuruyorlar. Halk ilk başlarda refah ve mutluluk içinde yaşadığını düşünürken sonraları önce ahlakları sonra da aralarındaki sevgi, saygı ve güven bağları zayıflatılarak bir cahiliye devri ortaya çıkartıyorlar.

Ahlaksızlık, saygısızlık, güvensizlik ve cehaletin tavan yaptığı bu dönemde başka bir elçi gelip (formaliteden), "ahlakınız bozuldu" diyerek bu toplumu uyarıyor ve zaten önceden planlanmış olan hasat/kıyamet planını devreye sokuyorlar. Eskiden kullandıkları yöntem buydu. Ülkemizin içinde bulunduğu duruma bakılırsa her şey bu plana göre ilerliyor.

Diyanet Meali:
17.16 - Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.

/ercan aldan/
7 Oca 2019 19:39

Sembolizm ve Dinler

Herşeyi sorgulamak lazım ama bir şeyden emin oldum sanki. Dinler sembolizm üzerinden ilerlemiş. Bu dinleri yaratanlar kendi aralarında sembolizmi bir parola gibi kullanmış. İnsanlar da gerçeği değil bu sembolik anlatımları benimsemiş. Bu yüzden binlerce farklı mezhep oluşmuş. Zannedersem bunu kasıtlı yapmışlar. İnsanın özündekileri örtbas etmek ve onları gerçeklerden kopartıp şuursuzlaştırmak için bu dinleri/mezhepleri ve dilleri icat etmişler. Başımızdaki elitler/sömürgeci zorbalar içimizdeki gücü/enerjiyi kullanmamızı istemiyorlar. Çünkü bilincimizi açıp o enerjiyi kullanmaya başladığımızda kimseyi ezemeyecek ve sömüremeyecekler.

Yaratılış 11.1-9 Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşur, aynı sözleri kullanırlardı. Doğuya göçerlerken Şinar bölgesinde bir ova bulup oraya yerleştiler. Birbirlerine, “Gelin, tuğla yapıp iyice pişirelim” dediler. Taş yerine tuğla, harç yerine zift kullandılar. Sonra, “Kendimize bir kent kuralım” dediler, “Göklere erişecek bir kule dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız.” RAB insanların yaptığı kentle kuleyi görmek için aşağıya indi. “Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar” dedi, “Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar.” Böylece RAB onları yeryüzüne dağıtarak kentin yapımını durdurdu. Bu nedenle kente Babil adı verildi. Çünkü RAB bütün insanların dilini orada karıştırmış ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıtmıştı.

/ercan aldan/
7 Oca 2019 19:38

BİRİ "HAYATIN SIRRINI" ÇÖZMÜŞ SONUNDA ...


BİRİ "HAYATIN SIRRINI" ÇÖZMÜŞ SONUNDA ...

Şekle göre Ay= İsis'tir, Meryem'dir, dişidir, anadır, materyalist ve somutçudur.
Güneş= Ra'dır, (sümer'deki baş tanrı olan) babadır, maneviyatçıdır, ruhçu ve soyutçudur.

EL= Bu iki ışığın ortaya çıkardığı enerji ile tüm canlılığı yaratan gücün adıdır (El= ilah, tanrı, allah, zeus vs. diye çağırdığın o görünmeyen enerji/elektrik/elektromanyetik).

Baştan beri anlatmak istediğim şey işte buydu.

Ruh, cin, peri, hayalet, melek, şeytan, uzaylı ... aklınıza gelebilecek tüm görünmez varlıkları icat eden biz "ADAM"lardık (gerçekte hiçbiri yoklar). Kadınları esir etmek, dışlamak, baskılamak, sömürmek ve onun üstüne egemen olmak için bu korku ve hayal dünyasını yarattık ve korkutmayı başardık da. İsyan eden ve özgürlük isteyen hep kadın oldu (halen de öyle). Bin yıllardır süregelen savaşların sebepleri de işte buydu. Anaerkil toplumlar ile ataerkil toplumlar arasındaki efendi-kölelik (egemenlik) mücadelesi ...

Kadın adamdan değil, adam kadından olmuştu (babasız doğum). Hikayenin aslı buydu ama her kavimde farklı isimle anıldılar. Bu yüzden tanrıların hepsi dişil karakterliydi. Kadın zeki idi, erkek ise güçlü. ADAM (Adem=ışık oğlu) kadının kendisine secde/itaat etmesini istedi. Kadın buna karşı çıktı ve isyan etti. İlk savaş o zaman yaşandı (bkz. vahiy/12/7-9 cennetteki savaş ve cennetten kovulma). Güç zekaya üstün geldi ve kadınları (yılanı/ejderhayı) yenerek dengeyi bozdular. Işığı savunan zorbalar kitaplarında; (kuran, tevrat) "cennette adamı kandıran kadındı/yılandı (bkz. 20/115-121, 2/34-36)" onu nerede bulursanız bulun, hemen başını ezin (bkz. yaratılış 3/12-24)" diye emretmeleri ve kadına nefret duymaları bu yüzdendir ...

25 yıldır edindiğim ve bir araya getiremediğim tüm bilgiler ve bir türlü tamamlayamadığım puzzle, şu tek kare resim ile artık birebir yerine oturdu sayılır.

Resim ve açıklamaya rağmen bir şey anlayamadıysanız;

1. Yazı içindeki kaynak ayetleri de okuyun. Yine de anlayamazsanız "bu yazıyı bir yere kaydedin" ve
2. Beyninizi/bilincinizi yormaya başlayın. Yerleşik inançlardan kurtulup duru bir zihinle, Kuran+İncil+Tevrat ve Sümer Tabletlerini okuduktan sonra bu yazıyı yeniden okuduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınız.

/ercan aldan/
7 Oca 2019 19:36

06 Ocak 2019

NUH İKİNCİ ADEM Mİ (?)


NUH İKİNCİ ADEM Mİ (?)

En eski dünya canlılarının tek hücreli canlılar olduğu iddia ediliyor. Yani buranın gerçek sahipleri karanlıkta yaşayan tek hücreli ve tek cinsiyetli canlılar olmalı (https://evrimagaci.org/article/tr/evrimsel-surec-11-tek-hucrelilikten-cok-hucreliligin-evrimi-ve-kambriyen-patlamasi-baslangici-900-635-milyon-yil-once). Bu doğruysa çiftler buraya nereden ve nasıl taşındı yada nasıl oluştu? Meteorla filan demeyin sakın :)

Nuh tufanını hep bu dünyadaki kötülerin temizlenmesi olarak algıladık. Eğer böyle bir tufan olmuşsa telef olan hayvanların günahı neydi? Yoksa tufanı yapan biz insanlar mıydık? Tufanı yaptık ve yeryüzünü temizledik. Sonrasında ise beraberimizde getirdiğimiz "her çift canlının tohumlarını" bu dünyaya taşıyarak yaşamı burada, yeniden başlattık.

Bu çok kuvvetli bir ihtimal. Çünkü mikroda aynı yapıya sahip olmamıza ve dna'nın yapısını çözmüş olmamıza rağmen, (bu haliyle bile) dünyadaki elementleri kullanarak henüz bir canlılık yaratamadık.

Kim bilir belki de böyle bir hikaye hiç yaşanmadı. "Bir enerji tepkimesi sonucu" tüm canlılık bu dünyada tesadüfen oluştu ve evrim sayesinde bu aşamalara geldi. Bunu kanıtlamak için de mevcut elementler kullanılarak bu mikro yapı oluşturuldu fakat sömürgeci dinciler buna engel oldu.

Bu da bir olasılıktır ancak bilim ikinci ihtimali kanıtlamadığı (bir organizma yaratmadığı) sürece, sanırım hepimiz ilk tezi doğru kabul edeceğiz :( (ercan aldan)

https://youtu.be/JXCI8vJlV8w

6 Oca 2019 21:38

SEMAVİ DİNLERİN KÖKENİ

SEMAVİ DİNLERİN KÖKENİ 

1-Temmuz ayının, Sümer çoban tanrısı Dumuzi’ nin adından geldiğini.

2-Havva adının, Eski bir mezopotamya dilinde ”yaşatan kadın” anlamına geldiğini ve bununda kökeninin, Sümer mitolojisinde, hastalık geçiren bilgelik tanrısı Enkiyi tedavi eden 7 tanrıçadan biri olan, tanrının kaburgalarını iyileştiren tanrıça Ninti olduğunu (Ninti: kaburga kadını, nin aynı zamanda hayat anlamına geliyor, ninti aynı zamanda Hayatın kadını, Can veren Kadın anlamına geliyor).

3-Adem kelimesinin, Aramice Adamo, başka bir mezopotamya dilinde Ha-Adamo olarak geçtiğini ve Sümerce de ”Kırmızı toprak” anlamına geldiğini.

4-Eski Sümer de çok yaygın bir inanış olan ve İbrani dinlerinin de kökeni olan Ay tanrı kültünün, İngilizcede şu an kullanılan haftanın isimlerine kaynaklık etkidiğini. (Monday: Aya tapılan gün, Saturday: Saturn gezegenine tapılan gün, Sunday: Güneşe tapılan gün.).

5-Arap yarımadasında lakabı Allah olan Ay tanrısı Sinin adının ”Bilgelik Kralı” anlamına geldiğini.

6-İslamda , Kuranın Lehv-i Mahvuz da saklandığı inancının kökeninin Sümer mitolojisi olduğunu.

7-Kuranda geçen "Adn cenneti" kavramının kökeninin İran Veda inancı olduğunu.

8- Mahşerde insanların üzerinden geçeceği anlatılan Sırat köprüsünün kökeninin İran afsaneleri olduğunu.

9-Arkeoloji ve Tarih bilimlerinin elde ettiği günümüze kadar ki verilere göre, dünya medeniyetinin kökeninin Eski Yunan değil, Eski Yunan’ı da etkileyen Sümer kültürü olduğunu.

10-Sümerlerdeki, tanrılar hiyerarşisinin zamanla, ilahi olduğu söylenen İslam ve Musevilikte cinlere ve meleklere dönüştüğünü.

11-Nuh tufanının kökeninin de yine Sümer mitolojisi olduğunu (efsaneye göre, tanrılar, insanların çoğalmasından o kadar rahatsız olurlar ki, 4 tanrı karar alıp insanları bir tufan ile öldürmeye karar verirler. Bilgelik tanrısı Enki, bunu duyunca, Şuruppak şehrinde yaşayan Utnapiştim’e duvar arkasından tufan olacağını, bir gemi yapıp içine ailesini, akrabalarını, sanatçıları, çeşitli hayvanları ve otları almasını söylüyor. Utnapiştim, gemiyi 7 günde yapar. Sonra tufan başlatılıyor, tufan o kadar güçlü oluyor ki tanrılar bile yüksek yerlere çıkıyor, sonunda 6 gün 6 gece süren tufan biter ve gemi Nisir dağına oturur, Utnapiştim üç kuş gönderir. Güvercin geri döner, sonra kırlangıç salar, o da geri döner, saldığı kuzgun gelmeyince inip, tanrılara adaklar adarlar.) (tarihi kayıtlara göre mezopotamya da Fırat, Dicle ve bunların birleştiği Şattu’l Arap, sayısız kere taşmış ve yerleşim yerlerini ortadan kaldırmıştır.)

12-Yüksek yüksek Babil kulelerini Babilliler’in, yıldızlardaki tanrılara ulaşmak için yaptıklarını.

13-Sümer tapınaklarında, tarı namına seks yapan rahibelerin, diğerlerinden ayırılabilmeleri için başlarını örttüklerini, İ:Ö: 1500 lerde bir Asur kralının, yaptığı bir kanunun 40. maddesi ile evli kadınların ve dulların da başlarını örtmelerini zorunlu kıldığını, fakat diğerlerinin örtmesi durumunda ceza alacağını.

14-Mekke'de ki Kabe'nin ilk olarak Ay tanrısı Sin’e tapınmak amacı ile yapıldığını ve Kabe’nin, Tanrı Sin’e adanmış en büyük mabet olduğunu.

15-Hilal’in Ay tanrısının simgesi olduğunu ve Hilal’in halen İslam ülkelerinin birçoğunun bayrağında yer aldığını.

16-Ay tanrısına tapmak için Sümerlilerin, büyük Zigguratlar yaptırdıklarını, ibadet günlerini belirlemek için gök yüzünü incelerken 1 yılın 365 gün olduğunu, yılı ayın çevrimine göre aylara böldüklerini, ayın çevrimine göre aya bağlı yılın her yıl 10 gün beriye geldiğini. Kısaca Tarihin Sümerlerle başladığını ve monoteizmin kaynağının Sümer efsaneleri olduğunu biliyor muydunuz??? (alıntı)

Kaynak; Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sümerdeki Kökeni - (Muazzez İlmiye ÇIĞ)

6 Oca 2019 21:01

KABALİZM, MİSTİSİZM VE SEMBOLİZM










KABALİZM, MİSTİSİZM VE SEMBOLİZM.
(Dünyanın başına bela olmuş 3 akım)

Dedik ki; Kabalizm, Sembolizm ve Mistisizm gerçek hikayeleri örtbas etmek için icat edilmiş öğretilerdir ve dünya tarihinde olan biten her şey biz insanlardan ibarettir. Geniş açıdan, İster dini (kutsal kitaplar ve sümer tab.) isterse bilimsel açıdan bakın, hepsinin ucu "BİZ"e çıkar. Bu resimlerle de bunun kanıtını göreceksiniz.

Fotoğraflarda (alttan üste) sırasıyla;

-Allah/tanrı (-ki bildiğimiz insan figürü)
Elleriyle insanın yaratılması resmedilmiş. Bir elinden ışık, bir elinden su çıkıyor (diğer resimlerden birinde de dünyanın üzerine ateş ve su döküyorlar). Su ve ışık/güneş zaten canlılığın oluşmasını sağlayan 2 önemli etmendir.

-Tanrı sembolü (kartal başı),
Yahudi Amerika'nın parasındaki simge. Tacın üstündeki 33 sayısı masonluktaki en üst rütbedir. Bu rütbeye sahip olan kişi, piramidin en üstündeki kral/kord/tanrı/allah dediğiniz o kişidir. Tesadüfe bak ki O'da görünmez, gizlidir :) Dünyayı masonların/illümanitilerin yönettiğini söyleyince kahkaha atanlar ... yanaşın bakayım. Sizler bu örgütler için "yakın tarihte kuruldular" diyordunuz değil mi? 

-Adem,
Bu 3 hayalci görüşe göre dünya insan için yaratılmıştır. İnsan kutsal bir varlıktır. Madem öyle bu kutsal varlık neden ölümlüdür?

-Yunus,
Balığın karnından kurtulan peygamber diye yutturdukları kişi. Muhtemelen balık adam/usta dalgıcın biriydi. Benzer figürlere Sümer çizimlerinde de rastlıyoruz. Günümüzde balıkadam kıyafeti ile denize dalmış olan biri zamanda geriye gidip, o çağın insanlarına görünseydi, eminim aynı sahneler yaşanacaktı.

-Ana tanrıça İsis ve Meryem,
"Verdiğim meyve güneştir". Olaya gerçek anlamları ile bakacak olursak kadının elbette ki koskoca güneşi doğuracak hali yok. Öyleyse güneşten kasıt nedir? İsa yani Horus'mudur? (yani bir insan mıdır?). İsa'nın güneş olduğunu bir sonraki resimden anlayabiliriz. İsis = Meryem, İsa = Güneş ise demek ki ortada dolaşan ruhani yada ulvi varlıklar yok. Kadın ve erkeğe yüklenen abartılı kabalistik ve mistik anlatımlar var.

-Dünyamız,
Düz dünyacıları sevindirecek bir çizim olabilir bu :) Şaka bir yana bizim RA'nın her şeyi gören gözü dediğimiz bu göz, Kartal/şahinin gözü müydü? Çünkü gerçekten bu gözler yüzlerce metre yukarıdan her şeyi görürler. Dediğim gibi kabalizmin ve sembolizmin işi abartmaktır. Mısır çizimlerinde tanrı figürlerinin başlarının kartal/şahin başı olması sizce de ilginç değil mi?

-Atlantis,
Var mıydı yok muydu? tartışmaları halen devam etmekte. Suyun altına gömülen onca kavimlerin keşfine bakılırsa böyle bir uygarlık yoktu demek saçmalık olur ancak burada aklıma gelen bir soru var; madem bu kadar ileri bir medeniyetti, resimdeki uçan gök cisimleri nereye kayboldu? Tüm medeniyet birden çökmüş ise bu gök cisimlerinin havada kurtulmuş olması gerekmiyor muydu ve bu ileri medeniyetin sömürgesindeki/yönetimindeki halklar, bu medeniyetlerle ilgili verileri neden koruyamadılar yada bir yerlere neden resmetmediler?

-Kabalanın gücü.
Her zaman şunu derim; "gerçeğe kendiniz tanıklık etmedikçe, onu gerçek olarak kabul etmeyin!" Çünkü başımızda kabalizm gibi büyük bir bela var. Etkileri güncel hayata da yansımıştır. Dinler tarihini anlayabilmek için; kabalizm, sembolizm ve mistisizmi çok iyi anlamak gerekmektedir. Dinlerin bu kadar karmaşık olmasının ve Adem'den öncesinin bilgilerinin bulunmayışının nedeni bu 3 akımın insanlara empoze edilmesi yüzündendir. Gerçek hikayenin elbette bunlar olmadığına inanıyorum. Bu 3 akım, insanın değerli bir varlık olduğunu din kitaplarıyla halka empoze etmeye çalıştı. İnsana değerli bir varlık olduğuna inandırmak ve köle olduğu gerçeğini örtbas etmek için.

Dinler yüzünden kötülerin, iyiler üzerinde egemen olduğunu idrak edemediniz ve herşeyin allahtan geldiğine inanıp sabrettiniz. Oysa ki başınıza her ne geliyorsa bunların elinden gelmekteydi. Yoksa madem değerliydik neden ölüyoruz ve neden acı çekiyoruz? E işte sınav filan ... Yapmayın! Bilinci açık olan insanlar artık bu masallara kanmamaktadır.

Dünya tarihine yön vermiş bu 3 akımın öğretilerinden sıyrılıp gerçek bilgiye ulaşmak ancak ve ancak TARAFSIZ BİLİM ile mümkün olacaktır. Bunu da sağlayacak olan bizleriz. Daha çok okumalı daha çok deney yapmalıyız. Din, bilim ve siyaset bu kabalacı istilacılardan ne zaman temizlenirse, gerçekleri öğreneceksiniz ve o gerçekler sizleri özgür kılacak! (ercan aldan)

6 Oca 2019 21:00 güncellendi

BİRİ "ÖZGÜRÜM" MÜ DEDİ :)


BİRİ "ÖZGÜRÜM" MÜ DEDİ :)

Onların bankalarından maaş alan, onların okullarında okuyup mezun olan öğretmenlerden dersler aldık. Onların öğretilerini içeren kitapları okuduk. Onların şirketlerinde iş bulup çalıştık. Onların marketlerinden alışveriş yaparak geçimimizi sağladık, onların ilaçlarını kullanıp, onların araçlarına bindik vs ...

Peki neden böyle oluyor diye hiç sorguladık mı? HAYIR! Önümüze ne koydularsa yedik. Çünkü onlar sistemi bu şekilde oturttular. Bizler de hepsini mutlak gerçeklik zannettik. Ülkemizin (hatta hatta bunların sistemlerinin aktif olduğu diğer ülkelerin de) şimdiki durumuna bir bakın! HÜSRAN değil mi?

Bizler iyi-kötü, güzel-çirkin, zengin-fakir, cahil-okumuş vb. zıtlık ilkelerini onların yaratmış olabileceğini düşünemedik. Bu ikiliği yarattılar çünkü onlara (onlar için çalışan) köleler lazım. Çünkü kahrolası kapitalizm başka türlü ilerleyemez. İşte bu yüzden kapitalizm, komünizmi sevmez. Yaşadığınız bu hayatta özgür olduğunuzu ve size öğretilen her şeyin mutlak gerçeklik olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. (ercan aldan)

6 Oca 2019 20:58