test

👇 αklını özgür вırαk / çєmвєrín dışınα çık! 👉

05/12/2018

Tarih öğretici ve yol göstericidir


Tarih öğretici ve yol göstericidir.

1940'larda (Amerikan emperyalizmi Türkiye'ye girerken), yıllardır uyuyan Said-i Nursî uyandırılıyor ve Suudi Arabistan kökenli olan Ticanî tarikatı, laisizme karşı ilk eylemlerine başlıyor. Adnan Menderes, bir yandan Amerikan emperyalizminin ülkeye girişine zemin hazırlarken, diğer yandan da Said-i Nursî'nin elini öpüp hilafet sancağının gölgesinde yürümeye başlıyor.

Rastlantı mı?

Öğrenci ve işçi eylemleri başladığında, hak ve ekmek arayanların karşısına yine o, "Din elden gidiyor!" naraları atanlar çıkıyor. İstanbul gençliğinin 6. Filo'ya karşı başlattığı protestolar, Dolmabahçe camiinde, kıbleyi bırakıp 6. Filo'ya dönerek namaz kılan şeriatçılarla kırılmaya çalışılıyor. Amerikan askerleri için beyaza boyanan İstanbul genelevlerini dile getiren öğrenciler, çember sakallılar tarafından dövülüyor, hatta öldürülüyorlar.

1970'lerin son iki yılında ABD'nin, SSCB'yi güneyden, ılımlı ve denetlenebilir İslamcı bir yeşil kuşakla çevirme projesini; batıda Polonya'dan "Let us Poland, be Poland" (Bırakınız Polonya Polonya Olsun) sloganıyla başlatılan "Yeni Dünya Düzeni" kampanyası destekliyor. Kilise Polonya'daki sosyalist rejime, cami Türkiye'deki laik rejime saldırıyor. Süreç işliyor ve sosyalizm, emperyalizme bağımlı liberal sisteme, laisizm denetlenebilir İslam'a dönüştürülmeye çalışılıyor. Afganistan, Pakistan, Cezayir, Tunus ve Türkiye gibi ülkelerdeki İslamcı yükselişi, Yeni Dünya Düzeni projelerinden ayrı düşünmeye, kopartarak anlamaya çalışanların yanılgıları, müslüman-laik çatışması biçiminde ortaya çıkıyor.

Atatürkçülük adına askeri darbe yapan generallerin yaptıkları ilk şey, Atatürk'ün mirasını yerle bir etmek oluyor. Yine aynı generaller, ABD'ye danışmadan da iş yapmıyorlar.

Liberalizm adına badem bıyıklarıyla iktidara gelen Özalcı yönetim, Amerikan yanlısı Suudi Arabistan sermayesini ve bu sermayenin şeriatçı gruplara mali desteğini getiriyor. Liberal Ahrarlar, SSCB'deki gelişmelere bakarak sosyalizmin, ideolojinin ölümünü bayram yaparak ilan ediyorlar ve bizatihi bir ideoloji olan şeriatçılığın yükselişini (bilerek ve isteyerek, yani hukuk deyimiyle 'taammüden') görmezden geliyorlar. Görenler ise uzlaşma yolları arıyor.

İşte bu noktada; şeriatın, özgürlük ve emek düşmanlığını, emperyalizmle işbirliğini, insan haklarına karşı tavrını ve döktüğü kanı tarihsel bir süreç içinde görmek gerekiyor. Başka türlüsü, bir odası eksik eve benziyor.

Tarih öğretici ve yol göstericidir. 31 Mart 1909 ile 2 Temmuz 1993, Türk toplumunun tarihinde şeriatçılarla yaşanan iki büyük çatışma noktasıdır. Bu noktalar arasında kimin ne yaptığını, hangi kesimin kimden yana ve nasıl tavır aldığını unutmamalıyız. Bu anımsama, bundan sonra herkesin safını ve tavrını doğru tahmin edebilmemiz için de gereklidir.

Bu yüzden elinizdeki çalışmanın biçimi, kronoloji olarak belirlendi. Bir kolaj oldu. Cumhuriyet tarihini açıklamak gibi, bir savı yok. Anımsatma savı var. Sadece, "Şu işler oldu; şu işleri şunlar yaptı; şunlar karşı çıktı" demeye çalıştı. Eksikleri var. Başkaları tamamlayabilir, tamamlamalıdır. Yanlışları varsa (ki, aksi yöndeki tüm çabama karşın olabilir), bundan sonraki baskılarda düzeltmek üzere, şimdiden özür dilerim.

Cumhuriyet Gazetesi arşiv bölümü ve iletişim servisleri çalışanlarına teşekkür ederim.

Halil Nebiler. 13 Nisan 1994, Sefaköy
5 Ara 2018 19:16

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

(Yorumlarınız admin onayından sonra yayınlanacaktır!)

En çok okunan