test

👇 αklını özgür вırαk / çєmвєrín dışınα çık! 👉
Amiral Byrd etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Amiral Byrd etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12/09/2020

SİDRET-ÜL MÜNT-EHA سِدْرَةِ الْمُنْتَهٰى – UZAYLI ZİYARETLERİ ve BEŞİNCİ ELEMENT


SİDRET-ÜL MÜNT-EHA سِدْرَةِ الْمُنْتَهٰى – UZAYLI ZİYARETLERİ ve BEŞİNCİ ELEMENT

Gizemci arkadaşlar ve bazı entel hocalarımız 53/13-15 ayetlerinde geçen “sidre-tul  munt-eha سِدْرَةِ الْمُنْتَهٰى”nın; Allah katında bir yer olduğunu söyleyerek, ikisi de sıradan insan olan Mu-hammed ve cebr-ail/cibr-iyl’e yücelik yükleyerek burada karşılaştıklarını iddia ederler. Oysa ki ayetlerde anlatılmak istenen bambaşka bir hikayedir ve bu hayal dünyasıyla hiçbir ilgisi yoktur.

ve lekad : ve andolsun
reâ-hu : onu gördü
nezleten : iniş
uhrâ : diğer
inde : yanında
sidreti el muntehâ : Sidretül Münteha
inde-hâ : onun yanında
cennetu el me'vâ : Cennet'ul Meva

Sidr-etu
السِّدْرُ
Sedir ağaçları ki, dikenli ağaçlar olup Arabistan kirazı denilen tatlı meyveleri vardır. Tekili:
سِدْرَ
In-de
عِنْدَ
(Mekan zarfı) Yanında, katında..
Munt-eha
المُنْتَهٰى
Nihayet bulma, varış, sona erme. Son durak, son hudud, bitiş yeri, varılacak yer.
cennet/bahçe
جَنَّةُ
barınak
مَاْوٰى

Yani onu “en sondaki sedir ağacının yanında/indinde, bahçenin yanındaki barınakta” gördü. demektir. Buradaki gördü kelimesinin karşılığı olarak "RA-HU رَاٰهُ" kullanılmış. Evet yanlış duymadınız! Ayetin orjinalinde “RA” geçiyor, yani Tanrının gözü, yani her şeyi gören göz olarak bildiğimiz RA/TANRI/ALLAH’ın gözü/bakışı. Nazar نْظَرُ yada basar بْصَرَ kelimesinin yerine neden bu kelimenin tercih edildiğini bir düşünün!

Önceki ve sonraki ayetleri incelersek ayetlerde CEBR-AİL/CİBR-İYL جِبْر۪يلَ kelimesi geçmez. Önceki yazılarımda CEBR-AİL/CİBR-İYL’in; İYL/EL/ALLAH إيل’ın kulu CABBAR/Kuvvetli bir adam olduğundan bahsetmiştim. Cebrail’in Melek olarak kabul edilmesinin nedeni İncil’in Luka 26-27’de geçen GABRİEL’in Kuran’a olduğu gibi aktarılmasıdır. Oysa Kurandaki Melek kavramı “Melik yada Mülkün sahibine bağlı olan” demektir. Tevratta ise “Molek” şeklinde geçmektedir ancak buradaki anlamı “ilah”tır. Neyse konuyu dağıtmayalım.

Burada bahsi geçen/vahyi getiren varlık “güvenilir bir elçi olan melektir -ki 50000 insan yılı uzakta olan Tanrının Arş’ından (belirli aralıklarla) dünyadaki buluşma yerine gelmektedir.

Diyanet Meali:
70.4 - Melekler ve Ruh ona, süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir.

"Ona" derken yani "Arş" kastedilmektedir ve Arş=taht demektir. Tanrının tahtı Orion'dadır

Eyüp 9/8-9
O’dur tek başına gökleri geren,
Denizin dalgaları üzerinde yürüyen.
Büyük Ayı’yı, Oryon’u, Ülker’i,
Güney takımyıldızlarını yaratan O’dur.

Diyanet Meali:
11.7 - O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı konusunda sizi imtihan için, henüz Arş'ı su üstünde iken gökleri ve yeri altı gün içinde yaratandır. Böyle iken "Ölümden sonra şüphesiz diriltileceksiniz" desen, inkârcılar "Mutlaka bu, apaçık bir büyüdür" derler.

Vahiy 12/7-9
Gökte savaş oldu. Mikail’le melekleri ejderhayla savaştılar. Ejderha kendi melekleriyle birlikte karşı koydu, ama gücü yetmedi. Bu yüzden gökteki yerlerini yitirdiler. Büyük ejderha –İblis ya da Şeytan denen, bütün dünyayı saptıran o eski yılan– melekleriyle birlikte yeryüzüne atıldı.

Göksel gemilerden ve kasırgalardan bakıp aşağıdaki manzarayı taramaktaydı Anunnakiler. Eski zamanlarda Edin’de ve Abzu’da var olan her şey çamurların altına gömülmüştü. Eridu, Nibru-ki, Şurubbak, Sippar; hepsi gitmiş, tamamen yok olmuştu. Ama sedir dağlarındaki büyük taş platform parlıyordu gün ışığında. Eski zamanlarda kurulan iniş yeri hala sağlam durmaktaydı (sümer tab 10).

SEDİR DAĞLARINDAKİ İNİŞ PLATFORMU ???

Buraya dikkatinizi çekmek isterim. Sedir/Sidr ağaçları ağırlıklı olarak Lübnan, Suriye ve Türkiye’de görülür. Bu yer tam olarak neresi bilmiyorum ama çok büyük tarihi önemi olan Tarsus, Antakya, Babil yada Fırat Dicle kıyıları olabilir. Mersin’de yapılan kazının bununla bir ilgisi var mıdır bilemem ama cahil ulemanın anlattığı Hıra mağarası hikayelerinin de uydurma olduğunu bilmenizi isterim.

Peki Muhammed bu buluşma yerinde kim ile buluştu?

Aynı surenin 5, 6 ve 7. ayetlerine bakalım;

alleme-hu : ona öğretti
şedîdu : şiddetli, çok kuvvetli, üstün güç sahibi
el kuvâ : kudretli, kuvvetli
zû : sahip
mirretin : kuvvetli, azamet sahibi
fe : öylece
istevâ : istiva etti (yöneldi, kapladı, göründü, doğruldu)
ve huve : ve o
bi el ufuki : bir ufukta
el a'lâ : en yüksek

Yani; EL/İYL/ALLAH “şiddetli kuvveti öğretti güçlü kuvvetli olana, O da yüksek ufuklara doğru yöneldi/doğruldu” demektedir. Yani bu kuvvetli varlık/yani melek/yani güvenilir bir elçi olduğu 81/19-21 ayetlerinde verilmiştir.

Cebrail ile buluşma hikayesinin aslı İncil’de yer almaktadır.

Luka 1/19 Melek ona şöyle karşılık verdi: “Ben Tanrı’nın huzurunda duran Cebrail’im. Seninle konuşmak ve bu müjdeyi sana bildirmek için gönderildim.

Peki bu varlığın ufka doğru yöneldiği şey ne idi?

ALALU GEMİSİYLE DÜNYA’YA KAÇIYOR

Alalu bu dövüşten yenik çıktı; Anu alkışlanarak kral ilan edildi. Anu konvoy eşliğinde saraya götürülürken; Alalu saraya dönmedi. Kalabalıkların arasından gizlice uzaklaştı; Lahma gibi ölmekten korkuyordu. Hiç kimsenin haberi olmaksızın, gök arabalarının yerine seğirtti hızla. Füze fırlatan bir arabaya tırmandı Alalu ve kapağını ardından kapadı. Ön kısımdaki odaya girdi ve komutanın yerine yerleşti. Yolu göstereni aydınlattı; odaya mavimsi bir pırıltı dolarken ateş taşlarını karıştırdı; uğultuları bir müzik gibi büyüleyiciydi. Arabanın büyük fişeğini canlandırdı; kırmızımsı bir parlaklık yaymaktaydı. Hiç kimsenin haberi olmaksızın, Alalu gök geminin içinde Nibiru’dan kaçtı. Alalu rotasını kar renkli Dünya’ya çevirdi, başlangıca ait bir sır sebebiyle seçmişti bu hedefi (SÜMER TAB 3).

Sizce bu mümkün müdür?
Kuran’ın orjinalindeki mesajlar ile sümer tabletlerinde yazılanların aynı hikayeler olduğunu daha önce söylemiştim.

Peki devam edelim …

Eğer şu Annunaki hikayeleri tümüyle doğru ise, Kuran + Tevrat ve İncil’de anlatılan ziyaret hikayeleri de doğru demektir ve bu da neden İsrailoğullarının kendilerini üstün görüyor olduklarını bize açıklar.

İsrail oğulları demişken bu kelime kuranda “beni isr-ail بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ olarak” geçer ve bu özel bir isim değildir.

beni= oğul
isra=çıkmak/yükselmek, yürümek
iyl= El/allah’ın kulu

demek olup 2 ana anlamı vardır.

Allah/El’in kulu yükselmişlerin oğulları (yani yükselenlerin)
Allah/El’in kulu yürüyenlerin oğulları (yani Mısır’dan çıkanlar)

İsr-a/Esr-a اَسْرٰى kelimesi aynı kökten olup, İsra suresi ilk ayette kullanılmıştır.

Tanrı kuluna bir kısım ayetleri göstermek için;
haram = yasak olan
mescid-i = saygı duyulan
yerden geceleyin alıp
aksa = uzakta
mescid-i = saygı duyulan
bir yere yürütmüştür. Burada yürütmüştür olarak çevrilen kelime “esr-a” dır. Kelimenin karşılığı ister yürümek/götürmek, ister yükselmek olsun bize verilmek istenen mesaj “bir yerden başka bir yere seyahat edilmiş” olduğudur.

Toparlayacak olursak; bizlerin gelişmiş bir tür olduğunu, başka evrenlere, galaksilere, dünyalara dağılmış olduğumuzu ancak çıkardığımız bir isyan/ayaklanma sonucu, kölelik ve ıslah için buraya sürüldüğümüzü/tıkıldığımızı ama başıboş da bırakılmadığımızı, belirli periyotlarla asıl dünyamız ile bağlantı kurulduğunu, ziyaretlerin gizli bir şekilde yapılmaya devam ettiğini kutsal kitaplardan ve yazıtlardan anlıyoruz.

Amos 5/8
Ülker ve Oryon takımyıldızlarını yaratan,
Zifiri karanlığı sabaha çeviren,
Gündüzü geceyle karartan,
Deniz sularını çağırıp
Yeryüzüne dökenin adı RAB’dir.

Tüm bunlar gerçek ise o halde burada bir geçit olmalı. Öyleyse nerede bu geçit? Kuran “Saat yaklaştı, ay yarıldı” diyor. Ay’ın bir üs olduğu ve Hitler’in bunu bildiği hatta sarı saçlı ve mavi gözlü alman ırkının uzaydan geldiğine dair birçok yazı ve video yayınlandı. Bunların bazılarının gerçeklik payı var gibi sanki. 18/19.yy’da tabletlerin keşfi ile Darwin, Einstein, Tesla vs. bilim adamlarının ortaya attığı iddialar ve sürdürdüğü çalışmalar, ufo kazaları ve olağanüstü teknolojik atılımlar neredeyse bu aynı yüzyılda oldu ve dünyanın seyrini değiştirdi. Eğer Amiral Byrd’in anlattıkları gerçek ise (-ki gerçek gibi görünüyor çünkü hemen akabinde Tunguska’da sebebi bilinmeyen büyük bir patlama oluyor ve Roswell’de ufolar düşüyor) bizi sürekli gözetleyen/takip eden birileri var ve bunlar büyük olasılıkla da gelişmiş/üstün insanlar. Çünkü İncil’de buna benzer bir ziyaret anlatılırken, ziyarete gelenlerin Mısır tanrıları gibi hayvan maskeleri taktıkları yazılıdır.

Vahiy 4-8 Bundan sonra gökte açık duran bir kapı gördüm. Benimle konuştuğunu işittiğim, borazan sesine benzeyen ilk ses şöyle dedi: “Buraya çık! Bundan sonra olması gereken olayları sana göstereyim.” O anda Ruh’un etkisinde kalarak gökte bir taht ve tahtta oturan birini gördüm. Tahtta oturanın, yeşim ve kırmızı akik taşına benzer bir görünüşü vardı. Zümrüdü andıran bir gökkuşağı tahtı çevreliyordu. Tahtın çevresinde yirmi dört ayrı taht vardı. Bu tahtlara başlarında altın taçlar olan, beyaz giysilere bürünmüş yirmi dört ihtiyar oturmuştu. Tahttan şimşekler çakıyor, uğultular, gök gürlemeleri işitiliyordu. Tahtın önünde alev alev yanan yedi meşale vardı. Bunlar Tanrı’nın yedi ruhudur. Tahtın önünde billur gibi, sanki camdan bir deniz vardı. Tahtın ortasında ve çevresinde, önü ve arkası gözlerle kaplı dört yaratık duruyordu. Birinci yaratık aslana, ikincisi danaya benziyordu. Üçüncü yaratığın yüzü insan yüzü gibiydi. Dördüncü yaratık uçan bir kartalı andırıyordu. Dört yaratığın her birinin altışar kanadı vardı. Yaratıkların her yanı, kanatlarının alt tarafı bile gözlerle kaplıydı.

Evet, daha önce sizlere Muhammed ile İsa’nın aynı kişiler olabileceğini, Muhammed’in anlamının hamdedilen/övülen demek olduğunu ve global çapta bir özgürlük hareketi başlattığı için bu isimle anıldığını söylemiştim. İsa köleleri özgürleştirmek için mücadele veriyor ama insanlar onu satıyor o da sedir ağaçlarının bulunduğu yerdeki iniş rampasını kullanarak bu dünyayı terk ediyor (olabilir). Bu hikaye için Kur'an: “onu öldürmediler ve asmadılar, biz onu katımıza yükselttik” diyor (bkz. Nisa 155) ve giderken de buradaki kuleleri yerle bir ediyorlar.

Vahiy 18/2
Melek gür bir sesle bağırdı:
“Yıkıldı! Büyük Babil yıkıldı!
Cinlerin barınağı,
Her kötü ruhun uğrağı,
Her murdar ve iğrenç kuşun sığınağı oldu.

Sanırım bu yüzden de ona son peygamber deniliyor (olabilir).

Diyanet Vakfı Meali
33.40 – Muhammed (övülen), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

Yazımı bitirirken küçük bir ayrıntıya daha değinmek istiyorum. Babil'deki yıkılan bu kuleler acaba iniş/kalkış rampası mıydı ve Tesla'nın yıkılan kulelerine mi benziyordu? Bildiğiniz gibi bu kuleleri yıkanlar Yahudi İsrailoğullarının kapitalist torunları idi. Acaba Tesla bu kuleler ile gizli geçitleri mi bulmuştu? Çünkü ufo olayları ve kaos (dünya savaşları) bu tarihlerden sonra patlak veriyor. Fringe dizisinde bu konu işlenmişti. Nasa'nın her dediğine inanmasam da bu tür geçitlerin var olduğu ile ilgili yapmış olduğu şu haberi önemsiyorum.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/uzay/797112/NASA_dan_carpici_aciklama__Dunyanin_manyetik_alaninda_gizli_gecitler_var.html

Bu ziyaret konusunu ve buraya yazdıklarımı daha iyi anlayabilmek için Tesla'nın hayatını araştırmalı ve 5.Element filmini dikkati bir şekilde yeniden izlemelisiniz. Filmin senaryosu (neredeyse tümüyle) Sümer tabletleri ve Kutsal kitapların mesajlarına göre yazılmıştır ve bu olası ziyaretler hakkında fikirler verecektir. (Ercan aldan)

Bunları da mutlaka izleyin!

https://youtu.be/wSqEQjjbllo
https://youtu.be/Ajr8I4h8l2g

12 Eyl 2020 22:26 güncellendi

N.A.S.A KEŞKE BİZİ KANDIRMASA :)


N.A.S.A KEŞKE BİZİ KANDIRMASA :)

https://www.nasa.gov/sites/default/files/thumbnails/image/187_1003705_americas_dxm.png

Sizlere daha önce Nasa'ya güvenmediğimi ve photoshop kullanarak dünya haritası üzerinde bulutlarla "sex" yazdıklarını, Pluton gezegeninin (!) üzerine ise disney pluto köpek figürünü yerleştirerek aklımızla nasıl da alay ettiklerini göstermiştim.



Resimler halen Nasa'nın kendi sitesinde bulunmaktadır (üstteki linklere tıklayarak kendiniz de görebilirsiniz). 

Söz konusu uzay bilimi olunca 1 yanlış tüm doğruları götürür. Bu yanlışlara birini daha ekleyeyim. Altta 1.resimde Libya'daki bir arazinin Mars üzerine ufak rötüşlarla nasıl işlediklerini görmektesiniz.


Ben her zaman şunu savundum (belki doğru belki yanlış);

Eğer gerçekten üstümüzde aşılamaz bir kubbe varsa, burası bizim kafesimizdir. Gerçekten başka cennetlerden (kıtalardan) buraya sürüldük ve hapsedildik. O halde bırak Mars'ı, Pluton'u, Ay'ın ötesine bile gitmek mümkün değildir. Bunu destekleyen bir örnek var mı derseniz; o taraflara (yani buzulların ötesine) geçiş izninin olmadığı ve bunu deneyen herkesin istisnasız vurulduğu söyleniyor. Buna yalan yada abartı diyenler var ama böyle bir olasılık olmasa muhabbeti de yapılmazdı değil mi?

Mesela Amiral Byrd olayı. Ben bu hikayenin gerçek olduğuna inanıyorum. Çünkü Tunguska ve Roswell olayları da birbirine ile yakın tarihlerde yaşanıyor ve dünyada hızlı bir şekilde teknolojik sıçramalar yaşanıyor. Özellikle de Amerika'da olması Roswell olayının gerçek olması ihtimalini kuvvetlendiriyor. Bunları daha önce yazdığım için kısa tutuyorum.

Peki buraya sürüldüğümüz doğru ise o halde bir geçit de olmalı. Nasa böyle geçitlerin olabileceği konusunda haberler yayınlamıştı.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/uzay/797112/NASA_dan_carpici_aciklama__Dunyanin_manyetik_alaninda_gizli_gecitler_var.html

Yalancı Nasa'ya güvenip güvenmemek ise size kalmış :)

Bize gezegen diye yutturdukları şeylerin, buzulların ötesinde, henüz bize bildirilmeyen başka başka kıtalar olabileceği ihtimaline daha önce değinmiştim. Bu doğruysa zengin elitleri sanırım bunlardan birine (Mars'a (!)) taşıyacaklar. Belki de öldü denilen Rockefeller'i çoktan taşıdılar. Eğer bir gecede İngiltere kraliçesinin ortadan kaybolduğunu duyarsanız bilin ki hasat için düğmeye basılmıştır.

https://www.youtube.com/watch?v=JXCI8vJlV8w

Bunlara hep komplo diyenler, Norveç'teki kıyamet sandığında 860 bin civarı tohumun neden/hangi amaçla tutulduğunu bi zahmet açıklasın.

https://www.youtube.com/watch?v=NvDTa0LxBiY

Hoş videoda ipucu vermişler ama görmek istemeyene zorla gösteremeyiz tabi. Elitlerin "altın çağı" böyle bir temizliğin ardından başlayacak ve bu tohumları kullanacaklardır.

Daha önce hepsini yazdım ve olup biten her şeyin bir plana göre işlediğini söyledim (son resimdeki sembolizm çizimine göre ikinci tufan yakındır).


Bu yazı aynı zamanda genel bir özet oldu :)

Asıl konuya gelecek olursam,

Google Maps'a Mars (!) haritası da eklenmiş. Bu haritada 3 nokta dikkatimi çekti;

1. Edom: Adem'in yaratıldığı/ilk ortaya çıktığı yer olabilir mi (?)
2. Thoth: Mısır bilgelik tanrısının adı
3. Arabia Terra: Arab arazisi, demek

Hepsini birleştirince piramit oluştu. 


Tabi bu beni şaşırtmadı. Asıl merak ettiğim konu ise burası bu dünyadaki bir yer mi? Yoksa buzullar ötesindeki başka bir kıta mı? (ercan aldan)
12 Eyl 2020 23:00 güncellendi

11/09/2020

KİTAPLARIN HİÇBİRİ İLAHİ DEĞİLDİR!

KİTAPLARIN HİÇBİRİ İLAHİ DEĞİLDİR!

İlah=tanrı demektir. Tanrı=yaratıcı güçtür. Yaratıcı gücün elektrik/elektromanyetik olduğunu daha önce söyledim.

Kutsal sanılan kitapların hepsi aynı kaynaktan beslenir. İnsanları köle olarak sömürmek için, ellerindeki elektronik, manyetik ve nükleer silahları kullanarak bir gök tanrı sistemi yarattılar ve bu tanrının buyrukları diye bir yasa kitabı oluşturdular (Tevrat=yasa demektir). Bu yasaları adil görmeyen İsa ve yardımcıları (Nasraniler) ayaklandı (Nasrani=yardımcı demektir). Bu ayaklanmayı haklı bulanlar İncil'i oluşturdu (İncil=müjde demektir). Ne var ki bu özgürlük mücadelesini hazmedemeyen göktanrıcı zorbalar durumu telafi etmek için Kuran'ı yazdırdılar (Kuran=okunak demektir). Gel kör ki ne yahudiler, ne de hristiyanlar Kuran'ı kabul etmedi. Çünkü her iki grup da kendi kitaplarının/inançlarının haklı olduğunu savunuyordu.

İşte 2500 yıllık macera bundan ibaret.

Kur'an "kendinden öncekileri doğrulayıcıdır" der. Çünkü hepsinde bir kısım gerçek hikayeler vardır (fakat uyduruk masallar da vardır). Örneğin babasız doğum olayı yada Nuh Tufanı vb; hemen hemen tüm toplumlar tarafından bilinen hikayelerdir ancak hikayenin geçtiği yer, zaman ve kişiler farklı isimlerle günümüze aktarılmıştır. Bu yüzden bakmayın siz entel müslümanların Kuran dışındaki tüm kitaplar değişmiştir demelerine :)

Bir yerlerde biz insanları kontrol eden/yöneten (tanrı rolünü üstlenen) üst akıl insanlar (mele-i alâ/yüce konsey) var. Bundan artık %100 eminim. Tıpkı Westworld tarzı bir yaşam. Kutsal olduğu iddia edilen bilgiler ve kitaplar da bu konsey tarafından yazdırıldı. Bu konseyin Agarta'da  (yer altında) olma olasılığı üzerinde yoğunlaştım bu aralar. Çünkü meşhur Amiral Byrd 1947'de burayı keşfettiğini söyledikten kısa bir süre sonra Roswell'de bir uçandaire düşürülüyor. 
Byrd'in ifadesine göre beni iki uçan cisim eşlik etti diyor. Ota boka ateş açan salak Amerikan hava kuvvetleri de paniğe kapılıp bu cisimlerden birini gerçekten düşürmüş olmasın ?

Sanırım gök/evren vs. diye bizleri fena keklediler :) E bunu anladım da acaba gerçek karargahları nerede? Yeraltında mı? Buzullar ötesindeki başka bir kıtada mı? Yoksa Ay'da mı? ...

Hasat gününe yakın öğreniriz nasılsa (tabi o zamana kadar bizi hasat etmezlerse :)

Not: Bunları da mutlaka inceleyin: http://www.kultbilgi.com/oyuk-dunya-hollow-earth-kurami/

11 Eyl 2020 14:17 güncellendi

En çok okunan