test

👇 αklını özgür вırαk / çєmвєrín dışınα çık! 👉
Sistem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sistem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13/09/2020

NE OLDUĞUNU MU MERAK EDİYORSUN (?)

NE OLDUĞUNU MU MERAK EDİYORSUN (?)

Yeni dünyanın sahiplerine yani sistemin kraliçe/tanrıçasına sunulacak olan altınların işçiliğini yapmak için yaratılmış bir kölesin!

Sisteme hizmet eden din ve siyaset ile gündemi meşgul edip gerçeği insanlardan sürekli gizliyorlar.

Binlerce yıldır süregelen proje budur. Ordu, banka ve siyaset sisteme bağlıdır. Devletler sisteme bağlıdır. Binlerce yıl önce sisteme hizmet etmeyenler, sisteme bağlı silahlı güçlerle hasat edildiler yahut sürülerek ilkel yaşama zorlandılar (bazı toplumların halen ilkel hayat sürüyor olmaları bu yüzdendir).

Bin yıllar geçmesine rağmen değişmeyen tek bir şey var, o da altın işçiliği. Bununla ilgili en eski bilgi Sümer tabletlerinde geçmektedir.

Altın, elitler/üst akıllar için vazgeçilmez bir kaynaktır. Firavunların 3.göz aktivitesi için altın suyu kullandıkları varsayılır. Dünyanın her resetlenişinin ardından ayakta kalabilen yegane anamal altındır. Bankalar çöker, devletler çöker, insanlar silinir ama altın her daim değerli ve baki kalır

Sisteme hizmet eden AKP iktidarı, başa geçer geçmez ilk icraat olarak altın ve mücevherat ile ilgili kanunlarda değişiklik yaptı ve altındaki vergileri sıfırladı (sömürülen diğer birçok ülkede de durum aynıdır). Bundaki amaç tanrıça/kraliçeye altın akışını kolaylaştırmaktır. Bugün itibarı ile 450 ton altınımız bu tanrıçanın elindedir.

Altın işçiliğine dair en eski kaynak Sümerlere aittir. Beden gücü ile işlenen altın Sümer tanrı/tanrıçaları Annunakilere sunulurken, Mısır'da da aynı sistem devam etmiş ve Mısır kral/kraliçelerine sunulmuştur. Günümüzde de bu sistem devam etmekte ancak beden gücünün yerini beyin ve makine gücü almış olup, tüm altınlar (bankalar üzerinden) birleşik krallık yani England/İngiltere kral/kraliçesine sunulmaktadır.

England adı, 5. yüzyılda Saksonlarla birlikte adayı istila eden Cermen halkı Angluslardan (İngilizce: Angle) kaynaklanır. Angleland (Anglus diyarı) olarak kullanılan isim, zamanla günümüzdeki şekline dönüşmüştür. Ülkeyi tanımlamak için Türkçede kullanılan İngiltere sözcüğü ise İtalyancadaki Inghilterra ve Fransızcadaki Angleterre adlandırmalarına dayanmaktadır. Terra; toprak, arazi anlamlarına gelmektedir (wiki).

Angle-land = açı/üçgen topraklar anlamına gelebileceği gibi
Angel-land = meleklerin toprakları anlamına da gelebilir (hoş ikisi de gök/güneş tanrısı inancına çıkıyor.

Bu konuyu absürt bulanlar, benim yaptığım gibi parça parça olan bilgileri birleştirsin. Ortaya malesef böyle bir durum çıkıyor. Ha altın işçiliği başlamadan önce neydik diye soracak olursan, o da aynı Aborjinlerde, kızılderililerde ve mayalarda vs. olduğu gibi ilkel ama doğaya hakim insanlardık diyebilirim. Her biri ayrı kıtalarda yaşamış olmalarına rağmen benzer deri renklerine, vücut yapılarına ve benzer yaşam tarzlarına sahipti. Bu açıdan bakıldığında sümer tabletlerinde söz edilen dna modifikasyonları da gerçek olabilir.

Elektrik, elektromanyetik ve teknolojik bazı aletlerin binlerce yıldır kullanılıyor olduğunu söylemiştim. Bunu ispatlayabilecek somut bir delilim yok ama wiki'den alıntıladığım şu bilgiler üzerinden mantık yürüterek bu madenin neden üst akıllarca önemli olduğunu anlayabilir, size de anlatabilirim.

Elektrik iletkenliği yüksek (gümüş ve bakırdan sonra) ve kolayca kimyasal tepkimeye girmeyen altın en çok elektrik ve elektronik sanayilerde bağlantıların, terminallerin, baskı devrelerinin, transistörlerin ve yarı iletken sistemlerin kaplanmasında kullanılır. Üstüne düşen kızılötesi ışınların yaklaşık yüzde 98’ini yansıtarak geri çevirebilen ince altın levhalar, uzay elbiselerinin başlığındaki göz deliklerinde zararlı ışınlardan korunmayı ve sun’i uyduların yüzeylerinde sıcaklığın denetlenebilmesini sağlar. Büyük büro binalarının pencerelerinde de gene ince levhalar halinde altın kullanılması, yalnız estetik açısından değil, bu yansıtıcı yüzeyin çevreyle ısı alış-verişini büyük ölçüde azaltmasından kaynaklanır. Lal camlara parlak kırmızı rengini veren, camsı kütlenin içinde kolloidal halinde dağılmış olan çok az miktardaki altındır.Ancak insanlar çoğunlukla takı ve süs eşyası içinde kullanır (wiki).

Elektrik, titreşim ve elektromanyetiğin sırlarını çözen, evrenin sırlarını da çözer diyor Tesla. Vücudumuz/beynimiz dahil dünyanın her zerresinde bu elektrik akımı mevcuttur. Dünya ve uzay teknolojisine sağladığı katkıları da düşünürsek, üst akılların neden genetiğimizle oynayarak bizleri köleliğe uygun hale getirmiş olabileceğini anlayabilirim. Hem yoksa ne diye üst aklın hizmetçileri, milyon dolarlar harcayıp üstümüze sabah akşam kimyasal gazlar sıksınlar ki?

Sistemin devletlerindeki, sistemin şirketlerinde çalışarak, maaşlarımızı yine sistemin bankalarından almaya devam ettiğimiz müddetçe, sistem daha fazla altın toplayabilecektir. Bizler ise elimizde kalan kağıt paralarla birlikte yok olur gideriz :( (ercan aldan)
13 Eyl 2020 20:39 güncellendi

ÇALIŞMAYANIN CANI CEHENNEME (?)

ÇALIŞMAYANIN CANI CEHENNEME

Yaratım konusunda en mantıklı hikaye Sümer tabletlerinde geçen hikaye gibi görünüyor ve gerçek hayata da uyumlu olduğu söylenebilir.

Kur'an; çok çalışan amelelerin cennete gidebileceğini söylüyor :) Yani sistem için daha çok çalışanların ...

Diyanet Meali:
3.136 - İşte onların mükâfatı Rab'leri tarafından bağışlanma ve içinden ırmaklar akan cennetlerdir ki orada ebedî kalacaklardır. Çalışanların mükâfatı ne güzeldir!

Bu ayette geçen "âmilîn" kelimesini "allah yolunda çalışanlar" olarak çevirirler, oysa ki anlamı bildiğimiz amele/çalışan/işçi/köle demektir :)

Sümer ve Mısır zamanında, o çöl sıcaklarında çalıştırılan köleleri hizaya sokmak ve dizginlemek için başka bir cennet/bahçe (ülke/kıta) vadetmek ve onları oraya tayin etmek elbette iyi bir fikirdir ama bu husus çağımıza uygulandığında sisteme daha çok hizmet eden modern köleleri ancak ve ancak para/maaş vererek kandırmakla mümkündür.

Bin yıllar önce sistemin başındaki kral/tanrılara bedenen hizmet ederek altın sunan bu ameleler, şimdilerde bunu modern yöntemlerle yapıyorlar. Zaman, mekan ve insanlar farklı ama yapılan iş aslında aynı. Bu sizce de garip değil mi?

Uzaydan gelip bizi istila edecek olan kertenkele şeklindeki yaratıklar için değil, bizden üst akıl olanlara aktarılacak altınlar için bu yaşam verildi bize. Bu cehenneme katlanırız, çünkü cinsel zevkler kodlanmıştır dna'mıza (yoksa tanrı(lar) porno izlemeyi sevdiği için filan değil yani. Bu sayede ürer ve sistemin devamlılığını sağlarız bilinçsizce ...

Köleler çalışır, onlar yükselir. İnsanlardan yükselmeye layık olanlar, kendilerini hayali tanrı(lar) için paralayanlar değil, onlar için daha fazla çalışanlar olacaktır. Yani Rockefeller, Rothschild'ler, Moorgan'lar, Suud'lar vs. geri kalanlar çöp (ercan aldan)
13 Eyl 2020 20:29

D vitamini eksikliği



D vitamini eksikliği son yıllarda global salgın haline gelmiş. Hmmmmm neden acaba? Chemtrails yüzünden olmasın ???

Diğer bölgelerde nasıldır bilemem ama bulunduğum bölgede uçaklar hep güney kesimde (yani doğu - batı, batı - doğu) çizgisinde ilerliyor. Yani hedef; güneşi perdelemek.

Eğer her tarafta bu şekilde uygulanıyor ise chemtrails'in sadece insanları hasta edip, kendi ilaç firmalarına kâr sağlamak amacıyla değil, onları aptallaştırmak ve güçsüzleştirmek için yapıldığı da %100 kanıtlanmış olur (?)

Bu da insanların, sisteme karşı daha itaatkar ve aciz bireyler olmalarını sağlar :(

https://www.kigem.com/beyin-sagligi-icin-d-vitamini-sart.html

https://tr.newsner.com/saglik/vucudunuz-d-vitamini-eksikliginiz-oldugunu-13-isaretle-gosteriyor/
13 Eyl 2020 21:31

12/09/2020

DELİCİ BİR IŞIN (?)


DELİCİ BİR IŞIN (?)

Her zaman düşünmüşümdür, saatte bilmem kaç bin km hızla uçabilen bir jet nasıl olur da bu şekilde nokta atışı yapabilir diye? Demek ki jet filan değilmiş. Aylar önce yazdığım mele-i âla (yüce konsey) yazımda sözünü ettiğim şihab/delici ateş/ışın/lazer (bkz. saffat 8-10) demek ki buymuş ve gerçekmiş.

Lanet olsun!

Bu silah binlerce yıldır ellerindeydi ve cahil/ilkel bırakılıp sömürülen masum toplulukları helak etmek için bu silahları kullandılar ve bunları Mısır'daki Abydos tapınağının duvarlarına kazıdılar.

Demek ki kuranda tam olarak çevrilemeyen "racefe" kelimesi de aynen tahmin ettiğim gibi bir tür elektromanyetik bir silah yani haarp imiş (-ki bununla deprem ve artçı yaratıyorlar, Naziat 1-7 ayetlerini orjinalinden okuyun, sanki haarp gemilerini tarif ediyor). Masum halklar da bunları olağanüstü, mucizevi olaylar olarak görüp korktu ve sustu ve perde gerisinde gizli kararlar alarak bu lanet olası silahları kullananları tanrı/allah olarak bildiler.

Lanet olası sistem, tüm yıkımlarını hayali bir tanrıya yükleyerek gizliliklerini on binlerce yıl korudular (-ta ki 19.yy başlarında "TESLA ortaya çıkıp sırrı deşifre edinceye" kadar).

Lanet olsun!!! Binlerce kez lanet olsun! Benim, bu kovulmuş şeytanların tımarhanesinde ne işim var?

Şu kısacık video sayesinde gözlerim tamamen açıldı ve sanırım yine haklı çıktım :(

/ercan aldan/
12 Eyl 2020 23:08 güncellendi

ATATÜRK DİNDAR MIYDI, YOKSA SİSTEME BAŞKALDIRAN BİR ASİ MİYDİ?


ATATÜRK DİNDAR MIYDI, YOKSA SİSTEME BAŞKALDIRAN BİR ASİ MİYDİ?

Atatürk'ün dindar biri olduğunu iddia edenler Balıkesir hutbesini (!) delil olarak gösterirler.

7 Şubat 1923 Zağnos Paşa Cami
Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kur'ân-ı Azimüşşan'daki açık ve kesin hükümlerdir ... (şeklinde devam etmektedir ...)

Her ne kadar bu, Cuma namazı yada Bayram namazında okunmuş bir hutbe olmasa da evet Atatürk gençlik yıllarında dindar biri idi, ta ki Kuran'ın Türkçe'ye çevrilmeye başlandığı 1928'li yıllara kadar.

Sözlerinden, hal ve hareketlerinden, 1924 yılında Diyanet'i kurma talimatı vermesinden vs. ... O'nun gençlik yıllarında, sünni inancına sahip ve sistemden habersiz sıradan bir müslüman olduğu anlaşılıyor. Daha önce de yazdığım üzere sünni müslümanların uyguladığı dini ritüeller ile yahudilerin uyguluyor oldukları dini ritüellerin aynı olduğunu delilleri ile vermiştim. Çünkü Osmanlı'nın yaşadığı ve yaşattığı din gerçekte kapitalist Yahudilerin dini idi (aşağıdaki Barbaros paşanın sancağındaki İsrail/siyon/davut yıldızına dikkat edin)


Yahudilerin kendi ırklarını köle olarak kullanmadıklarını daha önce söylemiştim. İstila ettikleri milletleri zamanla köleleştirirler ve oralara kapitalizmi yerleştirirler. Kapitalizmi anlamak için Sümerlere kadar gitmek gerekiyor. İlk köle kavramı o çağlarda ortaya çıkıyor. Kapitalizmde esas; sistemin başındaki kral/kraliçeyi ve onun görevlendirdiği memurları zengin etmektir. Bu sistemde halk sürekli fakirdir. Sistemin başındakiler zengin ve aynı zamanda güçlüdürler de. Bu çemberin dışına çıkanların ise hemen kellesini kestirirler.

Bu söylediklerimi gözünüzde canlandırın. Ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Şeriat (yani yahudi) dini, sistemin başındaki kapitalist şer üçlüsünün, sıradan dünya insanlarının köle olarak kalmalarını sürdürmek ve çemberin içinde tutabilmek için maaşlı din ve siyaset adamlarını kullanırlar. Bunlarla halkı çember içinde tutmayı başaramazlarsa, ellerinde ezelden beridir var olan; nükleer/biyolojik/genetik ve iklim silahlarını kullanırlar. Sıradan insanlar bu silahların etkilerine mucize gözüyle bakarlar ve korkarlar. Böylece çemberin dışına çıkamazlar. Beyinleri baskılanır, korkak ve itaatkar nesiller yetişir. Tıpkı cam tavam sendromundaki pireler, öğrenilmiş çaresizlik sendromundaki fil ve haşlanmış kurbağa sendromundaki kurbağalar gibi zamanla mücadele etmeyi bırakır ve sistem karşısında teslimiyeti seçerler. İşte bunun halklar üzerinde uygulanan ismi de İslamiyet'tir. İslamiyet=teslimiyettir.

Tıp, fizik, kimya, biyoloji vs. bilim dalları onlara aittir. Perde gerisindeki labaratuvarlarında geliştirilen bu silahların finansörlüğünü sistem piramidinin tepesindeki zenginler yapar. Sisteme isyan edip başkaldıran her kişi yada toplum, bu silahlarla hasat edilirler.

Sistemi öğrendiyseniz konuya geri dönebilirim.

Osmanlı'nın; Kuran'a uygun yaşayan müslüman Türkler olduğunu zanneden zavallı güruh, tam 6 asır boyunca Osmanlı'nın neden köleliği kaldırmadığını düşünsün. Kaldırmadı çünkü sisteme bağlı çalıştı. Çünkü Osmanlı kapitalistti. Sultan ve efradı zengin ama sıradan halk fakirdi ve Osman'lı, Türklükle hiçbir alakası olmayan bir yahudi devletiydi.

İşte Atatürk de aynı bu şekilde düşünmüş olmalı ki, Türk'ün ecdadını araştırmaya başlamış ve asıl Türk'lerin (türük/yörüklerin) soylarının daha eskiye dayandığını görmüştür.

Ey ağalar beyler, Toroslara çıkın bir bakın. Nerede kara bir Yörük çadırı görürseniz, dumanı da tütüyorsa dünyada hiç bir güç bizi asla yenemez (M.Kemal Atatürk)

Aynı, doğa ile iç içe özgür yaşayan şaman, kızılderili, aborjinler gibi Türklerin de özgür (göçebe) yaşadıklarını keşfederek bu kapitalist sisteme başkaldırmıştır ve işte ne olduysa bu tarihlerden sonra olmuştur. Ölümüne yakın zamanlarda Yahudi mason localarını kapatarak, sistemin uşaklığını yapan din ve siyaset adamlarının hedefi haline gelmiş ve yine sistemin finanse ettiği yahudi bir doktor (Mim Kemal Öke) tarafından bir çeşit zehir ile yavaş yavaş öldürülmüştür (https://mrasar.wordpress.com/2015/10/04/ataturku-biz-oldurduk/).

Evet arkadaşlar sizlere gösterdikleri puzzle'ın tamamlanmış hali budur. Tamamlanmamış parçalar üzerinden ilerleyerek Atatürk'ü anlamanız mümkün değildir.

Atatürk ne zaman ki Kuran'ı kendi dilinde detaylı olarak incelemeye başlıyor, o zaman uyanmaya başlıyor ve bu uyanış diğer milletlere de sıçrıyor ve dünya genelinde bir isyan dalgası başlıyor. 


Bilhassa Koministler ve Sosyalistler bu akıma sahip çıkarak 2.dünya savaşını körüklüyor ve kapitalistleri zor durumda bırakıyorlar. Sistem büyük darbe alınca da 100 senelik bir ateşkes anlaşması imzalıyorlar ama emin olun durmayacaklar.

Sistem şimdi daha güçlü. 1940'lı yıllarda başlattıkları ülkeye sızma görevinde sona yaklaştılar. 1980'lerde tüm dünyada trend olmayı başardılar. Günümüz Türkiyesi'nin, Atatürk'ün özgür Türkiyesi ile hiçbir alâkası yok. 100 özgür senemizin sonuna geldik. Süre 2023'te bitiyor. Bu yüzden özgürlüklerimiz son sürat baskılanıyor, gasp ediliyor. Yahudi araplar ülkeye sokularak, Türkler asimile edilmeye çalışılıyor. 2023'e kadar sistem bizi tekrar çemberin içine tıkmak zorunda, bunu başaramazlarsa ellerindeki silahları kullanacaklar.

Arkadaşlar lütfen uyanıp şu büyük resmi görmeye başlayın artık! 2023'e kadar bizlerden tarafımızı seçmemizi isteyecekler. Ayıklanma süreci başladı. Ya özgürlükleri gasp eden bu zorba sistemin tarafına geçip, altın çağda yine onları patron edecek ve köle olarak sömürülmeye devam edeceğiz yada özgürlük ve tam bağımsızlık için halkların tarafına geçip neslimize daha yaşanılabilir bir dünya bırakacağız. Tıpkı aborjinler (orijin insanlar), kızılderililer ve eski Türkler gibi ... ilkel ama özgür! (ercan aldan).
12 Eyl 2020 22:49 güncellendi

Sistemin Tekerine Çomak Sokan Lider (Atatürk)





SİSTEMİN TEKERİNE ÇOMAK SOKAN LİDER (ATATÜRK)

"Bu ulus bağımsızlıktan yoksun olarak yaşamamıştır, yaşıyamaz ve yaşamıyacaktır, ya istiklal ya ölüm." (M.Kemal Atatürk 1919)

Her seçim öncesi değişik gruplarda Atatürk hakkında salak saçma caps'ler ile yalan yanlış içerik paylaşıyorlar. Birçoğunun kaynaksız ve uydurma (fake) olduğu aşikar belli. Kimisi Atatürk'e mason demiş, kimisi siyonist, kimisi de sebatayist ... Kimisi de Atatürk'ün, Muhammed'in soyundan geldiğini bile iddia etmiş. Güler misin ağlar mısın? Benzer kafa yapısına sahip başka bir grup da Saidi Kürdi'nin de aynı soydan geldiğini iddia etmiş. Gerçekte iki ezeli düşmanı, birbirine kardeş edivermişler :) Peh!

Saidi Kürdi; sistemin sahiplerine hizmet eden bir truva atıydı. Dinsel ve siyasal baskı ile Türk milletini asimile etme çabaları zaten Talkan ve Curcan'dan beri devam etmekteydi. Biz yahudi arabın dinini çiçeklerle kabul etmedik, kılıçla bize zorla kabul ettirdiler. Lut'un devamı olan oğlancı Osman'lının Türk devleti olduğu masalı ile bizleri iyi uyuttular. Madem Osmanlı Türk idi Atatürk neden bu yeni milletin adını Türk milleti, ülkenin adını da Türkiye olarak değiştirdi?

Aşağıda linkini verdiğim videoyu dikkatli izleyin! Müslümanlık adına uygulamaya çalıştığınız tüm dini ritüeller "ezan, abdest, namaz, oruç, hac, kurban, sünnet ..." hepsi de yahudilerin inançlarındandır 


Tümünü delilleri ile verdim. Yahudilere ve onların sistemine hizmet eden cübbeli şarlatanı bir konuşmasında Türkler için "gavurlar" demiş. Türk'e gavur dedirten zihniyet sizce Türk'lerle dost olabilir mi? Atatürk'ün bunları neden idam ettirdiğini anlamaya çalışın. Hain, fesat ve fitnecilerin sonu dinde bile aynıdır. Dostunuzu, düşmanınızı iyi tanıyın!

Krallık, sultanlık, tek adamlık özgürlük getirmez. Osmanlı, egemenliğini yüzyıllar boyu kılıçla sağladı. Sisteme başkaldıranın başını koparttı. Kitleleri köle olarak kullandı. Ezelden beridir şer üçlüsünün güdümünde olan devletlerin/milletlerin topyekün Türk milletini asimile etme çabaları, Atatürk zamanında sekteye uğradı. Atatürk'ün amacı dünya genelinde bir özgürlük dalgası yaratarak, şer üçlüsünün kapital sistemine başkaldırmaktı. Bu dalgaya komünist ve sosyalist devletlerin desteğini alarak dünya genelinde bir ayaklanma çıkarttı ve bu şer üçlüsünün beslediği din ve siyaset dallarında istenmeyen/sevilmeyen adam ilan ediliverdi.

Hiç bir şey tesadüf değil. Bize anlatılan tarih de gerçek değil. Atatürk dindar biri değildi. Çünkü lanet olası şer üçlüsü ve onun kapital sistemi, din ve siyaset ile insanlığa özgürlük değil, korku salmaktaydı. Korku ve baskı olunca sömürge kaçınılmaz olur. Türk milleti de ancak bu şekilde kontrol altına alınabilirdi.

Leş kargaları O'nun ölümünden hemen sonra kısmen özgür Türkleri yeniden sömürge imaparatorluklarına katabilmek için din ve siyaset silahlarını kullanmaya başladılar. Başardılar da. O'na İngiliz, Amerikan uşağı diyenler, O'nun ölümü ile ülkeye çöreklenen Yahudi mason ve illüminati ajanlarının icraatlerini incelesinler. Ne bileyim işte Saidi Kürdi'yi, Celal Bayar'ı, Menderes'i, Fethullah Gülen'i, Turgut Özal'ı, Süleyman Demirel'i, Erdoğan'ı vs. incelesinler. Sürekli yoksul bırakılan bir halk ama kendileri ve patronları zevk ve sefa içinde. Çünkü sistem bunu gerektirir,

Çünkü;

Kölelere asla özgür olacakları kadar ödeme yapmazlar. Hayatta kalmalarına yetecek kadarını verirler ki çalışmaya devam etsinler. (Charles Bukowski)

Evet arkadaşlar, ben tarihçi filan değilim ama büyük resmi görebilmek için tarihçi olmaya da gerek olmadığını düşünüyorum. Yazdıklarım size çelişkili gibi görünebilir. Canlı tanığı olmadığım tarih hakkında anca bu kadar yazabiliyorum. Gerçekliğine tanıklık etmediğim hiç bir şeyin gerçek olduğunu da iddia edemem. Kimse edemez.

Atatürk'ün mason olduğunu iddia eden kesime şunu sormak istiyorum. Atatürk mason olsaydı, mason localarını kapattırır mıydı? Ayrıca Anıtkabir'in mason tapınağına benzediğini iddia edenler, Atatürk'ün böyle bir talebinin olup olmadığını tarih kitaplarından araştırsın. Zira bilgi kirliliği çok fazla.

Mason; taş ustası demektir. Yani Firavun'un hizmetinde çalışan köleler/İbraniler ayaklanarak tek adamlara yani Firavunlara karşı başkaldırmışlar ve birkaç defa da savaşı kazanmışlardır. Bize böyle öğretildi ama belki de tam tersi olmuştur. Benim masondan anladığım şey; özgürlük için savaşıyor olmalarıdır. Çünkü amblemlerinde bile "hür ve kabul edilmiş masonlar locası" yazmaktadır. Ancak günümüzdeki masonluğun amacı ve işleyişi değişmiş olmalı ki, onlar bile kapitalizme hizmet eder olmuşlardır.

Gerçekte yahudiler kendi ırkını köle olarak kullanmazlar. Kendi sistemi olan kapitalizmde kendi ırkını köle etmezler. Başka milletleri sömürerek köleleştirirler. Bunu sağlamak için de cahil, sapkın ve zorba arapları maşa olarak kullanırlar. Bunu anlayın artık! Arapların el atıp da bozmadığı bir millet yoktur. İslam; Yahudi elitlerin özgürlükçü toplumlara saldığı truva atıdır. Araplaştırılan milletlerin/ülkelerin sonu istisnasız yıkım olmuştur. Ben burada, büyük global bir sistemden bahsediyorum.

Sistem = Böl, parçala ve yok et şeklinde çalışır.

Bu sisteme başkaldıranın başı ezilir. Binyıllardır süregelen gelenek işte budur.

Arkadaşlar hepimiz bir yol ayırımındayız. Kendilerini müslüman olarak gören kitle, bir ayrıcalığınızın olduğunu düşünmeyin. Allah diye taptığınız tanrının mimarı da bu sömürgeci zalimlerdir. Emin olun öyle bir hayal dünyası yok! Sistem, ezelden beridir ellerinde var olan (ancak perde gerisinde kullandıkları) üstün silahları, köleleştiremediği toplumlar üzerinde uygulayarak suçu hayali bir tanrıya yüklemektedir. Onlar için önemli olan sadece sistemin stabil işleyişi ve ilerleyişidir. Sistem, zenginlerin torbasını doldurduğunda, artık köle yığınlarına ihtiyaç kalmaz. Hasat gününden önce seçmiş oldukları küçük bir azınlığı, sistemin devamlılığını sağlamak için sağ bırakırlar. Binyıllardır uygulanan sistem budur. İster inan, ister inanma!

Bunu sekteye uğratacak her kim yada her ne olursa anında mimlenir. Ben bile sıradan bir vatandaş olmama rağmen, dinci/siyasetçi gruplarda, forumlarda ve reel ortamlarda hemen fark ediliyorum ve dışlanıyorum. Sistem tıpkı bir örümcek ağı gibi her karış toprağa hükmetmeyi başarmış.

Roma döneminde sisteme hizmet eden kral/valinin verdiği şu fermanı hatırlayın; "her kim ki (özgürlükçü) Spartacus'ün adını dahi ağzına alır, hemen başı kesilir" ... işte bu hükmün bir benzerini şimdi ben/bizler yaşıyoruz.

Özetlemek gerekirse Atatürk ister mason olsun, ister siyonist olsun ister sebatayist ... O'nun kişiliği ile uğraşmayı bırakın ve O'nun ne için mücadele ettiğini öğrenin. O'nu kendinize örnek alın ve O'nun yolundan yürüyün! Sistem dünyayı köleleştirmek, bizler ise bu sömürü düzenini yıkmak için savaş veriyoruz. Bu bağlamda sistemin destekçileri bizlere de mason diyebilirler (tıpkı Atatürk'e dedikleri gibi).

Şer üçlüsünün sihrine kapılarak 2023'te tek güç olacağımızı hayal eden insanlar, eğer uyanmazsanız ve birlik olmazsanız, yeni dünyada insanca yaşayabilmenin hayalini kurmaya başlayacaksınız, tabi sağ kalırsanız ...

Sistemin sürekliliğini sağlamak için, şer üçlüsünün başımıza diktiği ajanlar, Malta ve Sevakin adalarında çoktan yerlerini ayırttılar bile.

Unutulmamalıdır ki "Hiçbir diktatör iç savaş çıkartmadan gitmez (Lenin)"

Bizler, çıkartacakları bu iç savaşta birbirimize kurşun sıkarak, sistemin sahibi hasatçıların işini kolaylaştıracağız yada uyanıp onlarla savaşacağız! (ercan aldan)

12 Eyl 2020 22:43 güncellendi

03/01/2019

Mumyalama: DNA Klonlaması için miydi?

MUMYALAMA: DNA KLONLAMASI İÇİN MİYDİ?

"Firavunlar ruhun ölümsüz olduğuna inandıkları için cesetlerini mumyalattığı" iddia edilir ama bu pek inandırıcı değildir. Ölüp gitmiş işte! Bunu deneyimleyebildiğiniz halde neden halâ ruhun ölümsüz olduğunu iddia ediyorsunuz? Ruh ölümsüz filan değildir. Ruh=bilinçtir. Farklı bir elektriksel/manyetik bir enerjidir. Bilinç bedeni terk edince iş bitmiştir. Bilinci ayakta tutmak ölümü erteleyebilir (bunun nasıl olacağını anlatmıştım). 

Amaç bir bakıma ölümsüzlük evet ama nasıl?

Mısırlılar Sümerlerden anatomi bilgilerini aldılar. Sümerlerde tanrılar olarak görülen gelişmiş ırklar (büyük ihtimalle Babylon/Babil'liler), yaratma konusunda önemli bilgilere sahip idiler. Çünkü ilk babasız doğum hikayesini Babil'de görüyoruz. Sümer tabletlerinin yaratılış ile ilgili kısımlarını okuduğumuzda dna bilgisine ne kadar hakim olduklarını görüyoruz. Konuyu dağıtmadan bununla ilgili bir örnek vereceğim. İlk olarak Babil'de gördüğümüz babasız doğum hikayesi; "Semiramis oğlu Tamuz" > Sümer’de Ninmu oğlu Enki > Mısır’da İsis oğlu Horus > Roma’da Meryem oğlu İsa …” olarak anılmış. Bana sorarsanız ortada böyle yaşanmış önemli bir olay var ama farklı kültürlerde farklı kahramanlarla anlatılmış.

Konumuz; Mısır'lıların uygulamış olduğu mumyalama tekniği ile babasız doğum arasındaki ilişkiydi. Günümüz teknolojisi ile ölen bir kişiden dna örneği alınarak, labaratuvar ortamında sperm ile birleştirilip ana rahmine yerleştirilerek yada tamamen tümünü yapay olarak oluşturup, ölen kişinin klonunu tekrar dünyaya getirebiliyoruz. 21yy. teknolojisi ile bu mümkün ancak dini çevrelerin baskısı ile bu maalesef uygulanamıyor. Bununla ilgili Rahim-Womb filmini izlemenizi tavsiye ederim.

Firavunların mumyalanmasının amacı vücudun eriyip gitmesini önlemek idi. Böylelikle gelecekte bir gün kendi dna'larını taşıyan klonlarının yeniden dünyaya getirilebileceğini düşünüyorlardı. Çünkü toprağa gömülen bir cesedin önce etleri/kasları erir ve yıllar sonra da kemikler toprağa karışır gider. Birkaç yüzyıl sonra tamamen toprak olup, kaybolup gidersiniz.

Dünyada klonlama tekniği yasaklandı. Medyada bir ara haberleri çıkmıştı. Her zaman olduğu gibi CIA ve Vatikan bu çalışmalara engel oldu ama sizler de elitlerden biri olabilirseniz, ölümünüzden sonra kendi dna'nızı klonlatarak birebir kopyanızın tekrar bu dünyaya gelmesini sağlayabilirsiniz. Ölümsüzlüğü sağlamanın başka bir yolu da budur. Her ne kadar sonraki versiyonlarınız (genetik yatkınlık mirası yoluyla) sizin yaşadığınız hayatın neredeyse aynısını yaşayacak olsa da zaman ve çevre değişikliği nedeniyle adaptasyon zorluğu çekecektir. Denemeye değer mi, bence değer.

Ruhun ölümsüz olduğuna inanan biçarelerin ise, maddesel bir dünyadan sonra manevi bir hayat arzulamaları gerçekten bir trajedidir. Bunların yaptığı boşa kürek sallamaktır!

Size şu kadarını söyleyeyim; Bu bilgiler ve daha fazlası bin yıllardan beridir elitlerce biliniyordu. İnsanoğlunun elinde daha nice kadim bilgiler var ama sisteme itaatkar köle lazım olduğundan bu bilgiler gizli tutuluyor. Çünkü bilinci açık insanları sömürmek kolay değildir. Dünyayı kontrol eden ve "TANRININ İŞİNE KARIŞMA!" diyen din simsarları tarafından uygulanan inanılmaz bir baskı ve hipnoz var. Doğal olarak bunlardan bihabersiniz. Size biçilen görev "sistem için doğ, çalış, öl" dür.

Asıl tanrının kendimiz olduğunu bir gün anlayacağız ...

bi uyanabilsek !!! (ercan aldan)
3 Oca 2019 19:57

06/12/2018

Kötülük Mü Daha Cazip Yoksa İyilik Mi ?

Takipçilerim az çok beni yazılarımdan tanır. Gerçek bilgiye ulaşmak için çaba gösteriyorum ve bu esnada öğrenmiş olduklarımı yazıya döküyorum. Fark ettiyseniz hiçbir yazımda %100 şu şöyledir, bu böyledir diyerek kesin hüküm vermedim çünkü bu pisliklerin örttüğü gerçekleri ifşa yolunda hata yapmamaya çalışıyorum.

Her yeni bilgi beyin kaslarımı geliştiriyor ve hep daha fazlasını istiyor. Bilinç eşiği bir kez aşılınca, artık geri dönüş mümkün olmuyor.

Hayatı öğrenmek güzel, gerçekleri öğrenmek güzel ama bu bilinç açılımı bizim gibi sıradan insanların hep sonu oluyor. Lanet olasıca kapitalist baronlar, tüm dünyayı nasıl uyutabiliriz ve nasıl köle edebiliriz diye akla hayale gelmeyecek planlar yapıyorlar. Menfaatine sandığın istisnasız her şey, seni onlara daha fazla esir ediyor. Örneğin; onların araçlarına biniyorsun, onların petrolünü kullanıyorsun, onların şirketlerinde çalışıp, paranı onların bankalarından alıyorsun, onların marketlerinden alışveriş ediyor, onların verdiği tohumları ekip hasat yapıyorsun ve karnını doyuruyorsun. Kim bilir belki de soluduğumuz hava bile onlarındır. Sanki bu dünya onlara ait ve sen bu esaretin farkına varıp isyan etmek istediğinde ise dışlanıyorsun ve buna devam edersen adalet sistemlerini kullanıp seni içeri tıkıyorlar. İsyan; toplum boyutuna ulaşırsa da ellerindeki nükleer silahları kullanıp o toplumu yok edip, yerine yenisini getiriyorlar. Bu da yetmiyormuş gibi bu katliamlar/kıyımlar üzerinden dinler icad ederek, bir korku imparatorluğu yaratıyor ve kitleleri de bu korkuyla yönetmeye devam ediyorlar.

Ya onları yeneceksiniz, ya bu lanet sistemin kölesi olacaksınız ya da bu dünyadan defolup gideceksiniz.

Amacım gerçek bilgiye ulaşmak ve size o bilgiyi sunmaktır. Gerçek bilgi sizi özgür yapar. Sizi yalan yanlış bilgilerle kimse esir alamaz. Bizi gözetleyen ve bu uyanıştan rahatsız olan gözcülerin, beni hasat listesinde üst sıralara eklediklerini biliyorum/anlıyorum/hissediyorum (bu zaten hep böyle olmuştur). Bu lanet dünyada özgürlük için ölmek, iyilerin kaderinde var ama tarih katilleri yazmaz, özgürlüğü için mücadele edenleri yazar ve ben genlerimde kötülük kanı taşımıyorum. Bu zorbalarla tek başıma mücadele edemem. Dünyayı yöneten bu sistemin karşısında bir karıncadan farkım yok ama hepinizde özgürlük bilinci oluşur ve haklı isyanınızı başlatırsanız, savaşın adil olmasını sağlayabilirsiniz. Tıpkı dünya savaşlarında olduğu gibi ve emin olun bu savaşların çıkış amaçları da hep bu özgürlük düşüncesi idi.

Burada ben, dünyayı yöneten ve kitleleri köle olarak kullanan global (hatta evrensel) bir sistemden bahsediyorum. Kimileri bunlarla mücadele etmek yerine köle olmayı/teslimiyeti seçti. Uyumayı seçti. Haliyle kendilerinden sonra gelen nesil de bu sistemin bir kölesi oldu ve şimdi hasat gününü bekliyor ama önceki yazılarımda da belirttiğim gibi ölüp gitmek çözüm değil. Mutlak özgürlük için bu silsilenin bozulması lazım.

Ülkem insanına bakınca, özellikle de kadınlara, "ısrarla bu sömürgeci kapitalistlerin allahına hizmet etmek için insanları sürekli bu lanet sisteme davet ediyorlar. Para baronlarının finansörlüğündeki bu bilinçli insanlar, sistem için bilinçsiz itaatkar köleler topluyorlar. Bu durum beni üzüyor. İnsanlar kötülüğe yığınla akın ediyorlar.

Ben bu yola "cehalet bizi yönetmesin" diye girdim. Kimseden bir kuruş menfaatim yok. Çünkü biliyorum ki cahilin merhameti yoktur (cahil derken okul yüzü görmemişi kastetmiyorum), çoğunluğu ahlaksızdır, yalancıdır ve talancıdır. En önemlisi bilinçsizdirler. Bu yüzden insanlığa verebildikleri tek şey kötülük, korku ve zulümdür. Bunu sizler de görüyorsunuz. Ben işte bu kötülüğe engel olmak olmak için çaba gösteriyorum.

Genelde dini ağırlıklı yazıyorsun diye eleştirenler oluyor. Dinsel de yazıyorum bilimsel de. Çünkü dünyayı bu ikisi yönetiyor. Dünyanın neredeyse tamamı din belasından muzdarip olduğu için dinsel yazılara ağırlık veriyorum. Dediğim gibi, amacım gerçeğin yalandan ayrılmasıdır.
6 Ara 2018 21:16

En çok okunan