test

👇 αklını özgür вırαk / çєmвєrín dışınα çık! 👉

26/09/2020

TORAH'DA CİNSELLİK


Kuran'da detayını bulamadığımız ve sadece 3 ayette (4/43, 4/103, 5/6) geçen "yan yatmak, yakınlaşmak" şeklinde çevirilen جُنُوبِ cunub/cenabetlik kavramının detayını Tevrat'ta bulmuş olmak açıkçası beni yine şaşırtmadı.

Levililer 15/16-18
Eğer bir adamdan meni akarsa, bedeninin tümünü yıkayacak ve akşama kadar kirli sayılacaktır. Üzerine meni bulaşan her giysi ya da deri eşya yıkanacak, akşama kadar kirli sayılacaktır. Bir adam kadınla cinsel ilişkide bulunurken menisi akarsa, ikisi de yıkanacak ve akşama kadar kirli sayılacaklardır.

Hoş Tevrat'ta yer alan sünnet olma ve sünnet olmayana kız vermeme geleneğini/töresini aynen yaşattığımız gibi bunu da burada yazıldığı şekilde yaşatmıyor muyuz?

http://ercanaldan.blogspot.com/2022/02/sunnet-bir-yahudi-gelenegidir.html

Dahası Levililer 18 ve sonraki bölümlerinde "kimler kimlerle cinsel ilişkiye girebilir yada giremez?"in detayları mevcut ve inanın bana neredeyse tümü (bugün bile yaşatılan) Türk Töresi (Torah'ı) ile birebir uyumlu!

E hani biz müslüman Türk idik? Hani yahudilerden farklıydık? Hani marjinal olan bizdik? Laf-ı güzaf! (ercan aldan)

https://incil.info/kitap/lev/15
26 Eyl 2020 15:10 güncellendi

21/09/2020

BENZER BİR SURE GETİRİN!


BENZER BİR SURE GETİRİN!

(١٠.٣٨)
اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰیهُ قُلْ فَاْتُوا بِسُورَةٍ مِثْلِهٖ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقٖينَ
~ ~ ~

Kuranı Kerim Türkçe okunuş:
10.38 - Em yegûlûnefterâh, gul feé'tû bisûratim mislihî ved'û menistetağtum min dûnillâhi in kuntum sâdigîn.

Diyanet Meali:
10.38 - Yoksa onu (Muhammed kendisi) uydurdu mu diyorlar? De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi siz de onun benzeri bir sûre getirin ve Allah'tan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onları da yardıma çağırın.

BUYUR GETİRDİK ...

سورة الطيور
"Kuşlar Suresi"

وَالسَّمَاءِ وَمَا بَنٰیهَا
Ves semâi ve mâ benâhâ
Göğe ve onu bina edene andolsun,

خَلَقَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا
Halegas semâvâti biğayri amedin teravnehâ
Gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı,

اَوَلَمْ يَرَوْا اِلَى الطَّيْرِ فَوْقَهُمْ صَافَّاتٍ وَيَقْبِضْنَ
Evelem yerav ilettayri fevgahum sâffâtiv ve yagbıdne
Üstlerinde kanat çırparak uçan kuşlara bakmazlar mı?

ءَاَنْتُمْ تَخْلُقُونَهُ اَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ
Eentum tahlugûnehû em nahnul hâligûne
Siz mi yaratıyorsunuz onları, yoksa biz mi?

اَوَلَمْ يَنْظُرُوا فٖى مَلَكُوتِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا خَلَقَ اللّٰهُ مِنْ شَیْءٍ
E ve lem yenzurû fî melekûtis semâvâti vel ardı ve mâ halegallâhu min şey'in
Bakmadılar mı göklerin ve yerin melekûtuna, O'nun yarattığı şeylere

وَاِنَّ لَكُمْ فِى الْاَنْعَامِ لَعِبْرَةً
Ve inne lekum fil en'âmi leıbrahe
Hayvanlarda sizin için elbette bir ibret vardır.

Tanrı "ELOHİM/ALLAH" bunları bana az önce vahy etti. Göğü ve kuşları, dünya denen bu tımarhanede biz sıkılmayalım diye kendisinin yarattığını söyledi ve insanların da onlardan ibret alarak; onlar kadar şen, onlar kadar özgür olmalarını istedi!

Ben ikna oldum. de ki; siz de ikna oldunuz mu?

Not: Bu olayın bu kadar abartılacak bir tarafı yok! Bu sureyi bizzat ben kendim oluşturdum. Hem İslam'ın/Kuran'ın dışına çıkmadım hem de başka bir yardımcı da çağırmadım. Emin olun bundan daha güzel metinler var eski arap dili ve edebiyatında. Tek yapmanız gereken bunu Google'da aratmak! (ercan aldan)

21 Eyl 2020 09:41 güncellendi

17/09/2020

COVID'İN NEDENİ ve KESİN TEDAVİSİ


COVID'İN NEDENİ ve KESİN TEDAVİSİ 

Bu hastalık bağışıklığı zayıf olanları götürüyor. Genç yaşlı ölümleri bu yüzden. Canan hoca bu hastalık için bildiğimiz grip gibidir ancak tahribatı giderek artıyor diyor. Kuş gribi oldu domuz gribi, domuz gribi oldu gergedan gribi ... günümüzde dinozor yaşamadığı için bu seferkine COVID deyip geçtiler.

Şaka bir yana virüs aslında aynı virüs ama etkisi giderek artıyor. Nedeni de GDO, Chemtrails ve 5g'nin bağışıklığımızı zayıflatması. Yani evet bu virüs/mikrop elbette bulaşıcıdır. Bizim millet öksürürken yada hapşırırken ağzını örtmediği/örtemediği için maske zorunlu. Yoksa sizi virüsten koruduğu için filan değil. Maske; virüsü kapmayalım diye değil, bulaştırmayalım diye takılıyor bu ülkede.

Kapalı alanlarda durmayın. Yanınızda hapşıran yada öksüren biri olursa o esnada bir müddet o ortamdaki havayı solumayın ve hemen oradan uzaklaşın! Soğuktan korunun. Bol bol limon ve beyaz et ürünleri (balık,tavuk vs.) tüketin ve bol bol temiz hava (çam havası) alın. Protein, c ve d vitamini seviyeniz artarsa bağışıklığınız güçlenir ancak kimyasal ürünlerden kullanmayın. Eğer bu hastalığa yakalandığınızı düşünüyorsanız 1 hafta aç karnına taze eşek sütü tüketin. Bulamıyorsanız ılık taze süte 2-3 diş sarımsak ezerek karıştırıp için. Uzun vadede koruyucu bir kür istiyorsanız her 1lt limon suyuna 20 diş sarımsak ve 2 ince dilim taze (kök) zencefil ekleyip 20 gün beklettikten sonra her gün yarım çay bardağı karışıma su ekleyip için. Hastalığın ilerlediğini düşünüyorsanız (koku ve tat alma kaybı) ve kimyasal ilaç kullanma zorunluluğu oluşmuşsa; katarin forte isimli ilacı, redoxon isimli vitamin takviyesini ve maximus isimli boğaz spreyini kullanabilirsiniz (tabiki doktorunuzun onayından sonra). Başka tedavi aramayın arkadaşlar yok! Bu virüs/pandemi dedikleri zımbırtı gribin gelişmiş bir versiyonudur. Chemtrails ve 5ge ile bağışıklığı zayıflatmalarının bir sonucudur. Belki birçoğunuz farkında değil ama özellikle 2018 sonlarından beri (2019 sonlarından beri değil) bu illetle birlikte yaşıyoruz ve emin olun bu illet her canlıya uğradı. Bağışıklığı güçlü olanlar zatürre yada menenjite çevirmeden geç de olsa bunu bir şekilde atlattılar. Bağışıklığı zayıf olanlar ise hayatlarını kaybettiler.

Benzerlerini geride bıraktığımız yüzyıllarda da yaşadık. İspanyol gribi, rus gribi, çin gribi vs. Bir de veba var ama onun hikayesi biraz farklı. Her bir grip salgınını bir vahşi hayvan ile ilişkilendirmelerini ben komik buluyorum. Misal günümüzde farelerden neden veba bulaşmaz? E çünkü ilacını bulmuşlar, bak sen!

Böyle yapa yapa, üst akıllar dna'mızı boza boza bizleri makaklar seviyesine indirgediler. Tabi bu sayede kendi dna'larını geliştirip onardılar. Onlar level atlayıp süper insan/tanrı seviyesine çıkarken sen ise maymunlar seviyesine düşüyorsun. Ellerinde hasta edici bir bileşen var ve her yüzyılda bir bu bileşeni doğaya salıyorlar yada doğanın böyle bir özelliği var ve bunu çok iyi biliyorlar. Her iki ihtimal de olası. Her seferinde farklı bir isim takıp farklı bir aşı bulduklarını da söylüyorlar. Hepsi düzmece. Yeni dünya sürecine girildi. Ordo ab chao/Kaostan düzen yaratma kuralını uyguluyorlar. Bu süreç 7 senedir. Yarısı gitti. Salgın 2 sene daha sürecek ve milyonlarca daha insan ölecek. Süreç başarısız olursa 3.dünya savaşını çıkartacaklar. Artık checklistlerinde hangi senaryolar varsa (?)

Yukarıda saydıklarımdan en az birini uygulayın ve bu tezgaha gelmeyin. Kırık çıkık dışında doktorlara pek güvenmeyin. 6 ay kadar eczacılık sektöründe çalıştım. İlaç firmalarının eczacılara ve doktorlara verdikleri promosyonları bir görseniz dudağınız uçuklar.

Kocakarı ilaçlarına gülenlere de ben gülüyorum. Köy yerlerinde yaşayanlar ve doktor yüzü görmeyen insanlar 80-90 yaşına kadar nasıl yaşayabiliyor? Bunu hiç sorguladınız mı?

UYANIN!

Dna'larınızı hasara uğratıyorlar hem de kendi isteğinizle! (ercan aldan)

https://www.facebook.com/watch/?v=802442470245851&extid=QlozDQzKHiHikx15

https://drive.google.com/file/d/11ZrMF-bg8CsZDXaABK25kfM1WH__LGx7/view?usp=sharing

17 Eyl 2020 18:00 güncellendi

YARATICI GÜÇ = ELEKTRİK (?)

YARATICI GÜÇ = ELEKTRİK (?)

Önceki yazılarımda vücudumuzda bir tür elektrik akımı taşıdığımızı ve canlılığımızı sağlayanın da bu enerji olduğunu söylemiştim. Sağolsun bir arkadaşım bana bu alttaki videoyu gönderdi. Eğer bu görüntüler doğruysa benim tezim %100 kanıtlanmış oluyor. Bu videoyu izledikten sonra Stanley Miller ile Prof. Harold Urey'in de yahudi mason bilimadamlarından olduğu hususunda şüphe duymaya başladım. Elbetteki elektriğin yaratış bilgisi onlara verilmiş olabilirdi. Bir başkaları bu deney üzerinde yoğunlaşıp yaratılışın sırrına vakıf olamasınlar diye deneyin başarısız olduğunu söylemiş olabilirlerdi.

✍ Alıntı
Diğer deneyler
Bu deney birçok başka deneye esin kaynağı olmuştur. 1963'te Joan Oró, su çözeltisi içinde bulunan hidrojen siyanür (HCN) ve amonyaktan amino asitler üretilebileceğini bulmuştur.[8] Aynı zamanda deneyinde, büyük miktarda nükleotid bazlı adenin ürediğini de görmüştür.[9] Daha sonra gerçekleştirilen deneyler göstermiştir ki, diğer RNA ve DNA bazları da "indirgen atmosfer" ortamında, benzetimli prebiyotik kimyasal tepkimeyle elde edilebilir.[10]

Miller-Urey deneyinin yapıldığı dönemde Yaşamın Kökenine ilişkin benzer elektrik boşalımı deneyleri yapılmıştı. 8 Mart 1953 tarihli The New York Times gazetesinde yayınlanan "Looking Back Two Billion Years" (İki Milyar Yıl Geriye Bakmak) isimli makale, Mayıs 1953'te Miller "Science" dergisinde akademik makalesini yayınlamadan önce, Wollman (William) M. MacNevin'in Ohio State Üniversitesi'ndeki çalışmasını anlatır. MacNevin 100,000 voltluk kıvılcımları metan ve su buharından geçirip "incelemesi çok zor olan" "katı resinler" elde etmekteydi. Aynı makalede MacNevin'in dunyanın ilk dönemlerine ilişkin deneyleri de anlatılmaktaydı. Bu deneylerden elde ettiği sonuçları bilimsel makale olarak yayınlayıp yayınlamadığı bilinmemektedir (wiki).
✍ Alıntı

Bu deneylerin devamı sağlanıp, konu üzerine yoğunlaşıldığında, yaratılışı gerçekleştirenin görünmez arap tanrısı değil bir tür elektrik enerjisi olduğu %100 kanıtlanmış olacaktır.

Bu bağlamda DİN'i bir korku aracı olarak kullanan yahudi masonlar, bu gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek için BİLİM'i de sınırlandırmış olabilirler mi? Bence olabilir. Çünkü kapitalizme hizmet eden bir çok teknolojik buluşa imza atan ar-ge'lerin arkasında Rockefeller ve Rothschild gibi yahudi para baronları var ve para ile her şeyi satın alabiliyorlar.

https://www.facebook.com/ScienceNaturePage/videos/1247764342022488/

17 Eyl 2020 21:51 güncellendi

16/09/2020

666 İNSANIN SİMGESİDİR!


666 İNSANIN SİMGESİDİR!

Yerden Çıkan Canavar

İncil Vahiy
11 Bundan sonra başka bir canavar gördüm. Yerden çıkan bu canavarın kuzu gibi iki boynuzu vardı, ama ejderha gibi ses çıkarıyordu. 12 İlk canavarın bütün yetkisini onun adına kullanıyor, yeryüzünü ve orada yaşayanları ölümcül yarası iyileşen ilk canavara tapmaya zorluyordu. 13 İnsanların gözü önünde, gökten yere ateş yağdıracak kadar büyük belirtiler gerçekleştiriyordu. 14 İlk canavarın adına gerçekleştirmesine izin verilen belirtiler sayesinde, yeryüzünde yaşayanları saptırdı. Onlara kılıçla yaralanan, ama sağ kalan canavarın onuruna bir heykel yapmalarını buyurdu. 15 Canavarın heykeline yaşam soluğu vermesi için kendisine güç verildi. Öyle ki, heykel konuşabilsin ve kendisine tapmayan herkesi öldürebilsin. 16 Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin sağ eline ya da alnına bir işaret vurduruyordu. 17 Öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını ya da adını simgeleyen sayıyı taşımayan ne bir şey satın alabilsin, ne de satabilsin. 18 Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı 666’dır.

****************************************

Buradaki kilit kavramlar: yerden çıkan canavar, ejderha ve ateş püskürtmesi, canlanan heykel, insanların işaretlenmesi ve insanı simgeleyen 666 sayısı.

Sizler 666'yı şeytanın simgesi olarak biliyordunuz değil mi? Ben de şeytan denilen şeyin aslında insan olduğunu yılan/ejderha tarafını temsil ettiğini, gök/ışık tanrısına isyan edip yenilerek cennetten sürüldüğünü söylemiştim hatırlarsanız. Yani aslında olağanüstü mistik bir olay yok ortada. Bu dünya tarlasında yaşayanlar Adem - Eşi ve Lilith'in (yılanın) çocuklarıdır. Dolayısı ile hepsi birden lanetlenmiş sayılıyorlar ve bu yüzden işaretlenip ayıklanmaları gerekiyor. Ayıklananlar kurtarılıyor, geri kalanlar ise hasat ediliyorlar.

İşte bu yüzden sistemin başındaki yüce zat diyor ki;

Elmalılı Meali Sadeleştirilmiş 1:
32.13 - Eğer dilemiş olsaydık, herkese hidayetini verirdik; fakat tarafımdan şu söz verildi: «Elbette ve elbette cehennemi bütün cin ve insanlardan dolduracağım!»

Yani ne yaparsanız yapın, ağzınızla kuş tutsanız bile faydası yok. Topyekün gideceğiniz yer istisnasız Cehennemdir. Ben elbette ki bu klasik cehennem olgusuna inanmıyorum ama varsa bile girmemek için de çabalamıyorum, çünkü nasılsa istisnasız herkes oraya girecek diye ferman vermiş gökteki babamız!

Size hep diyorum ya ânı yaşayın diye. Sevin, sevilin, sevişin diye. Bu dünya tarlasında bize kâr kalacak olan sadece güzel an(ı)larımız olacaktır. Ölünce iş bitmiştir. Sonrası sonsuz hiçlik/sonsuz karanlıktır. (ercan aldan)
16 Eyl 2020 19:47 güncellendi

PARMAK UCUNDAN MUCİZE ÇIKARMAK (?)


PARMAK UCUNDAN MUCİZE ÇIKARMAK (?)

Parmak ucu diye çevrilen kelime بَنَانَهُ olup 75/4'te "Bilakis biz O'nun parmak uçlarına varıncaya kadar her tarafını tam tekmil bir surette düzeltmeye ve onu önceki vaziyetine döndürmeye güç yetirir olarak onun kemiklerini bir araya getireceğiz" mealinde kullanılır. Bu tabir, yani parmakların düzeltilmesi, yerleştirilmesi; bedenin tam bir şekilde terkip edilmesinden kinaye (üstü kapalı / mecaz) dir. Aynı kelime 8/12'de geçmekte وَاضْرِبُوا مِنْهُمْ كُلَّ بَنَانٍ ve "vurun bütün parmaklarına" şeklinde çevrilmektedir. bu ayetlere bakarak sadece "PARMAK İZİ"ne vurgu yapıp kuranın bir mucizesiymiş gibi göstermek son derece absürttür. Parmak ucunu bir bütün olarak değerlendirmek gerekmez mi? Parmak ucunda "kemik, tırnak, sinirler ve damarlar" da bulunmakta iken neden ısrarla parmak izine vurgu yapılır ki? İrisler de her insana özel olduğu halde, aynı ayette neden ondan bahsedilmez? Ayet parmak izini kastediyor olsaydı parmak kelimesi أصابع esbae, علامات alameth kelimesi ile birlikte kullanılırdı.

"Biz Kuran'da hiç bir şeyi eksik bırakmadık (6/38)" ayetini haklı çıkarmak için her olaya "bu zaten kuranda vardı" demenizi anlıyorum ama Kur'an gerçekten EKSİK! :)

Buyrun işte kanıtı!

http://ercanaldan.blogspot.com/2022/04/biz-kitapta-hicbir-seyi-eksik.html

(ercan aldan)
16 Eyl 2020 18:02

ATEİZM ve İSLAM YANILGISI

ATEİZM ve İSLAM YANILGISI
(Gerçek her zaman doğru cevaptır)

Ateistlere göre hayat tesadüf/olasılıklarla oluşmuştur. Detaya girmeyeceğim. Yalnız gözden kaçan önemli bir şey var. Her olasılık başka bir olasılığı doğurur. Her başka olasılık da yine başka bir olasılığı ... Bu bir kısır döngü halini alır ve sürer gider. Bu metot bizi gerçeğe götürmez. Gerçek/doğru bir tanedir ve GERÇEK HER ZAMAN DOĞRU CEVAPTIR. Gerçek değişmez ve değiştirilemez ancak büyü/sihir ile bize değişik varyasyonları gösterilir yada yalan ile üstü örtülebilir (örtbas edilebilir). Sonuç itibari ile gerçek/doğru tektir ve orada olduğu gibi keşfedilmeyi bekliyor. 

Gerçek orada bir yerlerde! (The X files)

Ateistler sırf yahudi/arap tanrısı elah/elohim/el-ilah/allah'ı haklı çıkarmamak için hep bu olasılıklara güvenirler ve onlarca tez ortaya sürerler. En komiği de büyük patlamadır (kambriyen). Tüm canlılık bu patlamadan sonra ortaya çıkmıştır. İyi de arkadaş patlayan bu şey nasıl ortaya çıktı? Birdenbire ortaya çıkmaya mı karar verdi? O ana kadar neredeydi? Ne iş yapıyordu vs. gibi sorular sorduğumuzda mantıklı bir cevapları yoktur. Hep bir kısır döngü! Birden bire oluvermiştir işte.

Tıpkı müslümanların savunduğu big bang (büyük patlama) olasılığı gibi. Onlara göre de Allah hiçlikten çıkıp, bu büyük patlamayı gerçekleştirmiş ve hayat bu patlamadan sonra başlamış falan filan. İlginç değil mi? Birbirine zıt iki grup, aynı olmasa da birbirine benzer iki olasılık üzerinden gerçeğe ulaşmaya çalışıyorlar. Peki ulaşabildiler mi? Tabi ki hayır. Çünkü gerçek bu değil!

Hiçlikten var olmaz. Bir şeyin var olabilmesi için var olan başka bir şeyi kullanması gereklidir (canlı yada cansız farketmez). Müslümanlara göre allah kendisi yoktan/hiçten var olmuştur. Bu cevap yanlıştır. Çünkü böyle bir şey ne fiziken ne de mantıken mümkün değildir. Hiçlik durağandır ve sonsuzdur. Onu harekete geçirecek bir etki/tepki olmadığı sürece sonsuzluk içinde tek ve durağan kalmaya devam edecektir. İşte bu sonsuz durağanlık içinde bir etki/tepki oluşmuş olmalı ki allah ortaya çıkmış olsun. Bu durumda onun da bir yaratanı olduğu durumu ortaya çıkar ve o yaratıcının da bir yaratanı olduğu ve o yaratıcının yaratıcısının da bir yaratanı olduğu ... işte bu da başka bir kısır döngüdür ve gerçek cevap bu da değildir?

Peki gerçek nedir?

Gerçek şudur. Bu dünya bir labaratuvardır. Bir tarladır. Bir çemberle kuşatılmıştır. Sonsuz boşluk/hiçlik içinde dönen koskoca bir top değildir. Bu çok mantıksız. Bunun mümkün olabilmesi için dünyanın komple demir ve evrenin/zeminin de komple bir mıknatıs olması gereklidir ki bu döngüyü kim nasıl başlattı o da bir muamma? Tesadüfen mi? Hiç sanmam! Neyse konumuz bu değil. Ben dünyanın bir tarla olduğunu düşünüyorum. Bu tarlayı ve içinde bulunan tüm canlı ve cansızları tasarlayan bir birim (konsey) var. Kuran'da bu; yüce meclis (mele-i ala olarak geçiyor) Bu birimin başında ultra zeki insansı varlıklar var. Kimileri onlara uzaylı diyor. Bu kısmen doğru ama eksik. Dünya tarlasında her ne olup bitiyorsa bunların eliyledir. Tıpkı Westworld dizisinde olduğu gibi (bu arada o seriyi mutlaka izleyin, gerçeğe en yakın cevap o dizidir).

Akıllı bir tasarım var evet ve bunu tasarlayanlar ultra zeki insansılardır. Tıpkı bizler gibi ama bizden daha daha üstün. Sanırım tüm dna kodonları da açık. Bin yıldan fazla yaşayabilenleri var. Arada bir bazen bizlerin arasına girip, normal insanların mucize diye nitelendirdiği şeyleri gerçekleştiriyorlar. Misal körü iyileştirmek yada ölüyü diriltmek vs. gibi. Sıradan insanlar ise buna bir anlam veremeyip onlara tapınmayı seçiyorlar. Böylece ortaya din denilen olgu çıkıyor (Bknz. Kuran Araf 143, Bakara 259, İncil Mika 1/1, Tevrat Hezekiel).

Bu üst akıl insansılar o kadar zekiler ki kendi dna'larını düzenleyebiliyor ve başka canlılara aktarabiliyorlar. Bu sayede aynı kromozom alt yapısına sahip birçok canlı çeşidi yaratabiliyorlar. Köken tek/aynı.

Peki amaç ne?

Elbetteki onlara hizmet! Hem bedenen hem de manen. Bizi bizden çok iyi tanıyorlar. Bizlere yükledikleri komut: Üre, doğ, yaşa (hizmet et) ve öl. Kimse bu sistemin dışına çıkamıyor. Çıkmak isteseler de bir şekilde yok ediliyorlar (Lut kavmi/homosexüellik). Sana çizilen çemberin içinde sana verilen görevi (yaşamı) layıkı ile yerine getirmeni istiyorlar.

Sen yaşamalısın ki onlar seni daha fazla inceleyebilsin. Seni incelesinler ki, senin zayıflıklarını öğrenerek kendileri daha da güçlenebilsin. Sen onların en baz dna'sını taşıyorsun. Eskiden daha güçlü idin ve onlar gibi binlerce yıl yaşayabiliyordun ama onlara karşı bir isyan çıkarınca senin dna'nı kısıtladılar ve seni başka yerlere sürdüler (cennetten kovulma).

Sen çalışmalısın, daha fazla altın elde edebilmek için çalışmalısın ki bu dünyada en geçerli ve hiç değer kaybetmeyen bu süper iletken madenden oluşan materyalleri ile hem kendi varlıklarını hem de dünyadaki gözcülerinin devamlılığını sağlayabilsinler.

Ölmek yasak! Cinsel hazları size ölesiniz diye değil üreyip çoğalasınız diye verdiler. Hayvanlara da öyle. Onlar senin için üreyip çoğalacak sen de sahiplerin için. Tüm dinlerde ölümü (cinayet/intiharı) bu yüzden haram ettiler ama zamanı gelince ve üreyip çoğalma işi kontrolden çıkınca ve de yeterli altın stoklanınca zaten onlar toplu olarak kitleleri imha edecekler. Böyle bir donanıma ve teknolojiye sahipler. 3-5 intihara yada cinayete ses çıkarmazlar, 3-5 eşcinsel evliliğe de ses çıkarmazlar ancak bunlar kitlesel bir harekete dönüşürse emin ol hepsi birden arenaya doluşurlar (İsa zamanında olduğu gibi bkz. İncil Vahiy).

Büyük uyanışlar ve büyük oluşumlardan çok korkuyorlar. Bunları büyümeden engellemek için dünyadaki görevlilerini devreye sokuyorlar (din ve siyaset adamları). Başarılı olamazlar ise bilim insanlarını ve buluşlarını kullanıyorlar. Kitle imha silahları ile o toplumları yok ediyorlar (bkz. kavimlerin helakı).

Evet sizin allah diye taptığınız tanrı da bu sistemin bir parçası. Kimi ona zeus dedi, kimi odin, kimi yahwe, kimi elohim, kimi Jesus, kimi Jupiter kimi de allah. Her birinin ortak noktası yaşamın kaynağı olan elektrik ve manyetizmaya hükmedebiliyor oluşları idi. Bu gücü kullanarak yaratabiliyor, öldürebiliyor ve onarabiliyorlardı. Bunlardan çok sayıda var. Sizi biz yarattık derken çoğul konuşmalarının sebebi de buydu ve işte bu yüzden ilk zamanlarda (ilk insanlar arasında) çok tanrıcılık yaygın idi.

Peki şimdi en can alıcı soruyu soralım mı?

Bizi bunlar yarattıysa onları kim yarattı? Bak bu sorunun cevabını henüz bilmiyoruz. Şimdilik sadece olasılıklar üzerinden ilerleyebiliyoruz. Belki de gerçekte böyle bir senaryo hiç yoktur. Belki de onların yaşam hikayesi çok farklıdır. Belki onlardaki üreme çok farklıdır. Belki de üreme diye bir olguları yoktur. Belki onların yaşamı da farklı bir sistemde farklı yöntemlerle başlatılmıştır vs. Dediğim gibi şimdilik cevabını kimse bilmiyor ve "gerçek" keşfedilmeyi bekliyor. İncil'de söylendiği gibi "gerçeği bildiğimizde özgür olacağız".

Düşünün ve araştırın. Büyük resmin bu olduğunu göreceksiniz ve bana hak vereceksiniz! (ercan aldan)
16 Eyl 2020 12:30 güncellendi

EVRİM BUNU AÇIKLAYABİLİR Mİ?


EVRİM BUNU AÇIKLAYABİLİR Mİ?

Ruh denilen şey bir çeşit elektrik enerjisidir. Canlı cansız herşeyde var olan bu enerji Kirlian tarafından da ispatlanmıştır. Yaşamın kaynağı elektriktir. Ruh = elektrik, tanrı da ona hükmedendir. Bu yüzden odin ve zeusa tanrı denildi. Tesla da öyle idi ama tektanrıcı yahudi istihbaratı bunu kabullenemezdi. Urey miller deneyi de aynı istihbarat tarafından bilinçli olarak sonlandırıldı. Yeni bir şey var etmenin sırrı şu 3 kaynağın bilinçlice kullanımına bağlı. Su, ışık ve elektrik. Bu yüzden kuranda tanrı için "daha sizin bilmediğiniz nice şeyleri yaratır" denilmektedir. Yani şu an bile farklı değişik canlı türleri yaratılmakta ve doğaya salınmaktadır. Her birinin bir yaratılış amacı vardır ve üstleneceği görev dna'sına kodlanmıştır. Hiç biri normal süreçte bu kodun dışına çıkamaz. Dışarıdan zorlayıcı bir müdahale olmadıkça örneğin bir karınca yiyen karıncayı, bir arı kuşu da arıyı bırakıp başka böcekleri yemeyi tercih edemez. Yada bir köpek, köpeği bırakıp da kedi ile çiftleşmeye karar veremez. Çünkü yaşamın amacı devamlılığı sağlamaktır. Bakteriler bitkilere, bitkiler hayvanlara, hayvanlar insanlara, insanlar da üst akıl insansılara (tanrılara) hizmet etmek zorundadır. Üreme içgüdüsü ve hazzı laf olsun diye canlılara verilmedi. Bu husus evrim ile açıklanamaz. Açıklayabilen varsa buyursun! En kısa yoldan niçin östrojen seviyelerinin 30-400 pg/ml, testosteron seviyelerinin de 300 -1,200 ng/dl aralığında olması gerektiğini ve eğer bu seviyelerin altına düşerse nelerin olacağını yada olamayacağını evrim ile açıklamaya çalışsınlar. Evrim bu hassas dengeyi kendi başına nasıl belirleyebilmiştir?

-ki bu hassas denge bozulursa yaşam/canlılık devam edemez! (ercan aldan)

https://onedio.com/haber/bilim-insanlari-2019-yilinda-71-yeni-tur-kesfetti-onlardan-bazilarina-yakindan-bakmak-ister-misiniz-891758

16 Eyl 2020 11:49 güncellendi

14/09/2020

Allah'ın Eli (?)


Diyanet Meali:
38.75 - Allah, "Ey İblis! Ellerimle yarattığıma saygı ile eğilmekten seni ne alıkoydu? Büyüklük mü tasladın, yoksa üstünlerden mi oldun?" dedi.

Bana göre ve daha başka birçok mealci ve tefsirciye göre yed = el demektir. Genel sözlüklerde de öyle. 5/64'te de "el" anlamında kullanılmıştır.

Kendilerini alim sanan bazı bükücülere göre yed = güç demekmiş,

Eğer güç demekse, "güçle ve/veya gücümüzle yarattığıma" ... anlamı çıkar. Yani demek ki insanın yaratılması için tanrı epey bi zahmet çekip güç harcamış, bu doğru mu?

Doğru diyenler şu ayetle çelişir,

Diyanet Meali:
40.57 - Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler.

Demek ki neymiş? Ayette geçen yed = el demekmiş. Yani fiziksel bir el. Yani bunun bükülecek bir tarafı yok! En üstte verdiğim ayete göre Kuran'daki yaratılışta Allah; "ellerimle yarattığıma 
لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَیَّ " diyor. Gayet açık ve net! 

Bu hikayenin aslının Mısır tanrılarından olan Khnum'un yaratma hikayesi olma olasılığı yüksektir. Zaten Kuran'ın geneli özellikle Mısır tarihini anlatır. Yani bunun abartılacak ve bükülecek bir tarafı yok! (ercan aldan)

https://dusunvekalk.com/camurdan-yaratilis-uzerine/
14 Eyl 2020 13:13 güncellendi

Allah'ın Baldırı (?)

Sak سُوق seq/suq = bacak/baldır demektir ... Tüm genel sözlüklerde ve çevirilerde bu anlamda kullanılır. Üstteki hadislerin orjinalinde (yekşifu rabbuna an sak-ın) ve Kuran'da da yine bu anlamıyla kullanılır. Şimdi hemen hadisler uydurma filan dediğinizi duyar gibiyim peki ya ayetler?
68/42, 75/29 ve 27/44'de de bacak/ayak/baldır şeklinde kullanılmıştır. Özellikle 27/44'e dikkat edin! Ayette "Belkıs'ın bacaklarından" bahsediliyor. Demek ki neymiş? Allah; bacakları olan fiziksel bir varlıkmış. (ercan aldan)

14 Eyl 2020 12:53 güncellendi

21 Gram Yalanı


Ruh bilinçtir, akımdır, can kaynağıdır. Hayalet türevi uçuşan bir saçmalık değildir. Bilgi ruhta değil dna'da kayıtlıdır. Bu bilgiyi işleyen de beyindir. Beyin görevini yapamazsa bitkiden bir farkın kalmaz. Bilinç gitti mi iş bitmiştir. Ölünce 21 gram eksildiğimiz hususu palavradır.
14 Eyl 2020 12:25 güncellendi

Ses ve titreşim


“Eğer evrenin gizemini anlamak istiyorsanız; enerji, frekans, titreşim yasalarıyla düşünün.” Nikola Tesla.

Belki de evren dediğimiz şey; durgun ve ıssız karanlık bir denizde oluşan ses/titreşimin bir eseridir. Ses ve titreşim; kaostan düzen çıkartabiliyorsa o halde bu kaotik evrende düzenli bir hayatı var eden de bu ses ve titreşimdir diyebilir miyiz?

Kuran'daki "o ol deyince her şey oluverir" ayetinin manası da sanırım bu ve bunu yapan da sanırım bizleriz. Yani insanlar!

Peki ya hiç bir şey aslında yok ise? Bunu bizler var ediyor olabilir miyiz? Doğmadan önce ve öldükten sonra sonsuz karanlığa yani hiçliğe karışıyoruz. Hiçlik bir bakıma yokluk demek değil midir? Ölü yada doğmamış biri için hayat (yani varlık) hiç bir şey ifade etmez ki! Bunu bir düşünün ...
14 Eyl 2020 13:44

Zelandiya (Yeni dünya)


Daha önce dünya yada ekseni yer değiştiriyor olabilir demiştim. Amerika'daki hortum ve kasırgalar artık Avrupa, Afrika ve Asya'yı da vurmaya başladı. Ekvatordaki sıcaklıkların bir benzeri geçtiğimiz sene Rusya'yı vurdu. Şimdi de sıcak çöl Arabistan'ı kutup soğuğunu yaşamaya başlamış.

Eğer Dünyanın şarkülü kaymadıysa, daha önce sözünü ettiğim (bize mars diye yutturulacak olan) yeni kıtayı devreye soktular. 


Bu yüzden güneş ve ayın yayılım/etki alanı genişledi yahut değişti. Yakında çıkar kokusu (?)


14 Eyl 2020 13:40 güncellendi

Transhümanizm (Süper İnsan)


Dna'nda ne kodlanmış ise onu yaşarsın!

Şimdiki yeni dünya düzeninde yapay rahimlerde yaratılan, yapay dna'lı, yapay zekalı insanları kullanabilirler. Tıpkı matrix filmindeki gibi. Yani 4.boyut insanı gibi düşünün. Daha duygusuz, daha zeki, daha acımasız ve daha güçlü ancak sistem için daha itaatkar bir yapıya sahip.

Nüfusu 500 milyona indireceğiz diyerek iyimser bir tablo çiziyor olabilirler. Eğer bu süper insan projesi başarılı olursa, dünyada tek bir insan sağ bırakmayacaklardır. Belki de Nuh tufanı ile 2.boyut ilkel insanları (neandertalleri) temizleyerek bizim gibi 3.boyut insanları (sapiens) yerleştirmişlerdi. Şimdi ise önümüze (ufak bir dna modifikasyonu ile) daha az enerji ile daha fazla hizmet edebilen farklı dna ve yapıya sahip 4.boyut insanları (transhümanist) sahneye çıkarabilirler. Sistemin devamlılığı için, altın işçiliği yapabilen itaatkar kölelerin de olması şarttır. Eskiden beden gücü ile çıkarılıp işlenen altın, yeni dünyada; daha gelişmiş insan ve daha gelişmiş bir teknolojik güç kullanarak çıkartılıp işlenmesi sağlanabilir.

Dünya yetersiz filan değil. Sıradan insanlar köle olarak kullanılırken üst akıllar da seviye atlıyorlar. Bizleri aynı zamanda bir deney faresi olarak kullanıyorlar. Bu döngünün farkında olanlar başka habitatlara kaçmanın planlarını yapıyorlar. Kaçabilenler gerçekten özgür olacak! Kalanlar ise bu kısır döngüyü devam ettirecek :( (ercan aldan)

14 Eyl 2020 13:34 güncellendi

HAC ve KABE (GERÇEKTE) YAHUDİLERİN Mİ ???

HAC ve KABE (GERÇEKTE) YAHUDİLERİN Mİ ??? 🤔

Yahudilerin sabah ibadetinde kullandıkları bu siyah küp
size neresini çağrıştırdı?

Evet, aklınıza ne geldiğini tahmin edebiliyorum.Zira gelmemesi mümkün değil. Fakat, İslam alimleri neden şimdiye dek bunu hiç sorgulamadılar?

Gerçeği söylemek gerekirse çoğunun bundan haberdar olduklarını dahi sanmıyorum.

Bu siyah küpün adi Tefillin.

Kelimenin gerçek etimolojik kökenini yahudiler bile tam olarak bilmiyorlar.

Fakat bu küpün başlarına ya da kollarına takılmasının kendilerine Tevrat tarafından buyrulduğunu iyi biliyorlar.

Peki ya neden?

Bu iki kutucuktan oluşan siyah küp, Yahudilerin Mısır'daki esaretten kurtuluşlarının simge ve anısı olmayı da temsil etmekte.

Bu küpün içerisinde Tevrat'tan dört ayet yer almakta.Bu ayetlerden biri yaratıcının tekliğine, biri buyruklarına uymaya, biri buyruklarını aktarmaya, biri de esaretten kurtulmaya işaret ediyor.

Bu küp, kadim kıbleleri Kabe'ye dönük olan Yahudilerin şükrünü temsil ediyor gibidir. Firavun'dan kurtulan Yahudiler,Hz.İbrahim'in yeniden ortaya çıkardığı Kabe'yi görünce gözyaşı döktüler ve orada ilk gözyaşını da Hacer dökmüştü ve bugün Bekke/Mekke (Beka olarak) kelimesi onlar için Gözyaşı Vadisi'ne de işaret eder. İşte sol kol ve başlarına taktıkları bu küp,Hz. İbrahim'in Kabe ile yükselttiği değerleri ifade ediyor dersek, çok mu yanılmış oluruz?

Yahudiler Tevratı tahrif etmekle bu değerleri ve Kabe'yi unuttular. Ama siyah küpü hala baş tacı ediyorlar. Neye işaret ettiğini bilmeden. (ALINTI)
14 Eyl 2020 13:27

Mini buzul çağı


2307 Winters Dream filminin ilk 15 dakikasının benim bazı teorilerimle neredeyse birebir uyumlu olduğunu görünce açıkçası çok şaşırdım. Buna benzer durumlarla birçok kez karşılaştım, hatta "yaşadığın şey algıda seçicilik" filan dediler. Bence alakası yok. Bu tamamen farkındalık ve idrak meselesi ve sanırım biraz da zihin kontrol var işin içinde. Açıkçası şu an şaşkınım. Sanki birileri gelecekte olacak olanları bizim zihnimize telkin ediyor.


Ayrıca bu film olası kıyamet/hasatın buzul çağı şeklinde olacağının da ipuçlarını veriyor. Şu sıralar "mini buzul çağı"na boşuna vurgu yapmıyorlar sanırım. Film deyip geçmemek lazım! Var olan bir teknolojiyi bize bilim kurgu diye yutturuyor olabilirler. 80'li yıllarda yayına giren geleceğe dönüş serisindeki geleceğe dair atfedilen buluşların neredeyse tamamı gerçekleşti (!)
14 Eyl 2020 13:24 güncellendi

İncil gerçekten kutsal bir kitap mı (?)

Luka 8-12 İsa, “Sakın sizi saptırmasınlar” dedi. “Birçokları, ‘Ben O’yum’ ve ‘Zaman yaklaştı’ diyerek benim adımla gelecekler. Onların ardından gitmeyin. Savaş ve isyan haberleri duyunca telaşlanmayın. Önce bunların olması gerek, ama son hemen gelmeyecek.” Sonra onlara şöyle dedi: “Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak. Şiddetli depremler, yer yer kıtlıklar ve salgın hastalıklar, korkunç olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak. Ama bütün bu olaylardan önce sizi yakalayıp zulmedecekler. Sizi havralara teslim edecek, zindanlara atacaklar. Benim adımdan ötürü kralların, valilerin önüne çıkarılacaksınız.

Acaba diyorum sırf bu kehanetler gerçekleşsin diye fitili ateşleyip dünya savaşlarını mı başlattılar?

Luka 25-28 “Güneşte, ayda ve yıldızlarda belirtiler görülecek. Yeryüzünde uluslar denizin ve dalgaların uğultusundan şaşkına dönecek, dehşete düşecekler. Dünyanın üzerine gelecek felaketleri bekleyen insanlar korkudan bayılacak. Çünkü göksel güçler sarsılacak. O zaman İnsanoğlu’nun bulut içinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. Bu olaylar gerçekleşmeye başlayınca doğrulun ve başlarınızı kaldırın. Çünkü kurtuluşunuz yakın demektir.”

Bir de şu Norfolk alayının başına gelenler var tabi. Bulutlar içinde gelenler (?) Buraya dikkat edin. Norfolk olayı gerçek ise o zaman bu İncil ayetleri de gerçekleşmiştir demektir ve bu ayetler aynı zamanda gökten gelenlerin (yani benim iddia ettiğim şekilde) üst akıl insansılar olduğunu teyit etmiş olur.

http://www.bilinmeyen.com/node/255

Kertenkele, yılan, ejderha vs. hayvan filan yok yani!

Eğer tüm bunlar doğruysa İncil'in bu kısmı aynen gerçekleşmiş oluyor. 100 yıllık ateşkes imzalanınca süreç sekteye uğramış. 2023'e yakın alametler yeniden yaşanmaya başladı. Üst akıllar ya bu sahneleri yaşatmak ve İncil'in kehanetlerini doğrulamak için dünyanın ayarları ile oynamaya başladılar ya da İncil gerçekten kutsal bir kitap (?) 🤔 (ercan aldan)

14 Eyl 2020 13:19 güncellendi

13/09/2020

İRİ GÖZLÜ EŞLER (İNDİGO İNSANLAR)

 

İRİ GÖZLÜ EŞLER (İNDİGO İNSANLAR)

Daha önce şu uzaylı konularının illüminati kartlarında yer almasından dolayı, uzaylı istilalarının bir kumpas olabileceğini söylemiştim.


İllüminati: aydınlık, ışık demektir.

Haktan Akdoğan tüm mesajlarını "ışık sizinle olsun, ışık ve sevgi ile kalın, ışıltınıza sahip çıkın" vs. sözler ile tamamlar.

Kimdir bu Haktan Akdoğan? Geçimini neyle sağlar? Mesleği nedir? Kazancı nedir vs.

https://www.biyografi.net.tr/haktan-akdogan-kimdir/

Biyografisinde de görüldüğü üzere Amerika ile çok içli dışlı olan birisi ve muhtemelen küresel illüminati örgütünün de bir üyesi (zaten söylemlerinden de bu anlaşılıyor).

Benim ilgimi çeken şey, söylemlerinden çok bu 2 resim oldu. Alita filmini hatırlayınız. Yapay zeka + insan karışımı kızın gözü de böyle iri idi. İri gözlerin daha modern ve daha gelişmiş bir görünüm kattığı gerçek. Demek ki insanlardan gizli yapılan genetik deneyler sonucu, uzaylı istilası diye tepemize gönderecekleri insansıların yeni görünümü bu şekilde olacak ve bence bu Haktan akdoğan ve onun gibi olan diğer ajanların görevi de, dünyayı böyle bir uzaylı istilasının olacağına inandırmak. Demem o ki bu resim rastgele çekilmiş bir resim değildir!

Arkadaşlar lütfen olaya geniş bakın! Uzaylı yaratık (E.T) filan yok. Geçit, kapı dedikleri şeyler de başka kıtalara açılan kapılar olsa gerektir. Daha önce de söylediğim gibi, bizi melezleyenler ve yönetenler; ya yer altında, ya buzulların ötesindeki başka kıtalarda ya da Ay'da bulunmaktadır.

Evet 2023-2024'te bir uzaylı istilası olacak. Buna hazır olun ama gelenlerin bizlerle aynı dna'ya sahip fakat (belki de) tüm kodonları açık indigo gençler olduğunu görürseniz şaşırmayın! Onlar önceden işaretlenmiş/seçilmiş zengin elitlerini yeni cennetlere/kıtalara taşırken, geriye kalan sıradan insanlar sanırım hasat edileceklerdir.

Diyanet Meali:
52.20 - (19-20) Onlara, "Dünya'da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için" denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir.

Kimbilir Haktan Akdoğan gerçekleri itiraf eder mi ki? (ercan aldan)
13 Eyl 2020 22:22 güncellendi

64 Kodon

 

2012 fenomeni hakkında yazmış olan ve yeryüzünün manyetik kutuplarının tersine döneceği iddiasıyla ortaya çıkan Yeni Çağ (New Age) edebiyatının Amerikalı yazarı Gregg Braden‘e göre; DNA‘mızdaki 64 kodonun sadece 20’sine sahibiz. (Kodon: Bir DNA veya RNA molekülünde birlikte bir genetik kod birimi oluşturan üç nükleotid dizisi.) Biri, “Neden yaratılışın kaynağı, DNA‘nın birçok özelliğini kapatarak genetik yeteneklerimizi sınırladı?” diye sormalı (ALINTI).

20 kodonu aktif sıradan insanların, 64 kodonu açık "tanrı insanları ve yeteneklerini" çözebilmeleri mümkün değildir. Öncelikle tüm kodonları çalıştırabilmenin yollarını aramalısınız.

Boşuna demiyoruz "sevin, sevilin ve sevişin" diye. Bunlar bir başlangıç olabilir, dna'nızı onarabilir ve yükselebilirsiniz. Bu karamsarlıktan ve negatiflikten kurtulup, tanrısal yeteneklere sahip olabilirsiniz ...

Dini ve siyasi çatışmaları bir kenara bırakıp özünüze dönün, kendinizi keşfedin, siz değişirseniz herkes değişir!

Aşağıdaki yazıyı dikkatlice okuyun, ne demek istediğini anlamaya çalışın ve sabırla bekleyin!

Farkı fark edeceksiniz ...

http://www.kosulsuz-sevgi.com/dna/dna-ve-kuantum-deneyleri/
 
13 Eyl 2020 22:19 güncellendi

TANRI ÖLDÜ!


TANRI ÖLDÜ!
(Okumanızı tavsiye ederim)

Daha önce "RA"nın mecazi görmek anlamında Kuran'da birçok ayette kullanıldığını söylemiştim (bkz. 6/76,11/70, 20/10 vs.) İlginç olan şu ki neredeyse hepsi Mısır ile ilgili kıssalarda kullanılmış. Sanırım her şeyi gören göz (RA'nın gözü) kavramının bununla bir ilgisi var.

Aynı zamanda bir konuda daha emin oldum ki, Kuran'ın korkmamızı istediği tanrılar, Mısır tanrılarıdır. Ayrı ayrı isim vermek yerine "O" anlamına gelen الله allah/el-lehu kelimesi kullanılır. Kavimleri helak edenler de onlardır. Gelişmiş teknolojilerine ve gelişmiş silahlarına ait izler Mısır'daki Abydos tapınağının duvarında çizilidir.

Mısır tanrıları öylesine güçleniyorlar ki, her fethettikleri ülkenin/kıtanın halklarını köle olarak kullanmaya başlıyorlar. Buna ilk/origin insanların ırkından olan Nepal, Hindu ve Çinliler de dahil ...

Brahman Abraham (İbrahim) ne zaman ki Firavunlarla içli dışlı olmaya başlıyor (Firavun'lardan birine karısını hediye ediyor), bazı gizli sırlara vakıf oluyor. Firavunların bağlı bulunduğu üst akıl konseyden genetik bilgileri ve teknolojik silah kodlarının bir kısmını öğreniyor ve bunları (ahit sandığı ile) Musa'ya aktarıyor. Musa, Harun ve Samiri bu bilgiler ile ölüyü diriltebiliyorlar. Aynı şeyi Musa'nın devamı olan İsa da yapabiliyor.

Firavunların üst akıl olan (gök) tanrı ataları ile, Brahman Abraham'ın atalarının binlerce yıl önce yaptığı savaş Mahabbarata destanında ve İncil'de "gök savaşı" olarak, Kuran'da ise Fil Suresinde anlatılıyor.

Bağlantıyı sonunda kurabildim. Yıllardır bu konuyu bir türlü netleştiremiyordum. Sanırım gerçek hikaye bu şekilde ...

Diyeceksiniz ki madem Mısır kralları/tanrıları üst aklın devamı idi neden yenildiler? Cevabını yukarıda verdim. Hinduların truva atı olarak kullandığı (Abraham ve eşi) ve onların ele geçirdiği kadim bilgiler yüzünden.

Bu arada bir tesadüf müdür bilemem, Hindistan'ın en sıcak yeri "Cehennai" kentinin Agni Nakshatram ("ateş yıldızı") bölgesi imiş ve kaydedilen ortalama en yüksek sıcaklık 45 derece imiş. Ne kadar garip değil mi? Ben daha önce cehennemin İsrail'deki Gei-hinnom vadisi olduğunu düşünüyordum ama belki yanılıyor olabilirim de (sadece bu konu için :).

Özetleyecek olursam; kutsal hikayeler Ortadoğu, Asya ve Afrika dolaylarında geçiyor. Amerika'daki Maya'lardan, Avustralya'daki Aborjin'lerden yada kutuplardan, onların yaşam tarzlarından ve sahip oldukları araç/gereçlerden hiç bir kutsal kitap bilgi vermiyor.

Kuran'ın üst akıl kadim ırkların bazı gizli bilgilerini ifşa ettiği doğrudur, bu bilgilerin göktanrı zulmüne karşı bir ayaklanma başlatmak isteyen sıradan insanlara bilinçli olarak verilmiş olma olasılığı da yüksektir. Çünkü bir ayette diyor ki;

Diyanet Meali:
37.10 - Ancak onlardan söz kapan olur. Onu da delip geçen bir alev izler (ve yok eder).

Yani hiç kimse böylesine önemli ve gizli bilgileri hırsızlama alıp kaçma riskine giremez. Pentagon'a sızıp askeri bilgileri ele geçirmek ne kadar zor ise, o dönemde Mısır tanrılarının planlarını ele geçirmek de o kadar zor idi ancak içeriden birini bu iş için ayartabilirseniz o zaman gizli bilgilere ulaşabilirsiniz. İbrahim/Musa/İsa ve Muhammed'in yaptığı da aynen bu idi. Belki de bunlar sıfat idi ve bu sıfatların tümü aslında tek 1 kişi için kullanılıyordu (?) 

Yılan sembolünün tıp/genetik ile olan ilişkisinden daha önce bahsetmiştim. Yılan, Kuran'da aynı zamanda âsa ile ilişkilendirilir ve yazılışı da yılan şeklindedir. Birçok ayette âsa yılana dönüşür. Arapçada "mu" kelimesi aidiyetlik bildirir. Dolayısıyle "Musa مُوسٰى = asa sahibi" anlamına gelebilir. İsa'nın عٖيسٰى yazılışı da yılan şeklindedir ve asanın kendisi olması muhtemeldir. Mu-hammed ise hamd sahibi, övülen anlamına gelir. Yani aslında ayrı ayrı kişiler yok, hepsi tek bir insanı anlatıyor. Bu belki İbrahim, belki Musa belki de İsa'nın kendisi idi (?)

Yazım şekline bakacak olursak en sade şekilde yazılan isim İSA olmaktadır. Dolayisiyle esasoğlan; İsa (yani yılan, yani İblis) olabilir. İsa'nın Horus olduğuna dair güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Yukarıda bahsettiğim gibi İsa'nın ölüyü diriltmesi, Firavunlardan (ç)alınan genetik bilgiler sayesinde olmuştur. İlk ölüyü diriltme hadisesi Mısır Kraliçesi İsis'e aittir. Ölen eşi Osiris'i diriltiyor ve bu ikisinden Horus/İsa dünyaya geliyor. İlginç bir şekilde İncil'de kuzu (yani İsa) ile birlikte gökten inip, insanları hasat eden tanrılar, Mısır hiyerogliflerinde çizili olan hayvan başlı tanrılardır (bkz. İncil Vahiy 4-5).

Görüldüğü gibi Kuran, Tevrat ve İncil kadim bilgileri içeriyor. Sırrı çözülemeyen üst akıl teknolojileri ise sıradan insanlar; mucize, ruh, cin, peri, hayalet, ahiret, melek vs. olarak adlandırıyorlar.

Özellikle Kuran'ın evrensel ve zamansız bir kitap olduğunu iddia etmek gerçekten saçmalıktır. İçinde işe yarar bilgiler elbette vardır ama bunların diğer masallardan ayırt edilmesi şarttır. Örneğin elçinin cinsel hayatını irdeleyen ayetlerden.

Ben bunu bilir, bunu söylerim!

Sümer halkı; daha uzun boylu, daha zeki ve daha acımasız olan Annunakiler yani Firavunların ataları olan tanrılar tarafından köle olarak kullanılıyorlar. Daha sonra kölelerin torunlarından biri bu tanrıların gizli bilgilerine vakıf oluyor ve bu bilgiler sayesinde tanrılara savaş açıp onları yenilgiye uğratıyorlar. Diğer karargahlarını da (Yucatan, Bermuda, Atlantik, Heracleion vs.) sulara gömüyorlar.

Benim kutsal kitaplardan ve diğer kutsal metinlerden çıkardığım özet hikaye bu şekildedir. Tanrılar ve köleler (sıradan insanlar) arasındaki savaş halen devam ediyor. Mısır tanrılarının neredeyse tüm sırları ifşa oldu. Elektrik, elektromanyetik, genetik ve diğer teknolojik bilgiler şu an kimin elindeyse dünyayı onlar yönetiyorlar. Karşı taraf da boş durmuyor tabi. Onlar kadar güçlüler ve mevcut teknolojiyi geliştirme çabasındalar. Bakalım son savaşın galibi hangi taraf olacak? (ercan adlan)

https://www.hurriyet.com.tr/seyahat/galeri-yuzyillardir-kayip-sehir-heracleion-40284035

13 Eyl 2020 22:18 güncellendi

KARANLIĞI GETİREN IŞIKÇILAR/NURCULAR (?)

 

KARANLIĞI GETİREN IŞIKÇILAR/NURCULAR (?)

Kafirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır (?) (Saff 8).

Günümüzde kafirler; özgürlük ve eşitlik isteyen cumhuriyetçiler oluyor. Allah'ın nurunu yani Güneş tanrısının ışığını tüm dünyaya yaymak isteyenler de nurcular yani illüminati oluyor (daha önce detaylı bilgi vermiştim).

Ampulcüler (yani AKP), üstadları olan İllüminati/nurcu Saidi Kürdi'nin bağnaz nurcu talebelerinden olup, Atatürk'ün özgür ve eşitlikçi Türkiye'sinin (deyim yerindeyse) anasını bellemişlerdir ve bunu sözle de tasdik etmişlerdir. Lanet yahudilerin, lanet ortaçağ öğretilerini, Saidi Kürdi'den bu yana halka empoze edip, güzelim memleketi ışık işçisi yahudilerin tacizine ve işgaline hazır hale getirmişlerdir :(

Koskoca asil Türk milletini; din ayağı ile yahudileştirmişlerdir (araplaştırmışlardır).

https://drive.google.com/file/d/1--R-0K8v1vLVukZkNcDVt7QK5EVnjmnA/view?usp=sharing

Siyasi ortaklarının kullandığı kitle imha silahlarını, tanrının gazabı diye fakir ve aciz insanlarımıza yutturmuşlar ve hepimizi korkutmuşlardır! Büyük İsrail Devleti/Kürdistan'ın kurulması yolunda, fakir halkımızın gencecik evlatları telef olmuş ve görünmez bir tanrının, görünmez katındaki (uyduruk) bir makama (şehitlik makamına) ulaştı denilerek, fakir anne ve babaları avutmuşlardır ...

Ne kadar hain bir plan, ne kadar alçakça bir kumpastır bu!

Ne yazık ki diğer araplaştırılan milletlerin (asimile edilip) yok edildiği gibi TÜRK MİLLETİ de yok edilecek (ediliyor da zaten).

Şimdilerde iktidarın, örgütün bayrağını taşıyan Fethullah Gülen ve onun patronu ABD ile düşman gibi göründüklerine bakmayın siz. Hepsi senaryo!

Eyyy Türk milleti!

İllüminati'yi yani ışığı dünyaya egemen kılmak isteyen zorba ve karanlık zihniyetler seni kafir olarak görüyor, çünkü sen "egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir" diyen bir liderin kurduğu ülkede yaşıyorsun ve sen istemesen de onlar bu Nur'u/ışığı kapitalizm ile tüm dünyaya yayacaklar.

Neydin ne oldun? Bunu bir düşün ama lütfen geniş düşün!

Atatürk gibi cesur ve zeki bir liderin çıkıp da bunların canına tekrar okumasını isterdim ama uyutulmuş bir kitle ve içten fethedilmiş bu ülke ile bunu başarmak mümkün değil :(

Şu saatten sonra kaşığınıza ne çıkarsa onu yiyeceksiniz! (ercan aldan)
13 Eyl 2020 21:42 güncellendi

BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ BİR GEÇİT Mİ YOKSA GÜZERGAH MI (?)


BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ BİR GEÇİT Mİ YOKSA GÜZERGAH MI (?)

Aslında konu çok uzun ama elimden geldiğince özet geçmeye çalışacağım. Bu yazı aynı zamanda şimdiye kadar söylemek istediklerimin de bir özeti sayılacak!

Altta görüntü olarak verdiğim linkleri, link olarak paylaştığımda sistem engelliyor. Bu yüzden ekran görüntüsü olarak veriyorum.


Gelelim konuya …

Bermuda şeytan üçgeni olarak adlandırılan bu bölgenin isminde şeytan olması bir tesadüf değil. Şeytan yani yılanoğlu İblis/Lucifer; ışık tanrısına/ışıkoğullarına özgürlük için başkaldırıp onun ordusunun başındaki Gabriel/Cebrail ile savaşıp, savaşı kaybeden ve başka bir cennete/kıtaya sürülen melek değil miydi? Bu kısmı gözünüzde canlandırın. İncil vahiy kısmında ve Mahabbarata destanında anlatılan gökteki savaşın bu bölgede olma olasılığı yüksektir. İblis ve onunla birlikte direnişe katılan Ademoğlu ve eşi başka bir kıtaya/cennete yani Aden’e sürülüyorlar. Aden’de üreyip çoğalıyorlar ve civar bölgelere dağılıyorlar. Bir süre sonra ışığın işçileri (göktanrı inancına sahip krallar) onları köle olarak kullanmaya başlıyorlar. Asıl karargahları Bermuda Şeytan Üçgeni’nde bulunan ışık işçileri, gök araçları ile bu kıtaya gidip gelerek ve teknolojik silahlarını kullanarak insanları korkutuyorlar ve ilkel kalmasını sağlıyorlar. Buna en büyük delil Abydos tapınağının duvarındaki çizimlerdir.


Kutsal kitaplarda anlatılmak istenen “cennetten kovulma ve sonrası” hikayesi zannedersem budur. Başka gezegenlerde yada galaksilerde olan bir hadise olduğunu zannetmiyorum.

Bu bakımdan ışığın işçilerinin (İngiliz, Amerika, İsrail ve Türkler’in) buraya Bermuda Şeytan Üçgeni ismini vermiş olmaları tesadüf değildir. Çünkü bölge yoğun bir enerji akımı yayıyor ve sahip olunan teknolojiyi felce uğratıyor. Diyeceksiniz ki İblis ile Bermuda’nın ne alakası var? Bir kısmını yukarıda açıklamaya çalıştım. Bir de haritaya dikkatlice bakın. Üçgenin tepe noktası Bermuda’da, bir ucu Grand Türk Adası’na uzanıyor diğeri de Georgia’ya yani Dünya nüfusunun 500 milyona indirilmesini söyleyen ve kim tarafından ne zaman dikildiği belli olmayan o esrarengiz sütuna.



Üçgenin taban kısmında ise Komünist Küba var. Küba bugün özgürlüğün ve eşitliğin başkenti konumundadır. Ayrıca ne tesadüftür ki koyu bir İsevi olan Meksika da bu bölgeye komşudur. Her zaman kafamı kurcalamıştır, nasıl olur da başka bir kıtadaki bu toplum İsa’nın yolundan gidebilir diye. İsa’nın şu sözü sanırım bu sorunun da cevabı olacaktır. “Gerçeği bileceksin ve gerçek seni özgür kılacak” (Yuhanna 8/31-32).

O bölgenin toplumu gerçeği öğrenmiş olabilirler miydi?

İncil vahiy kısmında gökten gelen hayvan maskeli tanrıların Babil’i ve Babil Kulesi’ni yıktığı yazılıdır. Ben bu kulenin basit bir kule olduğunu düşünmüyorum. Tıpkı 20yy.’da yıkılan Tesla kuleleri gibi elektrik/elektromanyetik bobin/kuleler olduğunu düşünüyorum ki bir tanesi de Bermuda’da. Su altında kalmış olmasına rağmen halen teknolojik uçakları, gemileri vs. etkilemektedir.

https://youtu.be/rQ93iZPqzcc

Peki bu bölgeyi Amerika ve İngiltere için cazip kılan nedir?

Doğal kaynaklar olduğunu sanmıyorum, çünkü Amerika zaten bunu fazlasıyla temin edebiliyor. Dikkat ettiyseniz Grand Türk (Turks ve Caicos Adaları)’nın bayrağı İngiliz bayrağı ile neredeyse aynı. Türkiye, İsrail ve Amerika’nın bayraklarında aynı yıldız simgesi vardır. İngiltere’nin bayrağındaki sembol de bir çeşit yıldız sembolüdür. Buradaki Turks ve Caicos adasının ve Türkiye’nin ismi İngilizler tarafından verilmiş olabilir. Turk/Tarık = yol demektir. Yani rota, yani güzergah vs.

Buraya komşu olan ve Küba ile neredeyse aynı özelliklere sahip Venezüella da şimdilerde Trump tarafından sürekli baskı görmekte ve tehdit edilmektedir.

Bunu nereye bağlayacağımı merak ettiniz değil mi?

Daha önceleri uçan daireler, denizaltılar, uçaklar ve helikopterler vs. ben bu teknolojinin binlerce yıldır kullanılıyor olduğunu ve Mısır’daki piramitler ile Peru’daki piramitlerin benzer olduğunu söylemiştim. Yine Nasca ve Peru'da Eric Van Daniken'in deşifre ettiği iniş rampaları da sanırım bu gidiş gelişler için kullanılıyordu. Şu halde bu Bermuda şeytan üçgeni denilen bölge, binlerce yıl öncesinde kullanılan bir karargah yada geçit/kapı olabilir. Öteki kıtada zorba krallar tarafından ezilen ve sömürülen halkın, burada olup bitenden haberi olmayabilir. İsra suresinde sözü edilen gece yürüyüşü/seyahati bu şekilde yapılmış olabilir. Mısır Abydos tapınağında çizili şekilleri gözünüzde canlandırın. İlkel toplumlar için kıyamet hep yukarıdan gelmemiş midir? 20yy’da bu gizem bozulmuş ve Bermuda’daki karargah, bir zamanlar köle olan İblisoğulları tarafından suya batırılmış olabilir.

İblis ve İsa özgürlük için savaşıyorlar. Buraya dikkat edin ve bağlantıyı kurmaya çalışın. İsrail’den bilmem kaç bin km. ötedeki Meksika’nın neredeyse tamamı İsevi. Bu sizce de garip değil mi?

İngiltere ve İsrail (yani Yahudiler) özgürlük düşüncesinden nefret ederler. Bu yüzden Küba ve Venezüella ile didişiyorlar. Petrol filan bahane. Güneşte yanmayan, yeraltında yada buzulların ötesindeki kıtalarda yaşayan, beyaz tenli, mavi gözlü ve sarı saçlı ışıkoğullarının devamı olan Yahudiler, yani kendilerini seçilmiş zanneden kibirli ve zorba güruh, siyah/k.rengi gözlü, siyah tenli, siyah saçlı melezleri yani köle olarak kullanılan yılan/ejderha oğulları ile sürekli bir didişme halindedirler.

Günümüzde bile devam eden bu didişmeyi görmemek için artık kör olmak lazımdır. Tüm kutsal metinleri okuyanlar ve realiteye odaklananlar benim görebildiklerimi görebileceklerdir. Göremeyenler de “ne saçmalıyor bu” diyerek sarf ettiğim sözlerden hiçbir şey anlamayacaklardır.

Bu yazımla yeniden emin oldum ki uzaylı 
şekilsiz yaratıklar, kertenkeleler, E.T’ler filan yok. 


Ha belki buzullar ötesindeki cennetlerde/kıtalarda yada yeraltında yaşayan insansılar var olabilir ve gelecekse bile onlar gelecektir. Tabi geçitler/rotalar yok edilmediyse (?) (ercan aldan)
13 Eyl 2020 21:12 güncellendi

DÜNYA YAPAY OLABİLİR Mİ?


DÜNYA YAPAY OLABİLİR Mİ?

Bize anlatılan masalları boşverin!

Bir şeyin var olması için, var olan bir malzeme kullanılır. Çünkü "yok"tan "var" olmaz.

Eğer evren sonsuz bir boşluk ise ki bu aynı zamanda sonsuz yokluk/hiçlik demektir, bu yokluktan/hiçlikten "var" olamaz. Dolayısıyle big bang teorisi, tek allah inancı ve her şeyin tesadüfen oluştuğunu söyleyen bilim, bu önerme karşısında çöker.

O halde evren; sonsuz katı mı, sonsuz sıvı mı yada sonsuz gaz mıdır?

Sonsuz bir gaz olsaydı aynı anda hem kayalar hem de sular oluşmazdı, oluşsa bile koskoca kaya kütlesi havada asılı duramazdı,
Sonsuz bir katı olsaydı, kayalar oluşurdu ama sular oluşmazdı (yapay yollarla belki),
Sonsuz bir sıvı olsaydı, hem kayalar hem de sular oluşabilirdi (tıpkı bizim dünyamız gibi).

Eğer gökkubbe olayı doğru ise, evren dediğimiz düzeneğin merkezi, üstünde dolaştığımız bu kara parçası olabilir. Yani biz, sonsuz denizin dibindeyiz (ve altımızda da hiç bir şey yok kayaların arasında süzülen lavlardan başka).

Tevrat Yaratılış 1/6-8

Tanrı, “Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın” diye buyurdu. Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı. Kubbeye “Gök” adını verdi.

Yada Tevratta geçen bu ifadeye göre her tarafımız su ile çevrili. Tıpkı sıvı pusulada olduğu gibi tamamen cam ile çevrelenmiş kocaman bir küre. Bir denizaltı gibi sürekli suyun içinde yüzüyor ve sahip olduğu mekanizma gereği, nereye çevirirsen çevir aynı düzlemde, aynı şekilde kalıyor. Bu düzenek aynı zamanda bu kocaman kaya parçasının su içinde nasıl batmadan yüzebildiğini de açıklar.


Bir üçüncü teori ise aynen Tesla'nın dediği gibi, ay ve güneş bir çeşit elektrik/elektromanyetik bir düzenektir. Bunların arasında kalan Dünya da bu manyetik etki sayesinde sürekli dönmektedir. Bu tez de mantıklıdır ancak bu düzeneğin sonsuz boşlukta nasıl ayakta durduğu sorusu cevapsız kalacaktır fakat yeri merkez ve sabit olarak kabul edersek iş değişir tabi.



Sizi bilmem ama bana bu 3 teori de bana mantıklı geldi.

Dağlar/kayalar/taşlar/topraklar yani karalar, sıvı lavların sıvı deniz ile temas etmesi sonucu oluşan oluşumlar değil midir? Dünyayı bomboş bir evrende dönen koskoca bir kaya parçası olarak değil, sürekli genişleyen ve bir virüs gibi yayılan bir kara parçası olarak düşünün.

Tüm kutsal kitaplarda bu dünyanın yaratıldığından bahseder. Yani yapay bir oluşum. Peki neden yaratılmış olabilir?

Cevap basit! Altın işçiliği ...

Önceki bir yazımda bu konuya değinmiştim. Depremlerin daha fazla altın çıkartmak için yapay olarak üretiliyor olabileceğini söylemiştim. Her deprem yeni bir volkanik akıntıya yol açıyor ve bu sayede karalar genişliyor ve genişlerken de aynı zamanda altın yataklarını ortaya çıkartıyor. Biraz geniş bakınca bu dünyanın bir maden ocağı olabileceği ihtimali uyandı bende. 1gr'lık dna'ya milyarlarca kb'lık veriyi kodlayan üst aklın, bunu başaramamış olması elbette ki düşünülemez.


Koskocaman kaya ve su kütlesinin sonsuz boşlukta bir top gibi, amaçsızca sürekli dönüp durması fikri bana mantıksız geliyor (ercan aldan)
13 Eyl 2020 21:05 güncellendi

En çok okunan