test

👇 αklını özgür вırαk / çєmвєrín dışınα çık! 👉
Mısır medeniyeti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mısır medeniyeti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/09/2020

KURAN'IN TANRISINI BULDUM!

 

KURAN'IN TANRISINI BULDUM!
(Hadi gözünüz aydın :)

Bu sahneyi özellikle seçtim. Kuran ve İncil'ın sizden korkmanızı istediği o tanrınızı (allahı) tarif ediyor!

1. Kuran'da Tanrının arşını 8 melek taşır diyor (incilde ise 7), bu sahnede ise 12 kişi taşıyor. İsrailoğullarının 12'ye ayrılmış kolu temsil edilmiş olabilir.

2. Leonidas sen "O" olmalısın diyor. O; arapçada el-lehü yani allah demektir. allahın incildeki karşılığı lord/kraldır.

3. Kserkses; zorba/güçlü, acımasız ve asil/soylu bir Pers kralı idi. Leonidas sahnenin devamında "kralların kralısın, tanrısın" diyor. Kuran ve incilde de allah için aynı şey söylenir, tanrıların tanrısı (baş tanrı/tek tanrı/lord/kral ...) ve "senin kırbacından çok benim oklarımdan korkacaklar" diyor. Kserkses'in kırbacı ilginç bir şekilde 89:13 ayetinde geçmektedir.

4. Filmin ikinci bölümünde Kserkses bir müddet altın suyu havuzunda kalıyor ve buradan üstün güçlere sahip bir tanrı olarak çıkıyor. Tıpkı mısır tanrıları firavunlar gibi. Burada bir detay daha gözüme çarptı. Firavun tanrıları da uzun boylu olarak tasvir edilir. Kserkses de öyle. Sanırım eskiden tanrıların genel bir vasfı idi bu uzun boyluluk yada onun büyük/güçlü olduğunu göstermek için çizilen sembolik figürlerdi. Buradan Mısır tanrıları firavunların da Kserkses soyu ile bir bağlarının olduğu anlaşılıyor. Nitekim firavunların da altın suyunu/tozunu kanlarına enjekte ettiği söylenir.

4. Pers kralı; "ben cömert bir tanrıyım, sana şunu veririm, bunu veririm, seni de kral yaparım ama önce diz çökmelisin" diyor. Bunları söylerken Leonidas'ın arkasında Ra'nın gözüne benzer bir figür oluşuyor. Bu sahnede söylenenler sanki birebir şu Kuran ayetlerinden alınmış gibi: 2:37, 2:128, 2:161 (İnanmayanlar bakabilir).

5. Diz çökme meselesine gelince, zaten Kuran'ın tarif ettiği tanrı da kafirlerden bunu istemektedir. Bununla ilgili yüzlerce ayet vardır.

6. Leonidas bunu kabul etmeyince Kserkses tarihinizi silerim diyor. Tıpkı İskenderiye kütüphanesinin yağmalanmasında olduğu gibi.

7. Sahnenin son kısmında Leonidas "dünya özgür insanların bir tirana karşı koyduğunu bilecek" diyor. Bu, geçmişte tiranlarla (zorba kral tanrılarla), özgürlük isteyen köle insanların savaşmış olduğunu kanıtlıyor. İncilde bununla ilgili ayetler bulunmaktadır.

8. Son olarak Kserkeses'in tahtının/arşının üstündeki hayvan figürleri, incil vahiy kısmında anlatılan tanrının tahtındaki/arşındaki hayvan figürleri ile benzerlik gösteriyor.

Şu 3 dakikalık videodan bile onlarca dinsel mesaj çıkartabilirim ve sizlere Kuran/incil'den kaynaklarını gösterebilirim. Filmlerin çoğu dini kitapları referans alırlar ama onları derinlemesine analiz edemeyenler bu filmlerdeki gizlenmiş mesajları alamazlar. Filmin tamamına bu tür mesajları yerleştirmişler mi tekrar bakmam lazım ama eminim ki vardır. Örneğin Leonidas'ın tepedeki büyücülere/kahinlere danışması sahnesinde olduğu gibi. Özellikle Mısır medeniyeti zamanında bu kahinler çok değerli insanlardı ve sözleri yabana atılmazdı.

Neye niçin inandığınızı sorgulayın! Kuran ve İncil bunun gibi zorba tanrı(ları) tarif eder ve on(lar)dan korkmamızı öğütler. Allah dediğiniz tanrının senin benim gibi bir insan olduğunu onlarca delillerle ispatlayabilirim (ispatlıyorum da) ama ruhani/görünmez bir varlık olduğunu ispatlayamam. Çünkü böyle bir şey yok! (ercan aldan)

11 Eyl 2020 09:57 güncellendi

07/01/2019

KUR'AN MISIR MEDENİYETİ'NİN KİTABI MI (?)

 

Kuran'ın mısır medeniyeti ile yakın bir ilgisinin bulunduğunu ara sıra dile getirmekteydim. Hatta daha da araştırdıkça kutsal kitap denilen bu kitap(lar)ın tamamıyle mısır medeniyetini/tanrılarını anlatıyor olduğunu gözlemlemeye başladım.

Buradaki örneklerde de görüldüğü üzere hikayeler aynı. Sadece birkaç ufak isim/yer değişikliği yapılarak kuran'a aktarılmış.

*******************

Eski Mısır metinlerine göre, her ölü için söz konusu olacak “tartılma”, ilahe Maat’ın "hakikat salonu" denilen salonunda gerçekleşir. Yeraltı âleminin sorumlusu ve Ra’nın gözü sayılan Maat’ın hiyeroglifi “hakikat, adalet ve doğruluğu” simgeleyen tüydür.

İnanışlarına göre bu yargılama 42 yargıçla yapılacak, ölen kişiye bir süreliğini geçmişini hatırlama yetisi tekrar verilecek ve davranışlarını hatırlaması sağlanacak ve tartılma başlayacaktı.

Bu tartılma ve yargılanma sahnesi Mısır resimlerinde, bir kefesinde ölünün kalbi, diğer kefesinde bir tüyün bulunduğu terazi ile temsil edilir. (ALINTI)

(Diyanet Vakfı Meali - 21.47) Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese) yeteriz.

Ölünün bu yargılama esnasında, yeryüzünde yaşarken hangi fiilleri işlediğini ve hangi kuralları çiğnemediğini bir bir sayacağına inanılırdı.

Ölüler Kitabı’na göre, bu yargılanma sonunda, ölü, kötü şeylerin anısını ağzından ifrazat olarak dışarıya atar. Bir diğer Mısır metnine göre ise, yargılanma sonucunda günahkar çıkan ölüler timsah başlı Ammait –ölü yiyiciler- tarafından yenirler. (ALINTI)

(Diyanet Vakfı Meali - 2.284) Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır. İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir, sonra dilediğini affeder, dilediğine de azap eder. Allah her şeye kadirdir.

Mısır Ölüler Kitabı’na göre, daha sonra ölülerden bazıları kısa süre sonra tekrar yeryüzünde doğarlar; bazıları ise “büyük ışığa” doğru çekilirler, kendilerine bir süre rehberlik yapıldıktan sonra Osiris’in uygun görmesi halinde onlar da, tekrar yeryüzünde doğarlar. (ALINTI)

(Diyanet Vakfı Meali - 57.13) Münafık erkeklerle münafık kadınların, müminlere: Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım, diyeceği günde kendilerine: Arkanıza dönün de bir ışık arayın! denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir.

Ne varlık, ne de yokluk vardı. Yukarıda ne uzay, ne de gökyüzü vardı. Hareket eden neydi? Nerede ve kimin yönetiminde? Derin, dipsiz su mu vardı? O zaman ne ölüm, ne ölümsüzlük, ne de geceyi gündüzden ayıracak bir belirti vardı. Bir, nefes almadan soluyordu. Kendiliğinden hareketli idi, ötesinde hiçbir şey mevcut değildi. Başlangıçta karanlıklar karanlıkları örtüyordu. Boşlukta hapsolmuş ‘’bir’’ sıcaklığın gücü ile vücut buldu. (ALINTI)

(Diyanet Meali 11.7) O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı konusunda sizi imtihan için, henüz Arş'ı (tahtı) su üstünde iken gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratandır. Böyle iken "Ölümden sonra şüphesiz diriltileceksiniz" desen, inkârcılar "Mutlaka bu, apaçık bir büyüdür" derler.

(Diyanet Meali 17.12) Biz geceyi ve gündüzü (kudretimizi gösteren) iki alâmet yaptık. Rabbinizden lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alametini giderip gündüz alametini aydınlatıcı kıldık. İşte biz her şeyi açıkça anlattık.

Kaynak:
https://onedio.com/haber/ruhu-olum-sonrasina-hazirlamak-icin-okunan-misir-oluler-kitabi-ve-psikoztazi-595660

7 Oca 2019 23:00 güncellendi

MISIR KUTSALI GÜNEŞ Mİ, AY MI?

 

MISIR KUTSALI GÜNEŞ Mİ, AY MI?

Mısır tarihi ile ilgili yanıldığımız nokta şu olabilir, tepede olan güneş değil aydır. Ayın altında yılan başı var. Ay ve yılan kadının simgesidir. Güneş ise erkeğin simgesidir. Mısır tanrılarının güneş ile bağdaştırılması, erkek egemen bir toplum olduğunu göstermek için olabilir.

Eğer güneş zannettiğimiz aydan dağılan ışık, gerçek anlamıyla tasvir edilmişse bu; ayın bir tür kablosuz elektrik yaydığını ve Mısır'ın da bundan yararlandığını gösterir. Nitekim alttaki sütunların/meşalelerin bu kablosuz enerji ile aydınlandığı görülmektedir. Bu doğruysa Ay, Piramit ve Sfenks üçlüsü ile bir çeşit kombinasyon oluşturup aydaki enerjiyi çekip kullanıyor olabilirler ve burada piramit yada sfenks bir regülatör görevi görüyor olabilir.

Eğer sembolik anlamda tasvir edilmişse bu; annenin merhametinin, şefkatinin ve egemenliğinin herkesin üzerine yayıldığını gösterir (Firavunların ensest ilişki yaşadıkları ve yahudilerin de anacıl olmaları buna kanıt sayılabilir).

Eğer birinci ihtimal doğruysa Antik Mısır'da kablosuz elektriğin kullanıldığı %100 ispatlanmış olur.

Eğer ikinci ihtimal doğruysa, Antik Mısır'da erkek/güneş egemen bir hiyerarşi değil kadın/ay (yılan) egemen kraliçelerin yönettiği bir hiyerarşinin olduğu ortaya çıkar -ki bu da, tüm tarihin bize kasıtlı olarak yanlış aktarıldığını ve tüm bilgilerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini gösterir.

/ercan aldan/
7 Oca 2019 21:08

MISIR'IN ELEKTRİK TANRISI (?)

MISIR'IN ELEKTRİK TANRISI (?)

İnanması zor gelebilir ama Mısır zannettiğiniz gibi ilkel değildi. Bizzat ileri teknolojinin kullanıldığı bir medeniyet idi. Çöllerin altında neler yattığını henüz bilmiyoruz. Sular altındaki Heracleion'un ise önceki azameti hakkında az da olsa bilgimiz var (https://www.ntv.com.tr/galeri/sanat/yuzyillardir-kayip-sehir-heracleionin-sirri-cozuluyor,GsWoFEf3VUSxdOUSX4Us_A). Mısır'ın, Sümerlerin devamı olduğu açık. Çünkü her iki medeniyette de köle-efendi sistemi var.

Zamanla tüm dini karakterlerin aslında Mısır medeniyetine ait olduğu ortaya çıkacak (-ki çıkmaya da başladı zaten: https://odatv.com/musa-aslinda-bir-firavun-muydu-1412151200.html). Akhneton'dan öncekiler sadece güneşi yaratıcı güç zannederlerken, bu kralımız/tanrımız biraz daha akılcı düşünüp, su güneş ve havanın kendi başına bir hayat yaratamayacağını keşfederek elektrik enerjisini ortaya çıkarmıştır. Yani "O", zamanının Tesla'sıydı diyebiliriz (https://youtu.be/rCJRsCjPaAc). Nitekim piramit içlerinde bununla ilgili çizimler bulunmuştu (http://www.gizemligercekler.com/eski-misirda-elektrik-kullanimi/). Ne var ki bu enerjiye/elektriğe bir isim vermemiş ve tanrı/ruh olarak bilinegelmiştir.

Belki de İbrahim Akheneton'un ta kendisiydi. Mısır rahipleri ile Firavunların arasının pek iyi olmadığını biliyoruz. Rahipler çok tanrılı dinlerden, tek tanrılı dine geçişi benimsemeyerek bir isyan (iç ayaklanma) çıkartmış olabilir. İşte ne olduysa bundan sonra olmadı mı zaten? Kabalacı ve mistikçilerin gazıyla dini mücadeleler tavan yaptı ve Mısır çöküş sürecine girdi ...

Büyük Piramit'teki Gantenbrink kapısının ardındakiler halka açılırsa ve şu Dendera Işığı'nın hangi firavun zamanında yapıldığı netleştirilirse, tezim %100 doğrulanacaktır.

Belki de elektrik kötü emeller için kullanılmaya başlanınca global çapta bir kaos yaşandı. Daha önce de söylemiştim "elektriğe hakim olan dünyaya hakim olur". Kutsal kitapların tümünde tanrı için ortak bir kavram kullanılır; "ışık/ışığı getiren". Yani elektriktir. Eskiden ziftli meşaleler ve zeytinyağlı lambalar kullanılırdı. Sonradan gazlı lambalar kullanılmaya başlandı. Ne zaman ki elektiriği kapitalizmin hizmetine soktular, artık bu gizli gücü gizlemenin de bir anlamı kalmadı. Hoş zaten "başka bir peygamber gelmeyecek" demeleri de belki bu yüzdendi. İnsanların artık bu gizemli gücün peşine düşmemelerini ve dikkatlerini başka taraflara yönlendirmelerini sağlamak için söylenmiş bir söz olabilirdi. Hikaye bu şekilde incelenince, kalıplar yerine oturuyor sanki.

Kur'an Nur suresi 35.ayette Tanrı (yani elektrik) için ilginç bir şekilde yağ lambasından bahsederken ayetin sonunda başka bir ışıktan daha bahseder (misal verir). "Nur'un alâ nur = Işık üstüne ışıktır" der. Yani önceki ışıktan daha kuvvetli bir ışık. Yani elektrikli lamba/bir çeşit ampul. (Kuran'ın Mısır Medeniyetini anlatıyor olduğundan daha önce bahsetmiştim).

Tüm kutsal kitapların aynı çağlarda, Mısır medeniyeti zamanında ve aynı coğrafyada ortaya çıkması bir tesadüf değildir. Tarih bize kasıtlı olarak farklı aktarıldı. Şimdi sabırla gerçek bilgilerin ortaya çıkmasını beklemekteyim (-ki çıkmaya başladı zaten :) (ercan aldan)

https://youtu.be/QYzb_wR1thQ
7 Oca 2019 19:52

En çok okunan