test

👇 αklını özgür вırαk / çєmвєrín dışınα çık! 👉
Yaratılış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yaratılış etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14/09/2020

Allah'ın Eli (?)


Diyanet Meali:
38.75 - Allah, "Ey İblis! Ellerimle yarattığıma saygı ile eğilmekten seni ne alıkoydu? Büyüklük mü tasladın, yoksa üstünlerden mi oldun?" dedi.

Bana göre ve daha başka birçok mealci ve tefsirciye göre yed = el demektir. Genel sözlüklerde de öyle. 5/64'te de "el" anlamında kullanılmıştır.

Kendilerini alim sanan bazı bükücülere göre yed = güç demekmiş,

Eğer güç demekse, "güçle ve/veya gücümüzle yarattığıma" ... anlamı çıkar. Yani demek ki insanın yaratılması için tanrı epey bi zahmet çekip güç harcamış, bu doğru mu?

Doğru diyenler şu ayetle çelişir,

Diyanet Meali:
40.57 - Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler.

Demek ki neymiş? Ayette geçen yed = el demekmiş. Yani fiziksel bir el. Yani bunun bükülecek bir tarafı yok! En üstte verdiğim ayete göre Kuran'daki yaratılışta Allah; "ellerimle yarattığıma 
لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَیَّ " diyor. Gayet açık ve net! 

Bu hikayenin aslının Mısır tanrılarından olan Khnum'un yaratma hikayesi olma olasılığı yüksektir. Zaten Kuran'ın geneli özellikle Mısır tarihini anlatır. Yani bunun abartılacak ve bükülecek bir tarafı yok! (ercan aldan)

https://dusunvekalk.com/camurdan-yaratilis-uzerine/
14 Eyl 2020 13:13 güncellendi

11/09/2020

SÜNNET BİR YAHUDİ GELENEĞİDİR!



SÜNNET BİR YAHUDİ GELENEĞİDİR!
(Kesin bilgidir yayabilirsiniz ...)

Size kesin bir bilgiyle söylüyorum ki "Sünnet - çük kesme" denilen şey dinde yoktur! Hatta hatta doğaya aykırıdır.

“Sünnet سُنَّةُ” arapça bir kelime olup Kuranda “allahın yasaları/sünnetullah” olarak kullanılır. Fiziksel sünnet derisini tarif eden kelime ise “ğulf غلف” olup “kın/kılıf/muhafaza” anlamında kullanılır fakat hiçbir ayette “çük kabuğu” şeklinde kullanılmaz.

Hadis kitaplarında “fiziksel sünnet=hıtan” olarak kullanılmıştır. Sanırım dine de bu yolla girmiş. Kör olası hadis tayfası!

Tevrat ve Sümer tabletlerinde bu amel olumlu, İncil ve Kuran’da olumsuz bir şekilde kullanılmıştır.

Teni pürüzsüz, Anunnakilerin teni gibi yumuşacıktı. Rengi koyu kan kırmızısı gibiydi; Abzu’nun çamurunun rengini almıştı. Erliğine baktılar: Biçimi garipti, ön kısmını bir deri örtmekteydi!!!!! Anunnakilerin erliğinin tersine bunun ön kısmından bir deri sarkmaktaydı. Dünyalılar biz Anunnakilerden bu gulfe ile ayırt edilsinler, dedi Enki (Sümer tab 6).

Tabletlerde ve kuranın orjinalinde aynı kelimenin "gulf" kullanılması ancak farklı anlamlar içermesi bana ilginç geldi.

Yar.17: 10-12 "Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek. Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak. Evinizde doğmuş ya da soyunuzdan olmayan bir yabancıdan satın alınmış köleler dahil sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu.

Sümer tabletlerinde yer alan bu konunun tevratta detaylandırılıyor olması ve günümüze kadar bu şekilde devam etmesi de beni oldukça şaşırttı ama durun daha bitmedi!...

Hani sizler bir de şunu der durursunuz ya: "sünnet olmayan erkeğe kız vermeyiz" diye. Bunu da asıl kimler söylüyormuş, görelim;

Yar.17: 14 Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir."

Yar.34: 14-17 "Olmaz, kızkardeşimizi sünnetsiz* bir adama veremeyiz"dediler, "Bizim için utanç olur. Ancak şu koşulla kabul ederiz: Bütün erkekleriniz bizim gibi sünnet olursa, Eğer kabul etmez, sünnet olmazsanız, kızımızı alır gideriz."

Peki tamam şimdi bizim gerçekte bir Yahudi olduğumuz ortaya çıktı da, acaba "kitabımız (!)" dediğimiz Kuran’da bununla ilgili neler söylenmiş? Hiç merak edip baktınız mı?

إِن يَدْعُونَ مِن دُونِهِ إِلاَّ إِنَاثًا وَإِن يَدْعُونَ إِلاَّ شَيْطَانًا مَّرِيدًا
Onlar, Allah'ı bırakırlar da, yalnız dişilere taparlar. Böylece ancak inatçı şeytana tapmış olurlar.

لَّعَنَهُ اللّهُ وَقَالَ لَأَتَّخِذَنَّ مِنْ عِبَادِكَ نَصِيبًا مَّفْرُوضًا
Allah onu lânetlemiş; o da: "Yemin ederim ki, kullarından bir pay edineceğim/nasipleneceğim"

وَلأُضِلَّنَّهُمْ وَلأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ الأَنْعَامِ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّهِ وَمَن يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِّن دُونِ اللّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُّبِينًا
Ve mutlaka onları saptıracağım ve her durumda onları kuruntulara düşürüp, olmayacak kuruntularla aldatacağım. Mutlaka onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar ve yine mutlaka onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler. Ve her kim Allah'ı bırakıp şeytanı veli edinirse, şüphesiz hüsrana uğramıştır! (4/117-119)

Kuran burada şaşırtıcı bir şekilde kendinden öncekileri tasvip etmeyip, üstü kapalı bir şekilde sünneti eleştirmiş. Gerçi böyle olması doğal. Kuran’da bazı ayetler “kendinden öncekileri doğrular” derken, bazı ayetler de “kendinden öncekiler bozulmuştur” der :) Neyse bunu geçelim ...

Yaratılışı değiştirmek sizin neyinize! Hadi bununla sözünüzü yerinize getirdiniz diyelim, bizim giden deriler nasıl geri gelecek? Hem tanrının sizi kusursuz yarattığına inanıyorsunuz hem de fazlalık diye çükün kabuğunu kesiyorsunuz. Madem sizi tanrının yarattığına inanıyorsunuz, o halde neden bu kabuğu kabullenemiyorsunuz? Tanrınız isteseydi onu elbette kabuksuz çıkartırdı. Thomas'ın da dediği gibi;

İnananlarından biri İsa'ya sorar: " sünnet yararlı mıdır, değil midir?" İsa cevaplar: " Eğer sünnet yararlı olsa idi, o zaman Yaratıcımız onları analarının karnından sünnetli çıkarırdı (Thomas incili).

Korintliler; 7. bölüm 19- Sünnetli olup olmamak önemli değildir. Önemli olan, Tanrı’nın buyruklarını yerine getirmektir.

Bir gün kendilerine zulüm ettiğiniz bu çocuklar gerçeği anladığında bakalım onlara ne cevap vereceksiniz? Cinsel hazlarını körelttiniz. Kesip attığınız o deri yüzünden penisin hissiyatı arttı. Sayenizde erken boşalmalarda en üst sıralardayız.

milliyet.com.tr/turk-erkegini-uzecek-arastirma--pembenar-detay-cinselsaglik-1151135/

Hadi onu geçtim, adına hüküm verdiğiniz Tanrınıza nasıl hesap vereceksiniz? Bilinen bilinmeyen ne kadar lanet varsa üzerinize olsun! Eyyy insanoğlu sen gerçekten cahilsin! :((( (ercan aldan)

11 Eyl 2020 10:27 Güncellendi

KİM KİMİ YARATTI (?)

KİM KİMİ YARATTI (?)

İki olasılık var ama henüz ikisi de netleşmiş değil.

1. ihtimal: uzaylılar (tanrılar) bizleri yarattı.

Yani uzaylılar gerçekten bizi yaratıp buraya tıkmış olabilirler. Ancak bunun mantıklı bir açıklaması yok gibi sanki (?). Çünkü dünya üzerindeki sömürge sistemine (bin yıllardır devam edegelen köle-efendi sistemine) bakılırsa, uzaylılar bizleri neden köle olarak kullanmak istemiş olsun ki? Sümer tabletlerinde "altın madenleri için" deniliyor. Eğer öyleyse insan yaratacak bir teknolojiye sahip olan bu zekalar, neden etten kemikten bir canlı yaratmak için uğraşmış olsun ki? Bunu daha iyi ve daha ucuza yapabilecekleri makineler ile sağlayamazlar mıydı? Ayrıca bu akıllı varlıkların, isyan gibi bir riski düşünememiş olmaları, bana pek de inandırıcı gelmedi.

Bu yaratılma olayının dinsel açıdan değerlendirilmesini ise lüzumsuz buluyorum. Çünkü "bir sınav için" yaratılmış olduğumuz fikri bana çok saçma geliyor. Koskoca evreni yaratan(lar) işi gücü bırakıp, gelmiş geçmiş (yaklaşık) 100 milyar insan içinden TEK seni bulacak ve cennet/cehennem için seni sınav edip yargılayacak öyle mi? Gölden aldığın TEK bir damla, sana ne gibi bir yarar sağlar ki? Bir düşün!

2.ihtimal: bizler uzaylıları (tanrıları) yarattık.

Yani aslında uzaylı yada tanrı diye de bir şey yok. Evrim gerçek. Başka bir canlıdan evrildik. Geliştik, kalabalıklaştık ve teknolojinin zirvesindeyken, nükleer teknolojileri kullanarak, önceki ilkel atalarımızı yok ettik (çünkü nüfus dünyaya sığmadı). Sonraki zamanlarda da bunu tekrarladık. Kendimize çağlar belirledik. Bir çağı bitirip, diğerine geçerken (her seferinde) yeryüzünü temizledik. Geçmişe ait izleri silerek, yeni ve ilkel bir toplumun yaratılmasına olanak sağladık.

Peki neden ilkel bir toplum? Neden kadim bilgiler onlarla paylaşılmıyor?

Cevap basit: Kapitalizm!

Yeni neslin aciz, yetersiz ve günahkar kitleler olduğunu aşılamak gerekiyordu. Bunun için dinleri icat ettiler. Dinleri kullanarak gerçekleri gizlediler. Tanrılar yarattılar. İnsanları tanrı korkusu ile sistemin içinde tutmaya çalıştılar. Zaten ellerinde olan kadim güçleri, tanrıya mâl ederek bir korku dünyası yaratmayı başardılar. İsyan edenleri ya susturdular yada hasat ettiler.

Toplumu bir arada tutabilmek ve kontrol edebilmek için bu sömürge sistemini geliştirmek zorundaydılar (köle-efendi sistemi=kapitalizm). Böylece yarattıkları hayali tanrılara sırtlarını dayayıp, kendilerinin elitler (seçilmişler) olduklarını iddia edebilecek ve zayıfların sayesinde bu ölümlü dünyada rahat yaşamanın yolunu bulmuş olacaklardı. Böylece hem süreç devam edecek hem de keseleri dolacaktı.

Bana sorarsanız İKİNCİ İHTİMAL daha gerçekçi gibi duruyor. Çünkü günümüze kadar bu planın süregeldiğini gözlemleyebiliyoruz. Çünkü gerçek olan, doğru olandır. Gerçeği gizleyebilir yada hikayesini değiştirebilirsiniz ama mutlak gerçekliği asla değiştiremezsiniz. Örneğin; zehrin öldürücü etkisi olduğu mutlak gerçekliktir. O zehri bala katıp gizleseniz de, balın tatlı olduğunu söyleseniz de o zehir sizi öldürecektir. Yapılan iş de aynen budur! Bize öğretilenlerin hiçbiri gerçek değil ve ben artık bundan eminim.

/ercan aldan/
11 Eyl 2020 13:22 güncellendi

06/03/2019

Yaratılış Amacı

Bu kompleks yapıyı evrimciler "tesadüf" olarak açıklarken, dinciler de "allah yarattı" diyerek kestirip atarlar.

Her iki kesime de (benim gibi) temkinli yaklaşan ve sorgulayan septikler ise, beyin ve beyinde bulunan zayıf elektrik akımının, sinirler vasıtasıyla tüm organlara dağılarak onları kontrol eden mekanizma olabileceğini düşünür ve bunun ne tesadüfi evrimle, ne de arabın tek tanrısı allahın yaratımı ile izah edilemeyeceğini anlayıp hayrete düşerler. Bu olsa olsa üst akılların başarabileceği bir üretimdir ve bir amaç (altın işçiliği) için üretildiği de ortadadır.

https://youtu.be/f12vjhMkfIs

6 Mar 2019 09:28

En çok okunan