test

👇 αklını özgür вırαk / çєmвєrín dışınα çık! 👉
Ölümsüzlük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ölümsüzlük etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/09/2020

HİÇLİĞİ VARLIĞA ÇEVİREN GÜÇ = ELEKTRİK (?)


HİÇLİĞİ VARLIĞA ÇEVİREN GÜÇ = ELEKTRİK (?)

Belki de evren dediğimiz sonsuz karanlık, bizim ölü yada baygın (bilinçsiz) iken muhatap olduğumuz karanlığın yani yokluğun yani hiçliğin ta kendisidir (?)

Bu doğruysa (-ki doğru görünüyor) bilincimiz gerçekten elektrik enerjisi ile beslenen bir yazılım olabilir ve bizler de gerçekten hiçlik içinde (bir amaç için) var olmaya programlanan karakterler olabiliriz.

Ölüm/bilinç kaybı ile bu yazılım hasar görüyor ancak deflibratör (elektrik takviyesi) ile yeniden çalıştırılabiliyor. Bu bizim elektrikten ibaret olduğumuzun en büyük kanıtıdır aslında ve demek ki; sürekli bir elektriksel enerji takviyesi ile bilinç açık tutulabilir ve ölümsüzlük sağlanabilir ancak insanları köle olarak kullanan kapitalistler, bu gerçeğin açığa çıkmaması için bizlere sürekli "ölümün kaçınılmaz bir son olduğunu" empoze edip bizi baskılıyor ve dinleri sayesinde de bu korkuyu yayabiliyor olabilirler!

Beynimizin, nöronlar sayesinde dna/hücrelerimize ve hormonlarımıza gönderdiği bir çeşit elektrik akımı/komutlar sayesinde; "Hastalık, yaşlılık, zekilik, delilik, uzun ömür - kısa ömür, cinsellik, neşe - üzüntü ... dahil aklınıza gelebilecek hemen hemen her şeyi düzenleyebilmek bizim elimizdedir. Bu konuda yapılan ciddi deneysel çalışmalar ve yazılmış kitaplar var. Luis L. Hay'ın Düşünce Gücüyle Tedavi ile Secret kitabı size fikir verebilir.

Bir düşünün!
Bize hep ışık olmayan bir yerde yaşam olmaz dediler. Oysa ki denizlerin binlerce metre altında (zifiri karanlıkta) ışığa ve toprağa ihtiyaç duymayan balıklar yada suya ve ışığa ihtiyaç duymadan yaşayan solucanlar bulunmaktadır. O halde hepsini bir etkileşim içinde tutan ve havada (oksijen yada azotta) serbest bir şekilde dolaşan bir tür elektriksel akım var ve daha önce de dediğim gibi bu akım, tek kutuplu olduğundan zarar vermiyor. Belki de bizler diğer kutubuz. İki kutup birleştiğinde ortaya çıkan enerjileriz (belki bu yüzden kutsal kitaplarda ateşten yaratılma kıssaları var). Bilemiyoruz! Bu sadece bir tahmin.

Belki de bizim henüz bilemediğimiz ve/veya keşfedemediğimiz yada bizden gizlenen üçüncü bir ihtimal ... (?)

Karanlıktan/hiçlikten varlık çıkaranın elektrik olduğu hususunda artık ikna olmak üzereyim yada belki de karanlık bizi değil, biz karanlığı yaratmışızdır. Bizden başka her şey "hiçlik olsun" diye. O halde soru şu; bu devinimi başlatan ve sürdüren enerji ne idi ve ne zaman başladı? Sakın bana uzaylılar yada arap tanrısı allah demeyin, keserim :)))

Doğru bildiklerimiz, gerçeği bilinçlice örtbas etmek için uydurulmuş masallar bile olabilirler :( (ercan aldan)

11 Eyl 2020 10:45 güncellendi

ÖMÜR DEDİĞİN BİR GÜN (MÜDÜR?)


ÖMÜR DEDİĞİN BİR GÜN (MÜDÜR?)

Analog (pilli ve kinetik enerjili) saatlerin içinde elektromanyetik bir sargı bulunur. Buradaki sihirli kelime; "elektromanyetik". Bu enerjinin (saat/zaman aracılığı ile) bizi sürekli ileri taşıdığını düşünürüz. Peki ya aslında bu düşünce yanlışsa? Yani aslında böyle bir durum yoksa ve olan biten her şey "şimdi" den ibaret ise?

23.112 - Dedi ki: "Sene adedince yeryüzünde ne kadar kaldınız?"
23.113 - Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor."
23.114 - Dedi ki: "Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz,"
23.115 - Sizi, boş yere yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?

Geçmiş ve gelecek bizim beyinlerimizde oluşturduğumuz bir algı olabilir mi? Klişeleşmiş bir deyim olan "hayat 1 gündür, o da bu gün"dür sözü acaba gerçek midir?

Yani aslında ilerleyen bir şey yok. Her şey yerli yerinde ve her şey durağan.

10 dakikalık çekimi tamamlanmış bir film düşünün. Bu filmi 50 kez sonrasında (yani 500 dakika sonra) bile izleseniz, aynı figuran - aynı sahneyi - aynı dakikada oynuyor olacaktır.

Büyüme, yaşlanma ve ölüm, bizim beynimizde yarattığımız algılar ise (bununla ilgili daha önce bir video eklemiştim, şimdi tekrar ekliyorum) 


O halde bu durum, donmuş balıkların aylar hatta yıllar sonra nasıl tekrar canlanabildiklerini de açıklamış olmaz mı?

https://youtu.be/JeP_6eUCFOo

Tüm bu parçalar bir araya geldiğinde insan ister istemez şunu düşünüyor. Eğer ilerleyen bir zaman kavramı yoksa, herkes bozuk bir plak gibi aynı ânı tekrar tekrar mı yaşayıp duruyor yada belki de bu an çoktan yaşandı ve bitti bile (?)


Belki de bu yüzden hiç kimse ölümsüzlüğü bulamıyor. Zaman dediğimiz şey manyetizma ise, bizler de o manyetizmadan etkilenen parçalar olabilir miyiz? Neden olmasın?

Elektrik ve elektromanyetiğin sırları daha derin bir biçimde incelediğinde enteresan şeyler ortaya çıkacak gibi (?) (ercan aldan)
11 Eyl 2020 14:39 güncellendi

MODERN KÖLELER

MODERN KÖLELER

Metafizik bir dünyada yaşamıyoruz. Görmediğimiz, tatmadığımız yada dokunmadığımız şeylerin varlığına inanıp ona tapınıyoruz, neden tapındığımızı bile bilmeden ... Şu zihin denilen şey kontrol edilemiyor. “Sonsuz ruh” dediğimiz aslında “bilinç”tir. Bedenden uçup giden bir şey yok. Bilinç tamamen gittiğinde iş bitmiştir. Beden cansız bir nesnedir. Cansız/bilinçsiz nesneler daimi ölüdürler. Bilinci olan bir varlık için ölüm kaçınılmaz sondur. Kabalistler, mistikçiler ve spiritüalistler; ölüm gerçeğini “büyü, mistik ve paranormal aldatmacalarla süsleyerek” bir korku dünyası yaratmayı ve bu gerçeği kendi lehlerine çevirmeyi başarmışlardır. Bundaki amaçları; (tek tanrı inancı ile) tek bir çatı altında kitleleri toplamak, efendi-köle sistemi ile onları yönetmek ve sömürmektir. İtaat etmeyenleri ise “hasat” denilen kitlesel kıyım ile öldürmekte ve bu korku ile; beyinleri baskı altına alıp, onları; itiraz edemeyen, sorgulayamayan robotlar haline getirmektedirler.

Binyıllardır süren ölümsüzlük arayışı 2045 projesi ile son bulabilir. Yapay zeka ve dna sentezi ile bu sağlanabilir ama sonrasını tahmin edebilmek güçtür. Dna bir işlemcidir. İşlemci; onu üreten mühendis tarafından değil de bir başkası tarafından modifiye edilirse orjinalliğini yitirerek, onu üretene özel bir araç haline gelecektir. Yapay zekanın kontrolü ele geçirmesi durumunda, ebedi yaşam düşüncesi - ebedi yok oluşa sebebiyet verebilir.

Belki de bu gereklidir. Bizler evrenin başına gelen en büyük belayız. Doğanın var etme gücünü, yok etmek için kullanan hırs dolu zalimleriz. Gerçek hayatın içinde bir hayal dünyası yaratmışız kendimize. Gerçek hayatı sürekli ıskalıyoruz. İçinde bulunduğumuz durum, kedinin yakalamış olduğu fareyi yemeden önce oynaması gibidir. Birileri bizimle oynuyor. Bunun için din ve siyaseti kullanıyorlar.

Evrimleşeceğimiz/gelişeceğimiz ve üstün bir teknolojiye sahip olacağımız kesindir ama bu teknolojileri/gücü birbirimizi yok etmek amacıyla kullanacağımız da bir gerçektir. Çünkü bu döngü hep bu şekilde olmuştur. Hırs güçtür ve güç hırsa her zaman yenik düşmüştür. Geçmişte en üst teknolojiye ulaşıp düşüşe geçmiş olabiliriz yada tam tersi de olabilir. Her durumda doğanın kanunu olan “Yok etmek” gerçeğini örtbas edememişiz. Çünkü bu içgüdüyü bize veren doğadır. Can taşıyan her bilinçli varlıkta bu içgüdü vardır. Dinler içimizdeki bu yok etme içgüdüsünü maskelediğimiz, hırs zehrimizi şerbet diye masumlara içirdiğimiz iyi niyet masallarıdır. Dinleyeni ve inananı çoktur. Güçlü bir hipnozdur. Etkisinden kurtulmak için kendimizi silkelemeli ve bu çerçevenin dışına atmalıyız. Bu hipnozdan kurtulamayanlar, ölüm gerçeğini gördükleri halde ölümsüz bir hayat süreceklerine inanarak kendilerini avuturlar. Bu inanç, içimizdeki ölümsüzlük hırsının bir yansımasıdır. Sizin sömürücüleriniz bu inancı kendi çıkarları için kullanmışlardır. Dedikleri gibi sonsuz bir güce ve sonsuzluğa sahip bir Tanrıları olsaydı onu vadetmez hemen şuan herhangi birine verirdi ve tüm gizemleri giderirdi. Hayal dünyalarında/cennetlerinde, hayali sonsuzluklara umut bağlayanların inancını pekiştirirdi ama bunun bir örneği dünya tarihinde yoktur ve olmayacaktır da. Çünkü yarattıkları tanrının böyle bir gücü yoktur!

Bir de, hiç görmedikleri halde onun tüm vasıflarını(!) kendi adları gibi bilen, %0,99 IQ’ya sahip, “işte o öyle demiş, şu böyle demiş”ten öteye gidemeyen, mason pergelini elinden düşürmeyen kabalist bilim adamı (!) atalarının her söylediği ve yaptığı sahte çizimler/resimlerle (güya inandıkları) kitabın mucizelerini haklı çıkarmaya çalışan, garip bir müslüman güruhu da var. Bunlar için söyleyebileceğim tek şey “Sizler seçilmişler değilsiniz!” Seçilmiş olanlar; RA’nın gözüyle bakanlardır. Yani uğrunda saç baş yolduğunuz idollerinizdir ve onları yaratan patronlarıdır. Kıyamet sandıklarında yada nuhun gemilerinde kurtarılacak olan elitler onlardır ve malesef aralarında sizler olmayacaksınız. Siz ve evlatlarınız; cennet, sonsuz yaşam umudu ile onların ve evlatlarının (bu dünya var oldukça) kölesi olmaya devam edeceksiniz!

https://twitter.com/i/status/1504522020775763969

Peki dinsiz yaşanır mı? diyeceksiniz. Yaşanır elbet. Hem de en güzel haliyle. Aslanın ve ceylanın, kurdun ve kuzunun bir dini mi var? Yada onlarla birlikte yaşayan (sizlerin ilkel kabul ettiği) yerlilerin? Ancak ceylan aslanın mıntıkasına, kuzu da kurdun mıntıkasına girdiğinde neler olacağını bilirler. Bu yüzden aslan ve kurt pusu kurmak zorundadır. Din adamlarının ve siyasetçilerin bizlere yaptığı da aynen budur! Onlar ikiz kardeş gibidirler. Dinler ile kandırırlar, kanmayanları siyasi kararları ile yok ederler. Yarattıkları bu modern hayat, modern köleliktir.

Kim bilir belki de onlar haklıdırlar. Gerçekten koskocaman bir tanrıları vardır ve bizi yaratıp buraya tıkmıştır. Bu doğruysa, (bunca örnekten sonra) onun iyi olduğuna inanmam mümkün değil. Güçlünün zayıfı yok ettiği bu doğada, zayıfın yanında olmayan (onu görmezlikten gelen) bir tanrı bana göre saygıyı hak etmiyor.

Hayatın gerçeklerine gözlerinizi kapayıp, yaşamı ıskalamayın! Siz teksiniz. Birsiniz. Kafanızı kumdan çıkarın! Kendinizi onlara yem etmeyin. Bu hayatı yaşayalım ama “özgürce”. Doğa size bu şansı vermiş (ercan aldan)
11 Eyl 2020 13:19 güncellendi

10/09/2020

GÖKTANRI ZULMÜ

 
GÖKTANRI ZULMÜ 

Yukarıdaki kısa video, yerli oyunumuz olan Crysis'ten alıntıdır. Oyunun konusu: dünyayı, uzaylı sef'lerin (yaratıkların) istilasından kurtarmaya çalışıyorsunuz. Oyun deyip geçmeyin. Dünya genelinde satış rekorları kırmıştır. Oyunun akıcılığı yüzünden içeriğindeki mesajları oyun esnasında algılayamamıştım :) Şimdi bu (oyun içindeki) bu kısa videoyu izleyince durumun vehametini anladım. Hikaye özgün sayılır ancak karakterler farklıdır ve oyun içindeki istilacılar, şekilsiz yaratıklar olarak tasvir edilmiştir. Biçimsiz yaratıklar dünyamızı neden istila etmek istesin ki? Son zamanlarda bunu yumuşatıp insan formuna benzetmeye çalışıyorlar (annunakiler). Geçmişte bu şekilsiz yaratıkların bir istilası olmuş mu ki? Olmuşsa bile bu istilayla ve bu karakterlerle ilgili çizimler neden yoktur? Amerikan film, oyun yada müzik piyasasına bakıyorum da her daim bize, farklı tür uzaylı ırkların dünyayı istila edeceğine dair bir algı yaratmak isteniyor ve her ne hikmetse günümüz Göktengrici Türkleri de bu algı operasyonuna full destek veriyorlar. Onlara göre Gökten gelen göktanrı/göktengri önderliğinde kötülüğe son verilecek falan filan ... Ben bu hikayeye inanmıyorum. Aynı senaryoyu NUH zamanında da yaptılar ve aynı şeyi o zaman da söylediler. "Kötüleri yeryüzünden sileceğiz". Oysa ki silinenler iyilerdi. Çünkü şu an dünyayı kötüler yönetiyor. 

Videonun 1:35 (6:55) saniyesinde "monitörde" sef'lerin istila zamanı (18.07.2023) olarak görünüyor. Bu tarih aynı zamanda; 1923'te Göktanrıcı/ışıkçı yahudi/müslümanlar ile özgürlükçü/yılancı hristiyanlar arasında imzalanan ultimatomun da bitiş süresidir (bu kavramlar size yabancı geliyorsa, önceki yazılarıma da göz atın, lakin her şey sembolizme göre ilerliyor).

Bize öğretilenler maskenin görünen yüzü idi. Maskenin ardında ise farklı bir yüz bulunuyor. Ne gariptir ki oyunun bu sahnesinde de aynen bu ifade geçiyor: "maskeleri çıkaralım!" ...

Son olarak bu nano giysiyi üreten kişinin amacının "ölümsüzlük" olduğunu görüyoruz. Bildiğiniz üzere Rusların bununla ilgili bir yapay zeka çalışması var. Detaya girmeyeceğim, çünkü artık ne olduğunu biliyorsunuz (bkz. 2045 projesi). Bu çalışmalar 3.dünya savaşının sebebi olacak ve bize sahte bir savaş sebebi ile sahte bir uzaylı istilası hazırlayacaklar. Bu esnada nükleer silahlarla hasat edilenler (her zaman olduğu gibi) uyutulan sıradan insanlar olacak. Yani bizler :(

Bunun idrakine varabilmek için önce bilincin açılması ve bakış açısının genişletilmesi gerekiyor. (ercan aldan)

10 Eyl 2020 21:25 Güncellendi

Yapay Zeka ve Ölümsüzlük

Dna'mızın orjininde çok uzun ömür ve mükemmel bir bağışıklık sistemimiz var. Tanrısal güçlerimiz var ama bilincimiz kapalı/sınırlı olduğu için bunun farkına varamıyoruz. Zorba tanrı insanların tanrı gibi olmasını istemiyordu. Tevrat'ta ne diyordu?

Yaratılış 3.22 Sonra, “Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu” dedi, “Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli.”

İblis/Yılan/Lucifer adem ve eşine yaratılışın sırlarını paylaştı ve bilinçleri açıldı. Tanrısal güçlerinin farkına vardılar ve bir isyan/savaş başlattılar. Nihayetinde savaşı kaybedip Aden'e sürgün edildiler.

Vahiy 12/7-9 Gökte savaş oldu. Mikail’le melekleri ejderhayla savaştılar. Ejderha kendi melekleriyle birlikte karşı koydu, ama gücü yetmedi. Bu yüzden gökteki yerlerini yitirdiler. Büyük ejderha –İblis ya da Şeytan denen, bütün dünyayı saptıran o eski yılan– melekleriyle birlikte yeryüzüne atıldı.

Bugün bilim, dna'daki bu stop kodonlarını kaldırma çabasında. Yapay zeka ile bu açık kodlu dna'yı entegre etme çalışmaları devam ediyor. Rusya bu proje için milyon dolarlar harcıyor. Kutsal kitaplarda anlatılan tüm hikayeler kabalistik tarzda sembolizm diliyle yazılmıştır. Gerçek hikayeyi öğrenmek için tüm kutsal kitapları, sümer tabletlerini ve bilimsel verileri bir araya getirmelisiniz. (ercan aldan)

https://www.dunyahalleri.com/2045-initiative-olumsuzlugu-amacliyor/

10 Eyl 2020 20:30 güncellendi

07/01/2019

YENİ DÜNYA DÜZENİNDE "EBEDİ KÖLELİK"

 

YENİ DÜNYA DÜZENİNDE "EBEDİ KÖLELİK"

DİNLER (bilhassa İSLAM); Sıradan insanları her bakımdan (maddi, manevi) teslim alır ve elitlerin hizmetine sunmak için korkak/baskılanmış ve köleleştirilmiş bir toplum yaratır ve Firavun soyu kralların dünyayı daha rahat sömürebilmesi için onların hizmetine sokar. İslam kapitalizmin can damarıdır.

İSLAM; Teslimiyet dinidir. Bir tanrıya taptığını zannedenler, piramidin tepesindeki soylu yahudi krallara tapmaktadır. Yüksek vergiler ile insanların kanını emerler. İyice yoksul bırakılan halka dış borçlar bahane edilerek, yine kendi güçleri tarafından hasat edilirler. Bu geçmişte hep böyle olmuştu, yine böyle olacak.

Sıradan halk felaketlerin tanrıdan/tepeden geldiğini zanneder, oysa ki herşeyi yapan/planlayan piramidin tepesindekilerdir. Ol der olur, öl der ölürüz. Yeni dünya düzeninde bizden sonraki nesillerin işi daha da zor. Yapay zeka ile ölümsüzlüğü arayan Ruslar, milyon dolarlar harcadıkları (belki de finanse edildikleri) bu 2045 projesinde başarılı olurlarsa, yapay zeka+dna ve yapay fiziksel vücut sentezlemesi ile ölümsüzlüğü bulacak ve bu keşfini NEW WORLD ORDER'da ALTIN ÇAĞ'ı yaşayacak olan elitlere sunacaktır. Bunlardan biri David Rockfeller olabilir (bunun nasıl mümkün olabileceğine birazdan değineceğim). Sıradan insanlar ise dünya döndükçe, bu ölümsüz tiranların ebedi köleleri olmaya devam edeceklerdir.

Son günlerde yaptığım araştırmalar neticesinde, birbirine düşman gibi görünen Ruslar ve Amerika/İsrail'in aslında perde gerisinde iş çevirdiklerini düşünmeye başladım. Dünyadaki kapitalist zengin baronlar bulunup yok edilmedikçe Komünizmin bir esprisi yoktur. Çünkü bu durum, eşitlik ilkesine ters düşmektedir. Komünizm görünüşte herkesin eşit kazanca ve eşit haklara sahip olmasını öngörür ancak sistemin derinine indiğimizde ise "tek tip insan modeli yaratarak bir bakıma kapitalizmin ekmeğine yağ sürmektedir". Peki bunu niçin anlattım? Bir üstteki paragrafta Rusların yapay zeka projesine önem verdiklerinden bahsettim. Ruslar zeki insanlardır. Amerika; Cia, Mi6 ve Mossad'ın sayesinde, görünürde atağa geçmiştir ancak güç gösterilerinin birçoğu balondur, yalandır (bundan önceki yazılarımda Nasa'nın sahtekarlıklarından bahsetmiştim). işte bu yüzden Rusların 2045 projesini kendi çıkarları için kullanacağından endişe duymakta ve Elon Musk'a baskı yaparak dünyayı terketme çalışmalarını hızlandırmaktadırlar.

Yeni dünyada yapay zekaya hakim olan dünyaya hakim olacaktır. Belki de bin yıllar önce bu teknoloji zaten kullanılıyordu. Nuh'un ömrünün 950 yıl olması mecazi de olabilir gerçek de. Çünkü yapay zeka projesi ile bu ömür yaşanabilecektir. Zaten çizime baktığımızda tanrısal güçlerin düşüşe geçtikten sonra tekrar yükselişe geçeceğini görüyoruz.


Tabi yeni dünya düzeninden bahsedip de David (Davut) Rockfeller'dan bahsetmemek olmazdı. Ben onun cryonics tüplerine girdiğini (-ki bunun için yasal olarak öldüğünün açıklanması gerekiyor) ve aynen Bakara 259. ayetinde verilen örnekte olduğu gibi 100 sene sonra tekrar diriltileceğini düşünüyorum. Tabi şimdi siz o ayette geçen hadiseyi de görünmez arap tanrısının yaptığına inanırsınız ya neyse :)

Hemen altta linkini verdiğim videoda bunu kendisi de söylemiş zaten. "100.yaş günümde 200.yaş günümü kutlamak istiyorum". E para var çare var :)

https://youtu.be/jqz4_oioQac

Ekleme: İster yapay zeka olsun, ister cryonics olsun her iki yöntem de biz sıradan insanlar için epey masraflı :( Ebedi kölelikten kurtulmak için bu iki seçenek sizin maliyetinizi aşıyorsa, cesedinizi siz ölür ölmez hemen yakmalarını vasiyet edin. Hastaneden herhangi bir numune almasınlar ve sizi asla toprağa gömmesinler. Çünkü ezelden beri ellerinde, köle insanların dna'larını kullanarak yeni köle yaratacak teknolojileri var. Çünkü elitler asla kendi kanlarını/soylarını köle olarak kullanmazlar. Tabi bu önermeler çoluk çocuk sahibi değilseniz işe yarayacaktır, diğer türlü genetik miras yüzünden sizden sonraki tüm nesillerin bedenlerinde kendinizi yaşamaya devam edeceksiniz.

Yada son çare bu dünyadan kaçıp gitmenin bir yolunu bulun!

/ercan aldan/
7 Oca 2019 21:10

03/01/2019

Mumyalama: DNA Klonlaması için miydi?

MUMYALAMA: DNA KLONLAMASI İÇİN MİYDİ?

"Firavunlar ruhun ölümsüz olduğuna inandıkları için cesetlerini mumyalattığı" iddia edilir ama bu pek inandırıcı değildir. Ölüp gitmiş işte! Bunu deneyimleyebildiğiniz halde neden halâ ruhun ölümsüz olduğunu iddia ediyorsunuz? Ruh ölümsüz filan değildir. Ruh=bilinçtir. Farklı bir elektriksel/manyetik bir enerjidir. Bilinç bedeni terk edince iş bitmiştir. Bilinci ayakta tutmak ölümü erteleyebilir (bunun nasıl olacağını anlatmıştım). 

Amaç bir bakıma ölümsüzlük evet ama nasıl?

Mısırlılar Sümerlerden anatomi bilgilerini aldılar. Sümerlerde tanrılar olarak görülen gelişmiş ırklar (büyük ihtimalle Babylon/Babil'liler), yaratma konusunda önemli bilgilere sahip idiler. Çünkü ilk babasız doğum hikayesini Babil'de görüyoruz. Sümer tabletlerinin yaratılış ile ilgili kısımlarını okuduğumuzda dna bilgisine ne kadar hakim olduklarını görüyoruz. Konuyu dağıtmadan bununla ilgili bir örnek vereceğim. İlk olarak Babil'de gördüğümüz babasız doğum hikayesi; "Semiramis oğlu Tamuz" > Sümer’de Ninmu oğlu Enki > Mısır’da İsis oğlu Horus > Roma’da Meryem oğlu İsa …” olarak anılmış. Bana sorarsanız ortada böyle yaşanmış önemli bir olay var ama farklı kültürlerde farklı kahramanlarla anlatılmış.

Konumuz; Mısır'lıların uygulamış olduğu mumyalama tekniği ile babasız doğum arasındaki ilişkiydi. Günümüz teknolojisi ile ölen bir kişiden dna örneği alınarak, labaratuvar ortamında sperm ile birleştirilip ana rahmine yerleştirilerek yada tamamen tümünü yapay olarak oluşturup, ölen kişinin klonunu tekrar dünyaya getirebiliyoruz. 21yy. teknolojisi ile bu mümkün ancak dini çevrelerin baskısı ile bu maalesef uygulanamıyor. Bununla ilgili Rahim-Womb filmini izlemenizi tavsiye ederim.

Firavunların mumyalanmasının amacı vücudun eriyip gitmesini önlemek idi. Böylelikle gelecekte bir gün kendi dna'larını taşıyan klonlarının yeniden dünyaya getirilebileceğini düşünüyorlardı. Çünkü toprağa gömülen bir cesedin önce etleri/kasları erir ve yıllar sonra da kemikler toprağa karışır gider. Birkaç yüzyıl sonra tamamen toprak olup, kaybolup gidersiniz.

Dünyada klonlama tekniği yasaklandı. Medyada bir ara haberleri çıkmıştı. Her zaman olduğu gibi CIA ve Vatikan bu çalışmalara engel oldu ama sizler de elitlerden biri olabilirseniz, ölümünüzden sonra kendi dna'nızı klonlatarak birebir kopyanızın tekrar bu dünyaya gelmesini sağlayabilirsiniz. Ölümsüzlüğü sağlamanın başka bir yolu da budur. Her ne kadar sonraki versiyonlarınız (genetik yatkınlık mirası yoluyla) sizin yaşadığınız hayatın neredeyse aynısını yaşayacak olsa da zaman ve çevre değişikliği nedeniyle adaptasyon zorluğu çekecektir. Denemeye değer mi, bence değer.

Ruhun ölümsüz olduğuna inanan biçarelerin ise, maddesel bir dünyadan sonra manevi bir hayat arzulamaları gerçekten bir trajedidir. Bunların yaptığı boşa kürek sallamaktır!

Size şu kadarını söyleyeyim; Bu bilgiler ve daha fazlası bin yıllardan beridir elitlerce biliniyordu. İnsanoğlunun elinde daha nice kadim bilgiler var ama sisteme itaatkar köle lazım olduğundan bu bilgiler gizli tutuluyor. Çünkü bilinci açık insanları sömürmek kolay değildir. Dünyayı kontrol eden ve "TANRININ İŞİNE KARIŞMA!" diyen din simsarları tarafından uygulanan inanılmaz bir baskı ve hipnoz var. Doğal olarak bunlardan bihabersiniz. Size biçilen görev "sistem için doğ, çalış, öl" dür.

Asıl tanrının kendimiz olduğunu bir gün anlayacağız ...

bi uyanabilsek !!! (ercan aldan)
3 Oca 2019 19:57

Bilinci açık tutarak ÖLÜMSÜZ olabilir miyiz (?)


BİLİNCİ AÇIK TUTARAK ÖLÜMSÜZ OLABİLİR MİYİZ (?)

"Epifiz bezi, uyku-uyanma modülasyon kalıpları, mevsimsel fonksiyonları etkileyen seratoninin türevi olan melatonin hormonu üretir."

Yaşam ve ölüm süresini belirleyen dna'larımızdır. Geçmişte dna'ya müdahale olduğunu Sümer tabletleri ve Tevrat'tan öğrenmekteyiz. Bilimsel açıdan ise, günümüz bilimadamları 64 kodona sahip dna'mızın 20'sini aktif olarak kullanmamızı sağlayan stop kodonlarını açarak ondaki kısıtları kaldırmayı ve bu sayede ömrü uzatmayı, hatta ölümsüz olmayı amaçlamaktadırlar.

Yaşamın uzun olması ve ölümün geciktirilmesi; bilincin tamamen kaybolmasını önlemekle de mümkündür. Bunun nasıl olacağını birazdan anlatacağım. Nitekim bilim dünyası da yapay zeka ile bilinci açık/uyanık tutmanın yollarını arıyor (bkz. 2045 projesi). Çünkü bu imkansız değil. Nitekim orijinimizde ömür: 1000 yıl civarıdır. Tarihte bunun örnekleri var (bkz Kuran 29/14, Sümer tab.). Daha hızlı sürede, daha fazla sistem kölesi yaratmak amacı güden "tanrı(lar) ve elitleri" dna'larımıza stop kodonu eklediler ve ömrümüzü kısıtladılar (bkz. Yaratılış 6/3). Piramidin en üstünde bulunan bu TANRI(lar) ve ELİTLERİ yeterince zenginliğe ulaştığında (yeterince altın istiflediğinde), bu dünya tarlasında "yeni hasatlar ve yeni hayatlar" için artık hazırdırlar (bunu önceki yazılarımda açıklamıştım).

Peki bizler neler yapabiliriz?

Öncelikle bu hipnozdan uyanmalı, bilincimizi açmalı ve kapalı (mühürlü) dna'larımızı onarmanın bir yolunu bulmalıyız. Boş muhabbetler ile bunu başarmamız mümkün değil. Bu köle-efendi sistemini lehimize çeviremediğiniz sürece biz ve bizden sonraki nesillerimiz de hep bu hasatçıların sistemine köle olarak doğacaktır. İnsan dna'sını orijinine döndüremediğimiz sürece dünya var oldukça bunların kölesi olmaya mahkumuz. Çünkü genetik yatkınlık mirası ile bizden sonraki her insan aynı kısıtlı dna'yı taşıyor olacaktır.

Hasat süreci başladı. Benden uyarması. Ölmek yada ölümü beklemek çözüm değil. İntihar çözüm değil. Tek çare mücadeledir. Safını belirle. Seni köle olarak kullanan gök tanrıcıların işaretlerini hep görmektesin (ışık, güneş, yıldız, piramit, kartal vb.). Uyanık ol ve neye niçin inandığını sorgula!

UNUTMA! YIKIM; HEP GÖKTEN (GÖKTEKİNDEN) GELMİŞTİR!

Size bir ipucu: Hasata kadar bunu geliştirebilirseniz belki bir umut olabilir. "Bilinci ayakta tutacak yada onu geri döndürebilecek elektriksel takviye ve yapay melatonini vücüda enjekte ederek ölümü geciktirilebilir ve/veya ölüyü diriltebilirsiniz!" Tıpkı İsa'nın yaptığı gibi ... (ercan aldan)

En çok okunan