test

👇 αklını özgür вırαk / çєmвєrín dışınα çık! 👉
Hasat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hasat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/09/2020

GÜNEŞ ve AY YAPAY BİR ELEKTRİK KAYNAĞI MIDIR?


GÜNEŞ ve AY YAPAY BİR ELEKTRİK KAYNAĞI MIDIR?

(Bence mümkün ...)

Önceki yazılarımda güneş, ay ve yıldızların yapay olabileceğini, bunun basit deneylerle ispatlanabileceğini ama bunlar olmadan da canlılığın sağlanamayacağını/yaratılamayacağını söylemiştim.

Bu tez size biraz absürt gelebilir ancak şunu bir düşünün, soğuk ve karanlık boşluktaki(!) güneş, ısı ve ışığı nasıl üretebilmekte ve bize nasıl gönderebilmektedir? Yok işte şu gazlardan oluşmuş, işte şu kadar milyon km. uzaklıkta imiş, yok işte şu kadar milyon derece ısı üretiyormuş, bing bang zart zurt falan filan ... Sanki gidip ölçülmüş gibi o kadar net rakamlar veriyorlar ki :) E işte bize gelen ısı ve ışık baz alınarak ve birtakım varsayımlar da eklenerek bu hesaplamalar yapılmaktadır diyorlar. Yahu varsayımlarla gerçeklik nasıl belirlenebilir? Sallamayın! Sürekli bir kararlılıkla devamlılık arzeden bir döngüden bahsediyoruz. Madem koskoca bir evren ve bu evren içinde boşlukta gezinen milyarlarca güneş benzeri yapılar var, e arkadaş bu canını okuduğumun evreninde hiç mi bir çarpışma olmaz? Güneş korunuyor mu? Korunuyorsa kim koruyor?

Masonlardan oluşan bilim camiasının her söylediğine inanmadığım için bu konuda şüphelerim var. Bana göre Güneş en büyük ve birincil elektrik kaynağıdır. Enerjisini bu dünyadan alıyor. Buradaki videoda bunun olabilirliğini deneyimlemişler. Mutlaka izleyin, bence tamamen mantıklı.


Tesla'nın peşine neden düştüklerini de şimdi daha iyi anladım. Adamcağız son zamanlarında kablosuz elektrik üzerinde yoğunlaşmıştı ve birçok projesi şu an kapitalistlerin elinde kullanılabilir durumda. Kablosuz elektrik tümüyle keşfedilirse bu lanet kapitalistler tepetaklak olacaktır. Tanrı rolünü oynayan lanet elitlerin ellerine geçen kadim bir sırdır bu.

Güneş, ay ve yıldızların da çalışma prensibi aynen budur. Aralarında bir bağ var ve bu bağı sağlayan bir tür enerji/akım var. Ya bildiğimiz elektrik yada ona benzer bir şey. Güneş bir tür elektrik/enerji kaynağı olabilir. Bu video gerçek ise, tezimi %100 doğrular. İncil'de hasat öncesi 7 adet kıyamet alametinden söz edilir (daha önce değinmiştim). 5'i gerçekleşti. 6.sı karanlık. Yani güneşin sönmesi. Bu alamet kuran'da da geçmektedir. Birkaç gün karanlığa büründüğünüzde bilin ki son alamet gerçekleşmiş olacak ve sonrasında %100 hasat yaşanacaktır :(

Bilimadamları (!) hep şunu söyledi. Güneşte patlama olduğunda; e işte elektrikli cihazlarınız arızalanabilir yada iletişim ağınız kesilebilir filan ... Yahu hani güneş radyasyon yayıyordu? Radyasyon ile elektrikli aletlerin ne alakası var? Bize patlama olarak aktardıkları, gerçekte enerji/elektrik dalgalanmalarıdır. Bir nevi yüksek voltaj gibi/elektrik kaçağı gibi düşünün. Hal böyle olunca elektrikli cihazlarınız etkilenebilir. İşte o zaman bu söylem bir gerçeklik kazanabilir.

Güneşin bozulması demek, dünyayı kaplayan bu görünmez enerjinin/akımın da bozulması demektir. İçimizdeki elektrik enerjisinin de etkilenmesi demektir. Bu yüzden kapalı havalarda sinirli, gergin ve agresif oluyoruz.

Dünyada ve belki de evrende normal seviyelerde bir elektrik akımı var ve bu enerji nötr'dür. Buharlaşan su buharı bu nötr akımı bozup yıldırım ve şimşek yaratıyor. Yani doğadaki elektrik kısa devre yapıyor. Suyla temas eden elektrikli cihazlar nasıl kısa devre yapıp kıvılcım yaratıyorsa bu da aynıdır. Evdeki elektriği 1 birim olarak düşünün. Barajlardakini 10, yıldırımdakini 100, güneştekini ise 1000 birim olarak düşünün. En büyük birime sahip güneş aynı ana uzay gemisi gibi enerjiyi eşit ve dengede tutarak dağıtıyor. Ana gemi yok olursa tüm bu enerji ağı çökecek ve kısa süre içinde yeryüzündeki tüm canlılar bundan olumsuz etkilenecektir.

Doğadaki bu enerji, sürekli olarak nötr haldedir. Aynı bizdeki iki kutuplu cereyan gibi düşünün. Artı kutupta 220 volt elektrik her daim vardır ama başka bir yere iletilmediği sürece kendi başına zararsızdır. Yalıtkan bir eldivenle dokunduğunuzda elektrik sizi çarpmaz ama çıplak elle dokunduğunuzda siz bir iletken görevi gördüğünüzden çarpılırsınız. İşte doğadaki elektrik de böyledir. Bu nötr enerjiyi bozan ve iletkenliği sağlayan sudur. Hiç açık havada yıldırıma rastlayan oldu mu? Su+hava+ışık ve elektriğin tesadüfen bir araya gelerek bu enerjiyi oluşturması ve onu yayması elbetteki tesadüfle açıklanamaz. Üstün ve zeki varlıkların (insansıların) yapabileceği bir şeydir bu. Tıpkı Elysium ve İnterstaller filmlerinde olduğu gibi.

/ercan aldan/

EKLEME:

Aşağıdaki video kablosuz elektrik (tesla bobininin protitipi imiş). Şimdi bunu güneş ve ay'a uyarlayın. Dünyayı tesla bobini, güneş ve ay'ı iki ayrı ışık kaynağı olarak düşünün. Yakın zamanda yapılan araştırmalar, Ay'ın güneşten aldığı sıcağı değil kendi soğuğunu yansıttığını gösterdi. Ay'ı tasarruflu ampül, güneşi de sarı ampul olarak düşünün.

Her ikisi de dünyaya yaklaşıp uzaklaştıkça ışığı azalıp çoğalıyor, tıpkı bu videodaki gibi görünmeyen bir enerji alanı oluşuyor ve o alana her ne girip çıkıyorsa ışığı azalıp çoğalıyor. Mesela süper ay zamanlarında ay dünyaya daha yakın olduğundan daha parlak/ışıklı görünüyor. Güneş bizden uzaklaşırken ışığı zayıflıyor vb. gibi. Peki bu enerji devamlılığı nasıl sağlanıyor derseniz? Onun da cevabı üstte verdiğim truth 32 videosunda var. 

11 Eyl 2020 09:38 güncellendi

LABORATUVAR FARELERİ GİBİYİZ

LABORATUVAR FARELERİ GİBİYİZ :(

Hepsi aynı. Yılancısı da aynı ışıkçısı da. Önce üreyin diyorlar (genetik mühendisi iblis'i de bunun için kullanmıştı zorba tanrı(lar). Dna'nın yapısını bozdurdular. Bu yüzden İblis'e yılanın başı denildi (ikili sarmal dna ile ikili sarmal yılanın şekli aynıdır ve tıpta da ikili sarmal yılan sembolü kullanılır).

Bu müdahale yüzünden 64 kodonun yalnızca 20'sini kullanabiliyoruz. Bu yüzden birçoğumuzun bilinci kapalı ve cahiliz. Bunu yaptılar çünkü sistem için sömürülecek itaatkar/köle insan yığınları lazımdı. Keseler dolunca da bu yığınlara ihtiyaç kalmıyor. Yine de yılancılara formaliteden "nüfusu azaltmak için makul bir projeniz var mı" diye soruyorlar? Bill Gates de diğer özgürlükçüler gibi süreci yavaşlatma konusunda yapıcı bir çözüm bulmaya çalışıyor olabilir (https://www.facebook.com/BillGates/videos/150993162217437/) Zorba ışıkçılar ise infial olmasın diye değişmez kanunlarının planlarını yavaş yavaş hayata geçiriyorlar.

Öncesinde bir uyarıcı gönderiyorlar (blue beam olabilir) sonra sırasıyla;
2.salgın hastalıklar +
3.bazı nehir yada göllerin kana dönmesi +
4.küresel ısınma +
5.karanlık +
6.kuraklık +
7.depremler ve iri dolu yağışları +

Son aşama nükleer silahlar ... (bkz. vahiy 16/1-21).

5 ve 6. maddeler hariç diğerleri yaşandı/yaşanıyor. Olası kıyamet günü olan 2023 ve/veya 2150'ye kadar hem kalan aşamaları tamamlayacak hem de projeleri değerlendirecek bu kanı bozuklar!

Laboratuvar farelerinden bir farkımız yok. Deneylerden sağ çıksak bile büyük kedilere yem olacağız :( (ercan aldan)

11 Eyl 2020 13:24 güncellendi

KİM KİMİ YARATTI (?)

KİM KİMİ YARATTI (?)

İki olasılık var ama henüz ikisi de netleşmiş değil.

1. ihtimal: uzaylılar (tanrılar) bizleri yarattı.

Yani uzaylılar gerçekten bizi yaratıp buraya tıkmış olabilirler. Ancak bunun mantıklı bir açıklaması yok gibi sanki (?). Çünkü dünya üzerindeki sömürge sistemine (bin yıllardır devam edegelen köle-efendi sistemine) bakılırsa, uzaylılar bizleri neden köle olarak kullanmak istemiş olsun ki? Sümer tabletlerinde "altın madenleri için" deniliyor. Eğer öyleyse insan yaratacak bir teknolojiye sahip olan bu zekalar, neden etten kemikten bir canlı yaratmak için uğraşmış olsun ki? Bunu daha iyi ve daha ucuza yapabilecekleri makineler ile sağlayamazlar mıydı? Ayrıca bu akıllı varlıkların, isyan gibi bir riski düşünememiş olmaları, bana pek de inandırıcı gelmedi.

Bu yaratılma olayının dinsel açıdan değerlendirilmesini ise lüzumsuz buluyorum. Çünkü "bir sınav için" yaratılmış olduğumuz fikri bana çok saçma geliyor. Koskoca evreni yaratan(lar) işi gücü bırakıp, gelmiş geçmiş (yaklaşık) 100 milyar insan içinden TEK seni bulacak ve cennet/cehennem için seni sınav edip yargılayacak öyle mi? Gölden aldığın TEK bir damla, sana ne gibi bir yarar sağlar ki? Bir düşün!

2.ihtimal: bizler uzaylıları (tanrıları) yarattık.

Yani aslında uzaylı yada tanrı diye de bir şey yok. Evrim gerçek. Başka bir canlıdan evrildik. Geliştik, kalabalıklaştık ve teknolojinin zirvesindeyken, nükleer teknolojileri kullanarak, önceki ilkel atalarımızı yok ettik (çünkü nüfus dünyaya sığmadı). Sonraki zamanlarda da bunu tekrarladık. Kendimize çağlar belirledik. Bir çağı bitirip, diğerine geçerken (her seferinde) yeryüzünü temizledik. Geçmişe ait izleri silerek, yeni ve ilkel bir toplumun yaratılmasına olanak sağladık.

Peki neden ilkel bir toplum? Neden kadim bilgiler onlarla paylaşılmıyor?

Cevap basit: Kapitalizm!

Yeni neslin aciz, yetersiz ve günahkar kitleler olduğunu aşılamak gerekiyordu. Bunun için dinleri icat ettiler. Dinleri kullanarak gerçekleri gizlediler. Tanrılar yarattılar. İnsanları tanrı korkusu ile sistemin içinde tutmaya çalıştılar. Zaten ellerinde olan kadim güçleri, tanrıya mâl ederek bir korku dünyası yaratmayı başardılar. İsyan edenleri ya susturdular yada hasat ettiler.

Toplumu bir arada tutabilmek ve kontrol edebilmek için bu sömürge sistemini geliştirmek zorundaydılar (köle-efendi sistemi=kapitalizm). Böylece yarattıkları hayali tanrılara sırtlarını dayayıp, kendilerinin elitler (seçilmişler) olduklarını iddia edebilecek ve zayıfların sayesinde bu ölümlü dünyada rahat yaşamanın yolunu bulmuş olacaklardı. Böylece hem süreç devam edecek hem de keseleri dolacaktı.

Bana sorarsanız İKİNCİ İHTİMAL daha gerçekçi gibi duruyor. Çünkü günümüze kadar bu planın süregeldiğini gözlemleyebiliyoruz. Çünkü gerçek olan, doğru olandır. Gerçeği gizleyebilir yada hikayesini değiştirebilirsiniz ama mutlak gerçekliği asla değiştiremezsiniz. Örneğin; zehrin öldürücü etkisi olduğu mutlak gerçekliktir. O zehri bala katıp gizleseniz de, balın tatlı olduğunu söyleseniz de o zehir sizi öldürecektir. Yapılan iş de aynen budur! Bize öğretilenlerin hiçbiri gerçek değil ve ben artık bundan eminim.

/ercan aldan/
11 Eyl 2020 13:22 güncellendi

MODERN KÖLELER

MODERN KÖLELER

Metafizik bir dünyada yaşamıyoruz. Görmediğimiz, tatmadığımız yada dokunmadığımız şeylerin varlığına inanıp ona tapınıyoruz, neden tapındığımızı bile bilmeden ... Şu zihin denilen şey kontrol edilemiyor. “Sonsuz ruh” dediğimiz aslında “bilinç”tir. Bedenden uçup giden bir şey yok. Bilinç tamamen gittiğinde iş bitmiştir. Beden cansız bir nesnedir. Cansız/bilinçsiz nesneler daimi ölüdürler. Bilinci olan bir varlık için ölüm kaçınılmaz sondur. Kabalistler, mistikçiler ve spiritüalistler; ölüm gerçeğini “büyü, mistik ve paranormal aldatmacalarla süsleyerek” bir korku dünyası yaratmayı ve bu gerçeği kendi lehlerine çevirmeyi başarmışlardır. Bundaki amaçları; (tek tanrı inancı ile) tek bir çatı altında kitleleri toplamak, efendi-köle sistemi ile onları yönetmek ve sömürmektir. İtaat etmeyenleri ise “hasat” denilen kitlesel kıyım ile öldürmekte ve bu korku ile; beyinleri baskı altına alıp, onları; itiraz edemeyen, sorgulayamayan robotlar haline getirmektedirler.

Binyıllardır süren ölümsüzlük arayışı 2045 projesi ile son bulabilir. Yapay zeka ve dna sentezi ile bu sağlanabilir ama sonrasını tahmin edebilmek güçtür. Dna bir işlemcidir. İşlemci; onu üreten mühendis tarafından değil de bir başkası tarafından modifiye edilirse orjinalliğini yitirerek, onu üretene özel bir araç haline gelecektir. Yapay zekanın kontrolü ele geçirmesi durumunda, ebedi yaşam düşüncesi - ebedi yok oluşa sebebiyet verebilir.

Belki de bu gereklidir. Bizler evrenin başına gelen en büyük belayız. Doğanın var etme gücünü, yok etmek için kullanan hırs dolu zalimleriz. Gerçek hayatın içinde bir hayal dünyası yaratmışız kendimize. Gerçek hayatı sürekli ıskalıyoruz. İçinde bulunduğumuz durum, kedinin yakalamış olduğu fareyi yemeden önce oynaması gibidir. Birileri bizimle oynuyor. Bunun için din ve siyaseti kullanıyorlar.

Evrimleşeceğimiz/gelişeceğimiz ve üstün bir teknolojiye sahip olacağımız kesindir ama bu teknolojileri/gücü birbirimizi yok etmek amacıyla kullanacağımız da bir gerçektir. Çünkü bu döngü hep bu şekilde olmuştur. Hırs güçtür ve güç hırsa her zaman yenik düşmüştür. Geçmişte en üst teknolojiye ulaşıp düşüşe geçmiş olabiliriz yada tam tersi de olabilir. Her durumda doğanın kanunu olan “Yok etmek” gerçeğini örtbas edememişiz. Çünkü bu içgüdüyü bize veren doğadır. Can taşıyan her bilinçli varlıkta bu içgüdü vardır. Dinler içimizdeki bu yok etme içgüdüsünü maskelediğimiz, hırs zehrimizi şerbet diye masumlara içirdiğimiz iyi niyet masallarıdır. Dinleyeni ve inananı çoktur. Güçlü bir hipnozdur. Etkisinden kurtulmak için kendimizi silkelemeli ve bu çerçevenin dışına atmalıyız. Bu hipnozdan kurtulamayanlar, ölüm gerçeğini gördükleri halde ölümsüz bir hayat süreceklerine inanarak kendilerini avuturlar. Bu inanç, içimizdeki ölümsüzlük hırsının bir yansımasıdır. Sizin sömürücüleriniz bu inancı kendi çıkarları için kullanmışlardır. Dedikleri gibi sonsuz bir güce ve sonsuzluğa sahip bir Tanrıları olsaydı onu vadetmez hemen şuan herhangi birine verirdi ve tüm gizemleri giderirdi. Hayal dünyalarında/cennetlerinde, hayali sonsuzluklara umut bağlayanların inancını pekiştirirdi ama bunun bir örneği dünya tarihinde yoktur ve olmayacaktır da. Çünkü yarattıkları tanrının böyle bir gücü yoktur!

Bir de, hiç görmedikleri halde onun tüm vasıflarını(!) kendi adları gibi bilen, %0,99 IQ’ya sahip, “işte o öyle demiş, şu böyle demiş”ten öteye gidemeyen, mason pergelini elinden düşürmeyen kabalist bilim adamı (!) atalarının her söylediği ve yaptığı sahte çizimler/resimlerle (güya inandıkları) kitabın mucizelerini haklı çıkarmaya çalışan, garip bir müslüman güruhu da var. Bunlar için söyleyebileceğim tek şey “Sizler seçilmişler değilsiniz!” Seçilmiş olanlar; RA’nın gözüyle bakanlardır. Yani uğrunda saç baş yolduğunuz idollerinizdir ve onları yaratan patronlarıdır. Kıyamet sandıklarında yada nuhun gemilerinde kurtarılacak olan elitler onlardır ve malesef aralarında sizler olmayacaksınız. Siz ve evlatlarınız; cennet, sonsuz yaşam umudu ile onların ve evlatlarının (bu dünya var oldukça) kölesi olmaya devam edeceksiniz!

https://twitter.com/i/status/1504522020775763969

Peki dinsiz yaşanır mı? diyeceksiniz. Yaşanır elbet. Hem de en güzel haliyle. Aslanın ve ceylanın, kurdun ve kuzunun bir dini mi var? Yada onlarla birlikte yaşayan (sizlerin ilkel kabul ettiği) yerlilerin? Ancak ceylan aslanın mıntıkasına, kuzu da kurdun mıntıkasına girdiğinde neler olacağını bilirler. Bu yüzden aslan ve kurt pusu kurmak zorundadır. Din adamlarının ve siyasetçilerin bizlere yaptığı da aynen budur! Onlar ikiz kardeş gibidirler. Dinler ile kandırırlar, kanmayanları siyasi kararları ile yok ederler. Yarattıkları bu modern hayat, modern köleliktir.

Kim bilir belki de onlar haklıdırlar. Gerçekten koskocaman bir tanrıları vardır ve bizi yaratıp buraya tıkmıştır. Bu doğruysa, (bunca örnekten sonra) onun iyi olduğuna inanmam mümkün değil. Güçlünün zayıfı yok ettiği bu doğada, zayıfın yanında olmayan (onu görmezlikten gelen) bir tanrı bana göre saygıyı hak etmiyor.

Hayatın gerçeklerine gözlerinizi kapayıp, yaşamı ıskalamayın! Siz teksiniz. Birsiniz. Kafanızı kumdan çıkarın! Kendinizi onlara yem etmeyin. Bu hayatı yaşayalım ama “özgürce”. Doğa size bu şansı vermiş (ercan aldan)
11 Eyl 2020 13:19 güncellendi

KİTAPLARIN HİÇBİRİ İLAHİ DEĞİLDİR!

KİTAPLARIN HİÇBİRİ İLAHİ DEĞİLDİR!

İlah=tanrı demektir. Tanrı=yaratıcı güçtür. Yaratıcı gücün elektrik/elektromanyetik olduğunu daha önce söyledim.

Kutsal sanılan kitapların hepsi aynı kaynaktan beslenir. İnsanları köle olarak sömürmek için, ellerindeki elektronik, manyetik ve nükleer silahları kullanarak bir gök tanrı sistemi yarattılar ve bu tanrının buyrukları diye bir yasa kitabı oluşturdular (Tevrat=yasa demektir). Bu yasaları adil görmeyen İsa ve yardımcıları (Nasraniler) ayaklandı (Nasrani=yardımcı demektir). Bu ayaklanmayı haklı bulanlar İncil'i oluşturdu (İncil=müjde demektir). Ne var ki bu özgürlük mücadelesini hazmedemeyen göktanrıcı zorbalar durumu telafi etmek için Kuran'ı yazdırdılar (Kuran=okunak demektir). Gel kör ki ne yahudiler, ne de hristiyanlar Kuran'ı kabul etmedi. Çünkü her iki grup da kendi kitaplarının/inançlarının haklı olduğunu savunuyordu.

İşte 2500 yıllık macera bundan ibaret.

Kur'an "kendinden öncekileri doğrulayıcıdır" der. Çünkü hepsinde bir kısım gerçek hikayeler vardır (fakat uyduruk masallar da vardır). Örneğin babasız doğum olayı yada Nuh Tufanı vb; hemen hemen tüm toplumlar tarafından bilinen hikayelerdir ancak hikayenin geçtiği yer, zaman ve kişiler farklı isimlerle günümüze aktarılmıştır. Bu yüzden bakmayın siz entel müslümanların Kuran dışındaki tüm kitaplar değişmiştir demelerine :)

Bir yerlerde biz insanları kontrol eden/yöneten (tanrı rolünü üstlenen) üst akıl insanlar (mele-i alâ/yüce konsey) var. Bundan artık %100 eminim. Tıpkı Westworld tarzı bir yaşam. Kutsal olduğu iddia edilen bilgiler ve kitaplar da bu konsey tarafından yazdırıldı. Bu konseyin Agarta'da  (yer altında) olma olasılığı üzerinde yoğunlaştım bu aralar. Çünkü meşhur Amiral Byrd 1947'de burayı keşfettiğini söyledikten kısa bir süre sonra Roswell'de bir uçandaire düşürülüyor. 
Byrd'in ifadesine göre beni iki uçan cisim eşlik etti diyor. Ota boka ateş açan salak Amerikan hava kuvvetleri de paniğe kapılıp bu cisimlerden birini gerçekten düşürmüş olmasın ?

Sanırım gök/evren vs. diye bizleri fena keklediler :) E bunu anladım da acaba gerçek karargahları nerede? Yeraltında mı? Buzullar ötesindeki başka bir kıtada mı? Yoksa Ay'da mı? ...

Hasat gününe yakın öğreniriz nasılsa (tabi o zamana kadar bizi hasat etmezlerse :)

Not: Bunları da mutlaka inceleyin: http://www.kultbilgi.com/oyuk-dunya-hollow-earth-kurami/

11 Eyl 2020 14:17 güncellendi

10/09/2020

GÖKTANRI ZULMÜ

 
GÖKTANRI ZULMÜ 

Yukarıdaki kısa video, yerli oyunumuz olan Crysis'ten alıntıdır. Oyunun konusu: dünyayı, uzaylı sef'lerin (yaratıkların) istilasından kurtarmaya çalışıyorsunuz. Oyun deyip geçmeyin. Dünya genelinde satış rekorları kırmıştır. Oyunun akıcılığı yüzünden içeriğindeki mesajları oyun esnasında algılayamamıştım :) Şimdi bu (oyun içindeki) bu kısa videoyu izleyince durumun vehametini anladım. Hikaye özgün sayılır ancak karakterler farklıdır ve oyun içindeki istilacılar, şekilsiz yaratıklar olarak tasvir edilmiştir. Biçimsiz yaratıklar dünyamızı neden istila etmek istesin ki? Son zamanlarda bunu yumuşatıp insan formuna benzetmeye çalışıyorlar (annunakiler). Geçmişte bu şekilsiz yaratıkların bir istilası olmuş mu ki? Olmuşsa bile bu istilayla ve bu karakterlerle ilgili çizimler neden yoktur? Amerikan film, oyun yada müzik piyasasına bakıyorum da her daim bize, farklı tür uzaylı ırkların dünyayı istila edeceğine dair bir algı yaratmak isteniyor ve her ne hikmetse günümüz Göktengrici Türkleri de bu algı operasyonuna full destek veriyorlar. Onlara göre Gökten gelen göktanrı/göktengri önderliğinde kötülüğe son verilecek falan filan ... Ben bu hikayeye inanmıyorum. Aynı senaryoyu NUH zamanında da yaptılar ve aynı şeyi o zaman da söylediler. "Kötüleri yeryüzünden sileceğiz". Oysa ki silinenler iyilerdi. Çünkü şu an dünyayı kötüler yönetiyor. 

Videonun 1:35 (6:55) saniyesinde "monitörde" sef'lerin istila zamanı (18.07.2023) olarak görünüyor. Bu tarih aynı zamanda; 1923'te Göktanrıcı/ışıkçı yahudi/müslümanlar ile özgürlükçü/yılancı hristiyanlar arasında imzalanan ultimatomun da bitiş süresidir (bu kavramlar size yabancı geliyorsa, önceki yazılarıma da göz atın, lakin her şey sembolizme göre ilerliyor).

Bize öğretilenler maskenin görünen yüzü idi. Maskenin ardında ise farklı bir yüz bulunuyor. Ne gariptir ki oyunun bu sahnesinde de aynen bu ifade geçiyor: "maskeleri çıkaralım!" ...

Son olarak bu nano giysiyi üreten kişinin amacının "ölümsüzlük" olduğunu görüyoruz. Bildiğiniz üzere Rusların bununla ilgili bir yapay zeka çalışması var. Detaya girmeyeceğim, çünkü artık ne olduğunu biliyorsunuz (bkz. 2045 projesi). Bu çalışmalar 3.dünya savaşının sebebi olacak ve bize sahte bir savaş sebebi ile sahte bir uzaylı istilası hazırlayacaklar. Bu esnada nükleer silahlarla hasat edilenler (her zaman olduğu gibi) uyutulan sıradan insanlar olacak. Yani bizler :(

Bunun idrakine varabilmek için önce bilincin açılması ve bakış açısının genişletilmesi gerekiyor. (ercan aldan)

10 Eyl 2020 21:25 Güncellendi

UYUMAYA DEVAM!

UYUMAYA DEVAM! HER ŞEY GÜLLÜK GÜLİSTANLIK :)

Rothschild; "Biz yahudiler olacakları 100 yıl önceden planlarız ve dünyada ne olup bitiyorsa bu plana göre işler ama Atatürk diye biri çıktı ve bu planları altüst etti." demiş. Bence bu söz gerçekten söylenmiş olabilir.

Çünkü;

20'lerde denediler olmadı, 40'larda denediler kısmen başardılar, 60'larda da öyle keza, 80'lerde zeminini yaptılar. Asıl gayelerine ise 2000li yıllardan sonra ulaştılar. 2020'lerde ise son noktayı koyacaklar. O zamana kadar ülkeyi tamamen araplaştıracaklar (şimdilerde yaptıkları bu). Araplaştırdıktan sonra diğer araplaştırılan ülkelere ne olmuşsa aynısı bize de olacak. Libya gibi, Mısır gibi, Irak gibi, İran gibi vs. ...

Yıkım yakındır! "Uyuyan Milletler Ya Ölür Ya Da Köle Olarak Uyanır" (Mustafa Kemal Atatürk)
10 Eyl 2020 19:39

08/01/2019

FİLMİN SONU HÜSRAN

FİLMİN SONU HÜSRAN :(

incil der ki;

(hasat gününden önce)

İnsanların üzerine gökten tanesi yaklaşık kırk kilo ağırlığında iri dolu yağdı. Dolu belası öyle korkunçtu ki, insanlar bu yüzden Tanrı’ya küfrettiler. Vahiy 16.21

ve kuran der ki:

Diyanet Meali:
2.155 - Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.

Kırk kilo olmasalar da dünyanın her yerini ceviz ve patates büyüklüğündeki dolular mahvediyor. Bu "normal olmayan" hava/basınç dalgası belli bir rotada ilerleyerek her yeni günde farklı bir kente zararlık veriyor. Ağaçların çiçeklerini ve tohumlarını döküyor. Belki 7 sene belki de daha kısa sürecek kıtlıklar kapıda.

Chemtrails ile havaya sıktıkları alimünyum, baryum vs. gazların canlılara verdiği yan etkilerinden bahsetmiyorum bile. Denizlerimizdeki, göllerimizdeki ve karamızdaki bilinçli saldırıları daha önce yazmıştım. Bunlardaki amaç planlanan hasat gününe kadar insanları güçsüz duruma düşürmek, olası bir direnişi önlemek ve hasadı kolaylaştırmaktır. Kendi koyunları (goyimleri) ile birlikte bizleri de (zorla) armageddon/mahşer yerine sürükleyecekler. Bunlar hep yazılıdır ve yazılan ne ise o olacaktır. İşte bu, bizim bu dünyadaki son sahnemiz olacaktır.

Bazıları iyilik ve kötülüğün halâ yahudi arabın allahından geldiğine inanmaya, bazıları da bunlar hep komplo deyip bıyık altından sırıtmaya devam ededursun, yüce konsey (mele-i alâ) hasat kararını çoktan verdi bile ... (ercan aldan)

8 Oca 2019 22:17

07/01/2019

SİNSİ PLANLAR

 

SİNSİ PLANLAR ...

Amerika + İsrail ve İngiltere şer üçgeninin, Türkiye için belirlediği "böl, parçala, yok et" planında sona yaklaşılıyor. Plan büyük oranda başarıya ulaştı.

Yolsuzluklarını deşifre ettiler diye fetö/cia/amerika ile sahte bir düşmanlık ortamı yaratıldı, Bu sayede Rusya'nın tarafına geçildiği izlenimi verilebilirdi. İsrail ve Amerika için büyük bir engel gibi görünen (Rusya destekli) Suriye bölündü ve Türkiye'nin doğu sınırı boyunca yer alan bölgelerin temizlenmesi aşamasına geçildi. Dikkat çekmemek için bu görev Türk askerlerine verildi (PKK bahane edilerek). Plan içinde plan (bir taşla iki kuş). 80 senedir ele alınmayan koridor temizliği neden 2023 arefesine bırakılmıştır? Yada neden 5, 10 sene önce değil de bugün?

Çünkü doğu koridoru temizlenince Türkiye'nin doğu bölgesini, Büyük İsrail İmparatorluğu'na katmaları zor olmayacak. Ruslar bu plandan elbetteki haberdardır. İsrail'den, genişlemenin sadece Doğu Anadolu ile sınırlı kalacağı sözünü almış olmalı ki savunma moduna hemen geçmiyor. Yada tam olarak Büyük İsrail İmparatorluğunun kurulmasını bekliyor ve bunu yaparken de Türkiye'nin gerçekte hangi safta yer aldığını anlamak istiyor olabilir. Putin zeki adamdır, yaş tahtaya basmaz.

Tüm bunlar aslında planın son aşamasındaki "YOK ET" kısmının hazırlıklarıdır. Her ne pahasına olursa olsun 3.dünya savaşını çıkartacaklar. Dünya nüfusunu 500 milyona indirmek için bu savaşı bahane edecekler (yine bir taşla iki kuş vurmuş olacaklar). Zengin iş adamları ve zengin liderler hasat öncesi güvenli sığınaklara götürülecek. Tohum sandıkları zaten hazır. Ülkelerin aslında kimin safında oldukları önemli değil. Ellerinde kitle imha silahları bulunan ülkeler, bu silahları mutlaka kullanacak ve yeni dünyanın merkezi Büyük İsrail İmparatorluğu olacaktır. Kendilerine sağlanan finansal destek ve edinmiş oldukları haksız kazançlarla zenginleşen siyasi liderlere yeni dünya düzeninde bir statü verilecek ve her zaman olduğu gibi (belki de 100.defa) hasat edilen biz sıradan insanlar yani köleler olacaktır.

Onlar yeni dünyada (altın çağda) yeni krallıkların ve kendilerine düşen aslan paylarının hesaplarını yaparken, bizler "bu hengameden nasıl sağ çıkabiliriz"in hesabını yapacağız. Yalvardığınız tanrılar sesinizi duymayacak, çünkü taptığınızı sandığınız tanrılar da onlar idi. Bunu anlamanız için artık çok geç. Çöküş durdurulamaz.

(Sanmıyorum ama) umarım bir göktengriniz vardır ve bizim tarafımızdadır ve umarım bize yardım eder :(

http://bilgeturkhaber.com/sok-erdogan-dan-buyuk-savas-sinyali-2

7 Oca 2019 21:11

Yapay Zeka SiRi




Buradaki resimlerde iphone siri'ye sorulan sorulara alınan cevaplar görülmektedir. Bu yazılım bildiğiniz üzere yapay zeka ile çalışıyor. Yapay zekanın konuştuğu kelimeler daha önceden veri tabanına yüklenen kelimelerdir. Ben, verilen cevaplardaki ilginçlikten ziyade, bazı kelimelerin bilinçli olarak veri tabanına eklenmiş olduğundan kuşkulanıyorum. Yani böyle yerler ve böyle kişiler var ki veri tabanına eklenmiş.

Mesela:

Dünyanın durduğu gün filmindeki insan formundaki uzaylının adı da Klaatu idi. Klaatu uzaydan gelen ve dünyayı biz insanlardan kurtarmak için hasat edileceğini haber veren bir elçi idi. Yani bizdeki NUH gibi. Ancak bundaki fark; hasat olacak olan tüm insanlık idi.

Ayrıca;

Apple/elma kutsal kitaplarda adı geçen yasak meyvedir. Göktanrıcı Yahudi Amerika/İsrail'in telefonunda böyle bir uzaylı isminin kodlanmış olması ve İphone'un bu simgeyi kullanmış olması bir tesadüf olabilir mi?

Aklıma gelen şu iki basit örnekle bile tüm evrenin hakimi olduklarını görmek/anlamak gerçekten üzücü.

7 Oca 2019 19:41

Mahşerin 4 Atlısı

 


"Dünyanın sütunu temelinden sarsıldı ve o ses, dünyanın sınırlarından doğru aynı anda duyuldu.” (Enoch, s. 150, bölüm 57, 2)

Zekeriya 9.14 O zaman RAB halkının üzerinde görünecek,
Oku şimşek gibi çakacak.
Egemen RAB boru çalacak
Ve güney fırtınalarıyla ilerleyecek.

Diyanet Meali:
27.87 - Sûr'a üfürüleceği ve Allah'ın dilediği kimselerden başka göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya kapılacağı günü hatırla. Hepsi de boyunlarını bükerek O'na gelirler.

2012'de yaşanan doğal afetlerin maliyeti 160 milyar doları buldu.

http://www.trthaber.com/m/?news=felaketler-yili-2012&news_id=69466&category_id=4

Sesler mahşerin 4 atlısının habercisi mi? (bkz Vahiy 6:1-8)

1.at: insanları kutuplara ayıracak (köle ile eliti/efendiyi ayıracak ve bu süreç başladı)
2.at: ultimatomu/antlaşmayı sonlandıracak (2023-2024)
3.at: hasadın dışında tutulacak olan güvenli yerleri bildirecek
4.at: ile temizlik başlayacak.

Kutsal kitaplarda kıyamet öncesi boru/sur sesi olarak tarif edilen seslerin bunlar olması muhtemeldir.

Bazıları; "madem kıyım/hasat yapacaklar o halde neden uyarıyorlar" diye soruyor. Birincisi, hasadı yapan ile uyaranlar aynı tarafta değiller. Biri göktanrı tarafını tutan (ışıkoğulları/tanrıoğulları), diğeri iblis tarafını tutan (yılanoğulları), yani yahudi/müslümanlar ile hristiyanların fitilleyeceği yıkıcı bir savaş. Dünya savaşları bunun yanında çelik çomak oyunu gibi kalacak. Çünkü o zamandan bu zamana ellerindeki yıkıcı silahları daha da geliştirdiler. Griler, uzaylılar dediğiniz destekçi ordular, yani ay'daki, kutuplar ötesindeki kıtalarda ve yer altındaki üstlerden bu iki gruba destek için gelecekler. Bu curcunadan ve yıkımdan sağ çıkabilsek bile bizleri gördükleri yerde öldürecekler. Çünkü bu yeni dünya düzeninde, bu yeni dünya hayatında (ismin elitler listesinde yoksa) kaybedenlerdensin!

Not: "Dünyanın büyük bir radyasyon kuşağından geçerken oluşan sürtünmeden dolayı bu seslerin çıktığını" söylediler. Bu denli ses çıkartabilen bir radyasyon kuşağından geçen dünyada (o esnada) her ne hikmetse hiçbir şeyin zarar görmemiş olması da ayrı bir muamma :) ...

7 Oca 2019 19:37 güncellendi

RUH = ELEKTRİK/ELEKTROMANYETİK

RUH = ELEKTRİK

Ruh = Elektriktir. İçimizde dolaşan enerjidir. Damarlarımızda dolaşan gerilimdir. Beynimizdeki o kıvılcımdır. Şahdamarlarımızdan yakın olandır. Her canlının içinde bulunan ve onu yaşatan sonsuz enerjidir -ki işte sen buna ruh/allah diyorsun, ben ise enerji/bilinç. Bizi ve beynimizi diri tutan bu bilinçtir. Bu bilinç kaybolursa arabın tanrısına değil bir defibrilatöre ihtiyacın vardır -ki şansa bak o da elektriktir :)

Binlerce yıl önceki, teknolojiden yoksun bırakılmış sıradan insanlar ne bilsinler elektriği? Halk şimşeği zeus/tanrı zannetmiş. Oysa bilmiyorlardı ki elektriğe hakim olan dünyaya hakim olur. Bu enerjiden bihaber olan insanlar ise onu kutsal saymışlar. Aynen İsa'yı saydıkları gibi. Çünkü o zamanın insanları bilmiyordu ki İsa/Horus'un bir tür elektroşok cihazı kullandığını (https://youtu.be/rCJRsCjPaAc). Kullanmasaydı başka türlü nasıl diriltecekti bir ölüyü? Sıradan insanlar için cevap hazırdı: Bu bir MUCİZE! Oysa benim gibi septikler için ise hep bir soru işareti vardır. NASIL? Çünkü bu ve buna benzer cihazlar, kendilerini gök tanrısının seçilmişleri zanneden o elitlerin her daim elindeydi ve gizliydi (https://youtu.be/QYzb_wR1thQ). Ta ki tabletler bulununcaya ve Tunguska'daki o patlama oluncaya kadar.

Bu enerji/güç 18-19 yy'da deşifre oldu ve tüm dünyaya yayıldı. Elektriğin yaratma gücünün olup olmadığını Miller-Urey deneyi ile ispatlamaya çalıştılar ve başardılar da ancak her ne hikmetse yeterli ödenek yok diyerek projeyi iptal ettiler (nedense hep öyle olur :)).

https://tr.wikipedia.org/wiki/Miller-Urey_Deneyi

Elektriğin yaratma gücünü bilen başımızdaki elitler, insanları sömürmek için kullandıkları korku dinlerine bir zarar gelmesin diye ne kadar bilimsel deney varsa hepsini baskı ile susturmuşlardır. Cia, Mi6, Kgb, Mit ... hepsini bu tür deneylere engel olmak ve insanların içindeki bu gücün farkına varmalarını önlemek için kullanmışlardır. Çoğunlukla başarmışlardır da :(

http://www.bilim-teknoloji.com/elektrik-uretebilen-canlilar/

/ercan aldan/
7 Oca 2019 19:46

BÖL PARÇALA YOK ET!

BÖL PARÇALA YOK ET!

Hasatçılar bir milleti yok etmeden önce oraya kendi adamlarını yerleştirip kral/başkan yaptırıyorlar ve onu destekleyerek bir sömürge düzeni kuruyorlar. Halk ilk başlarda refah ve mutluluk içinde yaşadığını düşünürken sonraları önce ahlakları sonra da aralarındaki sevgi, saygı ve güven bağları zayıflatılarak bir cahiliye devri ortaya çıkartıyorlar.

Ahlaksızlık, saygısızlık, güvensizlik ve cehaletin tavan yaptığı bu dönemde başka bir elçi gelip (formaliteden), "ahlakınız bozuldu" diyerek bu toplumu uyarıyor ve zaten önceden planlanmış olan hasat/kıyamet planını devreye sokuyorlar. Eskiden kullandıkları yöntem buydu. Ülkemizin içinde bulunduğu duruma bakılırsa her şey bu plana göre ilerliyor.

Diyanet Meali:
17.16 - Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.

/ercan aldan/
7 Oca 2019 19:39

03/01/2019

KIYAMET PLANI Kusursuz işliyor! (2)


KIYAMET PLANI KUSURSUZ İŞLİYOR (BÖLÜM 2)

Yazının ilk bölümünde "işaretler"den bahsetmiştim. Tüm işaretler neredeyse tamamlanmak üzere. Şimdi ise "süreci" konuşacağım. İlk yazımı özetleyecek olursam; kıyamet/yıkım yani hasat olayının, allah/tanrı yada tanrılar tarafından değil, tamamen üst akıl insanlar tarafından yapılıyor olduğunu anlatmıştım. Bu hasadın amacı tamamen bir yenileme/resetleme olayıdır ki, yapılan uygulamaların neler olduğunu da ilk yazımda değinmiştim. Bu tezimi somut bir delil ile nasıl geliştirebilirim diye düşünürken tesadüf eseri bu videoyu gördüm. Videodaki bu açıklama doğruysa, gerçekten endişelenmenin vakti gelmiştir. Bunu mutlaka ciddiye almamız gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi ne varki bu videoda? Medvedev de kim ki? diyenler olabilir. Bilmeyenler için söylüyorum Medevedev Putin'den sonra gelen ikinci adamdır. Ağzından çıkacak bir sözle dünyayı kaosa sürükleyebilir. Bunun önemini anlatan bu videoda "elden ele aktarılan nükleer silah kodlarını içeren bir çantadan" bahsediyor. Bilinci kapalı olan kişiler buna sıradan bir video deyip önemsemeyecektir ancak bilinci açık insanlar bunu dikkate alıp sorgulayacaktır? Medvedev'in sözünü ettiği bu çanta nedir? Aşağıdaki resimde uzaylı ırk (!) denilen Annunakilerin (aslında bizler) elinde taşıdığı ama kimsenin bir anlam veremediği çantaya bakın. Kutsal kitaplarda (özellikle Kuran'da -ki sümer tabletleri ile ortak ayetler çok fazladır) İsrailoğullarına/Yahudilere, tanrılar (yani daha da gelişmiş olan üst akıl insanlar) tarafından bir üstünlük/elitlik verildiği ve onlardan alınan söz/emaneti/sandığı layıki ile taşımaları, taşıyamadıkları için de lanetlendikleri yazılmaktadır. Peki taşımaları gereken bu önemli şey, Medevedev'in sözünü ettiği bu çanta/sandık ve içindekiler olabilir miydi? Neden olmasın?




Sümer tabletlerinde söz edilen yıkım örnekleri ile Kuran'da söz edilen yıkım örnekleri hemen hemen aynıdır. Bunu önceki yazılarımda da anlattım. Bize gösterdikleri atom/hidrojen bombaları gerçek midir, değil midir bilemem ama ellerindeki bu nükleer silahlar daha tehlikeli ve geçmişte birçok toplum üzerinde kullanılmış olan silahlardır (bkz. Kutsal kitaplar ve tabletler). Din ile kontrol altına alınıp sindirilemeyen toplumlar, siyasi kararlar ile hasat ediliyorlar. Bin yıllardır devam edegelen bu efendi-kölelik siteminde özgürlük isteyen tüm kişi yada toplumlar hemen tarih sahnesinden siliniyorlar. Elimiz kolumuz bağlı çaresiz ölümü bekliyoruz ama ölmek bir kurtuluş değil, genetik yatkınlık mirası ile 3, 5 yada 10 kuşak sonra bile bizim tohumumuzu/genimizi taşıyan nesillerimiz yüzünden sürekli enkarne oluyoruz ve bu sistem çökertilmediği sürece köle olup sömürülen ve hasat edilen, hep biz olacağız. Hasat sonrasındaki yeni dünya düzeninde bizim mezarlarımızdaki dna'larımızı kopyalayarak yeni bir köle ırk yaratabilirler (topraktan yaratılma kıssası). Geçmişte annunakilerin yaptığı gibi. Kuran'ın 17/49-52 ayetlerinde bahsedildiği gibi. Bu yüzden bu döngüyü kırmak için öldükten sonra cesedinizi yakmalarını ve savurmalarını vasiyet edin!

Cennet ve cehenneme sonsuz denilmesinin sebebi de budur. Her yeni hasat sonrası, yeni bir hayat. Efendiler için: cennet, köleler için: sıkıntılı bir cehennem hayatı. Yine, yeni ve yeniden ...

Hatırlarsanız yakın zamanda dünyada "antik çağda" nükleer silahların kullanılmış olduğuna dair haberler yayınlanmıştı. Tüm bunlar bir zincirin halkalarıdır. Bunları bir araya getirdiğinizde büyük resmi görürsünüz. Elimizde kadim bilgiler var derken yanılmıyormuşum. Son 100 yılda yaşanan teknolojik sıçramaları inceleyin. Herşey 18.yy'da keşfedilen sümer tabletlerinin deşifre edilmesiyle başlıyor. Sırp asıllı Nikola Tesla'nın yaptığı zamanının ötesindeki buluşlarına, lanet ışıkçılar el koyuyor. Einstein'i da kıskaca alıyorlar ve bedava elektrik projesi yapan Tesla'nın projelerini çalıyorlar. Belki de dünya savaşlarını çıkartan sebep bu yağma idi çünkü bedava elektrik kapitalizmin işine gelmez. 

Hırsızlık, zorbalık ve yalan konularında uzman olan yahudiler, bizlere de sanayi devrimi masalını anlattılar. Bu teknolojik sıçramanın sümer tabletlerinin deşifresinden sonra yaşanması bir tesadüf olabilir mi? Her iki yahudi ırkın (Amerika ve Rusya) elinde daha önemli ve tehlikeli bilgilerin olduğunu düşünüyorum. Rusya yapay zeka ve dna çalışmaları ile ölümsüzlüğü bulmak adına çalışmalarına devam ediyor (bkz. 2045 projesi). Dna (yılan) sarmalı ve yaratılış konusunda uzman olan Rusların bu çalışmalarından, zorba/sömürgeci ışıkçı/göktanrıcı yahudiler endişe duymakta ve arkaplanda seri bir şekilde bu dünyadan elitlerini kaçırma planları yapmaktadırlar. Çünkü proje başarılı olursa efendi-köle sistemi tersine dönecektir. Nasıl ki yılancılar geçmişte, ışıkçıları Heraklion'da suya gömdüler ise yeniden zafer kazanabilirler. Tahminlerime göre ultimatom 2023'te sona erecek ve süreç resmen başlamış olacak.

Yurt dışı forumlarında Mason/İllüminati elitlerinin twitter hesaplarında son bir ayda, herhangi bir hareketlilik gözlemlenmemiş. Güvenli bir bölgeye götürüldükleri konuşuluyor. Bu şu demek; kıyım süreci başladı. Elitler tahliye ediliyor. Kimyasal yöntemlerle nüfus azaltılacak ve en son kalanları da mahşer/armageddon'da toplayıp bu nükleer silahlarla temizleyecekler (bkz. 18/47). Elitler, temizlenen dünyaya geri getirilecek ve "new world order" yeni dünya düzeni/yeni bir dünya hayatı başlatılmış olacak. Zannedersem 2024 yılına kadar bu süreç tamamlanmış olacak. Birbirine düşman gibi görünen bu iki kardeşten biri, yeni dünyanın efendisi olacak. Diğeri de seçilmiş elitler ...



Eveeet! Bu kadar delile ve örneğe rağmen bu iki yazıma halâ "bunlar komplodur" diyebiliyorsanız bu sizin bileceğiniz bir iş. Size iyi uykular! Bunca ipucu ve işaret üzerinde düşünemeyen bir toplum zaten hasat edilmeyi hak ediyordur. Ölümden korkum yok lakin bizden sonra gelecek olanlar da bu lanet sisteme köle olacaklar, tek korkum bu. En büyük dileğim "dna'daki 64 kodonun tümünü açsınlar ve insanlar gerçek gücünü keşfedip tanrılar seviyesine çıksınlar (annunakiler gibi) ve bu sömürü sistemini bitirecek bir bilinç yaratarak, bu zorbaları hasat etsinler". Savaş; işte o zaman adil olacaktır. Belki ben bunu göremeyeceğim ama bir umudum var. (ercan aldan)
3 Oca 2019 19:59

Bilinci açık tutarak ÖLÜMSÜZ olabilir miyiz (?)


BİLİNCİ AÇIK TUTARAK ÖLÜMSÜZ OLABİLİR MİYİZ (?)

"Epifiz bezi, uyku-uyanma modülasyon kalıpları, mevsimsel fonksiyonları etkileyen seratoninin türevi olan melatonin hormonu üretir."

Yaşam ve ölüm süresini belirleyen dna'larımızdır. Geçmişte dna'ya müdahale olduğunu Sümer tabletleri ve Tevrat'tan öğrenmekteyiz. Bilimsel açıdan ise, günümüz bilimadamları 64 kodona sahip dna'mızın 20'sini aktif olarak kullanmamızı sağlayan stop kodonlarını açarak ondaki kısıtları kaldırmayı ve bu sayede ömrü uzatmayı, hatta ölümsüz olmayı amaçlamaktadırlar.

Yaşamın uzun olması ve ölümün geciktirilmesi; bilincin tamamen kaybolmasını önlemekle de mümkündür. Bunun nasıl olacağını birazdan anlatacağım. Nitekim bilim dünyası da yapay zeka ile bilinci açık/uyanık tutmanın yollarını arıyor (bkz. 2045 projesi). Çünkü bu imkansız değil. Nitekim orijinimizde ömür: 1000 yıl civarıdır. Tarihte bunun örnekleri var (bkz Kuran 29/14, Sümer tab.). Daha hızlı sürede, daha fazla sistem kölesi yaratmak amacı güden "tanrı(lar) ve elitleri" dna'larımıza stop kodonu eklediler ve ömrümüzü kısıtladılar (bkz. Yaratılış 6/3). Piramidin en üstünde bulunan bu TANRI(lar) ve ELİTLERİ yeterince zenginliğe ulaştığında (yeterince altın istiflediğinde), bu dünya tarlasında "yeni hasatlar ve yeni hayatlar" için artık hazırdırlar (bunu önceki yazılarımda açıklamıştım).

Peki bizler neler yapabiliriz?

Öncelikle bu hipnozdan uyanmalı, bilincimizi açmalı ve kapalı (mühürlü) dna'larımızı onarmanın bir yolunu bulmalıyız. Boş muhabbetler ile bunu başarmamız mümkün değil. Bu köle-efendi sistemini lehimize çeviremediğiniz sürece biz ve bizden sonraki nesillerimiz de hep bu hasatçıların sistemine köle olarak doğacaktır. İnsan dna'sını orijinine döndüremediğimiz sürece dünya var oldukça bunların kölesi olmaya mahkumuz. Çünkü genetik yatkınlık mirası ile bizden sonraki her insan aynı kısıtlı dna'yı taşıyor olacaktır.

Hasat süreci başladı. Benden uyarması. Ölmek yada ölümü beklemek çözüm değil. İntihar çözüm değil. Tek çare mücadeledir. Safını belirle. Seni köle olarak kullanan gök tanrıcıların işaretlerini hep görmektesin (ışık, güneş, yıldız, piramit, kartal vb.). Uyanık ol ve neye niçin inandığını sorgula!

UNUTMA! YIKIM; HEP GÖKTEN (GÖKTEKİNDEN) GELMİŞTİR!

Size bir ipucu: Hasata kadar bunu geliştirebilirseniz belki bir umut olabilir. "Bilinci ayakta tutacak yada onu geri döndürebilecek elektriksel takviye ve yapay melatonini vücüda enjekte ederek ölümü geciktirilebilir ve/veya ölüyü diriltebilirsiniz!" Tıpkı İsa'nın yaptığı gibi ... (ercan aldan)

KIYAMET PLANI Kusursuz işliyor!

KIYAMET PLANI KUSURSUZ İŞLİYOR!

Herşey bir plana göre işliyor. Sizin ne istediğiniz kimsenin umrunda değil. Piramidin tepesindekiler çoktan amaçlarına ulaştılar bile. Yeni hasata ve yeni hayata hazırlar.

21.104 Yazılı kâğıt tomarlarının dürülmesi gibi göğü düreceğimiz günü düşün. Başlangıçta ilk yaratmayı nasıl yaptıysak, -üzerimize aldığımız bir vaad olarak- onu yine yapacağız. Biz bunu muhakkak yapacağız.

Birkaç yıldır (chemtrails ve zombi seneryoları ile) dünya nüfusunu 500 milyona indirme konusunu tartışıyorlar. Bunlar nabız yoklama, tepki ve ilgi ölçme mekanizmalarıdır. Emin olun kendi elitlerinden başka tek bir kişiyi bile sağ bırakmayacaklar. Çünkü daha önce bırakmadılar (ad, semud, medyen, lut vs.). 6000 yıllık sümer tabletlerinde bahsedilen dehşet silahları (yada benzerleri) ile istedikleri yerleri yerle bir edebiliyorlar (http://www.internethaber.com/haarp-projesi-nedir-deprem-yapan-kiyamet-cihazi-foto-galerisi-1752501.htm). Mersin'deki kazıyı bir gizeme bürüdüler, yine de (çizelgede görüldüğü gibi) "bir kayıp kitap bulundu" demeleri manidar. Hürriyet gazetesinde 50 yıl öncesinden haber verdikleri kehanetleri(!) birbir gerçekleştiriyorlar. (http://www.gecmisgazete.com/haber/50-yil-sonraki-dunya-). Özellikle de bizim dua ile yağdıramadığımız yağmuru onlar makine ile yağdırıyor (https://youtu.be/k8E-1D5Qc3U). Çünkü tüm bunlar kehanet filan değildi, zaten ellerinde bulunan ve binyıllardır kullandıkları teknolojiler idi. Devasa güneş panellerinde test aşamasına geçildi. Sırada tufan var. Kıyamet sandığı (nuhun gemisi) inşa edildi (https://youtu.be/NvDTa0LxBiY). Elon Musk'a talimat verdiler, yeni dünyaya elitleri taşıyacak (sümer tabletlerindeki gibi) gök gemilerini bir an önce hazırla! (https://youtu.be/1sJlFzUQVmY) Testler tamamlanınca gemiler hazır olacak ve insanlık, onlar borularını öttürdüğünde ve istila başladığında sadece bakakalacak. Tıpkı bin yıllar öncesinde olan sahnelerin aynısını yaşayacaksınız. Bunlar tesadüf değil. Onların değişmez kanunu/sünnetidir bu (https://youtu.be/JXCI8vJlV8w).

33.62 Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah'ın (O'nun) kanunu böyledir. Allah'ın (O'nun) kanununda asla değişme bulamazsın.

Uyduruk dinleri ile sizleri böldüler, gücünüzü kırdılar. Gerçek dünyada hayali tanrılar, ruhlar, cinler, cennetler ve cehennemler yaratıp sizi bu gerçek dünyadan soyutladılar. Sizi, doğruyu ve yanlışı sorgulayamayacak robotlar haline getirdiler. Allah diye taptıklarınızın Allah olmadığını (sizleri korku dinleri ile nasıl uyutup korkuttuklarını) anlayacaksınız ama iş işten geçmiş olacak. Uyanacaksınız ama çok geç olacak. Genetik miras sayesinde sonraki hayatta benim gibi birileri uyanıp neslinizi uyaracak (tıpkı öncekilerin yaptığı gibi) ama sözüne itibar edilene kadar iş işten geçmiş olacak (bu hep böyle olmuştu/böyle olacak).

O hayali tanrınız daha önce de olduğu gibi size yine yardım etmeyecek. Çünkü böyle bir tanrı yok, hiç olmadı. Çünkü bu kıyametleri yapanlar "o hayali tanrıları yaratanlardı". İnsanlığı o tanrılara taptıran, din/kitap/siyaset ile beyinlerini uyuşturup tek çatı altında toplayarak, kendilerine köle yaptıran, zorba insan kasaplarıydı. Allah diye onların sistemine/ölümlü tanrılarına taptınız. O'nun güneşini ve ışığını yaşatmaya çalışanlar (gizli yahudi örgütleri), filmin çekimlerini tamamlamak ve filmi sahneye koymak üzereler ancak bunların filminde hiçbir zaman iyiler kazanmamıştır ve dünya döndükçe de kazanamayacaklardır. Çünkü GÜÇ hâla onların ellerinde. Sizler ve çocuklarınız maalesef "seçilmişler" değilsiniz. Sizler ekinsiniz. Onlar başaklarını alıp oraklarını hazırladılar ve elitlerini çoktan seçtiler bile.

Vahiy 7/4 Mühürlenmiş olanların sayısını işittim. İsrailoğulları’nın bütün oymaklarından 144 000 kişi mühürlenmişti.

Vahiy 14/14-16 Sonra beyaz bir bulut gördüm. Bulutun üzerinde “insanoğluna benzer biri” oturuyordu. Başında altın bir taç, elinde keskin bir orak vardı. Tapınaktan çıkan başka bir melek bulutun üzerinde oturana yüksek sesle bağırdı: “Orağını uzat ve biç! Biçme saati geldi. Çünkü yerin ekini olgunlaşmış bulunuyor.” Bulutun üzerinde oturan, orağını yerin üzerine salladı, yerin ekini biçildi.

Asrın kurtarılmaya layık olanları : "piramidin içinden bakan gözlerin sahipleri yani sizin uğruna saç baş yolduğunuz idolleriniz ve onları yaratan patronları (zenginler) ile bu sisteme hizmet eden zeki din ve bilim adamlarıdır". TANRILARINI/SİSTEMLERİNİ PARALARININ üzerine bile kazıdılar. Sizler, (mağara yada kayalara kazınanları göremediğiniz gibi) gözlerinizin önünde duran sembolleri bile görmek istemediniz. Oysa ki onların şifreleri hep bunun gibi sembollerdi. Sizler; "Bunlar hep komplo" diyerek alay ettiniz ve de egonuzu tatmin ettiniz. Yeni hayatta, yeni beyinleri bu tanrılar ile uyutacaklar ve yine bu tanrılar ile hasat yapacaklar. Enkarne olan bedenleriniz yüzünden her hasatta hasat edilen, yine sizler olacaksınız.

Yılan spiralini gösterdi (https://youtu.be/Ra7FMnpWMhY). Sizi uyardı (http://www.everythingselectric.com/forum/index.php?topic=418.0). İşaretleri gördünüz ve benim uyarımı da aldınız ama boşverrrrin! "Bunlar hep komplo" ... (ercan aldan)
3 Oca 2019 19:47

06/12/2018

Kötülük Mü Daha Cazip Yoksa İyilik Mi ?

Takipçilerim az çok beni yazılarımdan tanır. Gerçek bilgiye ulaşmak için çaba gösteriyorum ve bu esnada öğrenmiş olduklarımı yazıya döküyorum. Fark ettiyseniz hiçbir yazımda %100 şu şöyledir, bu böyledir diyerek kesin hüküm vermedim çünkü bu pisliklerin örttüğü gerçekleri ifşa yolunda hata yapmamaya çalışıyorum.

Her yeni bilgi beyin kaslarımı geliştiriyor ve hep daha fazlasını istiyor. Bilinç eşiği bir kez aşılınca, artık geri dönüş mümkün olmuyor.

Hayatı öğrenmek güzel, gerçekleri öğrenmek güzel ama bu bilinç açılımı bizim gibi sıradan insanların hep sonu oluyor. Lanet olasıca kapitalist baronlar, tüm dünyayı nasıl uyutabiliriz ve nasıl köle edebiliriz diye akla hayale gelmeyecek planlar yapıyorlar. Menfaatine sandığın istisnasız her şey, seni onlara daha fazla esir ediyor. Örneğin; onların araçlarına biniyorsun, onların petrolünü kullanıyorsun, onların şirketlerinde çalışıp, paranı onların bankalarından alıyorsun, onların marketlerinden alışveriş ediyor, onların verdiği tohumları ekip hasat yapıyorsun ve karnını doyuruyorsun. Kim bilir belki de soluduğumuz hava bile onlarındır. Sanki bu dünya onlara ait ve sen bu esaretin farkına varıp isyan etmek istediğinde ise dışlanıyorsun ve buna devam edersen adalet sistemlerini kullanıp seni içeri tıkıyorlar. İsyan; toplum boyutuna ulaşırsa da ellerindeki nükleer silahları kullanıp o toplumu yok edip, yerine yenisini getiriyorlar. Bu da yetmiyormuş gibi bu katliamlar/kıyımlar üzerinden dinler icad ederek, bir korku imparatorluğu yaratıyor ve kitleleri de bu korkuyla yönetmeye devam ediyorlar.

Ya onları yeneceksiniz, ya bu lanet sistemin kölesi olacaksınız ya da bu dünyadan defolup gideceksiniz.

Amacım gerçek bilgiye ulaşmak ve size o bilgiyi sunmaktır. Gerçek bilgi sizi özgür yapar. Sizi yalan yanlış bilgilerle kimse esir alamaz. Bizi gözetleyen ve bu uyanıştan rahatsız olan gözcülerin, beni hasat listesinde üst sıralara eklediklerini biliyorum/anlıyorum/hissediyorum (bu zaten hep böyle olmuştur). Bu lanet dünyada özgürlük için ölmek, iyilerin kaderinde var ama tarih katilleri yazmaz, özgürlüğü için mücadele edenleri yazar ve ben genlerimde kötülük kanı taşımıyorum. Bu zorbalarla tek başıma mücadele edemem. Dünyayı yöneten bu sistemin karşısında bir karıncadan farkım yok ama hepinizde özgürlük bilinci oluşur ve haklı isyanınızı başlatırsanız, savaşın adil olmasını sağlayabilirsiniz. Tıpkı dünya savaşlarında olduğu gibi ve emin olun bu savaşların çıkış amaçları da hep bu özgürlük düşüncesi idi.

Burada ben, dünyayı yöneten ve kitleleri köle olarak kullanan global (hatta evrensel) bir sistemden bahsediyorum. Kimileri bunlarla mücadele etmek yerine köle olmayı/teslimiyeti seçti. Uyumayı seçti. Haliyle kendilerinden sonra gelen nesil de bu sistemin bir kölesi oldu ve şimdi hasat gününü bekliyor ama önceki yazılarımda da belirttiğim gibi ölüp gitmek çözüm değil. Mutlak özgürlük için bu silsilenin bozulması lazım.

Ülkem insanına bakınca, özellikle de kadınlara, "ısrarla bu sömürgeci kapitalistlerin allahına hizmet etmek için insanları sürekli bu lanet sisteme davet ediyorlar. Para baronlarının finansörlüğündeki bu bilinçli insanlar, sistem için bilinçsiz itaatkar köleler topluyorlar. Bu durum beni üzüyor. İnsanlar kötülüğe yığınla akın ediyorlar.

Ben bu yola "cehalet bizi yönetmesin" diye girdim. Kimseden bir kuruş menfaatim yok. Çünkü biliyorum ki cahilin merhameti yoktur (cahil derken okul yüzü görmemişi kastetmiyorum), çoğunluğu ahlaksızdır, yalancıdır ve talancıdır. En önemlisi bilinçsizdirler. Bu yüzden insanlığa verebildikleri tek şey kötülük, korku ve zulümdür. Bunu sizler de görüyorsunuz. Ben işte bu kötülüğe engel olmak olmak için çaba gösteriyorum.

Genelde dini ağırlıklı yazıyorsun diye eleştirenler oluyor. Dinsel de yazıyorum bilimsel de. Çünkü dünyayı bu ikisi yönetiyor. Dünyanın neredeyse tamamı din belasından muzdarip olduğu için dinsel yazılara ağırlık veriyorum. Dediğim gibi, amacım gerçeğin yalandan ayrılmasıdır.
6 Ara 2018 21:16

05/12/2018

Georgia Sütunları

Georgia Sütunları

Eski uygarlıklarda tapınılan tanrılar hep aynı kişilerdi ancak sadece isimleri değişikti! Sümer tarihi,Mısır tarihi, hinduizm/budizm mitolojileri aslında hep aynı karakterdeki tanrılardı, her medeniyette/her uygarlıkta sadece isimleri farklıydı! Bu gerçek binlerce yıldan sonra arkeologların/tarih bilimcilerin ve daha birçok bilim insanlarının derin araştırmaları sonucunda günyüzüne çıktı! Çoğu dinin kökeni malesef sümerlere dayanmaktaydı! Sümer tabletleri ortaya çıktıktan sonra KORKUNÇ GERÇEK ortaya çıktı! Video da piramidin içindeki insana benzer hayvan kafalı yaratıklar eski mısır tanrılarıdır! Elitler onların farklı bir boyuttan veya gezegenden yaşadığımız dünyaya gelmesini bekliyorlar, ancak tanrılarının emrini yerine getirdikten sonra! Emir Şu: Dünya nüfusunu 500 milyonun altına indir! "georgia sütunları" İşte elitlerin tanrıları bunlar! Elitler bunlara tapıyor onlar da güneşe! Binlerce yıldır bizi kontrol ediyorlar ve yönetiyorlar! Her insan kimi bilerek kimisi de bilmeyerek onların kurmuş olduğu sisteme hizmet ediyor! Hepimiz aslında köleyiz! Hepimizin negatif enerjisinden besleniyorlar! Çoğumuz onların kurmuş olduğu sistemin (matrixin) içinde kullanılıyoruz! Detaylı kaynak için mısır ve sümer mitolojileriyle ilgili görsel birçok döküman mevcut nette. (alıntı)

https://www.webtekno.com/uzerinde-insan-nufusunu-500-milyona-indirin-yazili-korkunc-anit-h36928.html


5 Ara 2018 18:58

Nuh tufanı gerçek miydi?


Nuh tufanı gerçek miydi? Yoksa bir kurgu muydu?

Nuh tufanı hakkında bize ne dediler? Tanrı yeryüzündeki kötülüğü/inkarcıları temizlemek için falan filan ... Peki temizlendi mi? Temizlendi ise mevcut kötülük nereden geldi? Tanrı işini eksik mi yapmıştır? Yoksa bu da üst akılların bir planı mıydı?

5 Ara 2018 13:35

En çok okunan