test

👇 αklını özgür вırαk / çєmвєrín dışınα çık! 👉

03/01/2019

İÇGÜDÜLER ...

İÇGÜDÜLER ...

İçgüdüler zamanla oluşur ve dna'lara işlenir. Genetik miras yoluyla sonraki kuşaklara aktarılır. Bu insanlarda da böyledir, hayvanlarda da. Bu sayede örneğin erkek bir kedi, çiftleşirken dişisinin karşı koymasını engellemek için ensesinden ısırması gerektiğini bilir. Yada bir horoz, tavuğu ibiğinden ısırması gerektiğini veya bir köpeğin dışkısını yaptıktan sonra kumla onu örtmesi gerektiğini bilir vs. Tüm bunlar içgüdülerin genetik miras yoluyla bir sonraki canlıya aktarıldığının en büyük kanıtlarıdır.

Bilim, yapay dna oluşturmayı ve dna'nın yapısını değiştirmeyi başardı ama her zaman olduğu gibi kapitalizmin uşağı dini çevreler bunun duyulmasını pek istemiyorlar ve bu tür deneyleri etik bulmuyorlar. Çünkü yapay dna ile yaratılan bir insan; sıfır hafıza, sıfır dogma ve sıfır içgüdü ile yaşayacak ve haliyle özgür olmayı isteyecektir. E tabi bu da insanları köle olarak kullanan zorba elitlerin işine gelmeyecektir.


Bazıları bu içgüdülerin allahtan geldiğine inanıyor. Peki o halde sokak köpekleri, kırmızı ışıkta durmayı ve eskiden olduğu gibi yola birden fırlamamayı nereden ve nasıl öğrenmiştir?

Belki de tüm canlılar gerçekten bu dünyada oluştu. Bazı temel içgüdü ve bilgileri zamanla/evrimle bu dünyada tecrübe etti/ediyor (nitekim hepimiz mikroda aynı yapıya sahibiz). Yada belki de bu bilgiler orjin dna'mıza birileri tarafından kodlanıp (tohumlarımız) sonradan buraya taşınmış da olabilir.

Her iki durumda da gelişime açık bir dna taşıyor olduğumuz bir gerçektir. Birileri bunun farkında ve lanet olası sistemleri için kullanıyorlar. Bizler ne isek, bizden sonra gelecek olan nesiller de o olacaktır. Sanırım dinler bunu çok iyi kullanıyor. Beyninizdeki hurafeleri/yanlışları tamamen temizlemeden çocuk filan yapmayın derim. (ercan aldan)

https://youtu.be/Xw5ImRxs2gg

https://youtu.be/JFt2O7tsXVU
3 Oca 2019 20:32

Elektrik, Matrix ve Tanrı (?)

ELEKTRİK, MATRİX ve TANRI (?)

Mistisizm sayesinde din, bilimi geçmiştir. Bunu kabul edelim. Dünyanın yarısından fazlası görmediği hayali/ruhani bir tanrıya inanıyor. Peki gerçekten böyle hayali bir tanrı var mıdır? Elbette ki yoktur. Dünyaya baktığımızda yeryüzünde bulunan tüm canlı ve cansızların bir cisimden/maddeden ibaret olduğunu görüyoruz. Herşeyin maddeden ibaret olduğu bir dünyada ruhaniyata inanmak ahmaklıktır. Diyeceksiniz ki ruh/tanrı/allah yoksa bunları kim yarattı? Evrende hiç bir şey kendiliğinden oluşmaz. Hiçbir atom durduk yere tepkime gösterip "ben taş olacağım, su olacağım, ot olacağım yada ne bileyim bir insan olacağım" demez. İlla ki ikinci bir etkinin olması şarttır. Örneğin sperm ve yumurta tek başlarına hiç bir şeydir. Vardırlar ama tek başına bir hiçtirler. Sonsuz boşlukta durağan atom yığınlarından başka bir şey değildirler. Bir araya geldiklerinde yeni bir şey oluştururlar. Kumun bile oluşması için iklimin kayayı parçalamış olması lazımdır.

Mikroda herşey aynı atomlardan oluşmuş olabilir, asıl soru bunun böyle olmasını sağlayan nedir yada kimdir? Ruhanilerin inandığı tek tanrı olmadığı kesindir. Çünkü bu konular fizik konularıdır, metafizik konular değildir ve fizik deneyimlenebilir/tecrübelenebilir bir bilim dalıdır. Hiç bir şey kendiliğinden oluşamayacağı gibi hayali bir el tarafından da oluşması mümkün değildir. Oluşmuşsa bile dünya tarihinde 3000 adet tanrı vardır. Bu kompleks düzenin hangisi tarafından yapılmış olduğu bilinmemektedir.

Evrimciler; "tüm bu çeşitlilik kambriyen patlaması sayesinde oluştu" derken, metafizik gruplar "bing bang kuramına" daha sıcak bakmaktadırlar. Bana sorarsanız ikisi de değildir. Bir şeyin oluşması için başka bir şey ile etkileşime girmesi gerekmektedir. Hiç bir şey hiçlikten var olamaz, "hiç bir şey yok iken allah vardı" sözü de yanlıştır, çünkü hiçliğin içinde bir tanrı olamaz. Hiçlik/sonsuzluk içindeki tek bir cins atom bile, bir etkileşim olmadıkça sonsuza dek durağan kalacaktır. Bu durağanlığı bozup tüm bu varlığın oluşmasına neyin sebep olabileceğine birazdan değineceğim.

Hayat; mevcut var olan şeylerin evrim ve gelişim ile hal ve şekil değiştirmelerinden ibarettir. Bu etkileşim sayesinde kaos ortamı oluşur. Bu kaos sayesinde de yeni canlı ve cansız varlıklar oluşabilir. Ana kural ikinci bir etkinin var olmasıdır. Evren küçücük bir atomun parçalanması ile oluştu diyebilmemiz için onu etkileyen bir şeyin de var olmuş olması lazım ki, işte burada mistikler ruhani bir tanrıyı devreye sokarlar. Aslına bakarsanız benim keşfetmeye çalıştığım tanrı da bu tanıma biraz uymaktadır. Yani elektrik. Bana sorarsanız evrende sonsuz bir elektrik enerjisi var idi ve onu tepkimeye sokacak başka bir etki bir şekilde oluştu ve durağan haldeki atomları tepkimeye sokarak bu kompleks yapıları oluşturdu. Yada tam tersi, durağan atomları tepkimeye sokan elektiriğin kendisi idi. Şu an için o atomun ve o enerjinin nereden geldiğini yada nasıl oluştuğunu kimse bilmiyor.

Az önce homonculus ile ilgili bir video izledim. Yorumlarda biri demiş ki "bir canlı oluşurken onu elektrik akımına maruz bırakırsanız, canlı farklı bir forma girebilir" demiş. Bu yorumu okuyunca aklıma "Fly ve Street Fighter" filmleri geldi. Her ikisinde de bir insan kapsüle giriyor ve sürekli elektriğe maruz kalıyordu. Sonuçta birinden Sinek-insan melezi bir yaratık çıkarken, ötekinde elektrik saçan adam - blanka oluşuyordu. Bunlar elbette ki bir film. Gerçeklik payı tartışılır ama bunları görmezden de gelemeyiz çünkü vücudumuzda az da olsa bir elektrik akımı vardır. Nasıl ki otomobil sıvı benzin yakıtı kullanarak araçtaki elektiriği devreye sokup onu çalıştırıyor ve çalışır vaziyette tutuyorsa, biz canlılarda da bunu sağlayan sıvı "kan" olabilir. İçtiğimiz su yada soluduğumuz gazlar ve (içimizde) göremediğimiz elektrik enerjisinin tepkimesiyle oluştuğunu düşündüğüm "kan (yani yakıta)" dönüşmektedir ve bu kan bizi çalışır vaziyette tutmaktadır. İlkel manada düşünürsek bile su; tüm canlıların vazgeçilmez kaynağıdır. Peki durum buysa, aynı akü gibi benzer bir aparatla insanı sürekli diri/çalışır tutabilir miyiz? Elbette. Bunun nasıl olabileceğini önceki yazılarımda açıklamıştım.

Nikola Tesla "insanlardaki nefreti, elektrik enerjisine dönüştürebilseydim, dünyayı aydınlatırdım" derken, taşıdığımız elektriğin zayıf olduğunu ama bunu güçlendirecek bir etkiye maruz kaldığımızda belki herşeyin daha farklı olacağını anlatmak istemiş olabilir. Nitekim kendisine yıldırım isabet etmiş olan insanlar; "sanki başka bir boyuta geçtiklerini" açıklayarak hayatlarının değiştiğini söylemişlerdir.

Bir labaratuvarım olmadığı için elektrik enerjisinin canlı gelişimine etki edip etmediğini şuan için bilmiyorum. Ediyor yada etmiyor diyenlere de pek güvenesim gelmiyor, malum dünyanın başında mistisizm denilen hayalci bir bela şebekesi var ama sanki etkiliyor olabileceğine inanıyorum, çünkü bir elektrik taşıyor olduğumu kendim de gözlemleyebiliyorum ve bu sadece bende yok. Herkeste var!

Tüm bunlar gerçek ise bunu yapanın arabın tanrısı olduğunu söyleyemezsiniz. Çünkü bu ondan da öte, olağanüstü bir mühendislik çalışmasının ürünü olduğunu gösterir. Matrix serisi bu durumda biraz daha gerçekçi gibi görünüyor. (ercan aldan)
3 Oca 2019 20:19

ISA- HOUR (Saat)- Misir Tanrisi HORUS Iliskisi

ISA- Ingilizce HOUR (Saat)- Misir Tanrisi HORUS Iliskisi

Eski Misir inanclarina göre Osiris (Horus'unbabasi), günes tanrisi RA'dir. Ra, günesi temsil eden kelimenin tam karsiligi oldugundan, öldükten sonra da bu isimle anilmistir. RA'nin kardesi (hatta kendisini öldüren) Teth, her aksam kardesi RA'yi yok etmek isteyen Apophis isimli YILAN TANRI ile savasir, sabaha karsi YILAN TANRIyi öldürür, bu sekilde tekrar RA (günes) gökyüzünde belirir, dünya aydinlanir. Ölen YILAN TANRISI Apophis tekrar dirilir, aksama dogru RA'yi tekrar yok etmeye calisir, Seth tekrar bununla savasir ve tekrar öldürür. Bu olay hergün tekrar eder. Seth eger yilan tanrisini öldüremezse, dünyanin sonunun gelecegine inanilir.

Horus, zaman zaman günes tanrisinin yerine de gectigi olur. Yani RA ile Horus esdeger sayilir bazi mitolojilerde. Bu sebeple günesin aydinlattigi zaman 12 stepe bölünmüs, ilk stepinde Teth'in Apophis ile mücadelesi baslar. Bu steplerin her birine ise HORUS'un ismi verilmistir. Horus 1, Horus 2, Horus 3..... Horus 12 gibi. Ingilizcede "saat" anlamina gelen HOUR/HOURS kelimesinin kökeni, bu mitolojiye ve HORUS'un ismine dayanir. Karanlik 12 step ise Yilan Tanrisi Apophis'e aittir.
Yani 12 horus stepi + 12 Apophis stepi = 24 step (SAAT).

Isa, Horus mitolojisinin Zeus sonrasi Roma'da ortaya cikan karakteridir. Etimolojik olarak Jesus ile Zeus, Jüpiter ile ayni kökene sahip kelimeler. (Konuyu daha önce islemistim)

Hristiyanliktaki 12 havarinin de Aramice kaynagi bu anlamda olsa gerek.. Havari kelimesinin etimolojik kökeni Aramice "parlaklik, beyazlik" anlamina gelir. 12 parlak step seklinde, Horus'a ait gündüzün 12 parlak stepi/saati.

(Mustafa Sabetay Sevi)

Gerçek hayatı ıskalamayın!

Hayal meyal düşlerle, gerçek hayatı ıskalamayın!

Dün akşam bir arkadaşım "allah'ı bulmak istiyorsan sessiz-sakin (ıssız ve karanlık) bir yerde meditasyon/yoga tarzı bir düşünce ile kendi iç sesini dinle (kendinle konuş)" dedi. Ondan önce başka bir arkadaşım da benzer şeyler söylemişti ve "zamanla artık bu, doğal bir hal almaya başlıyor, yürürken bile yaşıyorsun/hissediyorsun bunları" demişti.

Dün akşam görüştüğümüz arkadaşa şunu dedim; "Madem bu şekilde onu bulabiliyoruz o halde bu deneyi yolda yürürken de yapsanız ya, tırın altında kalırsınız" diyerek latife yapmıştım. İster inanın ister inanmayın, aynı gece bu olayı rüyamda gördüm. Bir adam tırın altında kalarak ayakları ezilmiş, bir yandan acı içinde bağırırken, bir yandan da tırın şöförüne sövüyordu. Ben pencere arkasından olayı yarım yamalak görebiliyordum.

Şimdi bu rüyaya ruhani diyenler var. Ben de diyorum ki kesinlikle bir alakası yok. Bana göre rüya; "duyduğumuz, gördüğümüz, hissettiğimiz yada düşündüğümüz en ufak bir şeyin bile hafızamıza kaydedilmesi ve zihnimizin kaydedilen bu bilgiyi ya hemen yada bir zaman sonra bir kurgu şeklinde bize göstermesi"dir.

İnsan neye yoğunlaşmışsa onunla ilgili rüyaları çok görüyor. Bir kimsenin, hiç görmediği, duymadığı, hissetmediği yani hiç bir şekilde muhatap olmadığı bir konuda rüya gördüğüne dair bir örnek var mıdır? Ben henüz karşılaşmadım. Yani şu dünya hayatında yazılmamış, çizilmemiş ve konuşulmamış herhangi bir şeyi rüyasında gören var mıdır? Sanmıyorum ama varsa da dinlemek isterim.

Rüyasında allahı gördüğünü yada ondan vahiy aldığını zannedenlerin de bunu neye dayanarak söylediklerini artık anlayabiliyorum.

Rüyalarına (rüya tabirlerine) göre hayatlarına yön verenlere de tavsiyem, bu konunun güvenilirliğini yeniden bir gözden geçirin derim. (ercan aldan).
3 Oca 2019 20:10

Genişletiriz mi Genişlik Sahibiyiz mi?

GENİŞLETİRİZ Mİ, GENİŞLİK SAHİBİYİZ Mİ?

Zariyat 47 bir sonraki ayette "yeri biz yayıp döşedik diyor". peki neden bu kelimeyi bu ayette de kullanmamış? yani "göğü ellerimizle biz inşa ettik ve yaydık" neden dememiş?

(Diyanet Meali - 51.47) Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.

(Elmalılı Meali Sadeleştirilmiş 2 - 51.47) Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz.

PEKİ HANGİSİ DOĞRU?

Ayette kullanılan "musiune" ve türevleri sözlükte:

مُوسِعٌ
Genişletenler, genişlik verenler, genişleticiler,

المُوسِعُ
(İsmi fail) Genişleten, genişlik veren. Varlıklı, zengin. Dilediğini yapmaya kadir olan, güçlü. Cemi (çoğul) si:
مُوسِعُون

anlamında kullanılır. Şu halde ayete uygun olan hangi anlamıdır?

"genişletiriz mi? güçlüyüz mü? genişlik sahibiyiz mi?"

"genişletiriz" ise bunun yerine bir sonraki ayetteki "yaydık" ifadesi kullanılsaydı daha mantıklı ve isabetli olmaz mıydı? (ercan aldan)
3 Oca 2019 20:02

KIYAMET PLANI Kusursuz işliyor! (2)


KIYAMET PLANI KUSURSUZ İŞLİYOR (BÖLÜM 2)

Yazının ilk bölümünde "işaretler"den bahsetmiştim. Tüm işaretler neredeyse tamamlanmak üzere. Şimdi ise "süreci" konuşacağım. İlk yazımı özetleyecek olursam; kıyamet/yıkım yani hasat olayının, allah/tanrı yada tanrılar tarafından değil, tamamen üst akıl insanlar tarafından yapılıyor olduğunu anlatmıştım. Bu hasadın amacı tamamen bir yenileme/resetleme olayıdır ki, yapılan uygulamaların neler olduğunu da ilk yazımda değinmiştim. Bu tezimi somut bir delil ile nasıl geliştirebilirim diye düşünürken tesadüf eseri bu videoyu gördüm. Videodaki bu açıklama doğruysa, gerçekten endişelenmenin vakti gelmiştir. Bunu mutlaka ciddiye almamız gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi ne varki bu videoda? Medvedev de kim ki? diyenler olabilir. Bilmeyenler için söylüyorum Medevedev Putin'den sonra gelen ikinci adamdır. Ağzından çıkacak bir sözle dünyayı kaosa sürükleyebilir. Bunun önemini anlatan bu videoda "elden ele aktarılan nükleer silah kodlarını içeren bir çantadan" bahsediyor. Bilinci kapalı olan kişiler buna sıradan bir video deyip önemsemeyecektir ancak bilinci açık insanlar bunu dikkate alıp sorgulayacaktır? Medvedev'in sözünü ettiği bu çanta nedir? Aşağıdaki resimde uzaylı ırk (!) denilen Annunakilerin (aslında bizler) elinde taşıdığı ama kimsenin bir anlam veremediği çantaya bakın. Kutsal kitaplarda (özellikle Kuran'da -ki sümer tabletleri ile ortak ayetler çok fazladır) İsrailoğullarına/Yahudilere, tanrılar (yani daha da gelişmiş olan üst akıl insanlar) tarafından bir üstünlük/elitlik verildiği ve onlardan alınan söz/emaneti/sandığı layıki ile taşımaları, taşıyamadıkları için de lanetlendikleri yazılmaktadır. Peki taşımaları gereken bu önemli şey, Medevedev'in sözünü ettiği bu çanta/sandık ve içindekiler olabilir miydi? Neden olmasın?




Sümer tabletlerinde söz edilen yıkım örnekleri ile Kuran'da söz edilen yıkım örnekleri hemen hemen aynıdır. Bunu önceki yazılarımda da anlattım. Bize gösterdikleri atom/hidrojen bombaları gerçek midir, değil midir bilemem ama ellerindeki bu nükleer silahlar daha tehlikeli ve geçmişte birçok toplum üzerinde kullanılmış olan silahlardır (bkz. Kutsal kitaplar ve tabletler). Din ile kontrol altına alınıp sindirilemeyen toplumlar, siyasi kararlar ile hasat ediliyorlar. Bin yıllardır devam edegelen bu efendi-kölelik siteminde özgürlük isteyen tüm kişi yada toplumlar hemen tarih sahnesinden siliniyorlar. Elimiz kolumuz bağlı çaresiz ölümü bekliyoruz ama ölmek bir kurtuluş değil, genetik yatkınlık mirası ile 3, 5 yada 10 kuşak sonra bile bizim tohumumuzu/genimizi taşıyan nesillerimiz yüzünden sürekli enkarne oluyoruz ve bu sistem çökertilmediği sürece köle olup sömürülen ve hasat edilen, hep biz olacağız. Hasat sonrasındaki yeni dünya düzeninde bizim mezarlarımızdaki dna'larımızı kopyalayarak yeni bir köle ırk yaratabilirler (topraktan yaratılma kıssası). Geçmişte annunakilerin yaptığı gibi. Kuran'ın 17/49-52 ayetlerinde bahsedildiği gibi. Bu yüzden bu döngüyü kırmak için öldükten sonra cesedinizi yakmalarını ve savurmalarını vasiyet edin!

Cennet ve cehenneme sonsuz denilmesinin sebebi de budur. Her yeni hasat sonrası, yeni bir hayat. Efendiler için: cennet, köleler için: sıkıntılı bir cehennem hayatı. Yine, yeni ve yeniden ...

Hatırlarsanız yakın zamanda dünyada "antik çağda" nükleer silahların kullanılmış olduğuna dair haberler yayınlanmıştı. Tüm bunlar bir zincirin halkalarıdır. Bunları bir araya getirdiğinizde büyük resmi görürsünüz. Elimizde kadim bilgiler var derken yanılmıyormuşum. Son 100 yılda yaşanan teknolojik sıçramaları inceleyin. Herşey 18.yy'da keşfedilen sümer tabletlerinin deşifre edilmesiyle başlıyor. Sırp asıllı Nikola Tesla'nın yaptığı zamanının ötesindeki buluşlarına, lanet ışıkçılar el koyuyor. Einstein'i da kıskaca alıyorlar ve bedava elektrik projesi yapan Tesla'nın projelerini çalıyorlar. Belki de dünya savaşlarını çıkartan sebep bu yağma idi çünkü bedava elektrik kapitalizmin işine gelmez. 

Hırsızlık, zorbalık ve yalan konularında uzman olan yahudiler, bizlere de sanayi devrimi masalını anlattılar. Bu teknolojik sıçramanın sümer tabletlerinin deşifresinden sonra yaşanması bir tesadüf olabilir mi? Her iki yahudi ırkın (Amerika ve Rusya) elinde daha önemli ve tehlikeli bilgilerin olduğunu düşünüyorum. Rusya yapay zeka ve dna çalışmaları ile ölümsüzlüğü bulmak adına çalışmalarına devam ediyor (bkz. 2045 projesi). Dna (yılan) sarmalı ve yaratılış konusunda uzman olan Rusların bu çalışmalarından, zorba/sömürgeci ışıkçı/göktanrıcı yahudiler endişe duymakta ve arkaplanda seri bir şekilde bu dünyadan elitlerini kaçırma planları yapmaktadırlar. Çünkü proje başarılı olursa efendi-köle sistemi tersine dönecektir. Nasıl ki yılancılar geçmişte, ışıkçıları Heraklion'da suya gömdüler ise yeniden zafer kazanabilirler. Tahminlerime göre ultimatom 2023'te sona erecek ve süreç resmen başlamış olacak.

Yurt dışı forumlarında Mason/İllüminati elitlerinin twitter hesaplarında son bir ayda, herhangi bir hareketlilik gözlemlenmemiş. Güvenli bir bölgeye götürüldükleri konuşuluyor. Bu şu demek; kıyım süreci başladı. Elitler tahliye ediliyor. Kimyasal yöntemlerle nüfus azaltılacak ve en son kalanları da mahşer/armageddon'da toplayıp bu nükleer silahlarla temizleyecekler (bkz. 18/47). Elitler, temizlenen dünyaya geri getirilecek ve "new world order" yeni dünya düzeni/yeni bir dünya hayatı başlatılmış olacak. Zannedersem 2024 yılına kadar bu süreç tamamlanmış olacak. Birbirine düşman gibi görünen bu iki kardeşten biri, yeni dünyanın efendisi olacak. Diğeri de seçilmiş elitler ...



Eveeet! Bu kadar delile ve örneğe rağmen bu iki yazıma halâ "bunlar komplodur" diyebiliyorsanız bu sizin bileceğiniz bir iş. Size iyi uykular! Bunca ipucu ve işaret üzerinde düşünemeyen bir toplum zaten hasat edilmeyi hak ediyordur. Ölümden korkum yok lakin bizden sonra gelecek olanlar da bu lanet sisteme köle olacaklar, tek korkum bu. En büyük dileğim "dna'daki 64 kodonun tümünü açsınlar ve insanlar gerçek gücünü keşfedip tanrılar seviyesine çıksınlar (annunakiler gibi) ve bu sömürü sistemini bitirecek bir bilinç yaratarak, bu zorbaları hasat etsinler". Savaş; işte o zaman adil olacaktır. Belki ben bunu göremeyeceğim ama bir umudum var. (ercan aldan)
3 Oca 2019 19:59

Süper insan ~ Aciz insan (!)

Bilimadamı Gregg Braden "64 kodona sahip dna'mızın 20 kodonla sınırlandırıldığını neden kimse sorgulamıyor" demiş. Evet neden sorgulamıyor? Kaos ve panik istemiyorlar da ondan. Çünkü 64 kodon da aktif olarak çalışsa kendi tanrısal gücümüz ortaya çıkacak. Spiritualizm ve mistisizm ile insanları bir hayal dünyası ile bastırmak/sindirmek, içindeki doğal/vahşi gücü perdelemek istiyorlar. Efendi köle sistemi için kullandıkları basit ama etkili bir yöntem bu. Cam tavan sendromundaki pireler ve öğrenilmiş çaresizlik deneyindeki filler gibi görüyorlar insanları. Devamlı bir çemberin içinde tutmak istiyorlar. Bilincin uyanmasını ve gelişmesini istemiyorlar. Çünkü bilinçli toplumları köle yapmak imkansızdır. (ercan aldan)

3 Oca 2019 19:59

https://www.sozcu.com.tr/2019/teknoloji/super-insana-adim-adim-hafiza-yuzde-15-20-oraninda-arttirildi-5498067/

https://onedio.com/haber/genlerle-oynayarak-super-insan-uretecekler-714816

Cam tavan sendromu

CAM TAVAN SENDROMU

Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görür. Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar.

Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışır ama başlarını tavandaki cama çarparak düşer.
Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplar, tekrar başlarını cama vururlar. Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çeker.

Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıplamamayı öğrenir. Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 cm zıplar!

Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkanları vardır ama buna hiç cesaret edemezler. Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı "hayat dersi"ne sadık halde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkanları vardır ama kaçamazlar. Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel varlığını sürdürmektedir.

Bu deney canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini gösterir. Buna "cam tavan sendromu" denir. Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanıdır.
Cam tavanınız hayallerinizin tavan yüksekliğini gösterir. Yapabileceğin, yapabileceğini düşündüğün kadardır. (alıntı)

İNSANLIĞA BAKIYORUM DA, BU PİRELERDEN PEK FARKLARI YOK GİBİ :(
3 Oca 2019 19:58

Mumyalama: DNA Klonlaması için miydi?

MUMYALAMA: DNA KLONLAMASI İÇİN MİYDİ?

"Firavunlar ruhun ölümsüz olduğuna inandıkları için cesetlerini mumyalattığı" iddia edilir ama bu pek inandırıcı değildir. Ölüp gitmiş işte! Bunu deneyimleyebildiğiniz halde neden halâ ruhun ölümsüz olduğunu iddia ediyorsunuz? Ruh ölümsüz filan değildir. Ruh=bilinçtir. Farklı bir elektriksel/manyetik bir enerjidir. Bilinç bedeni terk edince iş bitmiştir. Bilinci ayakta tutmak ölümü erteleyebilir (bunun nasıl olacağını anlatmıştım). 

Amaç bir bakıma ölümsüzlük evet ama nasıl?

Mısırlılar Sümerlerden anatomi bilgilerini aldılar. Sümerlerde tanrılar olarak görülen gelişmiş ırklar (büyük ihtimalle Babylon/Babil'liler), yaratma konusunda önemli bilgilere sahip idiler. Çünkü ilk babasız doğum hikayesini Babil'de görüyoruz. Sümer tabletlerinin yaratılış ile ilgili kısımlarını okuduğumuzda dna bilgisine ne kadar hakim olduklarını görüyoruz. Konuyu dağıtmadan bununla ilgili bir örnek vereceğim. İlk olarak Babil'de gördüğümüz babasız doğum hikayesi; "Semiramis oğlu Tamuz" > Sümer’de Ninmu oğlu Enki > Mısır’da İsis oğlu Horus > Roma’da Meryem oğlu İsa …” olarak anılmış. Bana sorarsanız ortada böyle yaşanmış önemli bir olay var ama farklı kültürlerde farklı kahramanlarla anlatılmış.

Konumuz; Mısır'lıların uygulamış olduğu mumyalama tekniği ile babasız doğum arasındaki ilişkiydi. Günümüz teknolojisi ile ölen bir kişiden dna örneği alınarak, labaratuvar ortamında sperm ile birleştirilip ana rahmine yerleştirilerek yada tamamen tümünü yapay olarak oluşturup, ölen kişinin klonunu tekrar dünyaya getirebiliyoruz. 21yy. teknolojisi ile bu mümkün ancak dini çevrelerin baskısı ile bu maalesef uygulanamıyor. Bununla ilgili Rahim-Womb filmini izlemenizi tavsiye ederim.

Firavunların mumyalanmasının amacı vücudun eriyip gitmesini önlemek idi. Böylelikle gelecekte bir gün kendi dna'larını taşıyan klonlarının yeniden dünyaya getirilebileceğini düşünüyorlardı. Çünkü toprağa gömülen bir cesedin önce etleri/kasları erir ve yıllar sonra da kemikler toprağa karışır gider. Birkaç yüzyıl sonra tamamen toprak olup, kaybolup gidersiniz.

Dünyada klonlama tekniği yasaklandı. Medyada bir ara haberleri çıkmıştı. Her zaman olduğu gibi CIA ve Vatikan bu çalışmalara engel oldu ama sizler de elitlerden biri olabilirseniz, ölümünüzden sonra kendi dna'nızı klonlatarak birebir kopyanızın tekrar bu dünyaya gelmesini sağlayabilirsiniz. Ölümsüzlüğü sağlamanın başka bir yolu da budur. Her ne kadar sonraki versiyonlarınız (genetik yatkınlık mirası yoluyla) sizin yaşadığınız hayatın neredeyse aynısını yaşayacak olsa da zaman ve çevre değişikliği nedeniyle adaptasyon zorluğu çekecektir. Denemeye değer mi, bence değer.

Ruhun ölümsüz olduğuna inanan biçarelerin ise, maddesel bir dünyadan sonra manevi bir hayat arzulamaları gerçekten bir trajedidir. Bunların yaptığı boşa kürek sallamaktır!

Size şu kadarını söyleyeyim; Bu bilgiler ve daha fazlası bin yıllardan beridir elitlerce biliniyordu. İnsanoğlunun elinde daha nice kadim bilgiler var ama sisteme itaatkar köle lazım olduğundan bu bilgiler gizli tutuluyor. Çünkü bilinci açık insanları sömürmek kolay değildir. Dünyayı kontrol eden ve "TANRININ İŞİNE KARIŞMA!" diyen din simsarları tarafından uygulanan inanılmaz bir baskı ve hipnoz var. Doğal olarak bunlardan bihabersiniz. Size biçilen görev "sistem için doğ, çalış, öl" dür.

Asıl tanrının kendimiz olduğunu bir gün anlayacağız ...

bi uyanabilsek !!! (ercan aldan)
3 Oca 2019 19:57

ALLAH Kibirlidir!

ALLAH KİBİRLİDİR!

Ekber اكبر kebir kelimesinden türeyen bir kelime olup büyüklenen/kibirlenen manasında kullanılır.الله اكبر Allah-u Ekber: O kibirlidir/kibirlenendir/büyüklenendir demektir. Tanrı kitabı denilen Kuran'da kibirlenen kişinin Şeytan/İblis olduğu söylenmektedir. O halde düz bir mantık kuralım: "kibirlenen şeytan/iblis/Allah'tır". Geleneksel İslamcıların "ALLAH: TEK TANRI'nın adıdır" görüşünü kabul edersek, tanrı burada kendi kendini yermiş gibi bir durum ortaya çıkıyor. İşte bu tam bir trajedidir. Oysa defalarca kez söylediğim üzere Allah özel bir isim değil "el-lehu" yani "O" demektir. Yani herhangi bir 3.şahıs ...

Asıl düşünülmesi gereken husus; kibirlenen/büyüklenenlerin; "ışık/güneş/kartal/piramit" simgesini kullanan, Tanrı rolünü üstlenen ve içlerinden bazılarını elitler olarak görüp insanları sömüren, piramidin en tepesindeki zorbalar ve onların lanet olası kapitalist sistemleridir (Bunu anlayabilmeniz için diğer yazılarımı da okumanız gerekiyor).

Sizlere idrakinizin ötesinde şeyler anlatıyorum. Baskılanmış beyinlere uygulanan hipnozlardan kurtulamadığınız sürece ne dediğimi asla algılayamacaksınız. Lütfen biraz çaba gösterin! Ruh, cennet, cehennem, cin, melek, ahiret vs. diye ruhani bir hayat yok! Tümü DMT'nin yan etkileridir. Hepsini açıkladım. Sizleri korku dinleri ve siyasetleri ile gerçek hayattan kopartarak, acziyete düşürüyorlar ve kölelik sistemlerine (otomatikman) dahil ediyorlar. Yılanoğullarının Allah'ı "O" İblis gibi bu sömürü düzenine baş kaldırmadığınız sürece; "Haşlanmış kurbağa deneyinde" olduğu gibi; tasın içindeki kurbağa hep siz olacaksınız. Ateşinizi yakan da o kibirli tanrılar olacak ve siz ölünceye kadar haşlandığınızı/yandığınızı malesef algılayamayacaksınız :( (ercan aldan)
3 Oca 2019 19:56

Bilinci açık tutarak ÖLÜMSÜZ olabilir miyiz (?)


BİLİNCİ AÇIK TUTARAK ÖLÜMSÜZ OLABİLİR MİYİZ (?)

"Epifiz bezi, uyku-uyanma modülasyon kalıpları, mevsimsel fonksiyonları etkileyen seratoninin türevi olan melatonin hormonu üretir."

Yaşam ve ölüm süresini belirleyen dna'larımızdır. Geçmişte dna'ya müdahale olduğunu Sümer tabletleri ve Tevrat'tan öğrenmekteyiz. Bilimsel açıdan ise, günümüz bilimadamları 64 kodona sahip dna'mızın 20'sini aktif olarak kullanmamızı sağlayan stop kodonlarını açarak ondaki kısıtları kaldırmayı ve bu sayede ömrü uzatmayı, hatta ölümsüz olmayı amaçlamaktadırlar.

Yaşamın uzun olması ve ölümün geciktirilmesi; bilincin tamamen kaybolmasını önlemekle de mümkündür. Bunun nasıl olacağını birazdan anlatacağım. Nitekim bilim dünyası da yapay zeka ile bilinci açık/uyanık tutmanın yollarını arıyor (bkz. 2045 projesi). Çünkü bu imkansız değil. Nitekim orijinimizde ömür: 1000 yıl civarıdır. Tarihte bunun örnekleri var (bkz Kuran 29/14, Sümer tab.). Daha hızlı sürede, daha fazla sistem kölesi yaratmak amacı güden "tanrı(lar) ve elitleri" dna'larımıza stop kodonu eklediler ve ömrümüzü kısıtladılar (bkz. Yaratılış 6/3). Piramidin en üstünde bulunan bu TANRI(lar) ve ELİTLERİ yeterince zenginliğe ulaştığında (yeterince altın istiflediğinde), bu dünya tarlasında "yeni hasatlar ve yeni hayatlar" için artık hazırdırlar (bunu önceki yazılarımda açıklamıştım).

Peki bizler neler yapabiliriz?

Öncelikle bu hipnozdan uyanmalı, bilincimizi açmalı ve kapalı (mühürlü) dna'larımızı onarmanın bir yolunu bulmalıyız. Boş muhabbetler ile bunu başarmamız mümkün değil. Bu köle-efendi sistemini lehimize çeviremediğiniz sürece biz ve bizden sonraki nesillerimiz de hep bu hasatçıların sistemine köle olarak doğacaktır. İnsan dna'sını orijinine döndüremediğimiz sürece dünya var oldukça bunların kölesi olmaya mahkumuz. Çünkü genetik yatkınlık mirası ile bizden sonraki her insan aynı kısıtlı dna'yı taşıyor olacaktır.

Hasat süreci başladı. Benden uyarması. Ölmek yada ölümü beklemek çözüm değil. İntihar çözüm değil. Tek çare mücadeledir. Safını belirle. Seni köle olarak kullanan gök tanrıcıların işaretlerini hep görmektesin (ışık, güneş, yıldız, piramit, kartal vb.). Uyanık ol ve neye niçin inandığını sorgula!

UNUTMA! YIKIM; HEP GÖKTEN (GÖKTEKİNDEN) GELMİŞTİR!

Size bir ipucu: Hasata kadar bunu geliştirebilirseniz belki bir umut olabilir. "Bilinci ayakta tutacak yada onu geri döndürebilecek elektriksel takviye ve yapay melatonini vücüda enjekte ederek ölümü geciktirilebilir ve/veya ölüyü diriltebilirsiniz!" Tıpkı İsa'nın yaptığı gibi ... (ercan aldan)

KURAN ve TEVRAT Kabala kitabı mıdır?


KURAN ve TEVRAT KABALA KİTABI MI?

Kuran'ı Tek ALLAH'ın gönderdiğine inananlar bu videoyu dikkatli izlesin! Kur'an ve Tevrat'ın kabala kitabı olabileceğine dair önemli bilgiler içeriyor. Eğer şimdiye dek Tevrat ve Kuran'ı (orjinalinden) dikkatlice okuyup anlamışsanız bu video ile bir bağlantı kurmanız zor olmayacaktır. Tevrat ve Kuran'ı yazanların neden sembolizmi kullandıklarının cevaplarını da bu videoda bulmuş olacaksınız.

Bazı ipuçları:

0:01 Tevrat ve Kuran'daki Azrail-Razail ilişkisi ve ölüm meleği kavramının çıkış sebebi.

1:53, 2:22 Tevrat ve Kuran'ın yazılma mantığı,

3:06 Herşeyi gören göz RA رَاٰهُ (Bkz. 81/23).

3:15 İllüminati: aydınlık/ışık kelimesinin karşılığı olan "nehar نَّهَارَ" kelimesinin Kuran'da (birçok ayette) "gündüz/aydınlık/ışık" anlamında kullanılması (bkz. 3/27, 14/33 ...)

4:33 Allah, Alah (elah) kelimesinin kökeni.

5:00 Merc-abba; Mrc=Mearic: yükselme, çıkma, yüksek vb. anlamında kullanılan sözcüktür. abba: baba ise sümer tabletleri ve İncil'de kullanılan "baba" kelimesi ile aynı kelimedir. Kelimeleri birleştirdiğimizde oluşan kavram "Gökteki baba" dır. Aynen İsa'nın söylemiş olduğu gibi (Bkz. Galatyalılar 4/6, Markos 35/14, Mezm. 22/1. Sümer tabletlerinde de baş tanrı: "baba"dır).

6:35 Dinler; şamanizm ve onların silahı olan dmt'nin ürünleridir.

7:41 Haçlı seferlerinin gerçek nedeni.

8:05 Büyücülerin kralı Süleyman'dı. Dolayısıyle Kabalacı büyücülerin de ustaları O idi.

SONUÇ: Herşeyi gören RA'nın GÖZ'ü, burada bir bakışla öldüren GÖZ'e dönüşmüş. Bu yüzden ona RA'nın (tanrının) gözü denmiş olabilir mi? Acaba gerçek eski bilgiler kasıtlı olarak insanlardan gizlenip, bizlere sadece illüzyonlar mı gösterildi/öğretildi? Kuran ve Tevrat'ta bu tür mecazi örneklemeler çok fazla. Tevrat ve Kuran kabalacıların bir eseri ise -ki öyle görünüyor, tapınakçıların ve onların eseri olan İncil'in birçok kısmının da bu iki kitaba neden ters düştüğünü bu video ile anlamış bulunuyoruz.

Bu öylesine güçlü bir hipnoz ve illüzyon ki, milyarlarca insanı dine bağlayıp şuursuzlaştırmışlar, hayali tanrılar, cennet ve cehennemler yaratarak insanların gözlerini büyülemiş ve zaaflarını kullanmışlardır. Dünyayı kontrol altında tutan, son derece zeki bir topluluktan söz ediyoruz. Mücadele elbette ki kolay olmayacak. Kabuğunu kırmayı düşünmediğin müddetçe üzgünüm ama senin için yapılabilecek bir şey yok. Nesiller boyu bu sistemin kölesi olmaya devam edeceksin.

Vakit; aldığın nefesi bile sorgulama vaktidir 
(ercan aldan).
3 Oca 2019 19:50

Ayahuska (DMT)

Ayahuska (DMT)

Ayahuasca, şamanlar tarafından, ayinlerde kullanılan bir bitki çayıdır. LSD’nin daha etkili versiyonu olarak adlandırabileceğimiz DMT maddesini içeren kargı kamışı bitkisiyle MAOI inhibitörü içeren üzerlik tohumu karıştırılarak elde edilir. Yapımı ve kullanımı hiçbir yasal sorun teşkil etmemektedir. Fazla doz ölümcül derecede zehirlidir. Herhangi bir bağımlılığı yoktur. Kullandıktan sonra olduğunuz yere yatar, gözlerinizi kapatır ve halisünasyonlar görmeye başlarsınız. 15-20 dakikalık bu halüsinasyon süreci size saatler sürüyormuş gibi gelir. Öncelikle korkularınızla yüzleşirsiniz. Cehennemi yaşarsınız. Ölümü yaşarsınız. Ölmeden ölürsünüz. Sonrasında ise huzur başlar, yeniden doğarsınız. Cennettesinizdir. Dünyanın en mutlu insanısınızdır, her şeyden arınmış, ölümü yaşamış ve yeniden doğmuşsunuzdur.

Kargı kamışı, ney yapımında kullanılmaktadır. Mevlana’nın kargı kamışıyla fazlasıyla haşır neşir olduğu bilinmektedir. Yazdığı bazı eserlerde kargı kamışından söz eder. Ölmeden önce ölümü tatmayı ve vahdete ulaşmayı anlatır. Mevlana’nın DMT içeren kargı kamışı kullanmış olması çok yüksek bir ihtimaldir.

Aynı şekilde, Musa’nın tanrıdan on emiri aldığı rivayet edilen mağarada da DMT maddesi içeren bitkilerin varlığı tespit edilmiştir.

Tamamen DMT halüsinasyonlarından oluşan Enter The Void filmi ve bir kızılderili kabilesinde geçen, ayahuasca kullanımını ve halüsinasyonlarını anlatan Blueberry filmi bahsi geçen “kafanın” en iyi anlatıldığı filmlerdir.

Ayahuasca çayının yapımı için kullanılabilecek bir çok bitki vardır ve bir çoğu Türkiye’de yetişmektedir. Nasıl yapıldığını ve nasıl kullanılacağını internette araştırarak bulabilirsiniz. Deneyip denememek size kalmış. Şimdiden afiyet olsun.

Burak İlhan - Yasal Bir Uyuşturucu: Ayahuasca Çayı

https://youtu.be/XGG6GGI5NzA

************************************
Ana fikir; Yeryüzünde ki bütün dinlerin ya çıkış noktası olmuş ya da tam odağında var olup, oluşumuna yön vermiş bir maddedir Di–Methyl-Tryptamine.

Yukarıdaki alıntı yazı ve videoda anlatılanlara bakılırsa, söylenenler kutsal kitaplardaki örneklere çok benziyor. Ben henüz bu deneyimi yaşamadım, bazı riskleri varmış. İyice araştırmadan denemeyi de düşünmüyorum. Sizlerin de iyice araştırmadan denemesini tavsiye etmiyorum. Benim ilgimi çeken asıl konu; karışımın etkileri ile dini hikayelerde anlatılanların benzerlik göstermesidir. Kutsal sanılan 3 kitapta da bu deneyimlere benzer örnekler var. Herşeyi gören göz olarak kabul edilen "RA'nın gözü" de sanırım bu şekilde ortaya çıkmış. Kutsal kitaplarda (!) ve özellikle Kuran'da bu mecazi görü ile tanımlanan ayetler var. Birkaçını buraya yazıyorum (önceki yazılarımda da bunlardan bahsetmiştim).

Daniel 7.13 “Gece görümlerimde insanoğluna benzer birinin göğün bulutlarıyla geldiğini gördüm. Eskiden beri var Olan’ın yanına doğru ilerledi, O’nun önüne getirildi.

Vahiy 10.1 Sonra gökten inen güçlü başka bir melek gördüm. Buluta sarınmıştı, başının üzerinde gökkuşağı vardı. Yüzü güneşe, ayakları ateşten sütunlara benziyordu.

Vahiy 14.14 Sonra beyaz bir bulut gördüm. Bulutun üzerinde “insanoğluna benzer biri” oturuyordu. Başında altın bir taç, elinde keskin bir orak vardı.

2.210 - Onlar, bulut gölgeleri içinde Allah'ın ve meleklerin kendilerine gelmesini ve işin bitirilmesini mi bekliyorlar? Hâlbuki bütün işler Allah'a döndürülür.

8.43 - Hatırla ki, Allah, uykunda sana onları az gösterdi. Eğer onları sana çok gösterseydi, elbette çekinecek ve bu iş hakkında münakaşaya girişecektiniz. Fakat Allah (sizi bundan) kurtardı. Şüphesiz O, kalplerin özünü bilir.

Videodaki birden fazla kişi, deneyimlerini anlatmış. Bir yada iki kişi söylese yalan olduğunu düşünebilirsiniz ama 5 ayrı kişinin benzer etkilere maruz kaldığını görmek, konunun gerçekliğini göstermekte ve bizlere; dini inançların neden hep aynı coğrafyada yoğun olarak yaşandığını ve peygamberliğin de neden hep babadan oğula geçmiş olduğunu çok iyi izah etmektedir.

Genele baktığımızda da zaten dinler, sürekli gerçekdışı olguları kullanır. Bilimi ve gerçekliği sevmez. Spritüalizm, mistisizm ve tasavvufun neden eski zamanlarda revaçta olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor. Ruh, maneviyat, melek, cin, cennet, cehennem ... aklınıza gelen ne kadar mistik öğe varsa sanırım hepsi bu etkiler üzerine inşa edilmiş. Çözüm bulamadığımız yada o an için anlamlandıramadığımız bu olayların neden hayali varlıklara dayandırılmış olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. "Gerçek dünyada kendimize bir hayal dünyası yaratmışız" (ercan aldan).
3 Oca 2019 19:50

Fısıh (Kurban)'ın tarihçesi ...



Fısıh (Kurban)'ın tarihçesi ...


Videoda geçen şu ifadeye dikkat edin "Musa'nın oturttuğu sistem Mesih'e kadar böyle devam etti". Bu da ne demek? Hani hüküm koyucu yalnız Allah idi?

Hükümleri sistemin başındakiler koyar yani piramitin tepesindekiler, yani konsey. Kitleleri yönetmek, dizginlemek ve köle olarak kullanımlarını devam ettirmek için maaşlı din ve siyaset adamları ile her daim kontrolü ellerinde tutmak zorundadırlar. Hüküm koyucu; hayali bir tanrı değil, bu ana sistemin yöneticileri ve bu sisteme hizmet eden peygamberler, elçiler ve maaşlı din adamlarıdır.

Sizlere 3 dinin de gerçekte aynı kaynaktan beslendiğini daha önce anlatmıştım ...

KIYAMET PLANI Kusursuz işliyor!

KIYAMET PLANI KUSURSUZ İŞLİYOR!

Herşey bir plana göre işliyor. Sizin ne istediğiniz kimsenin umrunda değil. Piramidin tepesindekiler çoktan amaçlarına ulaştılar bile. Yeni hasata ve yeni hayata hazırlar.

21.104 Yazılı kâğıt tomarlarının dürülmesi gibi göğü düreceğimiz günü düşün. Başlangıçta ilk yaratmayı nasıl yaptıysak, -üzerimize aldığımız bir vaad olarak- onu yine yapacağız. Biz bunu muhakkak yapacağız.

Birkaç yıldır (chemtrails ve zombi seneryoları ile) dünya nüfusunu 500 milyona indirme konusunu tartışıyorlar. Bunlar nabız yoklama, tepki ve ilgi ölçme mekanizmalarıdır. Emin olun kendi elitlerinden başka tek bir kişiyi bile sağ bırakmayacaklar. Çünkü daha önce bırakmadılar (ad, semud, medyen, lut vs.). 6000 yıllık sümer tabletlerinde bahsedilen dehşet silahları (yada benzerleri) ile istedikleri yerleri yerle bir edebiliyorlar (http://www.internethaber.com/haarp-projesi-nedir-deprem-yapan-kiyamet-cihazi-foto-galerisi-1752501.htm). Mersin'deki kazıyı bir gizeme bürüdüler, yine de (çizelgede görüldüğü gibi) "bir kayıp kitap bulundu" demeleri manidar. Hürriyet gazetesinde 50 yıl öncesinden haber verdikleri kehanetleri(!) birbir gerçekleştiriyorlar. (http://www.gecmisgazete.com/haber/50-yil-sonraki-dunya-). Özellikle de bizim dua ile yağdıramadığımız yağmuru onlar makine ile yağdırıyor (https://youtu.be/k8E-1D5Qc3U). Çünkü tüm bunlar kehanet filan değildi, zaten ellerinde bulunan ve binyıllardır kullandıkları teknolojiler idi. Devasa güneş panellerinde test aşamasına geçildi. Sırada tufan var. Kıyamet sandığı (nuhun gemisi) inşa edildi (https://youtu.be/NvDTa0LxBiY). Elon Musk'a talimat verdiler, yeni dünyaya elitleri taşıyacak (sümer tabletlerindeki gibi) gök gemilerini bir an önce hazırla! (https://youtu.be/1sJlFzUQVmY) Testler tamamlanınca gemiler hazır olacak ve insanlık, onlar borularını öttürdüğünde ve istila başladığında sadece bakakalacak. Tıpkı bin yıllar öncesinde olan sahnelerin aynısını yaşayacaksınız. Bunlar tesadüf değil. Onların değişmez kanunu/sünnetidir bu (https://youtu.be/JXCI8vJlV8w).

33.62 Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah'ın (O'nun) kanunu böyledir. Allah'ın (O'nun) kanununda asla değişme bulamazsın.

Uyduruk dinleri ile sizleri böldüler, gücünüzü kırdılar. Gerçek dünyada hayali tanrılar, ruhlar, cinler, cennetler ve cehennemler yaratıp sizi bu gerçek dünyadan soyutladılar. Sizi, doğruyu ve yanlışı sorgulayamayacak robotlar haline getirdiler. Allah diye taptıklarınızın Allah olmadığını (sizleri korku dinleri ile nasıl uyutup korkuttuklarını) anlayacaksınız ama iş işten geçmiş olacak. Uyanacaksınız ama çok geç olacak. Genetik miras sayesinde sonraki hayatta benim gibi birileri uyanıp neslinizi uyaracak (tıpkı öncekilerin yaptığı gibi) ama sözüne itibar edilene kadar iş işten geçmiş olacak (bu hep böyle olmuştu/böyle olacak).

O hayali tanrınız daha önce de olduğu gibi size yine yardım etmeyecek. Çünkü böyle bir tanrı yok, hiç olmadı. Çünkü bu kıyametleri yapanlar "o hayali tanrıları yaratanlardı". İnsanlığı o tanrılara taptıran, din/kitap/siyaset ile beyinlerini uyuşturup tek çatı altında toplayarak, kendilerine köle yaptıran, zorba insan kasaplarıydı. Allah diye onların sistemine/ölümlü tanrılarına taptınız. O'nun güneşini ve ışığını yaşatmaya çalışanlar (gizli yahudi örgütleri), filmin çekimlerini tamamlamak ve filmi sahneye koymak üzereler ancak bunların filminde hiçbir zaman iyiler kazanmamıştır ve dünya döndükçe de kazanamayacaklardır. Çünkü GÜÇ hâla onların ellerinde. Sizler ve çocuklarınız maalesef "seçilmişler" değilsiniz. Sizler ekinsiniz. Onlar başaklarını alıp oraklarını hazırladılar ve elitlerini çoktan seçtiler bile.

Vahiy 7/4 Mühürlenmiş olanların sayısını işittim. İsrailoğulları’nın bütün oymaklarından 144 000 kişi mühürlenmişti.

Vahiy 14/14-16 Sonra beyaz bir bulut gördüm. Bulutun üzerinde “insanoğluna benzer biri” oturuyordu. Başında altın bir taç, elinde keskin bir orak vardı. Tapınaktan çıkan başka bir melek bulutun üzerinde oturana yüksek sesle bağırdı: “Orağını uzat ve biç! Biçme saati geldi. Çünkü yerin ekini olgunlaşmış bulunuyor.” Bulutun üzerinde oturan, orağını yerin üzerine salladı, yerin ekini biçildi.

Asrın kurtarılmaya layık olanları : "piramidin içinden bakan gözlerin sahipleri yani sizin uğruna saç baş yolduğunuz idolleriniz ve onları yaratan patronları (zenginler) ile bu sisteme hizmet eden zeki din ve bilim adamlarıdır". TANRILARINI/SİSTEMLERİNİ PARALARININ üzerine bile kazıdılar. Sizler, (mağara yada kayalara kazınanları göremediğiniz gibi) gözlerinizin önünde duran sembolleri bile görmek istemediniz. Oysa ki onların şifreleri hep bunun gibi sembollerdi. Sizler; "Bunlar hep komplo" diyerek alay ettiniz ve de egonuzu tatmin ettiniz. Yeni hayatta, yeni beyinleri bu tanrılar ile uyutacaklar ve yine bu tanrılar ile hasat yapacaklar. Enkarne olan bedenleriniz yüzünden her hasatta hasat edilen, yine sizler olacaksınız.

Yılan spiralini gösterdi (https://youtu.be/Ra7FMnpWMhY). Sizi uyardı (http://www.everythingselectric.com/forum/index.php?topic=418.0). İşaretleri gördünüz ve benim uyarımı da aldınız ama boşverrrrin! "Bunlar hep komplo" ... (ercan aldan)
3 Oca 2019 19:47

En çok okunan